Erdem Beyazıt: Bizi yok sayıyorlardı

Bayazıt, vefatından önce AA muhabirine verdiği mülakatta, ''O dönemde çok ayrım yapıyorlardı. Sağcı olduğun zaman sizden bahsetmiyorlardı, yokmuş gibi farz ediyorlardı." demişti.

Erdem Beyazıt: Bizi yok sayıyorlardı
Erdem Beyazıt: Bizi yok sayıyorlardı
GİRİŞ 06.07.2008 11:07 GÜNCELLEME 06.07.2008 11:07

Ömer Çetres ve Nevbahar Kabaklı'nın haber

''Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm/Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm'' dizelerini kaleme alan, tedavi gördüğü hastanede dün yaşamını yitiren şair ve eski milletvekili Erdem Bayazıt, 1970'li yıllarda yazar Rasim Özdenören, merhum Cahit Zarifoğlu ve Akif İnan gibi şair ve yazarlarla çıkardığı ''Mavera'' dergisiyle Türk düşünce yapısında önemli çığır açmıştı.

Sanat hayatının 50. yılında yakalandığı akciğer kanserine yenik düşerek dün İstanbul Acıbadem Hastanesinde hayata veda eden Erdem Bayazıt, Türk okurunun belleğinde ezbere bilinen onlarca şiiri kaleme almıştı. Anadolu'yu ve Anadolu insanını, umudu, özlemi, aşkı ve sevgiyi bir dantel gibi mısralarına en güzel şekilde işleyen Bayazıt, çıkardığı ''Mavera'' dergisiyle de Türk düşünce yapısında önemli bir iz bırakmıştı.

Bayazıt, edebiyat hayatına Kahramanmaraş'ta okul arkadaşları yazar Rasim ve Alaeddin Özdenören kardeşler, merhum Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akif İnan'la birlikte ''Hamle'' adlı kültür dergisini çıkararak girdi.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanarak 1959 yılında İstanbul'a giden Bayazıt, burada Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç gibi edebiyat ustaları ile tanışarak, şiire olan ilgisini devam ettirdi.

Bayazıt, 1970'li yıllarda ise ''Büyük Doğu'', ''Diriliş'' ve ''Edebiyat'' gibi dergilerde yazılar kaleme alan, Kahramanmaraş'tan ''Hamle'' dergisini birlikte çıkardığı arkadaşları Ersin Gürdoğan, Mehmet Akif inan, Aleaddin ve Rasim Özdenören kardeşler, Cahit Zarifoğlu ile Hasan Seyithanoğlu'ndan oluşan 7 kişilik ekiple ''Mavera'' dergisini okuyucuyla buluşturdu.

''Mavera, bir yaşama biçimi halinde öz uygarlığımızı yeniden yürürlüğe koyma davasını güdenlerin, edebiyat alanındaki bir buluşma yeridir'' duyurusuyla yayın hayatına başlayan dergi, Türk düşünce yapısında önemli çığır açtı.

-''SON RÖPORTAJINI AA'YA VERMİŞTİ''-

Bayazıt, vefatından önce AA muhabirine verdiği mülakatta, Mavera'yı ''çok bereketli'' bir dergi olarak nitelemişti.

Yazarları arasında bugünün önemli isimlerinin yer aldığını ifade eden Bayazıt, o döneme ilişkin görüşlerini şöyle dile getirmişti:

''O dönemde çok ayrım yapıyorlardı. Sağcı olduğun zaman sizden bahsetmiyorlardı, yokmuş gibi farz ediyorlardı. Ancak biz çıkardığımız bu dergiyle, bu ülkede bizlerin de edebiyatta ve şiirde var olduğumuzu gösterdik.''

-''ÜSKÜDAR'A RİSALE YAZAMADI''-

Hastalığı sebebiyle şiir çalışmalarına ara veren Bayazıt, tedavisiyle ilgili, ''Şu anda hastalıkla mücadele ediyorum. Elimi bazen telefona bile uzatamıyorum. Kemoterapi, radyoterapi, ışın tedavileri bütün enerjimi düşürüyor. Terapiler yeni bitti. Doktorlar işler yolunda diyorlar...'' demişti.

Bayazıt, kaleme aldığı ''Aşk'', ''Tabiat'' ve ''Savaş'' risalelerinin üzerine bir de ''Üsküdar Risalesi'' yazarak, Üsküdar'ı anlatmak istediğini belirtmişti.

Merhum şair, yazmayı hedeflediği ancak ömrünün vefa etmediği ''Üsküdar Risalesi'' ile ilgili şunları kaydetmişti:

''Sağlığım iyi olursa bir de Üsküdar Risalesi yazmak istiyorum. Bizim itikadımıza göre Kudüs, Üsküdar'dan başlar. Osmanlı döneminde seferler Avrupa'ya bile olsa Üsküdar'dan başlardı. Kudüs'e giden yollar mutlaka Üsküdar'dan geçer. Bunları işleyebilirsek orada yaşayan halkı, tekkeleri, ezanları anlatabilirsek işte o zaman Üsküdar Risalesi olacak.''     

