Şendiller'den Kahramanmaraş meydan okuması

Ecevit'in kasasından çıkan 'gizli belge' ile Kahramanmaraş olayları yeniden gündemde. BBP'li Şendiller, olaylara farklı bir bakış açısı getirdi. 'Yürekleri yetiyorsa yüzleşsinler' dedi.

Şendiller'den Kahramanmaraş meydan okuması
Şendiller'den Kahramanmaraş meydan okuması
GİRİŞ 06.01.2007 17:50 GÜNCELLEME 06.01.2007 17:50

Büyük Birlik Partisi MKYK Üyesi Ökkeş Şendiller, Kahramanmaraş olaylarının yeniden gündeme gelmesi ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Şendiller'in açıklamaları aynen şöyle:

'Kahramanmaraş Olayları 19-24 Aralık 1978 tarihleri arasında tam 29 yıl önce meydana gelmiş yakın tarihimizin en acı hadiselerindendir. İktidarda CHP hükümeti vardır ve Ecevit Başbakandır. 19 Aralık 1978 günü sağ görüşlü vatandaşların gittiği bir sinemaya patlayıcı madde atılmış yaralananlar olmuş, ancak patlayıcı maddeyi atan şahıs yakalanmış ve sol örgüt üyesi olan şahıs tutuklanmıştır.

20 Aralık 1978 günü solcuların devam ettiği bir kahvehane silahla taranmış olayda ölen ve yaralanan olmamış, ancak olanlardan bir provokasyon olduğu açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Çünkü CHP iktidarı göreve geldiği günden itibaren sol örgütler kurumlarında desteği ile güç gösterisine ve vatandaşı sindirme politikasını uygulamaya koymuş ve baskılarını artırmıştır. İlin mülki idarecileri militan bir tavırla yapılan şikayetleri kulak ardı ediyorlar.

21 Aralık 1978 günü Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu isimli iki sol görüşlü öğretmen fraksiyon ayrılığı yüzünden öldürüldü. Olayların sebebi olarak gösterilen bu cinayetleri DEVRİM SAVAŞÇILARI (DHKP/C DEV-SAVAŞ) ÖRGÜTÜ işledi. (Adana 1 no'lu askeri mah.1984/208sayılı kararı militanlar idam cezası aldı. Bu militanlar 1991 yılında çıkarılan infaz yasası ile tahliye edildiler.)

22 Aralık 1978 günü iki öğretmenin cenazeleri sol örgütlerin gövde gösterisine dönüştürüldü ve şehir tam bir savaş alanına çevrildi. Cenazeler askeri araçlarla kaldırıldı. Cenazeden dönen militanlar 3 Kahramanmaraşlıyı katletti. Aynı gün akşam toplanan mahalli ve askeri yetkililerin bütün ısrarına rağmen Ankara'ya sokağa çıkma yasağını kabul ettirilemedi.

Eğer o akşam sokağa çıkma yasağı konmuş olsaydı bu acılar büyük ölçüde yaşanmayacaktı. 23 Aralık 1978 sabahı 3 cenazeyi almaya giden sağ görüşlü vatandaşlar hastane etrafında mevzilenen militanların saldırısına uğruyorlar. Sonuç gerçek bir katliam onlarca ölü ve yaralı. Ortada ne polis ne asker var. Şehir adeta Lübnan. Bir gün önce cenaze için dışarıdan getirilen sol örgüt militanları terör estiriyor. Ortada Devlet yok.

Şehirde tam bir kaos. Çatışmalar üç gün sürdü. Asker duruma 25 Aralık 1978 günü hakim oldu ve 26 Aralık günü Kahramanmaraş'la birlikte birçok ilde sıkıyönetim ilan edildi. Güvenlik güçlerinin olaylara müdahale etmesine izin verilmedi. Hükümet yerinde oturdu. Devrin İç İşleri Bakanı İrfan Özaydınlı olayları yerinde inceledikten sonra 'Hadiseleri sol örgütler başlatmıştır' beyanatını verdiği gün görevden alındı ve yerine Hasan Fehmi Güneş getirildi.

