Nasıl Zuhal Olcay'ın sevgilisi oldu?
Magazin haberciliğinin çarpık örneği İstanbul Bilgi Üniversitesi ekonometri hocası Doç. Dr. Ege Yazgan oldu. Hoca'nın Kanal 1'in tuzağına düşüş hikayesini Oray Eğin yazdı.

Oray Eğin
Magazinin son kurbanı hoca
Ege Yazgan adını duydunuz mu? Belki son birkaç günde kulağınıza çalınmıştır, eğer dikkatli bir magazin izleyicisiyseniz. Büyük ihtimalle ismini aklınızda bile tutmadınız, eğer tuttuysanız da birkaç gün sonra unutmanız olasıdır. Magazin takipçileri için hiç önemli bir isim değil zira, bundan sonra bir başka habere konu olmayacağı da aşikar ama kendisi, belki o şekilde bakmamışsınızdır olaya ama, magazinin son kurbanı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi ekonometri hocası Doç. Dr. Ege Yazgan'a öyle bir oyun oynandı ki... Geçtiğimiz hafta Kanal 1 televizyonu tarafından arandı, kendisiyle ekonomi üzerine röportaj yapma talebinde bulunuldu. Yazgan sadece öğrencileri, akademik çevreler, birkaç yakın arkadaşı tarafından bilinen biri. Kanal kanal dolaşan televoleci ekonomistlerden biri olmadığı için de görüntüsü falan yok televizyonlarda.
Kanal 1 muhabiri, gidiyor yarım saat Doç. Ege Yazgan'la ekonomi üzerine konuşuyor. Röportajın sonunda da Zuhal Olcay'ın sevgilisi olup olmadığını soruyor. Hiçbir bağlamı yok tabii ki, tam anlamıyla tuzağa düşürmek için. Ben Ege Yazgan'ın yerinde olsam o muhabiri hemen kapı dışı ederdim ve hangi konuyu konuşmak üzere geldiğini hatırlatırdım.
Ama Yazgan medya terörü konusunda tecrübesiz herhalde; belli ki aklına bile gelmemiş, ya da sadece güvenmiş/inanmış karşısındaki tuzakçıya. Cevap veriyor: 'Hayır yok öyle bir şey, sadece birkaç kez yemeğe çıktık.'
Kanal 1'in magazin programı, bu söyleşiden Ege Yazgan'ın görüntüleri alıyor, döndüre döndüre 'İşte Zuhal Olcay'ın 1.90'lık sevgilisi' diye yayınlıyor. Ertesi gün Ege Yazgan, medyatava aracılığıyla bir mektup yazıp işin yukarıda anlattığım aslını açıklıyor. Bir gün sonra da Kanal 1'in magazin müdürü cevap veriyor. Reşat Balcıoğlu'nun yanıtı için 'özrü kabahatinden beter' demek asıl söylenmesi gerekenlerin kibarcası...
Balcıoğlu röportajın aynen bu şekilde geliştiğini kabul ediyor. Ama Yazgan'ın yalanlamasına rağmen 'İşte Zuhal Olcay'ın tarif ettiği meçhul sevgilisi' diye haberi yayınlarını övünçle ekliyor. Üstelik bir de alay eder gibi 'Ekonomi üzerine yapılan röportaj da ana haberde yayınlanacaktır' diyor.
Ben Ege Yazgan'ı tanımıyorum, Zuhal Olcay'la beraber olup olmadığını bilmiyorum ama sıradan bir insanın magazin tarafından kurban edilmesinden dolayı ürperiyorum. Son derece çirkin, etik dışı bir olay bu: Magazinin kendi kapalı çevresinden olmayan, hiçbir zaman da o çevreye girmeyecek biri düpedüz infaz ediliyor. Kısacası, hepimiz tehlikedeyiz demektir.
İŞ İŞTEN GEÇTİ
Bir akademisyen öğrencilerinin, akademik çevrelerin, onu adını bilen birkaç kişinin önünde teşhir ediliyor, gönüllü olmadığı bir '15 dakikalık' şöhrete maruz bırakılıyor. Hiç zannetmem, onun böyle bir ün merakı olduğunu. Kaldı ki, her akademisyenden Ali Atıf Bir gibi elastik olmasını bekleyemezsiniz de.
Ama işin en utanç verici yanı, gazetecilik açısından yapılan: Muhabir ekonomi konuşmaya giderse ekonomi konuşur, döner. Zuhal Olcay'ı konuşmak isterse, ona göre randevu ister. Haberin verilmesine de karşı değilim, 'İddiadır, dedikodudur, konuşuluyor' diye vurgulanarak verilir, ama haberini görüntüyle dolduracak diye bir akademisyeni kandırmak kimin hakkı?
Düşünün, biri kapınızı çalacak, çok alakasız bir konuyla ilgili konuşmak isteyecek, basiretiniz bağlanıp kabul edeceksiniz. Sonra işin aslında başka bir şey olduğunu anlayacaksınız ama iş işten geçmiş olacak. Böyle durumlarda ilk an, ilk algı her zaman daha önemli. İstediğiniz kadar yalanlayın, istediğiniz kadar doğrusunu bağırın.
Bu kadar bozuk düzende, bu kadar iğrenç kriterlerin olduğu bir meslek dalında doğruluk, hakkaniyet, ahlak yok olup gidecektir...