'Adada ölümü bile düşündüm'

Ütopya ve Survivor yarışmaları ile dikkatleri üzerine çeken Semih Öztürk, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

'Adada ölümü bile düşündüm'
'Adada ölümü bile düşündüm'
GİRİŞ 16.08.2016 16:50 GÜNCELLEME 16.08.2016 16:55

Ütopya ve Survivor'dan tanınan Semih Öztürk, Medyahaber.com'a çarpıcı açıklamalarda bulundu. Öztürk, adada çok zor günler geçirdiğini belirterek, "İnsan ölümü bile düşünüyor" dedi.

İşte o açıklamalar...

Ütopya ile tanındın Survivor ile ünün zirve yaptı. Semih Öztürk şuan ne yapıyor...

Şuan bilindiği üzere fizik tedavi sürecim var. Survivor'da yaşadığım talihsiz bir kaza vardı. Hergün hastanedeyim şu sıralar tabi bunun yanında çok ciddi proje görüşmelerim var. Yakında zaten O Bana Çok Benzer'de de çıkıyorum. Bu sadece bir misafir oyuncu olarak katıldığım proje. Ama çok ciddi projeler de var. Mesela şöyle söyleyebilirim. Psikolojide 'Yaklaşma yaklaşma çatışması' diye bir şey var yani iki beğendiğin spor araba vardır ve sen hangisini alacağına karar veremezsin. İşte psikolojide buna yaklaşma yaklaşma çatışması diyoruz.

Ben de zaman zaman bu çatışmayı yaşıyorum. Çünkü çok güzel teklifler var ve karar vermekte zorlanıyorum ama inşallah kısa zamanda bir tanesine karar vereceğim.

Burada ben belki Semih'in ağzından bir laf alabilirim diye devreye giriyorum ve "Film mi, yoksa dizi projesi mi? diye soruyorum"

Film de var... Çok güzel bir festival filmi var, orada çok güzel bir rolüm var. Ama tabi bu işlerde çok net konuşmamak gerekiyor, en azından çekimler başlamadan diyelim. Zaten çekimler olduğu zaman ben bunu sosyal medya aracılığıyla da duyuracağım.

Semih Öztürk hayranlarının içine su serpecek bir açıklama ile sözlerine devam ediyor...

Hayat şu anda çok güzel gidiyor... Ama şuraya da ekleme yapmak istiyorum. Sorduğun soru çok güzel bir soru. Ütopya ile tanındın, Survivor ile ünün zirve yaptı demişsin... Tabi ben yarışma programlarıyla tanınmış olabilirim ama benim bir background'uma bakmak lazım. Ben Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisiydim, 4-5 sene kadar ben burada öğrencilik yaptım. Eskişehir'de İletişim Bilimleri Fakültesi'nde okudum. Yani aslında benim eğitim hayatım çok yoğun hangi birini anlatsam... 

Derken burada ben araya giriyorum ve araştırma yaparken dikkatimi çeken Fransa'da okuduğu okulu da ekliyorum.

Evet Fransa'da da tiyatro okudum. Paul Valery Üniversitesi'nde ardından Müjdat Gezen Kültür Sanat Merkezi'nde okudum bir sene kadar. Yani epey bir eğitim aldım. 

Yani bunlar tesadüf değil...

"BAŞARI ASLA TESADÜF DEĞİLDİR"


Tesadüf asla değil. Zaten şöyle bir söz var. "Başarı asla tesadüf değildir" diye bilmiyorum kimin sözü(burada gülüyoruz) Yani epey emek verdim. Genç kardeşlerim var zaman zaman söylüyorlar abi seni örnek alıyorum diye. İşte ben burada genç kardeşlerime de örnek olmak zorundayım. Olabildiysem de ne mutlu bana. Çünkü biz televizyonda ve göz önünde olan insanların hal ve hareketlerine dikkat etmesi gerekiyor. Ben de burdan ufak ufak mesajlar verebilirim. Mesela hitabet çok önemli genç kardeşlerimin bunu geliştirmesi gerekiyor. İletişim Fakülteleri'ni burada tavsiye edebilirim. Ben çok sıcak bakıyorum bu bölümlere. Ben de İletişim Fakültesi'nde okudum. Kitap okumak çok önemli, gündemi takip etmek, gazete okumak, radyo programlarını takip etmek çok önemli. İyi bir dinleyici olursan iyi bir konuşmacı olabilirsin. İyi bir konuşmacı olmanın bence püf noktası iyi bir dinleyici olmaktan geçiyor.