33 gün en vahşi işkencelere maruz kaldık

Hasan Fehmi gelir-gelmez özel bir ekip kurarak Özaydınlı'nın beyanını tersine çevirme telaşına düştü. Devrin solcu polislerinin örgütü olan Pol-der genel başkanı Kazım Ulusoy'un başkanlığındaki işkenceci timin görevi olayların sorumluluğunu Ülkücülere yıkmaktı. Onun için bizi aldılar ve 15 günü Ankara Emniyet Sarayında olmak üzere 33 gün en vahşi işkencelere tabi tuttular.

Ellerinde hiçbir belge ve delil olmadığı halde bizi olayların bir numaralı sanığı yaptılar. Çünkü emir öyle gelmiş, plan öyle yapılmış ve savcılıklar öyle oluşturulmuştu. Malum medya da linç kampanyasını ona göre yürüttü. Böylece sol işin içinden sıyrıldı. Adana Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde açılan davada 805 kişi yargılandı.

Bunların 52'si sol görüşlü, Ancak, içlerinde hiç örgüt üyesi yok. Örgütler adeta yok oldu. Yani Ecevit'in gizli kasasından çıktığı iddia edilen gizli belgenin tam aksi, olayları planlayan ve katliam yapan Marksist örgüt ve militanları korunmuş, belgeler askeri mahkemelerden kaçırılmış ve haklarında o dönem dava açılamamıştır. Ancak 12 eylül sonrası askeri mahkemelerde 6 sol örgütle ilgili dava açılmış ve bir çok militan ceza almıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:

1-Devrimci Halkın Birliği örgütü lideri eski sandık cinayeti sanıklarından ERMENİ GARBİS ALTINYAN VE ÖRGÜTÜ Kahramanmaraş olaylarını tertiplemekten idam cezası aldı(Adana sıkıyönetim mah.1982/438 karar) 1991 infaz yasası ile tahliye oldu.

2-Dev-savaş örgütü olayların sebebi olarak gösterilen 2.sol görüşlü öğretmenin öldürülmesinden idam cezası aldılar.(Adana askeri mah.1984/208 no'lu karar) 1991 infaz yasası ile tahliye oldular.

3-TDKP/HALKIN KURTULUŞU örgütü Adana askeri mah.1984/150 sayılı karar birçok militan ceza aldı. 4-APOCULAR(PKK) Adana askeri mah.1986/104 sayılı karar bir çok militan ceza aldı.

7 sünnetsiz ceset

Ayrıca pol-der ve töb-der üyesi birçok militan aynı mahkemelerde yargılanıp ceza aldı. Kahramanmaraş olaylarında resmi rakamlara göre 111 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce insan yaralandı, yüzlerce ev ve iş yeri yandı. Ölenler arasında kimliksiz birçok militanla birlikte 7 sünnetsiz ceset tespit edildi. Bu cesetlerin kesinlikle gayrimüslim olduğu ve olaylarda dış güçlerin olduğuna delil olarak değerlendirildi. Biz bir numaralı sanık olarak 2 yıla yakın adana 1 no'lu askeri mahkemesinde yargılanarak beraat ettik: 08.08.1980/520 gerekçeli karar.

Bu kararları görmezlikten gelerek aleyhte kasıtlı yayın yapan başta dünyaca ünlü "MEYDAN LAORUSSE ANSİKLOPEDİSİ olmak üzere birçok basın yayın kuruluşu tarafımızdan açılan davalarda mahkum ettirildi. Bütün bunlara rağmen olayların yıldönümünde bu tür şerefsiz saldırılara karşı açıklama yapmak zorunda kalıyoruz. Ortaya konan gerekçeler olağanüstü şartlarda kurulmuş askeri mahkeme kararları. Başka ne söylenebilir? Burada bir iki hususu daha ifade etmekte fayda var.

