Ak Parti iktidarını sorgulayan kitaplar

Ak Parti nasıl bir iktidar tecrübesidir? Yeni merkez Sağ mıdır yoksa yeni toplumsal merkez midir? AK Parti kimlerin iktidadırır ve kime ne zararı dokunmuştur? Türkiye'ye yararları nelerdir, zararları var mıdır?

Ak Parti iktidarını sorgulayan kitaplar
Ak Parti iktidarını sorgulayan kitaplar
GİRİŞ 08.03.2010 23:55 GÜNCELLEME 08.03.2010 23:55
Bu Habere 5 Yorum Yapılmış

Soru çok. Ama sorulara verilen cevap sayısı da çok. Cevaplar ne kadar kayda değer, hangi cevabın ne kadar kıymeti harbiyesi var, şüphesiz bunun doğru cevabını siyaset bilimciler verebilir. Ama Oukarların da kendisine göre beğendiği cevaplar ve kıymet verdiği analizler var.

Şüphesiz her konuda olduğu gibi, Türkiye Siyasetinin Ak Parti macerası da yazarların ve yayınevlerine "Bu konuda bir kitap da biz yazsak" dedirtiyor.  Sadece demeyip "pastadan" pay almak için hamete geçen yayınevlerinin sayısı da az değil.

"Leyhte ya da aleyte", "içeriği ciddiye alınır ya da alınmaz", "tartışmaya değer ya da değmez", şu an kitapevlerinin vitrinlere çıkartmış olduğu kitaplardan aşağıa alacağımız örnekler, pazarın ne kadar iştah açıcı ve geniş olduğunun en güzel kanıtı: 

Ak Parti Savunması - Kolektif - Elips Kitap; AKP - Yeni Merkez Sağ mı? - Dipnot Yayınları; AB, AKP ve Kıbrıs - Bilal N. Şimşir - Bilgi Yayınevi; Siyasal İslam ve AKP - Tarık Aygün, Volkan Yaraşır - Akyüz Kitabevi Yayınları; Akp Milli Görüşçü mü? - Serdar Şen - Nokta Yayınları; Fethullah Gülen ABD ve AKP - Hikmet Çetinkaya - Günizi Yayıncılık; Bir ABD Projesi Olarak AKP - Merdan Yanardağ - Siyah Beyaz Yayın; AKP ve CHP'nin Gerçek Yüzü - Vural Savaş - Bilgi Yayınevi; AKP Çoktan Kapatılmalıydı - Vural Savaş - Bilgi Yayınevi; Akp Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu - Osman Ulagay - Doğan Kitap; İlahi El Koyuş - AKP Kıskacında Medya -Sabah-ATV Olayı; Kutlu Esendemir - Cadde Yayınları; Bugün AKP İçin Ne Yaptın? - Murat Erdin - Karakutu Yayınları; AKP Kitabı Bir Dönüşümün Bilançosu - Bülent Duru, İlhan Uzgel - Phoenix Yayınevi; Ak Parti`nin Kara Kitabı - Özgür Erdem - İleri Yayınları; Ak Parti'nin Çöküşü - Haluk Yıldırım - Akis Kitap; Ak Parti'nin Muhafazakar Demokrat Kimliği - Üzeyir Tekin -Orient Yayınları....

Listeyi uzatmak mümkün.... AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan merkezli kitapları da listeye eklerseniz, kitapevlerinin siyaset reyonlarının son zamanlarda neredeyse tamamına yakınını AK Parti'nin doldurabileceğini görmek mümkün.

Tabi her kitabevinin daha ziyade kendi görüşünü yansıtan eserleri öne çıkarttığı gerçeğini göz önüne alarak bunların hepsini aynı kitapçının rafında görebileceğinizi ummak ham bir hayal olabilir. İşte internetten kitap satış mağazaları benzeri nedenlerden yayıncılığın günümüzde sadece can simidi olduğu gibi, gelecekte ana reyonu olma yolunda da büyük önem arz ediyor...  

Bunca eser arasında konuya geniş persfektiften bakmaya çalışarak, Siyasette AK Parti fenomenini artılarıyla, eksileriyle anlamaya ve anlatmaya çalışan iki dikkate çalışmayı özellikle zikretmek gerekiyor.

