Demokrasinin infazı: 27 Mayıs'a giden yol

Türk demokrasi tarihinin kara lekelerinden biri olan ve Türk milletinin vicdanında derin yaralar açan 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden 60 yıl geçti.

Demokrasinin infazı: 27 Mayıs'a giden yol
Demokrasinin infazı: 27 Mayıs'a giden yol
GİRİŞ 18.05.2020 17:13 GÜNCELLEME 18.05.2020 17:15
Bu Habere 10 Yorum Yapılmış

1946 yılının ocak ayında kurulan ve Mayıs 1950'de halkın büyük desteğiyle iş başına gelen Demokrat Parti (DP), 27 yıllık tek parti dönemini sona erdirdi. DP serbest seçimle iktidarı kazanan ilk siyasi parti oldu.

 

 

Seçimlerde DP yüzde 55 oy alarak 416 milletvekili ile Meclis'e girdi. Aynı seçimde CHP 69 sandalye kazanarak hüsrana uğradı.

İlk Demokrat Parti iktidarında Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Refik Koraltan TBMM Başkanı oldu. Birinci Adnan Menderes hükümeti 22 Mayıs 1950 tarihinde göreve başladı.

 

 

"YETER SÖZ MİLLETİN" SLOGANIYLA MİLLİ İRADE ÖN PLANA ÇIKTI

"Yeter söz milletin" sloganıyla halkın karşısına çıkan Demokrat Parti'nin ilk icraatlarından biri, Arapça ezanı serbest bırakmak oldu. Haziran 1950 tarihinde yapılan düzenlemenin Cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından onaylanması neticesinde CHP'nin 1932'de çıkardığı "Türkçe ezan düzenlemesi" tarihe geçti.

Siyaseten güçlü şekilde icraatlara başlayan DP Hükümeti, Haziran 1950'de darbe hazırlığı yapıldığı gerekçesiyle TSK'nin komuta kademesini emekliye sevk etti. Emekliye ayrılan isimler arasında dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman, Kara, Hava, Deniz Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı ile 15 general ve 150 albay yer aldı.

İCRAATLAR HALKI MEMNUN ETTİ 

"Milli irade" kavramının odağa alındığı DP döneminde tarımda kullanılan traktör sayısı arttı. Makineleşme nedeniyle yaşanan tarımdaki mahsul artışı halkı memnun ederken, DP iktidarı sanayi, eğitim, sağlık ve ulaştırma konularında önemli adımlar attı.

DP-CHP arasında siyasi çekişmeler yoğun şekilde devam ederken DP'nin CHP'nin taşınır-taşınmaz mallarının Hazine'ye devri için yaptığı düzenleme, 1953 yılında Cumhurbaşkanı Bayar'ın onayıyla yürürlüğe girdi. Söz konusu adımla iki parti arasındaki uçurum derinleşmeye başladı.

Takvimler 2 Mayıs 1954'ü gösterdiğinde, Türk halkı yeniden sandık başına gitti. DP rekor kırarak oyların yüzde 57'sini aldı ve 502 milletvekili çıkardı. CHP ise hezimete uğradı ve sadece 31 milletvekili çıkarabildi. Bu tarihi yenilginin ardından itirazlar yüksek sesle dile getirilmese de oklar İsmet İnönü'ye çevrildi. İnönü de bu süreçten sonra muhalefetin dozunu artırdı.

KRİZLER BAŞLADI 

Seçim sonuçları ile gücüne güç katan DP, eş zamanlı olarak ekonomik krizin sinyallerini de almaya başladı.

DP ile TSK arasında gerilimler yaşansa da Başbakan Menderes bunları çözmek için çalıştı ancak ordu içindeki rahatsızlık artmaya başladı.

Parti içi anlaşmazlıklar sonucunda DP'den ayrılan 19 milletvekili, Hürriyet Partisini kurdu. Bu sırada ülkedeki ekonomik kriz, halkta da büyük rahatsızlık yarattı.

6-7 EYLÜL OLAYLARI

Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evin yanındaki Türk Konsolosluğu'nun bahçesine atılan iki bombadan birinin patladığı, evin ve konsolosluk binasının camlarının kırıldığı dedikodusunun yayılmasından sonra Ankara, İstanbul ve İzmir'de halk sokağa döküldü.

6-7 Eylül 1955'teki olaylarda, Beyoğlu başta olmak üzere azınlıkların yaşadığı semtlere, kiliselere ve mezarlıklara saldırılar oldu. Bunun sonucunda birçok azınlık mensubu Türkiye'yi terk etti.

ORDUNUN DARBE HAZIRLIĞI MENDERES'E DE ULAŞTI

DP'nin iktidara gelmesinin ardından bir grup subayın ordu içinde kurduğu cunta, süreç içinde giderek varlığını hissettirmeye başladı.

Ordunun darbe hazırlığı içinde olduğu bilgisi Menderes'e de ulaştı.

DP iktidarına karşı darbe düzenlemek amacıyla bir araya gelen cuntanın bu girişimi, Binbaşı Samet Kuşçu’nun ihbarı ile akamete uğrarken bu olay tarihe "9 subay olayı" olarak geçti.

