TKP'nin Kürt politikaları

Nedeni ne olursa olsun Kürtler TKP'nin ilgisini çekmedi. Kürtler, partinin güncel politikalarında yer almadılar. TKP, bu konuda Sovyetler Birliği'nin söylemlerini tercih etti

TKP'nin Kürt politikaları
TKP'nin Kürt politikaları
GİRİŞ 20.11.2006 14:16 GÜNCELLEME 20.11.2006 14:16

Rozerin Bolluk'un haberi


Türkiye Komünist Partisi (TKP) 1920 yılında Mustafa Suphi (Yazar, kitabında TKP kurucusu Mustafa Suphi'nin adını Mustafa Subhi olarak kullanmış) ve arkadaşları tarafından Bakü'de kuruldu. TKP tarihi merak edilmesine rağmen çok fazla bilinmiyor. Bunun birçok nedeni var.


TKP'nin sahip olduğu düşüncelerin Türkiye'de çoğunlukla yasak olması tabii ki bunun en başta gelen nedeni. Yasaklı olmanın getirdiği ağır gizlilik koşulları belge saklamayı ve arşiv oluşturmayı doğal olarak zorlaştırıyordu.


 Kürtler Kemalizm ve TKP kitabının yazarı Ömer Ağın'a göre bu bilinmezliğin nedeni salt bu koşullar değildi; 'TKP'nin politikası ve yöneticilerinin kişisel hesaplarından ötürü, bilgi kaynakları köreltildi. TKP tarihi sadece halkımız, komünist militanlar değil, partinin MK'si dahil olmak üzere, değişik düzeylerde yöneticilik yapan kişiler tarafından da yeterince öğrenilmemişti.


Örneğin: TKP MK Dış Bürosu'nun 1962'de yaptığı konferansın içeriği bu konferansta Kürt sorunuyla ilgili yapılan tartışmalar ve ortaya çıkan farklı düşünceler ancak TÜSTAV'ın 'TKP Dış Bürosu 1962 Konferansı' notlarının yayımlanmasıyla öğrenildi'. Ömer Ağın, TBKP ve TKP üyeliği, 1981 ve 1982'de 'TKP Türkiye Komitesi Sekreteri', 'TKP Yöre Komitesi Sekreterliği' görevini yapmış biri olarak bunu aktarıyor okuyucusuna.

'Bağımsız Kürt politikası olmadı'


Ağın; TKP'nin Kürt sorununa farklı dönemlerde farklı açılardan baksa bile, hep Sovyetler Birliği'nin çıkarı ve o günkü politikalarını temel aldığını, hiçbir zaman bu politik hattın dışına çıkamadığını, çıkmadığını vurguluyor. Bu nedenle Kürt sorunu, TKP'nin politik merkezinde hiçbir zaman olmamıştı. Dolayısıyla özgün olmaktan uzak dış kaynaklı bir politika olmuştu. Sovyetler Birliği'nin Kürt politikası neyse, TKP'nin Kürt politikası da o olmuştu. Sovyetler Birliği'nin bu konudaki politikası da Türkiye'nin üniter devlet temeli üzerine kurulmuştu.








 


'Mustafa Suphi ve arkadaşlarının Türkiye'ye dönüşü Sovyetlerin onayıyla olur. TKP Türkiye'de süren Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın içinde yer almak istiyordu'







Ömer Ağın'a göre; TKP'nin kuruluş döneminde Kürt politikası yoktu. Biçimlenme süreci tamamlandıktan sonra, aktif politikanın içine girdiği zamanlarda bile TKP'nin Kürt politikası olmamıştı. Çünkü Sovyetler Birliği'nin böyle bir politikası yoktu. Yazara göre, Üçüncü Enternasyonal toplantıları, Doğu Halkları Kurultayı, Türk Komünistlerin ve Müslüman Komünistlerin toplantılarının sonuçları bunu açıkça göstermektedir. Mustafa Suphi ve arkadaşlarının Anadolu geldikleri dönemde de konuyla ilgili bir gelişme olmamış ve yine bir Kürt politikası oluşturulmamıştı.
Mustafa Suphi ve arkadaşlarının Türkiye'ye dönüşü Sovyetlerin onayıyla olur. TKP Türkiye'de süren Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın içinde yer almak istiyordu. Mustafa Suphi ve arkadaşları Türkiye'ye gelmeden evvel Mustafa Kemal'le irtibata geçerler. Türkiye'ye gelip politika yapmak istediklerini Mustafa Kemal'e iletirler.


Mustafa Kemal İstanbul Hükümeti'nin milleti temsil etmediğini, belirterek; '... milletimiz Garbın emperyalizm ve kapitalizm mahkûmiyetinden kendini kurtarabilmek için bunlara karşı müttehit olarak mücadele ve mübarezeye karar vermiştir ve bu kararını tatbik etmektedir' der. 28-29 Ocak 1921 gecesi Mustafa Suphi ve arkadaşlarının Türkiye'ye döndükten öldürülmesinden sonra da bocalayan TKP kadroları, 1921'de TKF Dış Büro Başkanı İsmail Hakkı öncülüğünde yeniden toparlanır.

