İki ressam; biri katil, biri polis!
Dini inançlar ve mistisizm çerçevesinde, inanç ve inançsızlığın sorgulandığı, aşk ve siyasetle tatlandırılan; genetik, ırkçılık ve ayrılıkçılık odaklı bir gerilim romanı…

Jonathan Satnlofer’in kaleminden çıkan ‘Korkunun Anatomisi’ni muadillerinden farklı kılan en önemli özelliği güzel sanatlar mezunu yazarın kara kalem çalışmalarıyla süslediği sayfalar diyebiliriz. Jean-Christophe Grange’ın Kızıl Nehirler işlediği, genetik ırkçılık gibi konularla birlikte mistik öğelerin fazlasıyla yer aldığı kitapta biri polis ve biri katil olan iki ressamın gizli savaşını okuyoruz. Mistik öğeler bizdeki bol sırlı dizileri aratmayacak nitelikte…
2006’da kaleme alınan kitaba 11 Eylül saldırılarının derin etkileri sirayet etmiş diyebiliriz. Özellikle cinayet araştırmaları sırasında FBI’ın terör saldırıları konusundaki ‘beceriksizliğine’ sık sık göndermeler yapılırken, dönemin siyasi olaylarına da değiniliyor. “Son yıllarda bu kötü adamları bir numaralı statülerini, teşkilatın yakalamakta veya engellemekte o kadar da başarılı olmadığı teröristlere devretmiş olsalar da…” kullanılan bu cümle terör olaylarıyla ilgili teşkilatın beceriksizliğini sorgularken devamında gelen “çocuklarına kötü muamele edecek anne-babalara dönüşme olasılığı olan tüm insanları kısırlaştırma” cümlesi ise seri katillere yönelik bir fikir olarak ortaya çıkıyor.
Kitabın ilerleyen bölümlerinde ABD ve dünya gündemini çokça meşgul eden Monica Lewinsky olayıyla dalga geçen bir bölümle, olayın hafızlarda bıraktığı ‘derin’ izleri göreceksiniz.
İKİ RESSAM: BİRİ KATİL, BİRİ POLİS
Korkunun Anatomisi;
“İki adam…
Biri polis teşkilatından, diğeri katil…
Biri zanlıların resmini yapıyor, diğeri kurbanlarının…
Ve kurbanların resimleriyle birlikte, katilin portresi polisin zihninde yavaş yavaş şekilleniyor…
Jonathan Santlofer, çizimlerle süslediği Korkunun Anatomisi’yle, mistik öğeler de barındıran, orijinal bir gerilim romanı yaratıyor.” cümleleriyle tanıtılan kitabı farklı kılan en önemli özellik yazarın cinayetleri, kahramanları kara kalemle çizerek okura sunması.
Bir metni okurken fotoğraf ya da başka bir görüntü yoksa metni zihninizde canlandırırsınız. Kitap okumayı televizyondan farklı ve zevkli kılan da bu canlandırmalardır. Okuduğunuz bir kitabın filmini televizyonda izlediğiniz zaman yaşadığınız hayal kırıklıkların en büyük nedeni zihninizdeki görüntülerin televizyondakilerle uyuşmamasıdır. En büyük hayal kırıklığını ‘Kızıl Nehirler’i televizyonda izlediğimde yaşamıştım.
KİTABIN EN BÜYÜK FARKI
‘Korkunun Anatomisi’nde yazar kahramanların yüzlerini ve olayları çiziyor. Kitabı okurken bir sayfa boyu anlatılan bir yüzün ya da cinayet anının tek kare resimde görmek genelde okumayı kolaylaştırsa da bazen kafanızda canlandırdığınız karakterle karşınıza çıkan yüz uyuşmayabiliyor. Bir çizgi roman kesinlikle değil. Ancak çok merak ettiğiniz bir yüzü birden karşınızda görmeniz kitabın oluşturduğu en önemli farklılık.
RESİMLİ CİNAYETLER
Gelelim kitabın konusuna; Kahramanız gençliğinde uyuşturucuya bulaşmış, babası narkotikte çalışan adli bir ressam. Babasının ölümüne sebep olduğu fikriyle çektiği vicdan azaba yaşamında derin izler bırakmış. Kahramanımız adli ressam ve katillerin resimlerini çiziyor. New York’ta bir katil de öldürdüğü her insanın ölüm anını çizip öldürdüğü kişilerin üzerine bırakıyor. İki ressam arasındaki rekabet sırasında FBI ve New York polis teşkilatı arasındaki rekabette giriyor. Bu rekabet sırasında yaşanan gerilim anlarında birinde ressamımız, kendisiyle dalga geçen başka bir karaktere “Senin de resmini yapardım Perez, ama ben henüz yüz çiziyorum, g.t çizmiyorum” diyerek tarihi ayarlardan birini veriyor.
GİZEM, DİN, AŞK VAR
Hikayede Yahudilik ve Hıristiyanlık, mistik dinler üzerine çokça göndermeler yapılırken, ırkçılık ve ayrımcılığa da yer verilmiş. Ancak her ne kadar ırkçılık ve ayrımcılık karşıtı bir kitap olsa da 11 Eylül sonrası başlayan İslam korkusunu satır aralarında hissediyoruz. Esrarengiz katil, babasının ölümünün sorumluluğunu taşıyan adli ressam, bol mistisizm ve tabi ki biraz aşk…
Çok sık geçen İspanyolca cümlelerin bir kısmının çevrilmemesi okumayı biraz zorlaştırıyor diyebilirim.
Dini inançlar ve mistisizm çerçevesinde, inanç ve inançsızlığın sorgulandığı aşk ve siyasetle tatlandırılan; genetik, ırkçılık ve ayrılıkçılık odaklı bir gerilim romanı… Gerilim ve polisiyeyi sevenler kaçırmasın.
KİTAPLA İLGİLİ TEKNİK AYRINTI VE SİPARİŞ ŞARTLARI İÇİN TIKLAYINIZ!!!