Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni projeyi duyurdu: Haydarpaşa ve Sirkeci'de çalışmalar başlayacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu'nda önemli açıklamalarda bulundu. Arkeolojide dünya birincisi olduğumuzu söyleyen Erdoğan, yeni projeyi de duyurdu. Erdoğan, "Değişimin yeni adresi Sirkeci ve Haydarpaşa olacak" dedi.

GİRİŞ 06.08.2025 15:39 GÜNCELLEME 06.08.2025 17:41
Bu Habere 28 Yorum Yapılmış

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi'nde açıklamalarda bulundu.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar:

"Bu toprakların her bir katmanı, bu katmanlardan çıkarılan her bir eser tarihin en kadim sayfalarına götürür. İnsanlığın ortak hafızası Anadolu'da şekillenmiştir. Türk-İslam medeniyetinin en nadide eserlerle süslediğimiz Anadolu bir açık hava müzesidir.

Milletçe biz bin yıldır buradayız. Kıyamete kadar da burada olmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla milli kültürümüzün istikametini de burada aramak zorundayız.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Arkeoloji alanında da çok köklü bir mirasın sahibiyiz. Bu hazineyi ortaya çıkarmak ve yeni nesillere en iyi şekilde bırakmak son derece önemlidir.

"YAŞADIĞIMIZ COĞRAFYAYI HAKKIYLA ANLAYAMAZSAK GELECEK ROTAMIZI DOĞRU ÇİZEMEYİZ"

Oysa hemen yanı başımızda Şanlıurfa ilimizin Haliliye ilçesinde bulunan Göbeklitepe'nin geçmişi taş yapıttan 7000 yıl, Mısır piramitlerinden ise 7500 yıl öncesine uzanmaktadır. Yani tam 12 bin yıllık bir yapıdan bahsediyoruz. Şunu öncelikle ifade etmekte fayda görüyorum. Tevarüs ettiğimiz tarih ve medeniyeti içinde yaşadığımız coğrafyayı hakkıyla anlayamazsak gelecek rotamızı doğru çizemeyiz. Her zaman söylüyorum. Milletçe biz bin yıldır buradayız. Bu topraklarda yaşıyoruz. İnşallah kıyamete kadar da burada olmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla milli kültürümüzün istikametini de burada aramak zorundayız. Merhum Hilmi Ziya Ülken hocamız bu gerçeği şöyle ifade etmiştir: 'Tarihi kaderimiz bizi Akdeniz'e yerleştirdikten sonra bu medeniyet içinde vücuda gelmeye sevk ettiği için milli kültürümüzün köklerini ve gelişme yolunu da bu medeniyetin yürüyüşünde aramalıyız.

Bununla birlikte arkeoloji alanında da çok zengin, çok köklü bir mirasın sahibiyiz. Bu hazineyi ortaya çıkarmak, belgelemek, ihtimamla korumak ve yeni nesillere en güzel şekilde bırakmak bu bakımdan son derece önemlidir. Sahip olduğumuz birikimin görünür kılınması ve tüm detaylarıyla korunup geleceğe aktarılmasına ecdadımız büyük özen göstermiştir. Şu hususa özellikle dikkatlerinizi çekmek isterim. İlk olarak, Sultan Abdülmecid döneminde eski medeniyetlere ait eserler kültürel servet olarak görülmüş, muhafaza altına alınmaya başlanmıştır. Takip eden süreçte, 19. yüzyılın son çeyreğinde ise Asar-ı Atika Nizamnameleri'nin yayımlanmasıyla birlikte tarihi eserlerin korunması hususu kanuni bir zemine taşınmıştır. Sultan Abdülhamid Han'ın izni ve iradesiyle 1891 yılında açılan, Osman Hamdi Bey ile kurumsallaşmasını tamamlayan Müze-i Hümayun, yani bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi, sadece Osmanlı coğrafyasının değil, Doğu'nun da ilk modern müzesi olarak kayıtlara geçmiştir.

"BİLİM İNSANLARIMIZ ARKEOLOJİDE ADETA DESTAN YAZIYOR"

Bugün, yıllık 800'e yaklaşan saha çalışmasıyla bu alandaki faaliyetlerimizi hem kapsam hem de içerik itibarıyla çok önemli bir seviyeye ulaştırdık. Karada kazı ekiplerimiz, su altında ise dalgıç bilim insanlarımız arkeolojide adeta destan yazıyor. Arkeolojide bu destanı yazmanın ötesinde insanlık tarihine eşsiz katkılar yapıyor. Şunu da burada sizlerle paylaşmak isterim: Türkiye, gerek toprak yüzeyi gerek su altı keşiflerinde dünya arkeolojisinde ilk sırada yer alıyor. Mağara kazılarından Taş Tepeler projesine, höyüklerimizden klasik dönem kentlerine, Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı'ndan Malazgirt Savaş Alanı araştırmalarına uzanan her çalışmayla Anadolu'nun kadim geçmişini farklı yönleriyle ortaya koyuyoruz.

