Heybeliada'da büyük orman yangınından 1 yıl sonra küle dönen alandaki değişim

Orman yangınlarıyla savaşan Türkiye'nin gündemindeki konulardan biri de yanan alanların yeniden yeşillendirilmesi. Uzmanlardan bazıları doğanın kendisini yenileyeceğini belirtirken bazıları ise fidan dikilmesini öneriyor. Bu tartışmada kafalardaki soru işaretini giderecek örnek Heybeliada yangını. İstanbul'da son yılların en büyük yangını Heybeliada'da 12 Temmuz 2020'de çıktı. İstanbul'dan bir çok ilçeden itfaiye aracı Ada'ya götürülürken havadan da yangına müdahale edildi. Ada sakinlerinin de büyük çabası ile yangın saatler sonra kontrol altına alındı. Alevlerin sardığı 61 bin 805 metrekare alan küle döndü. Yangının üzerinden yaklaşık 1 yıl geçti. Yanan alana Orman Bakanlığı Genel Müdürlüğü tarafından 6 bin 750 fidan dikildi. Orman ekiplerince yürütülen çalışmalar kapsamında öncelikle bölge, yanan ağaçlardan ve küllerden arındırıldı. Alanın temizlenmesinden sonra 6 bin 750 fidan toprakla buluşturuldu. Bölgeye dikilen fidanlar büyümeye başladı. Gelecek baharla birlikte fidanların boy atarak bölgenin kurak bir görüntüden kurtulup eskisi gibi yemyeşil olması bekleniyor.

"FİDAN DİKİMİ YAKLAŞIK BİR HAFTA GİBİ BİR SÜREÇTE TAMAMLANDI"

Kanlıca Orman İşletme Müdürü Erdinç Kurt, "Yangının sonrasında hemen sahada zarar görmüş ağaçların boşaltılması ve saha hazırlığı işlemlerine geçildi. Sahanın boşaltılması yaklaşık 1 ay sürdü. Daha sonrasında fidan dikimi işlemi gerçekleşti. Fidan dikiminde yaklaşık 50 kişilik bir ekip çalıştı. İlk fidan 11 Kasım 2020 tarihinde Milli Ağaçlandırma Günü'nde dikildi. Fidan dikimi yaklaşık bir hafta gibi bir süreçte tamamlandı. Sahada diktiğimiz fidanlarda başarı oranımız yüksek; biz fidanların bakımını yaklaşık 6 yıl gibi bir süredir devam ettiriyoruz" dedi.

"AĞAÇLANDIRILIP TEKRAR YEŞİLLENDİRİLMESİ BİZİM İÇİN SEVİNDİRİCİ BİR DURUM"

Kurt, ağaçlandırma işleminin detaylarını da anlatarak, "Bu süre içerisinde çapalama işlemleri yapılıyor. Çapalama işlemi, fidanların su kaybına karşılık etrafının çapalanması ve bakımının gerçekleşmesi şeklinde tamamlanıyor. Bir fidan kuruduysa yerine yeni bir fidan ile tamamlama yapılıyor. Bu faaliyet sahada başarılı olduğu sürece devam ediyor. 6 yıl gibi bir süre içerisinde bu saha takipten çıkarılmış aşamaya geliyor. Bu takibi Orman İşletme Müdürlüğü'nün ekipleri sağlıyor. Orman Genel Müdürlüğü olarak yanan alanların ağaçlandırılması faaliyeti düzenli olarak yapılan bir çalışma. Sürecin üzerinden bir yıl geçti, sahayı takip ediyoruz. Bir yıl gibi kısa bir sürede buranın ağaçlandırılıp tekrar yeşillendirilmesi bizim için sevindirici bir durum" ifadelerini kullandı.

ERTUĞRUL ÖZKÖK: UMUTSUZLUĞA KAPILMAYIN, İŞTE SİZE UMUT VERECEK BİR KARE

Hürriyet Gazetesi Yazarı Ertuğrul Özkök 5 Ağustos tarihli yazısında Orman yangınlarına değindi. Tabiat ananın çok cömert olduğunu belirten Özkök; "Ona saygı gösterirseniz, o yeşil vatanı size geri veriyor...Yani umutsuzluğa kapılmayın..." ifadelerini kullandı.

Özkök'ün yazısının ilgili kısmı şu şekilde;

GÖRDÜĞÜNÜZ bu koy, şu an Milas’ta yanmakta olan Ören bölgesine 15 kilometre uzaktaki Akbük Koyu...

Karşıdaki yemyeşil orman 2001 yılında gözümüzün önünde yanıp, yarım saatte kül oldu.

Binlerce endemik Halep çamı bir anda yok oldu...

Mahvolduk...

Ama yılmadık...

*

Bugün orası eskisinden de sağlıklı bir orman...

Evet şu gerçek de var...

Yirmi yılımızı aldı bu çaba...

Ama tabiat ana çok cömert.

Ona saygı gösterirseniz, o yeşil vatanı size geri veriyor...

Yani umutsuzluğa kapılmayın...

*

Gençler... Üzülün ama yıkılmayın...

O cennet bölgelerimizde yine ormanların arasından geçerek Gökova’ya, Hisarönü’ne, Marmaris’e, Datça’ya, Manavgat’a gideceksiniz...

ORMAN BAKANININ HATIRASI HÂLÂ BU ORMANDA YAŞIYOR

AKBÜK 2001 yılında yandığında Orman Bakanlığı koltuğunda DSP’li Nami Çağan oturuyordu. Benimle aynı yılda, 1947’de doğmuş bir siyasetçiydi.

Yangından bir hafta geçmeden orada sembolik bir fidan dikme töreni düzenledi...

Sonra toprak kendine gelince, onunla yan yana, omuz omuza gerçek fidanları diktik.

Ormanın çevresi çitle çevrildi.

*

Bugün ormanın girişinde sürekli bir arazöz duruyor.

Köyde yaşayan herkesin gözü bir tarassut kulesi...

Gecelerdir bütün köy yine yeşil vatan nöbetinde... Altaş’ın Öner, öteki gençler hepsi Ören’deki santralın önünde siper kazıyor...

Çünkü onlara o ormanın hikâyesini anlattık. Yirmi yıl savaşarak kurduk bu ormanı yeniden...

Şimdi yeni nesil savunuyor...

*

Nami Çağan’ı 2017 yılında kaybettik...

Ama onun aziz hatırasını ormanımızda yaşatıyoruz...