Ömer Lütfi Mete: The İmam komedi

Senarist yazar Ömer Lütfi Mete, The İmam filmiyle ilgili görüşlerini dile getirdi. Mete, 50 milyon dolarlık bir Mevlana filminin 2007 yılına yetiştirilileceğini söyledi.

Ömer Lütfi Mete: The İmam komedi
Ömer Lütfi Mete: The İmam komedi
GİRİŞ 31.10.2005 08:52 GÜNCELLEME 31.10.2005 08:52

 Ekin Türkantos'un ile Ömer Lütfi Mete röportajı...

  • 'The İmam' filmi, 'Tanımlanamayan Güç: Derin Devlet' kitabı ve şimdi de Mevlana'nın hayatını filmleştirme projesi ile karşımızdasınız. Projelerin üçünün de aynı zamana denk gelmesi kararlaştırılmış mıydı yoksa tamamen tesadüf mü oldu?

    Son altı ay içinde üç kitap var, daha doğrusu iki buçuk kitap. Sonuncusu Mahir Kaynak hoca ve benimle yapılan mülakatlardan oluşturuldu. 'The İmam' haziran ayında başlamış bir projeydi. Yapımcının takvimi çok acele gerektirdiği için hızla yetiştirilmesi gerekiyordu. Birkaç ay önce de Mevlana filmi için teklif geldi. Mevlana'nın 900. doğum yıl dönümü için düşünüldüğünden, inşallah bayramdan sonra Konya'ya giderek çalışmaya başlayacağım.


  • 'The İmam', senaryosunda kopukluklar olduğu gerekçesiyle eleştirildi. Sizin bu konudaki görüşleriniz neler?

    Kendi ürünümü savunmak mizacıma ters... Hatta bunu gülünç buluyorum. Yazdığınız senaryo kendi kendisini savunmuyorsa, üstüne laf koymaya değemez. Ya senaryo kötüdür, ya eleştirmenler ittifakla ön yargılıdır.


  • Eleştirmenler ön yargılı mı?

    Bunu tartışmak istemiyorum. Ne yaptığımı ve hangi çerçeve içinde yapmak durumunda bulunduğumu, hangi şartlarda yaptığımı biliyorum. Yazdığınız senaryoyu dinlenmeye bırakıp da bir süre sonra tekrar gözden geçirmeye zamanınız olmamışsa, en önce kendiniz eleştirecek bir sürü nokta bulursunuz. Elbette eleştiriyi dinlerim ve 'İnsan art niyetli değil, bakışı bu' diye değerlendiririm. Ancak çoğunu takip etmeye vaktim olmadı. Neyi niçin eleştirdiklerini de tam olarak öğrenmiş değilim ve öğrenmeye vaktim de olmayacak. Önemli olan halkın beğenip beğenmemesidir. Film işi eleştirmenlerin gönlünü hoş etmek için yapılmaz. Bu iş sanayi ile sanatın birlikteliğini gerektiren bir uzmanlık. Halk iltifat etmemişse sorun var demektir. Payıma neresi düşüyorsa sorumluluğunu alırım.


  • Siz filmi beğendiniz mi?

    Film eğer biraz kısaltılır, mesela 90 dakikaya indirilirse, en az 60 dakikası için oldukça iyi diyebilirim.

    ZAMANLAMA YANLIŞ


  • Şu an itibariyle halk iltifat etmemiş görünüyor. Sizce bunun en önemli nedeni nedir? Filmin çok başarısız bir ürün olduğunu düşünmediğinize göre neden ilgi görmedi?

    Buna bin tane cevap verilebilir. Halk filmde sergilenen öyküyü heyecan verici bulmamış olabilir mi? O zaman da seyretmeden buna nasıl karar verdiğini sormak gerekmez mi? Bu filmi seyretmesi gerekenler eleştirmenlerin iki dudağından çıkacak söze göre mi hareket edecek? Tabii bir takım gerekçeler ben de bulabiliyorum. Ama kendimi ve başkalarını kandırmış olmamak için bunların altını çizmekten sakınıyorum. Mesela filmin imam hatiplilerle ilgili bütün sorunları çözeceğine ilişkin bir beklenti doğmuş olabilir. Gösterime giriş zamanlaması yanlış olabilir. Tanıtım stratejisi ve uslubu doğru olmayabilir. Muhtemel izleyici kitlesi üzerinde saf ve samimi bir iş yapıldığına dair sağlıklı bir duygu doğmamış olabilir. Benim derdim bir sosyal meseleyi çözümlemek değil, insani bir öykü anlatmaktı. Belki de film doğuş anında bir misyona mahkum edildiği için beklentileri karşılayamadı. Hatta belki bu yüzden samimi bir ürün değil de sadece ticari bir girişim gibi algılandı. Belki de sahiden senaryo çok berbattı.

