Eşinin Mavi Marmara'da şehit edildiği anı anlattı
Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırıda Dünya Tekvando Şampiyonu eşi Çetin Topçuoğlu kollarında son nefesini veren milli tekvandocu Çiğdem Topçuoğlu, olayın yıl dönümünde konuştu.

Dünya Tekvando Şampiyonluğu ve Tekvando Avrupa Poomse Şampiyonluğu bulunan Çiğdem Topçuoğlu, kendisini yetiştiren Dünya Tekvando Şampiyonu eşi Çetin Topçuoğlu ile 28 Mayıs 2010 tarihinde Antalya Limanı'ndan ayrılarak Akdeniz'e açılan Mavi Marmara gemisinin 560 yolcusu arasında yer alıyordu.
''Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım'' kampanyası kapsamında Gazze'ye gitmek isteyen gemiye 31 Mayıs gecesi İsrail ordusu tarafından düzenlenen saldırıda Çetin Topçuoğlu sırtından aldığı mermi yarası sonucu eşi Çiğdem Topçuoğlu'nun kollarında son nefesini verdi.
Yaşananların üzerinden 2 yıl geçmesine karşın, olayı ''dün gibi'' hatırladığını belirten ve olayın yıl dönümünde yaşadıklarını acısını bir kez daha hisseden Çiğdem Topçuoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İHH İnsani Yardım Vakfı'nın gönüllüsü olarak ''Rotamız Filistin, Yükümüz İnsani Yardım'' kampanyası öncesinde de çeşitli faaliyetlere katıldığını anlattı.
Aynı zamanda tekvando eğitmeni olan eşi Çetin Topçuoğlu'nun da kendisinden etkilenerek yardım faaliyetlerine katılmaya başladığını anlatan Topçuoğlu, ''Bir süre sonra yardım çalışmalarında beni geçti. Hatta öyle ki Mavi Marmara gemisine gitmek için Adana'dan ayrılmadan önce bizi uğurlamaya gelenlere, 'Dünyada bir çok başarıyı, şampiyonluğu gördük. Artık sıra ahiret şampiyonu olmakta' demişti'' diye konuştu.
Topçuoğlu, 2009 yılında İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ablukayı kırmak amaçlı düzenlenen ''Filistin'e Yol Açık'' konvoyuna katıldıklarını, 2010 yılında da Gazze'ye uygulanan ambargoyu tüm dünyaya duyurmak için Mavi Marmara gemisiyle yola çıktıklarını belirtti.
-Son kez ''oğlum'' dedi-
Amaçlarının Filistin'de ambargo altındaki halka insani yardım malzemesi götürmek olduğunu ifade eden Topçuoğlu, şunları kaydetti:
''Yardım amaçlı yola çıkılmıştı. Ama gemiye silahlarla saldırıldı. Gemide yaşanılanları anlatmak için klasik bir söz vardır; 'anlatılmaz, yaşanır', ancak orada olursanız anlarsınız. Yaşadıklarıma dönüp baktığımda müthiş bir mücadelenin içindeymişiz. Çok zor, çok acı anlar yaşadık. Özellikle Çetin'in şehadeti benim için acı oldu. Çetin, yaralıları taşıyordu. Bana döndü, 'Çiğdem, şunu al, şunları tut, yaralılara yardım et' diyordu. Bir ara sesi kesildi, dönüp baktığımda göremedim. Arkadaşlara sordum. 'Çetin Bey'in sesi kesildi neden duyulmuyor' dedim. 'Abla yukarıda yaralılara yardım ediyor' dediler. Fazla sürmedi 5-10 saniye sonra indirilmiş, yaralı şekilde yerde yatıyordu. Yattığı yerde yanına gittim, yardım etmek istedim. Kanaması falan yoktu. Kontrol ettiğimde zor nefes alıyordu. Kalp masajı yapmaya başladım. Kalp masajı yaptığımda, sırtından yediği kurşunu göğüs kafesinde elimle hissetmeye başladım. Çetin'in ağzından kan gelmeye başladı. Kur'an-ı Kerim'i okuduk, duasını ettik vedalaştık, son görevimizi ona karşı böyle yaptık. Vedalaşmamız sırasında 'yalvarırım bana son bir şey söyle' dedim. Şükürler olsun ki, gözlerini kapamadan önce son cümlesi tek varlığımız 'oğlum' oldu.''
-''Savcılık makamı titiz çalıştı''-
Topçuoğlu, olayın ardından İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Akif Ekinci tarafından hazırlanan 144 sayfalık iddianameye de değinerek, ''Savcılık makamı bu konu üzerinde titiz bir çalışma sergiledi'' dedi.
Türkiye'ye döndükten sonra yetkililerin kendileriyle yakından ilgilendiğini anlatan Topçuoğlu, Akdeniz'in uluslararası sularında düzenlenen saldırıya ilişkin, olay tarihinde İsrail Genelkurmay Başkanı olan Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında başlatılan soruşturmaya ilişkin kendilerinin detaylı şekilde ifadelerinin alındığını anlattı.