İyi bir konuşmacı olmak isteyenler için şuna da vurgu yapmak istiyorum. Siyasilerin (İdeolojik olarak bir şey söylemiyorum burada. X Partisi olur, Y,Z Partisi olur hiç farketmez) konuşmalarını dinlemek gerekiyor. Başka ülkelerin liderlerini dinleyedebilirler. Liderler nasıl konuşur, nelere dikkat ederler yani bunlar önemli şeyler. O kişiler de mesela boşuna başarılı olmuyorlar.

Burada kesinlikle taklit demiyorum, her birinden bir şeyler katabilirsin kendine bu da bir öğrenim sürecidir hayattaki. Bence bunlara dikkat edilirse başarılı bir konuşmacı olabilir. Bu konuda genç kardeşlerime tavsiyelerde bulunabilirim.

Seni yarışmalarda hep sabırlı halinle tanıdık. Sinirli olsan bile hep bir sakinliğin var bunu nasıl başarıyorsun ve sabrını ne bitirir?

"KRİZ YÖNETİMİNİ İYİ İDARE EDİYORUM"

Açıkçası bilmiyorum. Sabrımın tükenmesi bir hayli zordur.Çünkü ben kendimi böyle yetiştirdim. Öğrencilik yıllarımda da birçok zorlukla karşılaştım maddi zorluklar yaşadım. Ancak ben hepsinin üstesinden geldiğimi düşünüyorum.

Önemli bir şey paylaşmak istiyorum sizinle... Acun Ilıcalı ile sanırım ilk görüşmemdi. Ütopya için görüşüyoruz. Ondan öncesinde de 5-6 eleme geçmiştim tabi... Sonra Acun Ilıcalı ile de 4-5 kez falan görüştük. Yani uzun bir süreçti. Ama ilk görüşmemde kilit bir sözüm vardı. Belki elenebilirdim ama şöyle bir konuşma yaptım. Kendini tanıtır mısın diye sordular... Ben de dedim ki kriz yönetimi... Yani kriz ortamını çok iyi yönetirim. Ve bunu da fersah fersah kanıtladığımı düşünüyorum. Ve bu da sabırla oluyor.

Kriz Yönetimi sözünüzün katılmanıza etkisi oldu yani?

Bence çok büyük bir etkisi oldu. Ama sadece bu değil tabi ki daha sonraki konuşmalarda da can alıcı noktalar vardı.

Son zamanlarda yeni tipler türedi mesela ondan da bahsetmek istiyorum. "Ben televizyon izlemiyorum" ya da "Evimde televizyon bile yok benim" bunu söyleyen kişilerin de hepsi televizyonda ne oluyorsa A'dan Z'ye kadar hepsini biliyor. Bana bunu söyleyen kişiler çok riyakarca geliyor. Ben televizyon izlerken hayattan kopmadım, aslında televizyon hayatın ta kendisi. Benim jenerasyonum zaten televizyonla büyüdü. İnternetle çok geç tanıştım ben. Ki zaten şimdi bile internetle çok arası olan biri değilim. Beni seven insanlarla iletişim kurmak için kullanıyorum interneti. Yoksa ben araştırmalarımı bile internetten yapmıyorum.

Ansiklopedi mi kullanıyorsunuz yoksa? diye soruyorum ve gülüyoruz kısa bir süre...

Yok ansiklopedi değil de benim evde bir kitaplığım var. Buna da ömürlük kütüphane ismini koydum. Beni seven insanlar gönderdiler bu kitapları ve ön sayfasında onların güzel sözleri, isimleri ve imzaları yer alıyor. Yani beni sevenler bana bir kitaplık armağan etmiş oldular. Orda da istediğim çoğu şeye ulaşabiliyorum. Ama dediğim gibi internete çok güvenmiyorum çok bilgi kirliliği var.

Peki Ütopya'da tanıdığımız Semih ve Survivor'da tanıdığımız Semih... Bunlar aynı kişiler mi? Ya da herhangi bir rol var mı?

Evet aynı kişilerdi. Bu belli olmuyor mu. Ben neysem oyum. Dışarda da aynı kişiyim. Şimdi ismi lazım değil bir arkadaşımız "Semih'i gördüm Kıbrıs'ta diyor. Hiç yarışmadaki gibi değildi. Herkesle çok iyi geçiniyor. Fotoğraf çekiniyor" demişti.

