Ümit Özdağ: Milliyetçi mi, yoksa gizli istihbaratçı mı?

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, son dönemde yaptığı açıklamalar ve eylemlerle sıkça gündemdeydi.  Özdağ, tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne götürüldü. Hakkındaki suçlama "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" olarak kayıtlara geçti. Peki, milliyetçi olduğunu iddia eden biri, neden bu tür karşıt davranışlar sergiler?

Geçmişte MHP lideri Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan barış görüşmelerini baltalayacaklarını söyleyen Özdağ, Türkiye'de PKK'lı sayısının azalmasını da, devletin başarısına değil, PKK'nın üyelerini Suriye'nin kuzeyine çekmesine bağlamıştı. Ayrıca, AK Parti’yi PKK ile masaya oturmakla suçlarken, kendisinin hem Türkiye'de hem de Amerika’da PKK ile görüşmelerde bulunduğu ortaya çıkmıştı. (PKK ile görüşmüş.)  Özdağ, CIA tarafından kurulan Washington Kürt Enstitüsü'nde, PKK Kongresi’ne katılmış ve burada PKK'nın üst düzey yöneticileriyle buluşmuştu. Üstelik bunun gizli kalması için talebi olmuştu. 

"Hassas Kaynak" ifadesiyle gönderilen belgeye göre de (4 Mart 2003); 15 Kasım 2002'de, PKK mensubu bir kişi ile Özdağ arasında Özdağ'ın ofisinde bir görüşme gerçekleşmişti. PKK'lılar görüşmenin gizli kalacağı konusunda Özdağ'a güvence vermişti.

Ümit Özdağ, terör örgütleriyle mücadele eden Türk ordusuna yönelik propagandalar yapmayı da daima sürdürdü. Geçtiğimiz yıl, Pençe-Kilit bölgesinde 44 şehit verilmesi yalanını ortaya atarak "Türk askerleri aç, susuz, giyecekleri yok" gibi iddialarla Türk ordusunu zayıf göstermeye çalıştı. 

Özdağ, Türkiye'nin terörle mücadelesine karşı çıkmıştı. Fırat Kalkanı Harekâtı'nda, Türk askerlerinin zorluklar içinde olduğunu iddia etti. Zeytin Dalı Operasyonu'nda ise "Afrin'i almak için ne verdiniz?" şeklinde kara propaganda yapmıştı. (Kara propaganda yürüttü) Oysa Afrin’de 4600 YPG'li terörist etkisiz hale getirilmişti ve operasyon, bölgeye huzur getirmişti.

Özdağ, İdlib konusunda da provokasyon yapmayı ihmal etmedi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Özdağ’ı suçüstü yakalayarak sosyal medyada, "Ümit Özdağ’ın gerçek yüzünü gösterme zamanı geldi" demişti.

Özdağ’ın, PKK ile işbirliği yaptığı ve terör örgütlerinin propagandasını yaptığı iddiaları dışında, MOSSAD ile ilişkileri de sıkça gündeme geldi. Yeni Şafak gazetesi yazarı Bülent Orakoğlu, Özdağ’ın “MOSSAD ile ilişkili bir ajan” olduğunu ileri sürmüştü. İddialara göre; Türkeş, ‘bu şahıstan uzak dur’ şeklinde ikazlarda bulunmuş. ve onun Mossad ile ilişkili bir ajan olduğunu söylemişti  Bunları dile getiren sadece Orakoğlu değildi, aynı gazetenin yazarı olan Aydın Ünal ve İsmail Kılıçarslan da benzer şeyleri kaleme almıştı. İçişleri eski Bakanı Soylu da Özdağ'ın İstihbarat elemanı olduğunu ifade etmişti. 