    'İMAM' KOMEDİDİR

  • 'Samimi bir ürün değil de ticari bir girişim gibi algılanmak' dediniz. O zaman Mevlana filmi için de aynı algılama söz konusu olmayacak mı?

    'The İmam'da mutlaka böyle olduğunu söylemiyorum. Her türlü tahmin yürütülebileceğini belirtmek istemiştim. Tabii ki Mevlana filmi başka bir iş. O zaten aşksız yapılabilecek iş değil. Mevlana yaşanmış bir gerçeklik ve asla kurgu değil. Bu yaşanmış büyük hayattan kesitler seçip derlemeniz ve izlenebilir hale getirmeniz bekleniyor. Yaşanmış bir hikayeyi sinemaya uyarlarken elbette kendi yorumunuz, öznel bakışınız olacak.

  • Bir röportajınızda 'The İmam filminde Türkiye'nin gerçeğini yansıttım' demişsiniz. Sizce Türkiye'nin gerçeği nedir?

    Tabii bu 'Türkiye'nin bütün gerçekliğini yansıttım' demek değildi. Belli bir alan için geçerli bu. Filmde üç ayrı imamı anlatmış oldum. Bana göre bu film bir komedidir. Dini hayatımızın da, siyasi hayatımızın da komedi içerdiğini düşünüyorum. Dolayısıyla Türkiye'de dini hayatla ilgili bazı gerçeklikleri imamlar açısından yansıtmaya çalıştım. Filmin adı sadece 'İmam' olsaydı gösterim öncesinde medya bu kadar ilgi göstermeyecekti. Bunun iyi bir tanıtım unsuru olduğu düşünülüyordu. İmam hatipliler ile gönül bağı olanların geleceği umuluyordu.

  • Film dış festivallere katılacak dediniz. Sizce AB sürecinde yabancıların filme yaklaşımı nasıl olur?

    Türkiye'de göreceğimiz ilgi konusunda yanılmışken yabancıların nasıl yaklaşacağına ilişkin tahminde bulunmaya cesaretim yok.

  • Projeleriniz siyasi anlamda ses getirecek türden. Tepki çekmekten tedirginlik duyuyor musunuz?

    Bugüne kadar önemli, hatta dokunulmaz sanılan kurumlara yönelik ağır eleştiriler dile getirdim. Bu ülkede en ürkütücü şey, 'derin devlet' sanılan yapılanmaları 'derin çete' gibi gördüğümü söyledim. Tabii ki 'Cesur adamım, hiç kimseden korkmam' demiyorum. Ancak benim 'derin çete' dediğim insan benden daha güçlü değil. Sadece silahı var. Benimse tamamen bağımsız ve sivil olmam, Allah'a teslimiyeti öğrenmeye çalışmam daha büyük bir güçtür. Ne zaman öleceğime Allah karar verir.

    MEVLANA BİZE MİRAS

  • Mevlana nasıl bir proje olacak?

    Hz. Mevlana'nın 2007'deki doğum yıldönümüne yetiştirilmek isteniyor. 50 milyon dolarlık bir proje olması öngörülüyor. Aynı zamanda evrensel bir olgudur Hazret-i Mevlana. Onun hayatı ve bu hayatın geçtiği dönem, yaşandığı çevre bütün insanlık için filme yapılmaya fazlasıyla değer bir tarihi kesiti. Mevlana bir insanlık mirası... Dünyanın en iyi senaryosunu yazdığımızı farz edelim. Böyle bir başarı ancak Hz. Mevlana'nın himmetiyle mümkündür. Böyle sıkı bir senaryo, mükemmel bir işin ancak ilk adımını oluşturur. Yaşanmış bir hayatı senaryolaştırmak çok büyük bir yetenek değil, titizlik gerektiriyor. Tabii ki yüksek hayal gücü olan birinin bu senaryoyu yazması en isabetli olanıdır. Bayram sonrası Konya'da çalışmaya başlayacağım. 17 Aralık gününe kadar sıkı bir çalışma yapmam isteniyor. İnşallah kendim dahil hiç kimseyi hayal kırıklığına uğratmam.
  • YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
    DİĞER HABERLER
    Trump Gazze için tarih verdi! Hamas'a cevap
    Antalya'nın Manavgat ilçesinde belediyeye 'yolsuzluk' operasyonu