Ben de şöyle bir tweet atmıştım. "Bana insanlar sevgiyle geliyor ben on kat bin kat daha sevgiyle geliyorum" Yani çünkü insanlar bana sevgiyle geliyorsa ben mahcup oluyorum, onlar beni tanımadan geliyorlar seviyorlar. Beni izleyerek benim karakterimi sevmiş insanlar bu kişiden asla zarar gelmez. Ben o kişileri baş tacı ederim.

Ama... Bana art niyetle hakaretle kaba saba gelen kişilere de ben tepkimi sert bir şekilde gösteririm. Şimdi arkadaşım(o kişiye söylüyorum diye de ekliyor...) Beni orada tartışırken gördüysen bu olayların alt metnine bakmak lazım. Bana yapılanlara bakman lazım. Gönüllüler Adası'nda neler oldu bilmek lazım. Bir yandan da benim Ünlüler Adası'nda iyi geçindiğim insanlar vardı. For example(Hemen bir örnek veriyor) Ibrahim Yattara, onla olan arkadaşlığımı da yüreğin varsa değerlendir yani. Veya Nagihan ile arkadaşlığım veya Gizem Kerimoğlu ile onun da her zaman arkasında oldum. Yılmaz bey ile Tuğba hanım ile onları da değerlendirelim. Bu saydığım kişilere de parantez açacak olursak hepsi bir yerlere gelmiş başarılı olmuş kişilerdir. Bir de bir yerlere gelememiş, kendini ispatlayamamış ve bir yerlerden yırtma mücadelesi veren kişiler de var. Bu kişiler yırtma sürecinde kendisine problem yaratacağını düşündüğü kişilere bel altı sözlerle veya onu sindirmeye çalışmakla uğraştılar. Bunları da çok iyi biliyoruz. Bunların davranışlarına bakmak lazım.

Egolarına yenik düşmüş, eğitim anlamında (kişisel eğitim) noksan insanlar vardı. Bunlara da yine destek olmak lazım. Ben yine çok insan kazanmak için uğraştım. Bana o kadar yanlış hareket yaptılar ki bir noktadan sonra kendimi de korumak zorundaydım. Ama korurken de ne bir hakaret ettim ne de başkaları gibi küfre başvurdum. Biz 21. yüzyıldayız bu bir iletişim çağı ve anlaşamıyorsan bile iletişim kuruyor olman gerek. Medeni insanlar gibi tartışabiliyor olmak gerek. Bir konuyu anlaşamıyorsan bile 10 saat tartışabilmen gerek. Yani yoksa tartışma programlarındaki adamlar birbirlerini vursunlar böyle bir şey olabilir mi? Ama bu çocuklar eğitim anlamında kendilerini geliştirmeleri gerekiyor.

Hangileri onlar?

"BUNLAR CEHALETİ TEMSİL EDİYORLAR"

Yani isimleri lazım değil, biliniyor zaten, niye söylemiyorum? Çünkü çok zikrettim isimlerini bir şeyler anlasınlar diye. Onlardan bahsederek gündeme getirmek istemiyorum. Bu x kişisi, y kişisi, z kişisidir bunlar cehaleti temsil ediyorlar. Bu kitle ufak bir zumreyi temsil ediyor. 5 kişi, 10 kişi ya da 20 kişi bunları da kazanmak lazım. Topluma kazandırmak lazım diye düşünüyorum. Bu zihniyeti kırarsak bence ülke olarak da gelişeceğiz diye düşünüyorum.

Yarışmalarda stratejin var mıydı? 2 kişinin elenmesine sebep oldun ve bu da stratejinin bir parçası mıydı?

"BANA SALDIRMAK HERKESE SALDIRMAKTIR"

Şimdi öncelikle, bana karşı biri yanlış mı yapıyor? Aslında bana karşı hamlesi olan kişi sadece bana saldırmaz. Acun Medya'ya saldırmıştır. TV8'e saldırmıştır kısacası o yapımın içinde bulunan herkese saldırmıştır. Şimdi ben de bir hamle yapsam belki beni destekleyen bir kişi de bir şey yapacak ve herkes birbirine girecek. O zaman ne olacak "Ayıkla pirincin taşını" bu işin içinden çıkılamayacak ve komple iş zarar görecek. Ben işi yapan kişilere saygım olduğu için bu konuları da erdemle karşıladığımı düşünüyorum.