ALİ BULAÇ, AK PARTİ'Yİ ENİNE BOYUNA SORGULUYOR

Ali Bulaç'ın imzasını taşıyan, "Göçün ve Kentin İktidarı" adlı "Milli Görüş'ten Muhafazakar Demokrasi'ye AK parti" alt başlıklı kitap bir anlamda özgün bir sosoyoljik bakış açısı içermekle birlikte, aynı zamanda "Göçün ve Kentin Siyaseti" adlı "MNP'den SP'ye Milli Görüş Partileri" alt başlığını eserinin devamı niteliğinde.

Göçün ve Kentin İktidarı"19 yüzyıldan itibaren Müslüman dünyanın yaşadığı tecrübe çok yönlü olarak ele alanmayı hak ediyor. 19. Yüzyılın Batı'nın tarihine ve dünyaya hükümranlığı ilan ettiği, İslam dünyasının yenilgiyi kabul ettiği bir zaman dilimidir. İlk ciddi belirtiler 18. yüzyılda başlamış olsa bile, ağır yenilgiler, trajik olaylar bu tarihten sonra birbirini takip etti. 20. yüzyılın ikinci çeyreğine gelindiğinde İslam Dünyasının neredeyse yüzde 80'i batılı devletlerin sömürgesi haline gelmişti. Sömürge olmayan Türkiye'de ise tek partı, İran'da Pehlevi Hanedanı dönemi başlamıştı. Batı'nın hegemonik gücüne karşı ve alternatif oluşturma iddiasıyla 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan İslamcılık 'fetret dönemine' girmiş bulunuyordu" hatırlatmasında bulunan Ali Bulaç, Göçün ve Kentin İktidarı adlı eserinde serinin diğer eserinde olduğu gibi sosyolojik temelli gelişmeleri takip ederek, çapraz şekilde söz konusu siyasi hareketlerin Türk Siyasetini ve Türk Siyasetinin partilerini nasıl etkilediğini izaha çalışıyor.

"Ak Parti bir iktidar tecrübesidir" diyor Ali Bulaç. Ve ekliyor, "Bu tecrübenin insan ilişkilerinin ve toplumsal halatın İslami bir çerçeveden kritiğini yapanlar için taşıdığı anlam önemlidir"....

Amacı'nın AK parti'ye sorgusuz sualsiz sadakat göstermek ya da ona karşı kör muhalefet etmek olmadığının altını çizen Ali Bulaç, amacının bir varoluş mücadelesinin muhasebesini yapmak olduğunu savunuyor.

Ail Bulaç, bu muhasebeyi yaparken dört sorunun cevabını arıyor:

AK Parti, Milli Görüş geleneğinin kentte; Anadolu’da; beşeri desteği göç sonucunda kentlerin varoşlarında ve orta sınıf semtlerinde toplanan heterojen zümre ve katmanların somut iktidar talebi ve ürünüdür. Parti’nin bu talebi ne kadar doğru temsil ettiği, merkez-kaç güçlerin taleplerine hangi oranda cevap verdiği araştırılmaya değer bir konudur.

AK Parti, bir iktidar tecrübesidir. Bu tecrübenin insan ilişkilerinin ve toplumsal hayatın İslami bir çerçeveden kritiğini yapanlar için taşıdığı anlam önemlidir. Amacımız AK Parti’ye sorgusuz sualsiz sadakat göstermek veya kör muhalefet etmek değil, 200 yıllık bir varoluş mücadelesinin geldiği noktanın muhasebesini yapmaktır.

CEVABI ARANAN DÖRT SORU

AK Parti iktidarının muhasebesi yapılırken dört sorunun cevabı aranmaya çalışılmıştır:

1) AK Parti genel olarak toplumun geleneksel iktidar merkezlerine karşı toplumu, başka bir ifadeyle “bürokratik merkez”e karşı “toplumsal merkezi” ne kadar özgürleştirebildi?

2) Sistemin kenarına itilen, dışlanan, milli gelirden hak ettiği payı alamayan geniş kitlelerin maddi, sosyal ve moral hayatında ne kadar iyileşmeler sağlayabildi?

3) Bölgemizde taşlar yeniden döşenir ve küresel hegemonik güçler ile İslam dünyası arasında ilişkiler yeni bir mahiyet kazanırken, AK Parti iktidarı Türkiye’yi, İslam dünyasını ve dünyayı hangi perspektiflerden algıladı?

4) İslamcı bir bakış açısından AK Parti tecrübesi bir kazanç mı sağladı, yoksa kayıplara mı sebebiyet verdi?

