Oya Akgönenç AB dayatmalarını anlattı

Ufuk Üniversitesi'nde Uluslararası ilişkiler alanında halen ders veren, aynı zamanda Milli Görüş çizgisinde uzun yıllardır siyaset yapan Doç. Dr. Oya Akgönenç, 50 yıllık Avrupa Birliği macerasında Türkiye'ye yapılan dayatmaları, Avrupa Birliği'nin hedeflerini ve ikiyüzlü politikaları yeni kitabında anlattı. Akgönenç, sürecin sonunda 'yarı Avrupalı yarı Türk' yeni bir kimliksiz nesil hedefine götürülen Türkiye'yi gelecekte bekleyen tehlikeleri, AB'nin orijinal dokümanlarından yaptığı çevirilerle ortaya koydu.

AB sürecindeki gelişmeleri oldukça farklı bir açıdan ve mukayeseli bir şekilde değerlendiren Akgönenç'in 'Türkiye'nin AB Stratejisi' isimli kitabı, Nobel Yayınevi tarafından piyasaya çıkarıldı.

Kitabın ana hedefi, onar yıllık dilimler içinde Türkiye-AB ilişkilerindeki gelişmelerin, iç ve dış etkenlerin ve bunların (linkage theory) ilinti-bağlantı teorisine göre hukuksal, siyasal ve ekonomik gelişimini irdelemek.

Kitapta, Türkiye hükümetlerine AB hükümetleri tarafından sunulan dokümanlardaki şartlar ve talepler ele alınarak, bunlara Türk hükümetleri, halk ve aydınlarının gösterdiği tepki ve hassasiyetler incelenerek, süreci nasıl etkilediği değerlendiriliyor.

Akgönenç'e göre, 1959'dan başlayan bu zor ve engebeli AB yolu, 2004 yılından itibaren yeni bir mecraya girdi. Bu süreci Türkiye'nin dışa açılmasında çok önemli bir aşama ve aynı zamanda oldukça tehlikeli bir süreç olarak nitelendiren Akgönenç'e göre, hükümetler bunu halka doğru yansıtmıyor.

2004 Türkiye İlerleme Raporu'nda ortaya konan tehlikeleri orijinal tercümelerinden yola çıkarak tek tek açıklayan ve Türkiye'yi gelecekte neler beklediğini de okuyucunun bilgisine sunan Akgönenç, bu tehlikelerin yöneticiler tarafından görülmediğini mi yoksa görülmek istenmediğine dikkat çekiyor.

'2004'te AB istediklerini açık açık söylüyor. Ama hükümet bunu halka neden anlatmadı?' sorusundan yola çıkan Akgönenç, 2005'te başlayan müzakereler ve Türkiye'ye çıkartılan zorlukların perde arkasını yazıyor. Müzakerelere başlamanın bir kazanım değil aksine büyük kayıpların başlangıcı olarak nitelendiren Akgönenç, "Bu gidişe kimse dur demeyecek mi? Niye biz hep zarar eden tarafız?" sorusuna verilecek cevaplara dikkat çekiyor.

Bu sürecin sonunda Türkiye'nin nasıl kimliksizleştirileceğini de anlatan Akgönenç, 70 milyonluk Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu kimliksizleştirme politikasına dikkat çekiyor. Doğrudan doğruya, tarihi Türk kimliğini azaltan, zedeleyen, yok eden bir sürecin sonunda yeni bir kimlik inşa etme hedefine yönelik girişimleri anlatan Akgönenç, yeni kimliğin ise 'yarı Avrupalı yarı Türk' ancak tam olarak ne olduğu belli bir olmayan bir yapı olacağını vurguluyor. Ancak iki denge arasındaki oran konusunda henüz netlik bulunmadığını dile getiren Akgönenç, "Bunun dengesi ne zaman sağlanacak? Gençliğimiz şu anda bu dengenin neresinde duruyor?" sorusuna cevap arıyor.

Kitapta ayrıca, 2009 itibariyle 50. yılına giren Türkiye'nin AB'ye katılım süreci çalışmaları, hukuki dokümanlara, AB siyasi liderlerinin resmi beyanlarına, AB siyasi ve sosyal fikir önderlerinin ifade ve izahlarına bakılıp, Türkiye'deki bürokrat, siyasetçi, halk ve aydınların düşünce ve görüşleri karşılaştırılarak analiz ediliyor.

AB'ye üye olmanın neye mal olacağı, milli kimlik, milli çıkar ve bağımsızlığa kadar birçok konuda Türkiye'nin hangi noktada duracağı da bu kitapta ayrıntılarıyla ele alınıyor.

Yazar, başta objektif verilerden yola çıkarak başladığı kitabında; son kararı okurun vermesine yol gösteriyor. Kitapta iç ve dış politikadaki değişik unsurları birbirleriyle mukayese ederek geniş bir perspektiften soruna bakan Akgönenç, ancak ayrıntı ve detayda okuyucuyu boğmamayı başarıyor. Tarihi, kültürü, tabi coğrafi bağları ve ilişkilerinin boyutları ile geleneksel etki alanı içinde Türkiye'nin etkinliğinin tartışıldığı çarpıcı ve akıcı bir kitap.

(Milli Gazete)

Kitapla ilgili teknik bilgiler ve internet üzerinden sipariş şartlarını görmek için bu linki kullanabilirsiniz...