Çocuğa hafifçe vurmak doğru mu?
Çocuk disiplininde şiddetin yeri ne kadardır? Çocuğun canınnı acıtmayacak şekilde, ona hafifçe vurarak ceza vermek doğru bir terbiye yöntemi midir?

Psikolog Yılmaz Turunç, insan dışında hiçbir canlının kendi yavrusuna şiddet uygulamadığını vurguladı.
Türk Psikologlar Derneği Hatay Temsilcisi Psikolog Yılmaz Turunç, bazı anne babalar tarafından 'hafifçe vurma' olarak nitelendirilen disiplin uygulamalarının da çocuğun psikolojik gelişimi açısından ne kadar zararlı olduğunu anlattı.
Turunç 'Belki de fiziksel olarak zarar vermediği için, psikolojik olarak da olumsuz bir etkisi olmayacağı sanılan bu disiplin uygulamaları gerçekte ciddi anlamda hatalı anne baba tutumlarıdır' diyerek anne ve babaları uyardı.
Canlılar arasında insanlar dışında, şiddeti kendi türü içerisinde yavrusuna şiddet uygulayanının olmadığını savunan Turunç, 'Nasıl oluyor da uğruna yaşamımızdan vazgeçebildiğimiz evladımıza kendi elimizle şiddet uygulayabiliyoruz' dedi.
Bu durumda masum cevabın hemen hazır olduğunu, terbiye, disiplin, kendi iyiliği için gibi mazeretlerinin öne sürüldüğünü belirten Turunç, 'Burada ağırlıklı olarak fiziksel şiddet üzerinde durulsa da, etkileri bakımından hafifçe vurma fiziksel acıya neden olmasa da etkisi bakımından aynı kapsamda değerlendirilmektedir. Zaten çocuk da fiziksel şiddeti ile değil zihninde oluşan, olaya ilişkin imajıyla değerlendirecektir' dedi.
Paylaşmak arzusuyla taşıdığımız deneyimlerimiz ve yetişkin halimizle kavrayışlarımızın aynısını çocuktan beklenmesinin yanlışlığına değinen Turunç, 'Bu beklentileri karşılaması durumunda bütün bu deneyimlerin nasıl bir önemi olabilir ki?. Bütün bunlardan daha önemlisi, çocuğumuza hafifçe vurmak da dahil, bu davranışların çocuğun zihninde nasıl bir etki meydana getirdiğidir: Yaşamın ilk yıllarında tehditlerle dolu olarak algıladığı dünyada kendini güvende hissettirecek olan kuşkusuz, kendisini tehlikelerden koruyacak anne-babadır. Çocuktaki anne babasının kendisini tehlikelerden koruyacağı düşüncesi zamanla kendine güven olarak gelişim sağlamaktadır. Kendini koruyacak anne-baba, şiddeti birbirlerine veya kendisine yöneltmeleri durumunda çocuktaki kendine güvende gelişmemektedir. Fiziksel şiddet dışında koşullu sevgi de (koşulları karşılayamama durumunda sevilmeyeceği, olduğu gibi sevilmediği düşüncesine neden olur) benzer sonuçlara neden olabilmektedir. İnsan yaşamı bir bütün olarak ele alındığında, bu süreç içerisinde duyulabilecek en önemli ihtiyaçlardan biri özgüvendir.' şeklinde konuştu.
Turunç, sağlıksız bir aile ortamının, şiddet veya şiddet ile tehdit edilmenin, eşler arasında süren çatışmaların, ebeveynlerin biri veya ikisinin ilaç, alkol, uyuşturucu bağımlılığının bulunmasının, ilgi, sevgi, saygı, şefkat yoksunluğunun, koşullu sevginin
çocuğun psikolojisini etkilediğini söyledi.