Kitap ilk 5 bölümü, "Muhafazakarlık, Ak Parti'yi Doğuran Dünya, FP'den Ayrılma Süreci, Siyaset denizinde yeni bir Gemi, 'Müslüman demokrat' Modelinin Parametreleri" son beş bölümü ise "Ergenekon, Gazze ve Davos, 29 Mart yerel seçimleri, Açılımlar, Ak parti ve İslamcılık" adını taşıyan 27 Bölümden oluşuyor.

Kitabın okurun ilgisini çekebilecek ve tartışmaya açık bölümlerinden birinde Ali Bulaç, özetle, "

'BİZİM İKTİDARIMIZ' YANILSAMASI

AK Parti iktidarıyla, "bizim iktidarımız kuruldu" yanılsamasına düşerek cemaatler ve tarikatların önemli bir bölümü, kamu kaynaklarından istifade edip kendi asli kaynaklarıyla yetinmekten vazgeçtiler; sivil zihniyeti terk edip onlar da "İslamcı" iken "muhafazakar demokrasi" kimliğini benimseyen aydınlar gibi trajik bir biçimde reflekslerini devletin politik yönelim ve çıkarlarına göre belirlemeye ve Ortadoğu ile Afrika gibi açılımlara girişirlerken uzak mesafeden devletin ve elbette uluslar arası düzeni yeniden tanzim etmeye kalkışan hegemonik güçlerin çizdiği çerçeveyi gözetmeye başladılar. Eğer cemaatler kendi asli mali kaynaklarıyla yetinip toplumu sosyal ve ahlaki bakımdan güçlendirme faaliyetlerini sürdürselerdi ve bunun için de sivil ve özerk varlıklarını koruyabilselerdi, devleti daha adil yönde  dönüştüreceklerdi. Toplum bu sayede ahlaki ve sosyal bakımdan takviye edilir, demokratikleşerek özgürleşir ve hudutları aşmadan zenginleşebilirdi. Bu yolu seçmedikleri için, devlet kendisi ne kadar demokratikleşmeye karar verirse, cemaatler ve tarikatlar da arkasından o kadarcık demokrasiyle yetinmek zorunda kalacaklar" diyor.

LİBERALLARE NE OLDU?

Kitabın yine ilgi çekici ve tartışmalara gebe iç bölüm başlıklarından biri: Liberal Aydınlara ne oldu? Başörtüsü meselesinde AK parti'nin doğru ya da yanlış bir sorunu çözmeye kalkıştığını MHP ve DTP'nin kısmen destediğini aldığının altını çizen Ali Bulaç, "Peki ne oldu da liberal aydınlar ve bir kısım sol demokrat aydınlar, işi bir anda "Biz bu oyunda yokuz, bizimkisi buraya kadar" demeye getiren bir tutum içine girdiler? Zımmi Konsensüsü bozanlar liberallerin tümü müydü, 'bir kısım liberaller' miydi?, yoksa zaten hiç zaman liberal ol(a)mamış ama döneme göre zekasını iyi kullanan aydınlar mıdır?"...

AK PARTİYE FARKLI AÇILARDAN BAKIŞLAR

Ak Parti'yi konu alan bir diğer kayda değer çalışma, saygın ve bilimsel tarih kitapları ile rüştünü ispat etmeyi başarmış Kitap Yayınevi adına neşredilmiş, Hakan Yavuz'un Ak Parti adlı "Toplumsal Değişimin Yeni Aktörleri" alt başlıklı eseri.

AK PARTİ SEBEP DEĞİL SONUÇ MU?

Kitabın çıkış noktasını "Ak Parti’nin siyasi yelpazenin merkezine doğru gerçekleştirdiği değişim seçmenler tarafından güvenilir ve müspet algılandı ve 2002 genel seçimlerinde bu parti galip geldi. Bilinen İslami kökleri, liderlerinin geçmişteki faaliyet ve demeçleri göz önünde bulundurulduğunda, bu partinin neden ve nasıl daha liberal bir çizgiyi benimsediğinin açıklanmaya ihtiyacı vardır. Ak Parti Türkiye’de sessizce gerçekleşen bir dönüşümün nedeni değil sonucudur. Anadolu’da kök salan yeni burjuvazi ile devlet kontrolü dışındaki yeni entelektüel sınıf bu dönüşümün temel failleri." Tezi oluşturuyor.