Şimdi diskalifiye olma sorusuna gelecek olursak. Diyelim bir anlaşmazlık var. O bana diyor ki "Sen oyun kaybediyorsun" ben de diyorum ki "Ee sen de kaybettin, senin yüzünden dün o oyunu kaybettik" tekrar o cevap veriyor falan filan olaylar büyüyor.

Neyse bir gün önce ciddi bir tartışma olmuştu. Oyun alanına gidiyoruz. Bu arkadaşımız bana diyor ki bir gün önce "Ben oynayacağım senin yerine. Hep sen çıkıyorsun ben de deneyeceğim şansımı" ee biz de ne diyoruz o zaman "Halep oradaysa arşın da burada" hep böyle oldu yarışma boyunca ben sıramı verdim. Yapabiliyorsanız buyrun dedim. Ütopya'da da öyle Survivor'da da öyle...

BENİ TAKLİT ETMEYE KALKTILAR

Bir de şu durum var. Ben yanımdaki insanları korumak adına devamlı kafa patlatıyorum. Ee bu da insanlar tarafından takdir görünce gören şöyle düşünüyor. "Aa Semih bu özelliklerinden dolayı seviliyor, o zaman biz de yapalım" ama herkesin meziyeti farklıdır. Yalandan sevilmek için böyle davranıldığı zaman çok sakil duruyor. Bu kişiler de zaten erken lastik patlattılar.

Survivor'dan bahsediyorum şimdi, ben hep best oflara falan çıkıyordum oyun kazanıyordum. Beni istemeyenler sevmeyenler, elemek istediler ancak oylamada birinci çıkmam, oyunları kazanmam onlara arıza çıkarma fırsatı doğurdu. Başka çareleri de yoktu. Çünkü 8 kişi bana cephe almış. Bunun da altyapısını hazırlayan 3-5 kişinin egosal durumları. Zaten çok fazla kurban ettikleri de oldu. Gözleri açılmış mıdır, onu da bilmiyorum açıkçası. Ne yaparlarsa yapsınlar...

Diskalifiye olayına gelecek olursak biz takımca kazanıyoruz yemek yiyoruz bu adam en kritik yerde devreye giriyor ve kaybediyor. Ben diyorum ki böyle bir iddian vardı al kaybettin, onu söyleyince de diyor ki beni tahrik ediyorsun, nasıl böyle laf söylersin? bilmem ne... Başka bir olay oluyor bana küfür ediyorlar, üzerime yürüyorlar ben tepki göstermiyorum ben tahrik olmuyorum, ben insan değilim çünkü ya, ama ben ortada olan tespitlerde bulununca onu tahrik etmiş oluyorum.

"ONLAR ÇITIR ÇEREZ GİBİ YİYECEĞİM ADAMLAR"

Zaten bana bu ikisi de konuşamaz (Çağdaş ve Zafer) çünkü ikisi de men edilmiş isimler. Hatalılar yani ama şöyle bir şey olabilir mi? Ben onları diskalifiye etmek için plan yapayım. Onlar kim ki? İkisi de çıtır çerez gibi yiyeceğim adamlar. Ütopya'da 30-40 kişi elemişim ben 1 sene içerisinde. Survivor'da tek başıma hem ünlülerle performans anlamında yarıştım hem de adada bunlarla psikolojik anlamda savaştım. Benim Survivor'ım herkesten zor başladı.

Şimdi şuna da değineceğim. Yine ismi lazım değil o kişinin bana "Yere dökeceğim, yerden yiyeceksin sen köpeksin" demesi yani ben bunu söyleyen biriyle bir daha aynı yolda yürüyemem. Yürüyecek olan varsa da gururunu zaten kapı dışında bırakmıştır. O kişinin de tercihi o yöndedir. Hayatına gurursuz bir insan olarak devam eder. Ben öyle değilim kendimden ödün veremem ben değerlerimle örfümle adetimle var olan bir kişiyim. 

Bunlar zaten bizim geleneklerimize uzak insanlar oldukları için böyle şeyler diyebiliyorlar, sonra da dememiş gibi yapıyorlar. Ama istedikleri gibi yapsınlar görüntüler var ve bu görüntüler daha da uzun.(Kurgulanmamış hali) Ama bunlar o kadar çirkin insanlar ki, fazlası artık gösterilemez. Yani gösterilmesi gereken yerler izleyiciyle paylaşılır.

