Futbolcular neden yere tükürür?

Akşam gazetesi yazarı Oray Eğin'in yazısı

Geçenlerde Fenerbahçe-Galatasaray maçını izledikten sonra bir arkadaşım dikkat çekti ilk kez, üzerinde durmadım. Futbolcuların neden bu kadar çok tükürdüklerini merak ediyordu. 'Ne bileyim' dedim, 'Belki enerji harcıyorlardır, fiziki bir şeydir.' Fakat o noktadan sonra da aklıma takıldı. Baktım sahiden de özellikle Türk futbolcuları çok fazla tükürüyorlar maçta.

Eskiden, maç yönetmenlerine yönelik çağrılarda bulunurdu televizyon eleştirmenleri: Burnunu silen, tüküren futbolcuları göstermesinler diye. Sanki yönetmen adamın ne zaman tüküreceğini önceden bilebilirmiş gibi.

Sebebi de şuydu çağrıların: Avrupa maçlarını yönetenler ekrana tüküren futbolcuları getirmiyorlardı. Oysa bu da yönetmenin elinde olan bir şey değil, futbolcuların hal ve tavırlarındaki farklılıklardan kaynaklanıyordu.

Yabancı maçlarda ekrana tüküren futbolcu görüntüsü gelmiyor, çünkü yabancı futbolcular yerlere tükürmüyorlar. Zannedersem farkın açıklaması bu kadar basit.

Giderek maçlarda dikkat etmeye başladım, özellikle Galatasaraylı Necati ve Fenerbahçeli Tuncay tükürme yarışında başa güreşiyorlar. Belki ikisi de takımlarının yıldızı olduğu için ekrana daha çok geliyorlar ama neredeyse her seferinde de tükürüyorlar.

Dün, bu konuyu sormak için üç büyüklerde oynayan bir futbolcuyu aradım. 'Neden Türk futbolcuları bu kadar çok tükürüyor' diye sordum. O da 'Bilmiyorum ki, ben tükürmüyorum' dedi. Sonra da tükürmenin başka futbolcular için bir alışkanlık olabileceğini, spor yaparken falan böyle bir ihtiyaç duyulmadığını anlattı.

'Burun silmeyi falan anlayabiliyorum, çünkü maçlarda bazen geliyor. Ama tükürme konusunda bir şey diyemem, spordan dolayı olamaz' diye devam etti.

Öyle anlaşılıyor ki, Türk futbolcuların tükürmeleri de diğer bütün davranışları gibi kültürel bir mesele. Sokakta tükürenler neden tükürüyorsa, futbolcular da maç esnasında sahaya o yüzden tükürüyor. İş görgüde bitiyor olsa gerek.

Hafta sonu, genç bir futbolcunun, kariyeri ortada kesilmek üzereyken son anda direkten dönen Gökdeniz Karadeniz'in de sahalara dönmesini izledik. Gökdeniz, çok yetenekli bir futbolcu, çok büyük bir yetenek. Üstelik bu dönüşünü de golle taçlandırdı.

Onun, altı aydır yasaklı olmasının sebebi de, tıpkı futbolcuların tükürmesi gibi: Kültürel bir mesele... Zaten bir sürü para kazanan bir insan, nasıl bir gözü dönmüşlükle elindeki servetle yetinmeyip, onu katlamak için her türlü numaraya başvurur ki?

GOLE BİLE SEVİNEMEDİM

İşin kötüsü, ben Gökdeniz'in yaptığından pişman olduğuna, bu altı ay süre içinde yeterli dersi çıkardığına, kendini geliştirdiğine inanmıyorum. Hatta gol atmasına bile sevinemedim, içimden 'Bütün bu yaptıkları yanına kar kaldı' diye düşündüm. İçten içe Gökdeniz'in de bunu düşündüğüne inanarak: Ne olacak işte, altı ay oynamadı, yine kadrodaydı, gol attı hem de...

Yaptıklarının cezası acaba altı ay mıydı; göz açıp kapayana kadar geçti bu süre çünkü... Bu süreçte gerçekten iyileşti mi, göreceğiz.

Bu arada, tüküren futbolculara da bir ceza gelse fena olmaz...