İKİ KUTUP ARASINDA

Ak PartiKitapta görüş belirtenlerden bir kısmı, AKP'nin “halka yakınlığı”nın, 2002’den itibaren iki genel iki de yerel seçimde aldığı oy oranları ile kanıtlandığını savunurken, bir kısmı  AKP'nin “takiye” yaptığını, partinin her demokratik adımının aslında “başka amaçlar” için atılmış adımlar olduğunu savunuyor.

Tabi “Başka amaç”tan kasıtın AKP’nin ortaya çıktığı ilk yıllarda “şeriat” olduğu savunulurken, zamanla, "ABD’nin Orta Doğu politikaları çerçevesinde bir 'ılımlı İslam ülkesine' dönüşmek olduğuna dönüştüğü de dikkat çekici bir olgu. Kimine göre de bu iki olgu birbirinin bütünleyicisi.

AK Parti'nin ilk yıllarında Avrupa Birliği üyeliği yolunda önemli adımlar atarken, sonraki yıllarda adımlarını yavaşlamasının ardındaki sebepler de kafaları karıştıran konular arasında.

“Ak Parti, Toplumsal Değişimin Yeni Aktörleri” adlı kitapta yer verilen, farklı kalemlerden çıkmış 134 makalede aşağıdaki  sorulara “makul” cevaplar aranıyor. Tabi sadece sorular ve sorulara verilen yanıtlar açısından önemli değil bu eser. Hangi soruya, hangi yazar ve düşünürün nasıl cevap verdiği de dikkate değer özellik arz ediyor.

CEVAP ARANAN SORULAR?

134 makale'nin yanıt aradığı sorular şunlar: 

 Ak Parti İslami bir parti midir? Tamamen İslami bir hareketin İslami olmayan veya İslami unsurlar taşımayan bir harekete dönüşmesi mümkün müdür? Ak Parti üyelerinin özel hayatlarında dini değerlere bağlı olmaları bu partinin İslami bir parti olarak sınıflandırılması için yeterli midir? Bir parti ya da hareket ne zaman İslamcı olur veya İslamcı oluşu ne zaman sona erer? Parti yönetimi siyasal İslam’la her türlü bağlantıyı reddetse de, biz bu partinin hâlâ İslamcı olduğunu düşünebilir miyiz? Ak Parti’nin durumu, yeni koşullara uyum sağlayabilmiş bir İslami hareketin başarı hikâyesinden çok, İslamcılığını, hatta apaçık İslami köklerini reddettiği derecede Türkiye’de sistemin siyasal İslam’a dönüşme veya siyasal İslam’ı ehlileştirme kabiliyetinin bir hikâyesi midir?

Kitapta, "AKP’nin kimliğini ve ideolojisini" ele alan 7 makale, "AKP Siyasal İslam’dan ne kadar uzaklaştı? Kendisi için uygun bulduğu muhafazakâr-demokrat tanımını hak ediyor mu? Türkiye’de gerçek bir değişimin öncüsü olabilir mi?" sorularına cevap veriyor.

“Politikalar” bölümünde ise günlük tartışma konuları var. Gareth Jenkins imzalı “Ordu-AKP ilişkileri” başlıklı yazı 2004 yılına kadar hangi süreçlerden geçildiği noktasına dikkat çekiyor. Partinin kadın siyasetini ele alan Edibe Sözen’in çalışmasında “üç çocuk” isteği sorgulanırken, parti yöneticilerinden hiç biri hiçbirinin eşinin çalışmıyor oluşunun altı çiziliyor.  

Ak Parti, Toplumsal Değişimin Yeni Aktörleri ” adlı eserde yazısı bulunan isimler ve yazılarının başlıkları şöyle:

Hakan Yavuz/Türkiye’de İslami Hareketin Dönüşümünde Yeni Burjuvazinin Rolü; Massimo Introvigne/Türkiye’de Dini Piyasa(lar); Yalçın Akdoğan/Muhafazakâr-Demokrat Siyasal Kimliğin Önemi ve Siyasal İslamcılıktan Farkı; William Hale/Hıristiyan Demokrasi ve AKP, Benzerlikler ve Zıtlıklar; İhsan D. Dağı/Adalet ve Kalkınma Partisi: Güvenlik ve Meşruiyet Arayışında Kimlik, Siyaset ve İnsan Hakları Söylemi; Sultan Tepe/İslami Eğilimli Bir Parti Olarak Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Değişim Vaatleri, Çelişkileri ve Sınırları; Ahmet T. Kuru/Laikliğin Yeniden Yorumlanması: Adalet ve Kalkınma Partisi Örneği; Ali Çarkoğlu/Türkiye’de Yeni Nesil İslamcılar: Değişen Seçmen İçinde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Temelleri; Gareth Jenkins/Semboller ve Gölge Oyunu: Ordu-AKP İlişkileri, 2002-2004; Ziya Öniş/Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Ekonomi-Politiği; Engin Yıldırım/Emek Karşısında Adalet ve Kalkınma Partisi; Edibe Sözen/Ak Parti’nin Kadın Siyaseti ve Ak Partili Kadın Kimlikleri; Burhanettin Duran / AKP ve Dönüşümün Aracı Olarak Politika; Şaban Kardaş / Türkiye ve Irak Krizi: Kimliklerle Çıkar Arasında AKP.