2023'te, Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı arkeoloji çalışması olan Geleceğe Miras projesini başlattık. Bu projeyle Türkiye'de arkeolojiye ayrılan kaynağı katbekat artırdık. Ülkemizin dört bir yanındaki kazı başkanlıklarımızın sayısını son yedi yılda 151'den 250'nin üzerine çıkardık. Sadece 2024 yılında kazı çalışmaları için 2000'den fazla uzman, 3000'i aşkın çalışanla arkeoloji faaliyetlerine önemli bir istihdam desteği sağladık. Geleceğe Miras projemizin neticelerini de kısa sürede almayı başardık. Projenin en somut çıktıları, kazı sürelerinde kendisini gösterdi. Daha önce kazılar, biliyorsunuz, kısıtlı bir süre zarfında yapılıyor, kazı sezonu yaklaşık 90 günden oluşuyordu. Kazı alanının açılıp kapatılma süreçleri de göz önüne alındığında, bu süre neredeyse 40-50 güne düşüyordu. Sağladığımız yeni imkanlarla kazı süresini 12 aya çıkardık. 

"DÜNYA ARKEOLOJİSİNDE İLK SIRADAYIZ"

Türkiye gerek toprak yüzeyi, gerek su altı keşiflerinde dünya arkeolojisinde ilk sırada yer alıyor. Mağara kazılarından taş tepeler projelerine, Ahlat Selçuk Meydan Mezarlığından, Malazgirt'e uzanan çalışmalara kadar Anadolu'nun miraslarını ortaya çıkardık. Kültür mirasımızı korumaya devam edeceğiz.

2023'te Cumhuriyet tarihini en kapsamlı çalışması olan 'Geleceğe Miras Projesi'ni başlattık.

Yakın zamana kadar geri plana atılan Türk İslam Arkeolojisini başlatmak bize nasip oldu. Bu alana yeni bir soluk kazandırdık. Hat sanatından, minyatüre kadar tüm hızıyla devam ediyor.

HAYDARPAŞA VE SİRKECİ'DE DE ÇALIŞMALAR YAPILACAK

Hat sanatından minyatür sergilerine farklı alanları kapsayan Kültür Yolu Festivallerimiz ve Yaşayan Miras Şölenlerimiz tüm hızıyla devam ediyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde ise Bir Anadolu Şenliği adı altında kültür ve sanat faaliyetleri icra ediyoruz. Şurayı da özellikle dikkatlerinizi çekiyorum. Kütüphanecilik başta olmak üzere diğer alanlarda da yeni rekorlar kırdık.

Çok titiz bir restorasyon ve yeniden ihya çalışmasıyla 2023 yılında hizmete açtığımız Rami Kütüphanesi'ni 2,5 yılda tam 7 milyon kişi ziyaret etti. 86 yıllık aranın ardından asli kimliğine kavuşturduğumuz Ayasofya-i Kebir Camii'ni tarihinin en kapsamlı restorasyon sürecine aldık. Galata Kulesi'ni eski ihtişamlı günleriyle yeniden buluşturduk.

Çökme noktasına gelen Kız Kulesi'ni inşallah daha yüzyıllarca ayakta kalabilecek şekilde aslına sadık kalarak elden geçirdik. İstanbul Arkeoloji ve Ankara Resim Heykel müzelerimizin bakım ve onarım çalışmalarını başarıyla nihayete erdirdik. Başkentimizin kangrene dönen CSO projesini CSO Ada olarak hayata geçirdik.

Bu dönüşümün bir sonraki durağı Haydarpaşa ve Sirkeci olacak. Bakanlığımız, gar, kültür ve sanatın iç içe olduğu güzel bir projeye imza atıyor. Projenin tamamlanmasıyla dünyanın göz bebeği İstanbul'un Anadolu yakası da önemli bir kültür ve sanat alanına sahip olacak. Böylelikle hem Haydarpaşa'da hem Sirkeci'de raylı ulaşım hizmetleri sunarken kültür, sanat ve tarih de yeniden hayat bulacak.