-ERDEM BAYAZIT'IN ŞİİRLERİ-


Şiirlerini destana yatkın bir üslupla işleyen, okuruna isyan havasında umut veren bir tarzı benimseyen Bayazıt, en çok Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da okuduğu, ''Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair'' adlı şiiriyle biliniyordu. Şiirin bir bölümü, şu dizelerden oluşuyor:

(Telgrafın tellerini kurşunlamalı)/Öyle değildi bu türkü bilirim/ Bir de içime/-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-/Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek/Bazen gelmesi beklenen, bazen ansızın çıkagelen/ Haberler bilirim mektuplar bilirim.

Gamdan dağlar kurmalıyım/Kayaları kelimeler olan/Kırk ikindi saymalıyım/Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma/Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından/Baştan ayağa ıslanmalıyım/Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.

İsyan şiirleri bilirim sonra/ Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden/ Harfler harp düzeni almıştır mısralarında/Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır/Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda/Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.

Bütün bunların üstüne/Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim/Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim/Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli/Adın kurtuluştur ama söylememeliyim/Can kuşum, umudum, canım sevgilim.

-ÖLÜM RİSALESİ-

Erdem Bayazıt, ''Ölüm Risalesi'' başlığıyla kaleme aldığı şiirlerinde, ölümü, ''Ölümler vardır: Bir ağacın köklerinin topraktan çatır çatır sökülmesi gibi/ Can çatır çatır çıkar damardan/Ölümler vardır: Can kuş gibi uçar gider/Bir martının süzülüp kaybolması gibi maviliklerde'' dizeleriyle anlatıyor.

''Ölüm Risalesi''nin ön sözü için kaleme aldığı şiirinde ''Damla damla oluşuyor hayat/Ölüm kımıl kımıl/Duymak kolay/Anlatmak değil/Her an farkındayım/ Az az öldüğümün/Bilincindeyim doğan ayın/Eriyen karın akan suyun/Ve usul usul tükenen zamanın'' dizelerine yer veren Bayazıt'ın kendi ölümü için kaleme aldığı şiiri ise şöyle:

''Bir gün öleceğim biliyorum/Bunu her an ölür gibi biliyorum/Anamın yüreğinde bir kor/Ölene dek sönmeyecek bir ateş/Kımıldanıp duracak hep/Karım bomboş bulacak dünyayı/-N'olurdu birlikte ölseydik- deyip duracak/Oysa insan yalnız ölür/Ama o olmayacak dualarla teselli arayacak/Kızlarımın gırtlaklarında bir düğüm/Bir süre kaçacaklar insanlardan /Boşluğa düşmüş gibi bir duygu içlerinde /Sonunda onlar da kabullenecekler öylesine/Ölümüme en çabuk dostlarım alışacaklar/-Yaşayıp gidiyorduk yahu/Ne vardı acele edecek! Diyecekler/ Biliyorum yaklaşıyoruz her an/Biliyorum oruçlu doğar insan/Ölümün iftar sofrasına.''

-ERDEM BAYAZIT KİMDİR?-

Kahramanmaraş'ta 1939 yılında doğan Erdem Bayazıt, ilk ve ortaöğrenimini burada tamamlayarak, 1971'de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu.

 Kurucusu olduğu Akabe Yayınlarının ve Mavera dergisinin yönetimini üstlenen Bayazıt'ın, ilk şiir kitabı ''Sebeb Ey'' 1972 yılında Edebiyat Yayınları arasında yayımlandı. Son şiirleri ''Risaleler'' adı altında 1987'de Akabe Yayınlarından çıktı.

1981 yılı Temmuz ayında Ajans 1400 adlı bir firmanın film ekibiyle beraber Afganistan'a doğru yola çıkan şair, Şenol Demiröz, Yücel Çakmaklı, Ahmet Bayazıt, Çetin Tunca, Halil İbrahim Sarıoğlu ve Necdet Taşçıoğlu'ndan oluşan çekirdek bir kadro ile Pakistan'ın Peşaver kenti başta olmak üzere İran, Hindistan ve Afganistan içlerini gezerek izlenimlerini ''İpek Yolundan Afganistan'a''' adlı eserinde topladı. Bu eserle 1983 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Basın Ödülü'nü kazandı.

Akabe Anonim Şirketinin 1984'te İstanbul'a taşınması kararıyla bu görevini devrederek yeniden memurluğa dönen Bayazıt, DPT'ye sözleşmeli personel olarak girdi.

Şair, daha sonra bu görevi bırakarak, 1987 seçimlerinde Anavatan Partisinden Kahramanmaraş milletvekili seçilerek, TBMM'nin 18. Dönemi'nde Milli Eğitim ve Çevre Komisyonlarında görev aldı.

Bayazıt daha sonra İstanbul'a yerleşti. Evli ve dört çocuk babası olan Bayazıt'ın şiir ve yazıları Açı, Hamle (Kahramanmaraş), Çıkış (Ankara), Yeni İstiklal, Büyük Doğu, Edebiyat, Mavera, Yedi İklim ve Hece dergilerinde yayımlandı. 

(aa)

 
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Anadolu Ajansı 31 Mart'ta nasıl bir mesai yapacak?
MHP'den Yeniden Refah açıklaması! Dikkat çeken Milli Görüş çıkışı