İşte Diyanet'in organ nakli fetvası
Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, hastalara organ nakli konusunda istenen fetvayı, 1 Mart tarihinde verdi. İşte Diyanet'in kararı:

Diyanet İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, organ veya dokusu alınan kişinin, ölmüş olması, organ veya dokusu alınacak kişinin sağlığında buna izin vermiş olması veya hayatta iken yakınlarının rızasının sağlanması, alınacak organ veya doku karşılığında hiçbir ücret alınmaması, tedavisi yapılacak hastanın da kendisine yapılacak bu nakle razı olmasının gerektiğine dair fetva verdi.
Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, ölen kimselerden alınacak organ ve dokuların, tedavilerinin ancak bu yoldan yapılabilecek hastalara nakli konusunda istenen fetvayı 1 Mart tarihinde verdi.
Yüksek Kurul, Kuran-ı Kerim ve Hadisler'de organ ve doku nakli konusunda sarih bir hüküm bulunmadığı ifade edilirken şöyle denildi:
"Dinimizde, kitap ve Sünnet'in delaletlerinden çıkarılmış umumi hüküm ve kaideler de vardır. Bilindiği üzere, insan mükerrem bir varlıktır. Mahlukatı içinde Allah onu mümtaz kılmıştır. Bu itibarla normal durumlarda ölü ve diri kimselerden alınan parça ve organlardan faydalanılması, insanın hürmet ve kerametine aykırı görüldüğünden, İslam alimlerince caiz görülmemiştir. Ancak, zaruret durumunda, zaruretin mahiyet ve miktarına göre bu hüküm değişmektedir. Nitekim dinimiz, bir kısım fiil ve davranışları yasak kılmış, kitap ve sünnet bunları tespit etmiştir. Sözgelimi murdar hayvan (meyte), kan, domuz eti, şarap... vb. şeylerin yenilip içilmesi, alınıp satılması, ilaç olarak kullanılması haram kılınmıştır. Ancak ,zaruret halinde bunlardan ölmeyecek kadar yenilip içilmesinin (el-Bakara, 173; el-Maide, 3; el-En'am, 119) meşru olduğu beyan buyurulmuştur."
ORGAN ASLA PARAYLA SATIN ALINAMAZ VE SATILAMAZ
Fetvada, İslam alim ve hukukçularının zorunluluk durumunda bir ölçüde dinen yasaklanmış şeyleri mübah kıldığı ve zaruret halinde, başka bir çare olmayan bütün yasakların zaruret miktarınca işlenmesinin caiz ve mübah olduğu sonucuna vardıkları ifade edildi. Fetvanın devamında şöyle denildi:
"O halde, ölmüş kimselerden tedavi maksadıyla organ ve doku alma ve bunları hasta veya yaralı kimselere nakletme konusunda bir hükme ulaşabilmek için; zarurete binaen, cesedin kesilmesi, organ ve dokularından bir kısmının alınmasının caiz olup olmadığı, hastalığın tedavisinin zaruret sayılıp sayılmayacağı, organ ve doku nakli caiz ise, hangi şartlarla caiz olduğunun bilinmesi gerekmektedir. İslam alim ve hukukçuları, karnında canlı halde bulunan çocuğun kurtarılması için ölü annenin karnının yarılmasına, başka yoldan tedavileri mümkün olmayan kimselerin kırılmış kemiklerinin yerine, başka kemiklerin nakline, bilinmeyen hastalıkların öğrenilmesi ve hayatta bulunmaları sebebiyle hastaların tedavilerinin sağlanabilmesi için, yakınlarının rızası alınmak suretiyle, ölüler üzerinde otopsi yapılmasının caiz olacağına, fetva vermişler, canlı bir kimseyi kurtarmak için, ölünün bir parçasını itlaf etmeyi caiz görmüşlerdir. O halde, hayatı veya hayatî bir uzvu kurtarmak için başka çare olmadığında, kan, doku ve organ nakli yolu ile de bazı şartlara uyularak, tedavinin caiz olması gerekir."
