'Ceset pornografisi' hastası medya!

Gazetelerin, cinayet ve kazalardan sonraki istem dışı görüntüleri teşhir etmesini, pornografi olarak değerlendiren Necdet Şen geçmişten örnekler verdi.

'Ceset pornografisi' hastası medya!
'Ceset pornografisi' hastası medya!
GİRİŞ 22.07.2008 11:35 GÜNCELLEME 22.07.2008 11:35
Bu Habere 4 Yorum Yapılmış
Necdet Şen'in yazısı

1970

yılında Handan Cinayeti ile başladı basınımızdaki bu ölümcül hastalık.

Katledilmiş genç bir kızın yarı çıplak fotoğrafını manşetten yarım sayfaya açarak gün içinde ikinci baskı yapan Günaydın gazetesi, bu haberle hem en çok satan gazete ünvanını Hürriyet’in elinden kaptı, hem de Türkiye basınında bir türlü tasfiye edilemeyen bir nekrofili (ölü sevicilik) istismarının fitilini ateşledi.

14 yaşındaydım. Mahalledeki bazı yaşıtlarımın o gazeteyle tuvaletlere kapanışlarını ve birazdan bet beniz soluk dışarı çıkmalarını unutamıyorum. 

***

Seksenli yıllarda, sevgilisi tarafından onlarca bıçak darbesiyle öldürülen sinema oyuncusu Feri Cansel’in morgdaki delik deşik edilmiş çıplak cesetinin fotoğraflarıyla doruğa tırmandı bu istismar.

Üzerini kapatan kanlı örtü çekilmiş ve son bir kez ‘sanatını’ sergilemesi sağlanmıştı müteveffa seks filmi yıldızının.

Morg bekçisini kandırarak bu pozları çekmeyi başaran muhabire el altından prim ödemişti gazete yönetimi. 

***

On küsur yıl önce çalıştığım bir gazetede yayınlanan bir trafik kazası haberinde, sedyeyle hastaneye götürülmekte olan yarı baygın haldeki ünlü kadın yazarımızın -görülmesini hiç de istemeyeceği- orası burası açılmış fotoğrafını eleştirdiğimde, ‘böyle fotoğrafı buldum mu kaçırmam’ diyen yazı işleri müdürü arkadaşı ibretle anımsıyorum.

Neden ‘pornografi’ diyorum?

Pornografi
sözcüğünü kullanmam bazılarına çok sert gelebilir. Çünkü bu sözcük, gündelik dilde yaygın olarak ‘tahrik etmek amacıyla yayınlanan açık saçık görüntüler’ anlamında kullanılsa da, aslında ‘tiraj ya da reyting beklentisiyle kişilerin mahrem hayatlarını onların rızası olmaksızın kamusal alanda teşhir etmek’ diye de genişletilebilir.

O zaman sadece çıplak bedenler değil, şiddete maruz kalmış insanlar, kaza savaş terör kurbanları, kan revan da bu tanımın kapsama alanına girer.

Böyle fotoğrafların, örneğin mahkemede delil olarak sunulmasına herhalde kimsenin itirazı olmaz. Ama evlerimize giren ve savunmasız insanlara dolaysız ulaşabilen yayınlardaki bilinç altımıza yönelik bu tarz saldırılar toplumu sakatlar.

Kaldı ki, internetin, şifreli kanalların, DVD’nin sınır tanınmayan bir yaygınlık kazandığı zamanda, bir gazete ya da televizyon böyle görüntülerle tiraj/reyting alsa ne olur? Kim değer verir öyle yayın organına?

Magazin nerede başlar nerede biter?

Örneğin, bir sahil kasabasında denize giren bir kadının görüntüsünün tele objektiflerle gizlice çekilip gazeteye basılması ne kadar doğrudur?

Yıllardan beri tartışılıyor. Bir türlü karara bağlanamadı. Bu soruya magazincinin verdiği cevap başka mağdur edileninki başka. Magazinciler ve bu tarz sakaleti sayfalarına taşıyan gazete mutfakları yaptıkları işi çoğunlukla ‘onlar zaten fotoğraflarının çekilmesini istedikleri için oradalar’ diyerek savunuyorlar. 

***

Peki ama bir kaza ya da darp sonrasında bilincini yitirdiği için orası burası açılmış insan da ‘gazetede resmim çıksın’ diye mi açar kendini?