Alevi-Sünni çatışması değildi

Olaylar kesinlikle Alevi-Sünni çatışması değildir. Amerikan'ın Ankara Büyükelçiği ikinci katibi Alexander ve tezgahın içinde olanların iddiası böyle olabilir. Ancak bugüne kadar böyle bir delil yok. Olayları tertipleyenlerin, cinayet işleyenlerin ve ceza alanların, hatta ölenler arasında bulunan sünnetsiz cesetlerin alevi vatandaşlarla ne alakası olabilir? Bunlar Alevi vatandaşlarımızı kendi hain planlarına alet etmek isteyenlerin ülkeyi kaosa götürme oyunlarıdır. Olaylar darbeye zemin hazırlamış olabilir. Çünkü olaylara müdahalenin bu kadar geciktirilmiş olması gerçekten düşündürücü.

Hükümet olayların öncesi ve sonrası tam manası ile taraflı ve tahrik edici davranmıştır. Onun için sorumluluğu büyüktür. Dönemin Başbakanı Ecevit'in gizli kasasından çıktığı iddia edilen gizli belgenin bugüne kadar saklanmış olması bile başlı başına değerlendirilmesi gereken bir olaydır.

Bizimle yüzleşmekten kaçıyorlar

Kahramanmaraş olaylarının her yıl dönümünde birileri bir bahane ile yaraları kaşımak ve bir yerleri tahrik etme yarışına giriyor. Evet, olayların perde arkasının tam olarak aydınlanmadığı doğrudur. Bu konuda vatansever ve vicdan sahibi herkesin samimi gayret göstermesi ayrıca namus borcudur. Hele o dönem sorumluluk makamında olanların bildiği her şeyi millet ve devletin kurumlarıyla paylaşması ayrı bir sorumluluktur.

Biz bu konuda 29 yıldır gayret gösteriyoruz. Hatta bildiklerimizi milletimizle paylaşmak ve gelecek nesillere taşımak için 'Kahramanmaraş Olaylarının Perde Arkası' isimli kitap yazdık ve on binlerce dağıttık. Bu konuda söylenecek sözümüzü her zeminde söyledik ve söylemeye devam edeceğiz. Ancak ahkam kesenler ve işin tahrikçiliğini sermaye ve sömürü haline getirenler bizimle yüzleşmekten kaçıyorlar.

Ortak panel çağrısı

Geçen Aralık ayında 78'liler vakfı 'Maraş'la hesaplaşma' diye bir kampanya düzenlemiş. Meclise verilmek üzere bir dosya hazırlıyormuş. Hatta İçişleri Bakanlığı'ndan dönemin sorumlu tüm resmi-sivil güvenlik ve istihbaratçılarının kimliklerini isteyecekmiş. Bu arada bir de panel düzenlemişler. Çok güzel.

Bu kadar zahmete ne gerek var. Bunları devrin komplocu Bakanı Hasan Fehmi'ye sorsalar yeter. Biz de elimizdeki bilgileri seve seve kendilerine veririz. Hatta panele bizi, Hasan Fehmi'yi ve Garbis ALTINYAN'I davet edebilirlerdi. Böylece hem kendileri çalıp-oynamamış olurlardı hem de gerçek tanıklar yüzleşmiş olurdu.

Buna yürekleri yetmez, hesaplaşmaktan korkarlar. Biz bundan sonrası için de her zeminde ortak çalışma yapmaya varız. Celalettin Can'a, Av. Fikret Babaoğlu'na ve Hamit Kapan'a ortak bir panelde buluşma çağrımı tekrarlıyorum. Bu işler samimiyet ve açık yürekli olmayı gerektirir. Bizden söylemesi.

Gizli kasadaki gizli belgenin sırrı ne?