65 YIL SONUNDA EVİNDE

Hem gönül coğrafyamızda hem de dünyanın diğer bölgelerinde kültür varlığımıza sahip çıkıp her birini ihya ederken, ülkemizden kaçırılan tarihi eserlerin Türkiye'ye iadesi için de yoğun bir mücadele içindeyiz. Yurt dışına çıkarılan bu eserleri uzun yıllar süren bilimsel çalışmaların yanı sıra hukuki ve diplomatik girişimlerimizle ait olduğu topraklara, Anadolu'ya getiriyoruz. 2002'den bugüne tam 13.291 tarihi eserin anavatana iade edilmesini sağladık. Bu eserlerin sonuncusu olan ve tam 65 yıl önce ülkemizden kaçırılan Marcus Aurelius bronz heykeli şu anda sizlerin ziyaretine açıktır. Türk arkeolojisinin öncü isimlerinden merhum Jale İnan hocamız bu kıymetli parçanın bulunması için kolları sıvayan ilk isimdi. Eseri bulmak tabii ki yeterli olmadı. Getirilmesi için çok daha çetin bir mücadele verildi. Uzmanlarımız heykelin bize ait olduğunu ispatlamak için kaidesini santim santim ölçtüler, silikon kalıplarını çıkardılar, aynı bölgedeki diğer eserlerden numuneler topladılar. Sonunda bu eseri yeniden ülkemize kazandırdılar. Bu vesileyle Profesör Jale İnan hocamızı şükranla anarken eserin iade sürecinde emeği geçen herkesi canıgönülden tebrik ediyorum.

Şunu da asla unutmamanızı sizlerden istirham ediyorum. Bakınız, milletimizi esaret altına almayı amaçlayan Sevr Antlaşması'nın 421. maddesi, antikalara dair halihazırda yürürlükte olan Osmanlı kanunlarının ilgası hükmünü içeriyordu. Yani tarihi ve kültürel mirasımız üzerindeki egemenliğimiz elimizden alınmak, medeniyet değerlerimiz ortadan kaldırılmak isteniyordu. Sevr'i yırtıp atarken aynı zamanda milletimizin kökleriyle bağını kesmeyi amaçlayan bu dayatmaları da boşa çıkardık. Dolayısıyla arkeoloji camiamızın her bir mensubu, milli varlığımıza sahip çıkarak tarihi bir misyonu ve mesuliyeti yerine getiriyor. Biz sizin emeklerinizin, özveriyle yürüttüğünüz çalışmaların ülkemiz için taşıdığı önemin farkındayız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da daima yanınızda olacağımızı bilmenizi özellikle istiyorum. Gerek tarihi eserlerimiz, gerek kültür hazinemiz, gerekse mimari yadigarlarımızın korunması için fedakarca çalışan tüm hocalarımıza, tüm kardeşlerimize şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.

Bu düşüncelerle Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi'nin bir kez daha hayırlara vesile olmasını diliyorum. Gençlerimiz başta olmak üzere arkeolojiye ilgi duyan tüm vatandaşlarımı buradaki sergilerimizi ziyaret etmeye çağırıyorum. Bu programlarda emeği geçen başta değerli bakanım olmak üzere tüm mesai arkadaşlarına tekrar tebriklerimi iletiyorum.

KAYNAK: HABER7
Şule Altınel Haber7.com - İnternet Editörü
Haber 7 - Şule Altınel

Editör Hakkında

Sakarya’da doğdu. Marmara Üniversitesi’nde lisans eğitimini tamamlamasının ardından gazetecilik kariyerine başladı. 2016 yılından beri çeşitli medya kuruluşlarında çalıştı. 2025 Haziran ayından itibaren Haber7’de ‘gündem editörü’ olarak kariyerini sürdürmekte.
YORUMLAR 28
  • Anlayana 4 gün önce Şikayet Et
    TURİZM SEKTÖRÜ YOK OLMADAN Türkiye'de hiç bir şey olmaz
    Cevapla
  • HakanKTR 4 gün önce Şikayet Et
    Eee yani??
    Cevapla
  • Evren 4 gün önce Şikayet Et
    Bizim insanların sil baştan deĝişmesi lazım, Yalova Çınarcık sahilleri içki şişeleri ile dolu resmen çöplük,insanlarda Ahlak diye bir şey kalmamış,Allah a saygısı olmayan tabiata olurmu.
    Cevapla
  • Seçmen 4 gün önce Şikayet Et
    İstanbul bakanlığı kurulmalı zaman kaybetmeden İstanbul hizmet bekliyor daha fazla mağdur olmadan
    Cevapla
  • Osman 4 gün önce Şikayet Et
    Doğayi denizi korumak lazım ama nerede hem doğa hem deniz yok oluyor dur diyen yok
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Diyanet sadece “Tuvalet kâğıdına” fetva versin istiyorlar!
 ABD ve İsrail'in Doğu Akdeniz huzursuzluğu: Türkiye'nin bölgedeki gücü rahatsız etti