- Kurgularda bir sorun var mıydı? Takipçileriniz bundan biraz şikayetçiydi...

Şahsıma çok hakaretler, küfürler vardı. Bu işin de RTÜK tarafı var tabi. Bana kasıtlı bir şey yapıldığını düşünmüyorum. Adamlar o kadar çirkinler ki nesini göstereceksin bunun. Ama noluyor ben bu durumdan ötürü mağdur oluyorum. Bunu da söyleyebilirim. 

"SERKAY BANA KÜFÜR EDİP, NASILSA KESİYORLAR DİYORDU"

Ama ben onu da hiç düşünmedim. Yani arada bir deşarj olmak için küfür edeyim zaten gösterilmiyor diye düşünemem ama böyle düşünen insanlar da var. Adam geliyor küfür ediyor. Ben diyorum ki "Ya nasıl konuşuyorsun?" verdiği cevap şu "Zaten kesiyorlar" bak şimdi ben bu zihniyetle uğraştım. Lütfen not alalım bunu hatta bana bu yaklaşımda bulunanın ismini de veriyorum Serkay denen eğitimsiz çocuk. Bana bir gün küfür ediyor. Tabi ben tahrik olmuyorum bundan, şöyle mi yapsaydım bana küfür etti ben de buna bir tane tokat vurayım sonra çıkıp her yerde "Beni tahrik etti" diyeyim. Aslında burada bir tahrik var ama ben ona rağmen bir şey yapmıyorum, yapmadım da. Ben ona medeni bir şekilde cevabımı veriyorum. Ama demin de söylediğim gibi adama bir tespitte bulununca bak arkadaşım bu böyle değil dediğimde tahrik ediyorsun diyor ama ben yılmayacağım gerçekleri söylemekten asla vazgeçmeyeceğim.

ADALETE HESAP VERECEKLER

Bunların tehditleri de vardı. Şöyle olacak böyle olacak. Keşke karşıma çıksalar bir yerde öyle kuru sıkı atmak basit. Ama ben benim karşıma çıkacakları yeri biliyorum. Devletten kimse güçlü değil, bakalım savunmaları nasıl olacak. "Hakim bey beni tahrik ettiler" mi diyecekler, ne diyecekler göreceğiz.

Size karşı Survivor sonrası mesajları, veya herhangi temasları falan oldu mu?

Yok. Keşke gelseler. Söylüyorum cesaretleri varsa keşke gelseler. Öyle kuru sıkı atmakla olmuyor. Ama ben kuru sıkı mı atıyormuşum dolu mu atıyormuşum onu da göreceğiz.

Ütopya ve Survivor'da kendinizi eleştirdiğiniz an oldu mu?

Şu var, bazı noktalarda sessiz kalıp bazılarının yaptığı gibi sinsice yaklaşabilirdim. Onlar da bana yakışmaz. Öyle yapsaydım yarışmanın gidişatı da farklı olurdu. Ama ben bir yanlışlık varsa beni ilgilendirmiyor diye sessiz kalamam. Hayattaki duruşum bu ben riyakar olamam. Gerçeklerden dolayı da bana cephe alacak olan varsa da yolları açık olsun hayatlarında da başarılar diliyorum. Gerçeklerden kaçarak ne kadar başarılı olacaklarını da tartışırız yani.

"ÖLÜMÜ BİLE DÜŞÜNÜYOR İNSAN"

Survivor'da YETER ARTIK DAYANAMIYORUM bitse de gitsem dediğiniz bir an oldu mu?

Tabi oldu. Yarışmanın başlarında ve sonlarında çok acayip duygular içerisindeydim. Yani çok acayipti insan ölümü bile düşünüyor. Açlık çok zor bir şey. Allah kimsenin başına vermesin.

Seni dinleselerdi, Gönüllüler daha başarılı olabilir miydi?

Olabilirdi tabi. Orada kurbanlar vardı. Bu kurbanlar daha erken eleneneler. Mesela ilk hafta kurban edilen bir kız vardı. Çok söyledim ama kendisi bilir yani.
Beni dinleselerdi, yarışmanın seyri de farklı olabilirdi. Ben girdiğim gibi Kıbrıs'ta görüşürüz dedim herkese. Benim gibi bir yarışmacı geldiyse yarışmalar tarihine onla da konuşalım yüzyüze.