Topçuoğlu, İsrail'e karşı hak arama konusunda savcılık makamını aşan olaylar olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''İki yıllık süreç içinde savcılık makamı üzerine düşen görevi en iyi şekilde yaptı ve iddianameyi hazırladı. Ancak, savcılık makamını aşan olaylar var. Farklı mercilerin devreye girmesi gerekiyor. Şehit aileleri olarak bunun farkındayız, bilincindeyiz. İsrail sınır tanımayan, sınırlar ötesi terörist bir ülke. Her şeyi kendileri için mübah görüyorlar, öldürmede sınırları yok, tutsak etmede, ambargoda sınırları yok. Bu konuda ülkeleri aşmış, dünyaya yayılmış durumdalar. Türk Müslümanlar olarak çok akıllı olup, akıllı davranmamız gerekiyor. Kaybettiğimiz 9 şehidin kanının boşa akmadığını göstermeliyiz. Bu akan kanların bedeli Türk milletine ödenmesi gerekiyor.''
-''Bizden daha iyi Türkçe konuşuyorlardı''-
Topçoğlu, İsrail askerlerinin arasında Türk vatandaşlarının da bulunduğunu, ilk olarak saldırı sonrası askerlerden bazılarının Türkçe konuşmasından bu durumu fark ettiğini söyledi.
''Türkçeyi bizden daha iyi konuşuyorlardı'' diyen Topçuoğlu, ''İstanbul Türkçesi ile konuşuyorlardı. Hatta uçağa binişimiz sırasında ben eşimizin cenazesini istedim, birisi 'Ben askerliğimi İsrail'de yapıyorum, ama Türk vatandaşıyım. Eşinizin cenazesi yollandı' dedi. Ben de 'Sen Türk vatandaşı olamazsın, eğer Türk olsaydın yalan söylemezdin' dedim. Böyle bir diyaloğumuz oldu. Pasaportumu alma noktasında da bir askerle konuştum. Çok net Türkçe konuşuyorlardı. Utançlarından kafalarını kaldırıp bize bakamıyorlardı. Aynı toprakta aynı ekmeği yiyorlar ve sana silah sıkıyorlar'' diye konuştu.
Topçuoğlu, Filistin halkına yardım konusunda elinden gelen desteği vermekte kararlı olduğunu vurgulayarak, ''Mavi Marmara yeniden yola çıksa yine giderim. Kudüs özgür olana kadar bu dava devam edecek. Tüm dünya Müslümanları özgür olana kadar bu dava bitmeyecek'' dedi.
-''Sporla hayata tutundum''-
Topçuoğlu, yaşadıkları saldırı olayını ve eşinin ölümünün olumsuz etkilerini sporla yenerek, hayata tutunduğunu vurguladı.
Olaydan sonra tekvandoya devam ettiğini anlatan Topçuoğlu, şöyle devam etti:
''Çetin, çok iyi bir tekvandocu ve bu alanda iyi bir eğitmendi. Onun sayesinde başarılara imza attım. Ve onun öğrettiği sporla hayata tutundum. Olaydan 5-6 ay sonra Türkiye Tekvando Şampiyonasına katıldım. İzmir'deki şampiyonaya katılıp, Türkiye şampiyonu oldum. Ancak, İzmir'de talihsiz bir trafik kazası geçirdim. Sakatlığıma rağmen Avrupa Şampiyonasına gittim. Dördüncü oldum. Bu nedenle dünya şampiyonası elemelerine katılamadım. Halen tekvando çalışmalarımı sürdürüyorum.
Çetin'in çok sevdiği çocukları spora kazandırmaya çalışıyorum. Çetin'den öğrendiklerimi şimdi çocuklara aktarıyorum. Çetin, bu miniklerin kalbinde yaşıyor. Daha çok sporcu yetiştirmek istiyoruz ama, yer sıkıntısı yaşıyoruz. Bir spor kompleksi yapmaya çalışıyoruz. Onunla ilgili projemiz var. Bizlere yer verilirse, gençlerimizi sporda başarılı konuma getirebiliriz. Bununla ilgili Adana halkından ve yardımseverlerden destek bekliyoruz. Şu an 70 öğrenci var, bu sayı bir tesisimiz olsa daha da artardı.''
Topçuoğlu, tek çocuğu olan 28 yaşındaki Aytek Topçuoğlu'nun da sporla ilgilendiğini, kickboks dünya şampiyonasında üçüncü olduğunu anlattı.
-Saldırı sırasında çekilen görüntüler-
Evdeki salonun bir bölümünü Çetin Topçuoğlu'nun eşyalarının yer aldığı köşe haline getiren Çiğdem Topçuoğlu, eşinin vefatı sırasında üzerinde bulunan ve üzeri kanlı atkı ile aldıkları madalyaları burada saklıyor.
Çiğdem Topçuoğlu, Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırı sırasında çekilen, eşinin de yer aldığı yıl dönümü anısına hazırlanan görüntüleri de AA ile paylaştı. Görüntülerde, saldırı anı ve yaralıların yanı sıra, Çetin Topçuoğlu grupla birlikte yaralılara yardım etmek için uğraşırken gözleniyor. Kayıtların sonunda ise Çetin Topçuoğlu'nun cenazesinin başında eşi ve arkadaşları dua okurken görülüyor.