Mısırlılar gerçekten yeniden mi ayaklandı?

Betül Yurtseven'in haberi

- Mısır'daki Mursi karşıtları ile destekçileri arasındaki çatışmalarda 4 kişi öldü.

- Türkiye'deki değişim süreci ile Mısır'ı karşılaştıran uzmanlar, Mısır'daki protestoları 'Cumhuriyet Mitingleri'ne benzetti.

- Protestocular kendilerini devrimin 'gerçek sahipleri' olarak görüyor.

- Mursi yetkilerini genişleten bu kararları ya verecekti ya da yok olacaktı.

- Kararlara karşı çıkanlar, medyada yansıtıldığı gibi halkın çoğunluğu değil.

Tahrir devriminden sonra demokratik seçimle gelen ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, Mısır'da günlerdir protesto ediliyor.

Dünya medyasına 'Mursi devrildi devrilecek' gibi yansıtılan protestolara tepki olarak, Mursi destekçileri de sokağa döküldü.

Muhaliflerle sempatizanlar arasındaki gösteri yarışı, ölümlere yol açacak kadar şiddetli çatışmalara neden oldu.
Peki Mursi'nin yetkilerini genişleten yeni kararlar, muhaliflerin iddia ettiği kadar kötü mü?

Foreign Policy dergisi yazarı Shadi Hamid'e göre değil. Hamid, Mursi'ye karşı sokağa dökülen muhaliflerin, kendilerini devrimin 'gerçek' sahipleri olarak gördüklerini ve bu kararları da Mursi'nin göreve geldiği günden beri yaptığı icraatlarda 'bardağı taşıran son damla' olarak algıladıklarını söylüyor.

Rejime rağmen var olma mücadelesi veren Mursi ve bağlı olduğu Müslüman Kardeşler, Türkiye'de son 10 yıldır yaşanana benzer bir dönüşüm gerçekleştiriyor.

Bu son gösteriler ise, bazı gazetecilere göre Türkiye'deki 'Cumhuriyet Mitingleri'nin Mısır versiyonu.

Mısırlı muhalifler, Mursi'nin yaptıklarından çok, 'İslamcı' kimliği ile 'yapabilecekleri'ni eleştiriyor. Devleti şeriatın ele geçireceğini iddia eden Mursi karşıtları, orduyu 'göreve' çağırmaktan da geri durmuyor.

Ancak, uzmanlara göre eski rejimi arzulayan Mısırlılar çoğunluğa sahip değil.

Gazeteciler, protestoları organize edenlerin 'Müberek rejiminin güçleri' olduğunu iddia ediyor.

Mısırlılar ise yaşananları şöyle özetliyor: 'Onlar Mursi'yi akşam yemeğinde yiyecekti. Mursi onları öğle yemeğinde yedi.'

Müslüman Kardeşler'e göre, bu hızlı değişime mecburiyetten kaynaklanıyor: 'Hastanın ölüm riskiyle yarışmak için ''şok terapi'' lazım.'