İlk elemede 8 kişi beni yazdı ben de onlara birazdan görüşürüz dedim. Acun Ilıcalı sonucu açıkladı Semih halk oylamasında birinci. Şimdi bu ciddi anlamda bir güç gösterisi. Fanlarımın tabi büyük bir payı var. Kıbrıs'a gideceğim dedim gittim. Parmağım kırıldı, final oyunlarını oynayamadım oynasaydım yine sonuç farklı olacaktı.

Ben şunu da görmek isterdim. Keşke herkes burada kendi salt gücüyle karşıma çıkabilseydi, mesela finalde Damla beni geçti. Bu kendi gücü müydü? Damla'yı kim tanıyor ya? Damla'yı kim bilir? Damla'nın ne kadar destekçisi var? Esamesi okunmuyor... Ama şunu demek istiyorum Damla kendi gücüyle beni geçmedi ki, bir arkadaşının 3 destekçisi vardır, birinin 5 onların toplamı ile geçti. Bana keşke birebir olarak benim sevenlerime karşı x kişisinin sadece kendi sevenlerinin gücü olsaydı. Karşılaşalım bakalım kim daha ağır basacak. 

"ASLA POLİTİK OLMADIM"

Bana yarışmadan önce bir büyüğüm Semih, zaman zaman politik olman lazım demişti, tartışabilirsin ama aranı da çok bozmaman lazım demişti. İşte iki tarafla da iyi ol finale gittiğin zaman herkesin destekçisine ihtiyacın olabilir demişti. Ama ben her zaman hakkı savundum. O yüzden böyle bir yol izlemedim.

ATAKAN'A BİR KEZ DAHA ELEŞTİRİ...

Finalde Atakan'ı nasıl eleştirdiysem yine eleştiride bulunuyorum. Ne yazık ki sonlara doğru o kadar Gönüllüler'le o kadar eleştirdiği kişilerle finale doğru ne hikmetse can ciğer kuzu sarması oldu. Bu benim izleyeceğim bir yol değil. Şuna da değineceğim böyle yapmasa yine kazabilir miydi? İhtimaldir yine kazanabilirdi finalde ben ondan dik duruş bekledim. Kazanmasını tabi ki isterdim takım arkadaşım sonuçta Serkay'ı mı destekleyeceğim. Sürtüşmelerimiz olsa da Atakan'la da birçok şey paylaştık ama maalesef ki finale doğru bir yumuşama, dost canlılığı ya da bir strateji belirlemiş olabilir, ama yanlış bir stratejiydi. 

Finalde ben söyleyince bana verdiği cevap "Semih benim duruşumu eleştiremez" oldu. Bu mu cevabın? Yunus Günçe ile ağza alınmayacak laflar ettiniz. Sonlara doğru o ona kardeşim bu buna ağabeycim, bunlar samimi şeyler değil. Bu benim karakterim ve dik duruş önemli.

Sonra tabi tüm bunları unutup şey diyorlar, "Biz bunları aştık" , "Affetmek önemlidir" halbuki bu kişilerin dışarda birbirleriyle alakası bile yok. 

"MEDYA BAKANI OLABİLİRİM"

Ben Üniversite zamanlarında sosyal medyanın çok büyüyeceğini söylerdim. Bu zaten yazdığım mektuplarda da dost sohbetlerinde de vardır. Zamanı geldiğinde gün yüzüne çıkacaktır. Epey tatmin olacağım noktaya geldiğimde arayışımı şuraya yönlendirebilirim. Medya Bakanı olabilirim. Tabi şimdi böyle bir bakanlık yok ama olacaktır diye düşünüyorum. Medya Bakanlığı işini kafama koydum. Bu ne zaman olur 40 yaşında olur, 50 yaşında olur bilemem. Neden medya bakanı diyorum. Çünkü bu işi yapıyorum. Bu işin en üst noktası neresidir, inşallah bir gün açılırsa Medya Bakanlığı'dır. Ben o yüzden en tepe noktanın orası olduğunu düşündüğüm için söylüyorum. Bakalım kısmet hayat bize neler gösterecek, İnşallah her şey gönlümüze göre olsun.

 

KAYNAK: MEDYARADAR
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Brezilya'da felaket! Hükümet korkunç bilançoyu açıkladı
Bakanlıktan Ankara İl Emniyet Müdürlüğü açıklaması: Müfettiş görevlendirildi