Bir diğer mühim mesele ise Ecevit'in gizli kasasından çıkan gizli belge. Neymiş efendim? Kahramanmaraş olaylarından bir hafta sonra dönemin Başbakan'ı Ecevit'e çok önemli bir kaynaktan, çok önemli bir belge gelmiş. Ecevit de devletin çok önemli kurumunu yıpratmamak için bu belgeyi saklamış. Çünkü bu çok önemli kurum devletin istihbarat örgütü MİT'miş. Bu MİT'in Kahramanmaraş katliamında parmağı olduğu yazılıymış bu belgede.

Gazeteci Can Dündar ve Rıdvan Akar belgeye Ecevit'in özel arşivinden ulaşmışlar. Belge aynen şöyleymiş 'CHP iktidarı devraldıktan sonra vuku bulan büyük olayların (Malatya, Sivas, Kahramanmaraş) çıkacağına dair 1-2 ay evvel haber verilmediğinden yüzlerce vatandaşımızın can ve mal kaybına sebebiyet vermişlerdir.

Önceden haber vermek bir tarafa, olayın yaratılmasında en etkin rolü oynamışlardır. Nitekim Kahramanmaraş olayı MİT'in (ŞAHAP H., Ali K.,Mehmet K., Av.Metin E.,Nart K.) müşterek planları ile çıkarılmıştır. Türkeş oraya .'in tavassutuyla .'u tayin ettirerek güney bölgesi'ni ele geçirmiş ve Maraş olayını rahatlıkla tertip ettirmiştir. MİT olayın içinde olmasaydı Maraş'tan her türlü istihbaratı aylar evvel alır ve olayın zuhur etmesine meydan vermezdi. MİT, CHP döneminde büyük olayları yapan ve yaptıran MHP'lilere ait bilgileri saklamış. Sıkıyönetim mahkemelerine sadece sola ait raporların verilmesi hususunda 'Türkeş, MİT'teki elemanlarına talimat vermiştir' denilmektedir.

MİT, rahmetli Ecevit ve Türkeş ciddi zan altında

Evet böyle bir belgeyi saklayan ve 28 yıl sonra ortaya çıkaran Çinçin'deki mahalle bekçisi değil o kanlı dönemin Başbakanı'dır. Olaylarda ölen 111 insandır. Bu bilgiler niçin sıkıyönetim mahkemelerine ve askeri savcılıklara ulaştırılmamıştır. Av.Mehmet Emin Değer vasıtasıyla Kahramanmaraş olayları davasına CHP olarak 'mağdur olduk' diyerek müdahil olarak katılırken böyle önemli bir belgeyi niçin göndermemiştir?

Bu soruları çoğaltmak mümkün. Ancak bu belgeden anlaşıldığı üzere, MİT, rahmetli Türkeş ve Ecevit ciddi olarak zan altındadır. O zaman MİT'in başında Adnan Ersöz Paşa vardı. Bu münasebetle devrin TSK'sı da zan altındadır. Eğer bu belge gerçekse olayın üzerine muhatapları ve varisleri derhal gitmeli ve gerçekler ortaya çıkarılmalıdır. Ancak, belgede geçen 'MHP'lilere ait raporlar sıkıyönetim mahkemelerine gönderilmedi' ifadesi tam manasıyla gerçekleri saptırmadır.

Esas belge ve raporları sıkıyönetim savcılık ve mahkemelerine gönderilmeyen Marksist örgüt ve militanlarıdır. Adana sıkıyönetim mahkemelerinin gerekçeli kararları bunun en açık delilidir. Çünkü Kahramanmaraş'ı kana bulayan ve katliam yapan Marksist örgütler ve katilleri CHP iktidarı döneminde yargı önüne dahi çıkarılmamış Hasan Fehmi Güneş ve Ecevit'in marifetiyle gizlenmişlerdir.Bu örgütlerin kirli yüzleri 12 Eylül darbesinden sonra açığa çıkarılmıştır.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
 O maçtan sevindiren haber! Türkiye'ye ülke puanı müjdesi
Almanya'dan Türkiye açıklaması: Her zaman kolay olmayan bir ortak