(Haber 7)

YORUMLAR 5
  • Fatihin Fedaisi Kara Murat 15 yıl önce Şikayet Et
    2. 2) Sistemin kenarına itilen, dışlanan, milli gelirden hak ettiği payı alamayan geniş kitlelerin maddi, sosyal ve moral hayatında ne kadar iyileşmeler sağlayabildi? ben söyleyeyim: kocaman bir "0" evet bildiğimiz sıfır işte hatta daha da kötüsü daha kötüye götürdü negatif sayılarda matematikçilerin bile çözemediği ilgilenemediği rekorlara ulaştılar inanmayanlar için bakınız: emekli, asgari ücretli, işsiz, işçi, memur, halk, vatandaş, gariban vs vs vs
    Cevapla
  • mustafa bulut 15 yıl önce Şikayet Et
    akp nereden geldi ne oldu. geniş bir şekilde araştırma yapmış yazarlarımız ama bir durumu atlamışlar. Mali durumPartiye yakın olduğu sandığımız kişiler veya partili sandığımız kişiler milletin güvenini sarsmış sizden bizden ayırımcılığı ile malı götürmüşler akp zenginlerini 7 yıl öncesiyle bugünü karşılaştırınca kayıtlı olan varlıklarından akp nin ne olup ne olmadığı açık açık belli olur.en başta dürüslük gelir ama partili görünenler hakmış gibi kullandılar.ahbap çavuş eş dost ilişkisiyle yıllardır milletin biriktirdiği malı gitti.
    Cevapla
  • tankoy oytun 15 yıl önce Şikayet Et
    ak partinin adını biz koyduk...2. lamba amblemi o yazının yazıldığı veb sitesinde fikir olarak yazılıyorsa lamba küçük amblemler vardı.o lambadır.ak parti ve gittiği yolun projesi tamamen yerli üründür.hiç kimse şüpheye düşmesin.tüm mazlumların sesidir.biz onun sesinin tüm dünyada da duyulmasını istiyoruz...bizim düşündüğümüz yıpranmalar olmadı...bana göre bu parti atatürkün başarısından daha büyüktür.kaç parti ikinci seçime oy çoğalttı...hangi darbe anayasasının arkasında 411 var ki...allah yolunuzu açık gücünüzü daim eylesin...
    Cevapla
  • tankoy oytun 15 yıl önce Şikayet Et
    ak partinin adını biz koyduk.... 28 şubatta kayan adaletin eksenini oturtsun diye adalet...içine edilmiş olan ekonomiyi düzeltsin diye de kalkınma partisi oldu...ismi özel bir kuruluş ismine benzedi ama bunda bir mahzur yok.%35 oy garantisi verildi.%35 içinde dine soğuk,istanbulda gelen su sayesinde boy abdesti alabilmeyi nimet addedenlerin oyu da vardı.din oy veren halk için söz konusu.parti türk halkının önünü açmak için bir araç...ölçü türk halkını kendisi...istediğini yapar...ak partiye ömrümde 2 kez uğradım...gönlümüz seninle başkanım
    Cevapla
  • Zafer Hurç 15 yıl önce Şikayet Et
    Allah Başımızdan Eksik Etmesin. Tek Parti Dikdatası Değil Doğru Parti Doğru Kişi Tek Türkiye Bakıyorumda Türkiye Artık Amerikaya Olmaz sa Olmaz Dedirtebiliyor Bu Büyük Bir Çığır Bence Tayyip Erdoğanı Allah Başımızdan Eskik Etmesin Çok Şükür Bu Günleri De Gördük Türkiyede
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Ankara’da düğün skandalı: Eltisi içeceğine antidepresan kattı, hastanelik oldu!
İstanbul'da operasyon! 2 otele el konuldu! 21 kişi tutuklandı