Ümit Özdağ'ın İsrail ile bağları ve sıklıkla yurt dışına seyahat etmesi de dikkat çekiyor. Özdağ, İsrail'e kayıtsız olarak girebildiğini övünerek anlatmış, bu durum çevresindekiler tarafından şaşkınlıkla karşılanmıştı. Diplomatlar dahi yabancı ülkelere kayıtla giriş yapabiliyor. (Özdağ’ın avantajı ne? ) Bu noktada, Özdağ'ın şu sözünü hatırlatalım: "Filistin davası, İslam davası değildir. Filistin davası, Türk milletinin davası değildir. Filistin davası, Filistinli Arapların davasıdır."  

Özdağ’ın bu bağlantıları, Zafer Partisi'nin siyasetteki pozisyonunu da sorgulatıyor. Özdağ, Haber Global ekranında Jülide Ateş'in "İsrail ile bağlantısı var mı?" sorusunu bir stratejik araştırma kurumunun başkanı olduğunu bundan dolayı da yabancı ülkelerin istihbarat örgütleriyle ilişkisinin olabileceğini savunmuştu.

Ayrıca, Zafer Partisi'nin kurucularından Soner Çam, Özdağ’ı küresel emperyalist güçlerin projesi olarak tanımlamış ve Özdağ’ın İsrail ve Graham Fuller ile görüşmeler yaptığını belirtmişti. Burada bir parantez açıp Ümit Özdağ'ın Babası 27 Mayıs cuntacılarından. Muzaffer Özdağ olduğunu da belirtelim. Ayrıca Özdağ, kendini Dağıstanlı olarak tanımlasa  da aslında Dağıstan Tat yahudilerinden olduğu biliniyor. Bu durum, onun kimliğiyle ilgili daha fazla soru işareti yaratırken, aynı zamanda toplumun güvenliğini tehdit eden adımlar atmaya devam etti. 

Depremler 11 ili etkilemiş, Türkiye yaralarını sarmaya çalışırken Ümit Özdağ, PKK'ya sarılarak toplumda bir kaos ortamı oluşturmaya çalışmıştı. Özdağ, ekranındaki arama kurtarma görüntüsünde yer alan kişinin Suriyeli olduğunu ve AFAD personelinin telefonunu çaldığını iddia etmişti. Hedefindeki kişi kısa süre sonra ortaya çıkmış ve Suriyeli olmadığı gibi hırsızlık da yapmadığı netleşmişti.  Terör örgütünün yayın organı ANF'nin görüntülerini paylaştı.  Özdağ tepki çekince paylaşımlarını daha önceki yalanlarda olduğu gibi silmek zorunda kalsa da özür dilememişti.
Milliyetçilik adı altında mültecilere karşı da halkı kışkırtma operasyonlarında da başrol oynayan Özdağ, mültecilere karşı halkı manipüle eden bir kısa film çektirmişti. (“Sessiz İstila”)

Ayrıca, o Kayseri’de başlayıp diğer şehirlere yayılan 6-8 Ekim benzeri provokasyonların da öncülerindendi. Algı operasyonlarıyla bilinen Özdağ, Kayseri’deki bir taciz iddiası üzerine şehri karıştırmıştı. Yandaşları, Suriyelilere yönelik saldırıları WhatsApp ve Telegram üzerinden organize etmişti. Bu olaylarda 400'e yakın yabancıya ait ev, iş yeri ve araç zarar görmüştü.

Ümit Özdağ, 13 Temmuz 2022'de Bursa'da bir sitedeki havuz kavgasını, havuza girmek isteyen Suriyelilerin çıkardığını iddia etmişti. Olay, Türkiye'de büyük yankı uyandırmıştı. Ancak kısa süre sonra kavganın, Suriyeliler arasında yaşanmadığı ortaya çıktı.
Sonuç olarak, Ümit Özdağ’ın durumu belirsizliğini korusa da yaptığı açıklamalar ve geçmişteki eylemleri, Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelik ciddi endişelere yol açıyor. Bu durum, Özdağ’ın gerçek amaçları ve ilişkileri hakkında soru işaretleri oluşturmayı sürdürüyor. 
O zaman girişte sorduğumuz soruyu sizlere soralım: Özdağ kime hizmet ediyor?