Örneğin, dünkü gazetelerde yer alan haberde kocası tarafından 15 kez bıçaklanarak öldürülen o zavallı kadın da meşhur olmak için mi poz verdi son nefesinde kameralara?

Öldürülmüş bir kadının zaten kapalı olan göğüslerini mozaikleyip hiçliğe bakan ölü yüzünü sergilemek nasıl bir kurnazlık? 

***

Ölüm döşeğindeki Kuddusi Okkır’ın tüyler ürperten görüntüsünü basan gazeteler ve tekrar tekrar göstererek gözümüze sokan televizyon kanalları bir ‘haksızlığın’ altını çizerken, aslında pornografi yaptıklarının farkında değiller mi? 

***

Böyle görüntülerin insan zihnine bir kez kazındıktan sonra bir daha gitmeyeceğini ve hangi siyasal bağlam içinde sunulduğunun bilinç altımızda pek bir kıymeti harbiyesinin bulunmayacağını bilmiyorlar mı?

Bu tarz fotografları habercilik refleksiyle sayfalara koymadan önce bir kez daha düşünmek gerekmez mi?

O resimde ölüm ya da acz anı teşhir edilen kişi ya kendi yakınımız olsa ne hissederiz? Ya o fotograftaki kişi biz olsak, örneğin devasız bir hastalığın pençesinde erim erim erirken o insanlıktan çıkmış halimiz cümle aleme teşhir edilse, bunu yapana hakkımızı helál eder miyiz?

Ya kazaen de olsa o tarz bir resme bakan insanların kábuslarında benzer irkiltici görüntülerle dehşete kapılacağını bilmek bizi üzmez mi?

***

Galiba medya yöneticilerinin (ama özellikle de televizyon yöneticilerinin) çok yoğun memleket meselelerinin arasında bir de bu tarz sorulara cevap aramaları gerekiyor.

(Star)

YORUMLAR 4
  • Gökan BERBEROĞLU 16 yıl önce Şikayet Et
    Şerefli peygamberimiz Veda Hutbesinde. "Mü'minler! "Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslümanin kardesidir ve böylece bütün Müslümanlar kardestirler. Bir Müslümana kardesinin kani da, mali da helal olmaz. Fakat malini gönül hoslugu ile vermisse o baskadir.
    Cevapla
  • yunus egmen 16 yıl önce Şikayet Et
    Kutluyorum ve Kınıyorum. Yazarımızı böyle bir konuyu ayrıntıları ile gündeme getirmesinden dolayı kutluyorum. Ölülerin cesetlerinden bile prim yapmaya çalışan gazeteleri de kınıyorum. çıplak bir cesedi gazetede teşhir etmenin kime ne faydası varki, sadece sapıklara hizmet etmektir. Başka bir durum göremiyorum. Basın ahlakı olarak bu olayın üstüne gidilmesi gerekmektedir.
    Cevapla
  • musa baysal 16 yıl önce Şikayet Et
    kazan dibin kara. ülkemizde habercilerin (gazete,televizyon)ne amaçladıkları malum.ahlak,edeb,adab HAK getire(hepsi değil ama çoğu).insana artı bir değer katmak yerine onun zaaflarından reyting ve rant sağlamak.sonrada topplumun yozlaşmasından dem vururlar.kendileri çok matah birşeylermiş gibi.
    Cevapla
  • irfan sivri 16 yıl önce Şikayet Et
    aynalara tükürmek. medyanın ne kadar kişiliksiz ve arsız olduğu ayan beyan ortada. büyük bir şahsiyetsizlik içinde insanların değerlerini hiçe sayan bir medya bozuntuluğu ile karşı karşıyayız. medya için insan şahsiyeti mühim değil. onlar insanlığa haber değeri taşıyıp taşımaması nazarıyla bakıyorlar. gün geçmiyor ki yeni rezaletleri imzasız bırakıyor olsunlar. biz medyanın bu karaktersizliğine alıştık. Asıl bu medya unsurlarını destekleyenler kabahat sahibidir, bu haberleri yazan gazeteleri alanlar aynalara tükürsünler
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Bakan Şimşek tarih verdi! Enflasyon tek hanelere inecek
Karar verildi: Bulgaristan'ın para birimi tarihe karışıyor!