Çocuğun özgüven gelişiminin etkiliyen faktörleri Turunç şöyle sıraladı; Çocuğu aşağılamanın, yafta yapıştırmanın, alay etmenin, çocuğu yargılamadan dinlememenin veya dinlemek için hiçbir zaman ayırmamanın, kıyaslamanın, reddetmenin, çocuğun çabasını, mücadelesini sayıp desteklemektense salt başarılı sonuçlara şartlanmanın, çocuğun gelişim aşamalarına, kendine has ilerlemelerine önem vermeme ve övmemenin, anne ve babanın kendine olan güveninin az olmasının, ebeveynlerin tutumunda tutarsızlık ve çelişkilerin olmanın, çocukların sorumluluklarından kurtulmalarına izin vermenin, sınır gösterememenin, aşırı koruyucu davranmanın, çocuğun dış görünüşü, duyguları, becerileri, ilgileri ve ifade biçimleriyle çok özel biri olduğunun farkına varmamanın ve onu hissettirmemenin özgüven gelişimini engelleyen faktörler olduğunu vurguladı.
Kendine güven gelişimini engelleyen faktörler olarak sıralanan bu davranış biçimlerini çocuğa yöneltmenin hiçbir haklı gerekçesi olamayacağını savunan Turunç, yetişkinin kişiliğin gelişim dönemlerinden itibaren şekillendiğini unutmaması gerekliliğini, bu davranışların etkisinin kolayca silinemeyeceğinin bilinmesinin gerekliliğini belirtti.
Turunç, 'Eğer biz empati geliştirip kendimizi onların yerine koyamıyorsak, bunu onlardan bekleyerek neden yaptığımızı anlamaları mümkün olmayacaktır' dedi.
-
Ali İnan 17 yıl önce Şikayet EtKurnaz geçiniyor!. Söylemek istediklerini en arkaya saklamış. Biraz eveleyip geveleyim sonra yutarım demiş herhalde. Vatandaş yutar sanıyor. Sadece kendini okuyarlar, başka bir yerden ışık almıyorlar diye düşünüyor herhalde. Çok şükür yazar gibi düzmecilere artık prim verilmiyor. \"De get len\" ile gereken cevap veriliyor.Beğen
-
esra soral 17 yıl önce Şikayet Etbuyur burdan yak. noluyo bu köşe yazarlarına bi arabistan bi dinciliktir tutturmuşlar.eski demokrasi deyip dururken bu geriye dönüş olmuyor da iki din lafı edince gerici oluyoruz.şimdiden gidin arabistana da alıştırma yapın bari zorlanmayın sonra.madem arabistan kaçınılmaz buna bütün kalbinizle inanıyorsunuz madem ne diyeyim tek tavsiyem bu size.belki böylece hayatınız paranoyadan kurtulur daha kolaylaşırBeğen
-
hanif koray 17 yıl önce Şikayet Etcumhuriyet mitingcileri. %26 cumhuriyet mitingcileri olmasın. en çok karşı çıkanlar onlar ya, soruları onlara mı sormuşlar. bu soruyu sayın anlayamayan yazara sorsalardı o da % 26nın içinde olurdu, baksanıza o da ümidi kesmiş, yönümüz değişti diyor. o zaman ingiliz uşağı değil de arap uşağı mı olmuş oluyor kendileri. bu anti-arap ve anti-islam faşistleri niye aynı zamanda anti-avrupacı onu anlamıyom ben de.Beğen
-
güzin karaman 17 yıl önce Şikayet Etanlamayana davul zurna bile az. kardeşim, osmanlıdan gelen bir devletiz. elbette dindarlık isteyeceğiz. ama böyle anlamayıp değil, anlamak istemeyip yalan yanlış yazılanlardan da rahatsızıs. KARDEŞİM, BU ÜLKE ARABİSTANI YÜZLERCE YIL EMRİNDE TUTMUŞ. BİZ NEDEN ARABİSTAN OLALIM. HİÇ Mİ YÜZÜNÜZ KIZARMIYOR BÖYLE İFTİRALARDAN?Beğen
-
ERDEM ESİN 17 yıl önce Şikayet EtANALDIKLARINI YAZ ANLAMADIKLARINA KARIŞMA. Ne anlıyorsun ki, bunu niye analayamadığını anlatalım! Zeka denilen bir şey var ve tam da bu konularda lazım olur:))Beğen