'Feodalizmle mücadele Kürtlerle mücadeleye dönüştü'


Ömer Ağın'a göre, TKP'nin ikinci atağı; 1925'te toplandığı söylenen Üçüncü Kongre ve 1926 yılında kabul edilen ve Komüntern'in onayladığı ikinci programıyladır. Programda Şefik Hüsnü'nün konuyla ilgili yaptığı uzun bir değerlendirme önemlidir. TKP'nin ikinci programında TKH'nin Kürt politikaları ile ilgili şu saptamada bulunulur: 'TKP milli ekalliyetlerin, Türkiye'den ayrılmak hakkı da dahil olmak üzere, mukadderatlarını bizzat tayin etme haklarını (bila) kayd u şart tanır. (...) TKP onlar için hukukta tam müsavat lisanlarını kullanmak ve tedvin ve tedris etmek hususunda tam bir serbesti, köylülerin ve küçük aşiret efradının yarı-derebeyi efendilerine reislerine esir olmaktan kurtarılmalarını, bu bey ve ağalara ait arazinin köylülere ve aşiret efradına parasız dağıtılmasını talep eder.'


 TKP'nin, Türkiye'yi Avrupa ülkesi düzeyinde gelişmiş bir ülke kendisini de bir Avrupa ülkesi komünist partisi olarak gördüğünü belirtiyor Ömer Ağın. Yazara göre, TKP'nin gerek 1922'de Ankara'da yaptığı İkinci Kongresi'nde, gerek 1925'te yapıldığı söylenen Üçüncü Kongresi'nde ve 1926'da kabul ettiği programında, ne anlama geldiği belli olmayan kimi genellemeler dışında; 'Merkezi bir Kürt politikasına' rastlamak mümkün değil. Bundan sonra 1926'da Viyana'da toplanan konferans da politikalar açısından bir değişiklik getirmez. Hatta Ömer Ağın'a göre TKP politikasında 'Feodalizmle mücadele' adeta Kürtlerle mücadeleye dönüşür. Ağın, kendisini bu tespite götüren raporlara da kitabında yer vermiş.





Nazım Hikmet'in mektubundan: ... Türk milletini, Kürt milleti kardeş sayar... ...Emperyalizmin uşaklarına karşı yürüttükleri yeni Milli Kurtuluş Savaşı'nın zaferi Kürt ve Türk haklarının elbirliğiyle kazanılır.'




1961'de Nâzım Hikmet'in Kamuran Bedirhan'a gönderdiği mektup, Bedirhan'ın Paris Kürt Enstitüsü'ne bağışlanan kitapları arasında bulundu. Mektup enstitünün yayın organı Hevi (Umut) dergisinde yayımlandı. Nâzım'ın mektubu Türk ve Kürt halkının kardeşliği ve eşitliğini esas alır. Bu mektup aynı zamanda Nâzım Hikmet'in Kürt sorununa nasıl baktığını gösteren önemli bir belgedir. Nâzım Hikmet, Kamuran Bedirhan'a yazdığı mektupta konuyla ilgili düşüncelerini şöyle aktarır; 'Kökleri yüzyılların derinliklerine dalan tarihiyle kültürüyle Kürt milletinin önemli bir çoğunluğu Anadolu'nun bir parçasında yaşar. Anadolu'nun öbür parçasında yaşayan Türk milletini, Kürt milleti kardeş sayar. Her iki millet, bütün imparatorluklar gibi, halkların zindanı olan Osmanlı İmparatorluğu'nda Türk ve Kürt derebeylerinin, Osmanlı İmparatorluk idaresinin ağır zincirlerine vurulmuşlardır. '....Emperyalizmin uşaklarına karşı yürüttükleri yeni Milli Kurtuluş Savaşı'nın zaferi Kürt ve Türk haklarının elbirliğiyle kazanılır.'


12 Mart darbesinde sonra Türkiye'de politik hareketler yeniden yapılanmış, yeni programlar oluşturmuşlardı. TKP'de bunların arasındaydı. Bu kez yeni programında Kürtlere de yer veriyordu TKP. 'Türkiye Komünist Partisi, ulusların yazgılarını kendilerinin çizmesi konusundaki Leninci ilkelere bağlıdır. Memleketimizde yoğun kaynaşmış yığınlar halinde yaşayan uluslara, ulusal azınlıklara, (Kürtlere, Lazlara vb.) tam demokratik, eşit Anayasal haklar tanır. Bu uluslara kültürlerini geliştirme olanakları yaratılmalıdır.' Ağın; Beşinci Kongreden sonra TKP'nin Kürt politikalarında önemli değişikler olduğu tespitini de yapıyor.


Zaman zaman yaşanan gelişmelere rağmen, nedeni ne olursa olsun Kürtler TKP'nin ilgisini çekmedi. Ana stratejik programında ve güncel politikasında yer almadılar. Kitabın vardığı esas sonuç ise: TKP'nin Kürt sorunun temel niteliğinin ne olduğunu ve hangi tarihsel koşullarda ortaya çıktığını anlayamadığıdır. Kürt komünistlerin TKP saflarında yer almalarının göz önüne almazsak genel durum bu.


Ömer Ağın, Kürtler Kemalizm ve TKP kitabının ilk bölümünü, yani yaklaşık ilk yüz elli sayfasını Kürt tarihine ayırmış. İkinci Bölümde de TKP'nin Kürt tarihi anlatılıyor. Katılmadığınız tespitler olsa da, TKP'nin Kürt politikalarının bilinmesi açısından önemli bir çalışma. Ağın'ın uzun yıllar TKP'nin yönetici olması ve Kürt kökenli olması da bu çalışmayı önemli kılıyor.

KÜRTLER KEMALİZM VE TKP arka kapak yazısı ve internet üzerinden sipariş şartları


Ömer Ağın, Versus Yayınları, 2006, 324 sayfa, 16.00 YTL


(Radikal Kitap)

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Özgür Özel'e saldırmıştı! Garip görüntüleri ortaya çıktı: Açma germe hareketleri yapmış
AK Parti'den son dakika PKK açıklaması: Dönüm noktası olacak