Siber vatanın kalkanı: Türkiye'den tarihi hamle
Konvansiyonel savaşların yerini hibrit tehditler alırken, Türkiye siber güvenlikte yeni bir döneme girdi. Erdoğan'ın liderliğinde kurulan Siber Güvenlik Başkanlığı, süper yetkileriyle dijital cephede Türkiye'nin kalkanı olacak.

Siber vatanın korunması için harekete geçildi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında Siber Güvenlik Başkanlığı kuruldu. Peki, âdeta süper yetkilerle donatılan bu başkanlığa neden ihtiyaç duyuldu? Daha da önemlisi, bu birimin Türkiye için avantajı ne olacak?
Konvansiyonel savaşlar yerini hibrit ve asimetrik savaşlara bıraktı. Devlet destekli siber saldırılar başta olmak üzere, terör örgütleri, organize suç örgütleri ve bireysel motivasyonla hareket eden siber tehdit aktörlerini daha fazla görmeye başladık. Devlet kurumları, enerji, finans, sağlık ve haberleşme sistemleri gibi kritik altyapılar ile her türlü teknolojik cihaz hedef alınmaya başlandı. Kısaca; dijital çağın hızla gelişen yapısı, ülkelerin siber güvenlik stratejilerini yeniden değerlendirmelerini zorunlu kıldı. Elbette, ülkemizin bu noktada geri durması beklenemezdi. Türkiye, dijitalleşen dünyada teknolojik bağımsızlığını güçlendirmek ve siber tehditlere karşı etkin bir savunma mekanizması oluşturmak için geçtiğimiz yıl önemli bir adım atmıştı. Şimdiyse, AK Parti’nin TBMM Başkanlığı'na sunduğu yasa teklifi kabul edildi.
Bu kapsamda, herhangi bir siber tehdit durumunda ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, Siber Güvenlik Başkanının yazılı emri ile konutta, iş yerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama yapılabilecek. Ayrıca, kopya çıkarma ve el koyma işlemi de gerçekleştirilebilecek. Hâkim kararı olmaksızın yapılan arama işlemleri, 24 saat içinde görevli hâkimin onayına sunulacak. 48 saat içinde karar açıklanmazsa, çıkarılan kopyalar ve çözümü yapılan metinler derhâl imha edilecek ve el koyma kendiliğinden kalkacak.
Bütün bunlar, Türkiye'nin güvenlikte daha hızlı aksiyon almasının önünü açacak ve bilim-teknolojideki ilerleyişine katkı sağlayacak. Siber Güvenlik Başkanlığı, yalnızca mevcut tehditlere karşı çözüm üretmekle kalmıyor, aynı zamanda gelecekteki risklere yönelik yenilikçi ve önleyici stratejiler geliştirmeyi hedefliyor. Başkanlık, kritik altyapıların korunmasından yerli ve milli yazılım projelerinin geliştirilmesine, siber savunma uzmanları yetiştirilmesinden uluslararası iş birliklerinin artırılmasına kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösterecek. Türkiye’nin siber güvenlik alanındaki önemli iş birliklerine ve uluslararası stratejik hedeflerine dair bazı örnekler vermek gerekirse: NATO Siber Savunma İttifakı, G7 ve G20 Zirveleri, Uluslararası Siber Güvenlik Eğitim ve Bilgi Paylaşımı, Interpol ve Europol ile Siber Suçlara Karşı Mücadele, İslami Ülkelerle Siber Güvenlik İş Birliği’ni sayabiliriz. Türkiye’nin siber güvenlik alanında kendi teknolojilerini geliştirmesi ve dışa bağımlılığını azaltması, bu yeni yapının en önemli hedefleri arasında yer alıyor.
Şurada bir parantez açmakta fayda var: 2000 yılına kadar, devletin gizlilik dereceli bilgilerinin iletilmesi esnasında kullanılan cihaz ve sistemlerin tamamı yabancı menşeliydi. Norveç, Fransız, İtalyan, Alman ve ABD'nin şifre/kripto cihazlarını kullanıyorduk. Ancak sonrasında Türkiye, siber güvenlik ve kriptografi alanında bağımsızlık kazanmak amacıyla harekete geçti. Özellikle 2000’lerin başından itibaren, yerli ve milli şifreleme teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik yatırımlar yapılmaya başlandı. Bu süreç, Türkiye’nin teknoloji bağımsızlığını artırarak ulusal güvenlik açısından önemli bir dönüm noktası oluşturdu. Yerli şifreleme sistemlerinin kullanımı, dışa bağımlılığı azaltarak Türkiye’nin siber güvenlik alanındaki stratejik gücünü pekiştirdi. Örneğin; TÜBİTAK BİLGEM'in liderliğinde başlatılan Kryptotek projesi ve ASELSAN'ın geliştirdiği güvenli iletişim sistemleri, bu alandaki önemli projeler arasında yer alıyor. Son hamleyle de Türkiye’nin siber güvenlik alanındaki varlığı güçlendi ve uluslararası arenada rekabet gücünü artıran stratejik bir adım atıldı.
Peki, başkanlıkta kimler çalışabilecek?
Geçici olarak görevlendirilenler de dâhil olmak üzere, görev alan tüm personel, hem güvenlik soruşturmasından hem de arşiv araştırmasından geçirilecek. Sözleşmeli personele, kamudaki diğer sözleşmeli personelin ücret tavanının 7 katına kadar ücret ödenebilecek. Böylece, siber güvenliğin sağlanması amacıyla istihdam edilecek personel, 2025 rakamlarıyla 387 bin liraya kadar çıkan bir ücret alabilecek. Kuruma girmek kadar çıkmak da zor olacak. Siber Güvenlik Başkanlığında görev yaptıktan sonra ilişiği kesilenler, iki yıl süreyle siber güvenlik alanında resmî veya özel başka hiçbir görev alamayacak. Mesela, ticaretle uğraşamayacak, özellikle bu sektörde faaliyet gösteren bir şirkette hissedar veya yönetici olamayacak.
Başkanlıktaki görev ve faaliyetler kapsamında edinilen bilgi, belge ve benzeri her türlü veri, radyo, televizyon, internet, sosyal medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayınlanamayacak veya açıklanamayacak.