Yüksek kurul 'Müşavere ve Dini Eserleri İnceleme Kurulu'nun 25 Ekim 1960 tarih ve 492 sayılı kararında, "Tedavileri için kan nakline zaruret bulunan hasta ve yaralılara başka kimselerden kan naklinin; başka kimselerden alınacak parçaların takılmasıyla görmeleri mümkün olduğu takdirde; hayatında buna izin vermiş olan kimselerin, ölümlerinden sonra gözlerinden alınacak parçaların bu durumdaki kimselere takılmalarının caiz olacağını" bildirdiği hatırlatıldı. Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 19 Ocak 1968 tarihinde verdiği 3 sayılı gerekçeli kararında "Yalnız hayatı kurtarmak için değil, bir organı tedavi etmek, hastalığın tedavisini çabuklaştırmak için de kan naklinin caiz olduğu, tıbbi ve hukuki kaidelere riayet edilmek şartıyla kalp naklinin de caiz olacağı" fetvasının verildiği hatırlatılırken şöyle devam edildi:
"Yurdumuz dışında, çeşitli islam ülkelerinin yetkili kişilerince de aynı yolda fetvalar verildiği bilinmektedir. Kurulumuzca da aşağıdaki şartlara uyularak yapılacak organ ve doku naklinin caiz olacağı sonucuna varılmıştır. Zaruret halinin bulunması, yani hastanın hayatını veya hayatî bir uzvunu kurtarmak için, bundan başka çaresi olmadığının, meslekî ehliyet ve dürüstlüğüne güvenilen bir tabip tarafından tespit edilmesi, Hastalığın bu yoldan tedavi edilebileceğine tabibin kesin kararının bulunması, Organ veya dokusu alınan kişinin, bu işlemin yapıldığı esnada ölmüş olması, Toplumun huzur ve düzeninin bozulmaması bakımından organ veya dokusu alınacak kişinin sağlığında (ölmeden önce) buna izin vermiş olması veya hayatta iken aksine bir beyanı olmamak şartıyla, yakınlarının rızasının sağlanması, alınacak organ veya doku karşılığında hiçbir şekilde ücret alınmaması, tedavisi yapılacak hastanın da kendisine yapılacak bu nakle razı olması gerekir."
-
AYKIRI 12 yıl önce Şikayet EtFetva eksik 2. 2. husus ise organlara yapılan büyünün diğer kişiye nakli ile o sorunun yeni hastaya intikalidir. Bu manevi bir konu olduğu için uzatmadan çok kısa yazayım. Örneğin sizin kalbinizin sıkışması için büyü yapıldı, başka hastaya nakilde büyüye maruz kalan kalp aynı sıkıntıyı verebilir. Veya büyü yolu ile arız olan cinni varlıklar yeni hastaya musallat olabilir.Beğen
-
AYKIRI 12 yıl önce Şikayet EtEksikler var fetvada. Katılıyorum fakat bu konuyu konuştuğum hocam (kendisi ilim sahibidir) alınan organın müslüman ve islama uygun bir hayat sürmesini de, şart görmüştür. Çünkü alınan organ canlıdır, ve alınan kişinin canından bir parça gibi önceki vücut sahibi ile ilgili bazı şeyleri yeni vücuda aktarır. Örneğin çok günahkar birisinin organını alan birisi bir süre sonra bu tür huylar edinebilir. Çünkü alınan parça canlıdır ve önceki kişiden izler taşıyacaktır. Örneğin kişi çok günahkar biri ise organın yeni sahibinde aynı huylar başlayabilir. Kan naklinde bile bu durum yaşanabilir. Ablam sayılacak birisi, ameliyat sonrası çiğköfteyi sık sık istemeye ve yemeye başladı. 37. yaşına kadar ne çiğköfte severdi nede yerdi. Anlayın artık.Beğen
-
süheyla kent 12 yıl önce Şikayet EtÖlüm nedir?. Ölüm nedir onu açıklasınlar.Beyin ölümü olan kişi dinen ölümüdür?Yoksa kalbi attığı sürece dirimidir?Beğen Toplam 12 beğeni
-
Mustafa Gürbüz 12 yıl önce Şikayet EtÖlü Hayattaki Gibi Aynı Acıyı Duyuyor:. Ölü Hayattaki Gibi Aynı Acıyı Duyuyor: Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz’den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır: “Ölünün kemiğini kırmak, onu diri iken kırmak gibidir.” (Ebu Dâvud: 3207 - İbn-i Mâce: 1616) Hadis-i şerif’ten; kişinin hayatta iken eziyet duyduğu şeylerden ölü iken de eziyet duyduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Ashab-ı kiram’dan İbn-i Mesud -radiyallahu anh-: “Bir mümine ölü iken eziyet etmek, hayatta iken eziyet etmek gibidir.” demiştirBeğen Toplam 7 beğeni
-
selim 12 yıl önce Şikayet Etorgan nakli ile ilgili yorumum yayınlanmadı ... konuyla ilgili doğru bilgi verdiğim için mi yayınlamadınız. ölünün hiç bir organı işe yaramaz ölümden sonra bir dakika içinde bütün dokularda kalp durduğu için kan pıhtılaşıp kalır oksijensiz kalan doku ve hücreler hızla ölmeye başlar.dolayısıyla nakil yalnızca canlı vücuttan kesilerek alınır.ölüden alıyoruz dedikleride aslında kalbi atan canlı kişilerden alınmaktadır.orda beyin ölümü gerçekleşti tabiri kullanılmasıda vücudun canlı olduğunun (makina sadece beyinden elektirik dalgasının alınmadığını gösterir) delilidir.Beğen Toplam 13 beğeni