9 Subay olayı sonrasında Cumhurbaşkanı Celal Bayar, olayın vehametini anlayarak Milli Savunma Bakanı Şemi Ergin’in istifasını sağladı. Yerine Adnan Menderes’le bir akrabalık bağı olmayan ancak aynı soyadını taşıyan yakın arkadaşı Ethem Menderes getirildi.

MENDERES'İN UÇAĞININ DÜŞMESİ KRİZLERİ ÖTELEDİ

Siyaseten gerilimler sürerken yaşanan bir kaza, tüm krizlerin bir süreliğine askıya alınmasına yol açtı. 1959'un şubat ayında, Kıbrıs Anlaşması'nı imzalamak üzere Londra'ya giden Menderes'i ve heyetini taşıyan uçak, Gatwick Havalimanı'na inişe geçtiği sırada düştü.

Menderes kazadan sağ kurtulurken ülkeye dönüşünde hem siyasilerin hem halkın coşkulu karşılamasıyla moral buldu. Bu süreçte Menderes'e yurt dışında birkaç aylığına tedavi edilmesi önerildi ancak Menderes, bu teklifi reddetti.

İNÖNÜ'NÜN "BÜYÜK TAARRUZ" GEZİLERİ

Tüm bu gelişmeler yaşanırken CHP Genel Başkanı İnönü, Nisan 1959'da "Büyük Taarruz" adı verilen bir geziye çıktı. 48 milletvekili, partililer ve gazetecilerden oluşan grubun ilk durağı, Uşak oldu. Heyet burada hükümet tarafından organize edildiği öne sürülen bir grup gösterici tarafından protesto edildi ve İnönü bir göstericinin attığı taşla yaralandı.

Ancak bu olayın tren içinden yapılan bir provokasyon üzerine gerçekleştiği, yıllar sonra İnönü'nün Uşak gezisini izleyen gazetecilerden Güngör Yerdeş'in hatıralarında anlatıldı. Yerdeş, trenden bir şahsın perondaki Demokrat Partililere el hareketi yapması üzerine taş atma hadisesinin gerçekleştiğini, o taşın İnönü'ye değil, el hareketi yapan kişiye atıldığını kaydetti.

Bu saldırının yanı sıra İnönü, İstanbul'a dönüşünde arabasıyla şehre girerken bir grubun saldırısına uğradı, iddiaya göre olaya polis ve asker müdahale etmedi.

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN GÖSTERİLERİ

Bu olayların ardından üniversite öğrencileri, hükümet aleyhine gösterilere başladı. İstanbul Beyazıt Meydanı'nda üniversite öğrencilerinin eylemi sırasında Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz, seken bir kurşunun başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti. Emeksiz'in "polis kurşunuyla hayatını kaybettiği" yönündeki haberler dolayısıyla olaylar daha da şiddetlendi.

Yaşananlar nedeniyle İstanbul ve Ankara'da sıkıyönetim ilan edildi.

Ankara'da 5 Mayıs 1960'da bir öğrenci grubu, ''555K'' yani "5'inci ayın 5'inde saat 5'te Kızılay'da" koduyla gösteri düzenledi.

Menderes, eylemcilere hitap etmeye çalıştı ancak başaramadı. Öğrencilerin arasına girerek konuşmak isteyince, bir öğrenci Menderes'in boğazını sıktı. Menderes "Ne istiyorsun" diye sorduğu gençten "Hürriyet istiyorum" cevabını aldı. Menderes, tarihe geçen "Bir Başbakanın boğazını sıkıyorsun bundan ala hürriyet mi var?" ifadelerini ise burada kullandı.

21 Mayıs'ta da Harp Okulu öğrencileri sokağa çıktı ve Zafer Anıtı'na kadar ''sessiz" yürüyüş yaptı.

YORUMLAR 10
  • Tayyar 3 yıl önce Şikayet Et
    60 ihtilali ülkenin üzerine kara basan gibi çökmüş ve uydurma suçlarla ayarlanmış savcı ve hakimlerle tiyatro bir yargılamayla millet düşmanları suçsuz başbakanı 2 bakanını şehit etmişlerdir. Bu ihtilal daha sonraki ihtilallerinde rehberi olmuştur.Allah birdaha bu millet düşmanlarına fırsat vermesin.
    Cevapla
  • karadogan 3 yıl önce Şikayet Et
    rahmetli menderes katillerinden daha fazla yaşadı yaşayacakta. katiller hiç bir zaman türk milletinden değillerdi şimdide değiller
    Cevapla
  • Arif Özçelik 3 yıl önce Şikayet Et
    Bu adamların işi millî iradeye muhalefet ve gayri meşru işler. Hâlen aynı aynı zihniyet bir arpa boyu yol almamışlar. Başlarına bunları güncelliyecek biri gelmedi. Türk demokrasisi çagdaş bir muhalefet olmadığı için ilerlemiyor.
    Cevapla
  • adm 3 yıl önce Şikayet Et
    Allah mekanını cennet eylesin.
    Cevapla
  • esteban41 3 yıl önce Şikayet Et
    Rahmetlinin koluna giren askerler kimdir tanıyan varmı ?
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Türkiye'nin kuruyemiş haritası belli oldu! İşte en çok tüketilenler...
Bakanlıktan yeni tereyağı kararı! En az yüzde 82 olacak