Erdoğan MHP ve CHP'ye çok sert çıktı

Başbakan Erdoğan, MHP'yi ve CHP'li Mumcu'yu sert bir dille eleştiriyor. Yaptığı 'ruh ikizi' benzetmesini bir adım ileri götüren Erdoğan, Baykal'a Silivri'de sanık olmayı önerdi, Bahçeli'ye Meclis'te öldüren kavgayı hatırlattı.

GİRİŞ 05.02.2010 13:58 GÜNCELLEME 05.02.2010 13:58
Bu Habere 82 Yorum Yapılmış

''(ÜRKEK DEĞİL ERKEK PARTİ) DİYE YOLA ÇIKANLAR, DAHA MECLİS KAPISINDA İKEN U DÖNÜŞÜ YAPMIŞ, BUGÜN İSE BU ÜLKENİN KADINLARINA DİL UZATACAK, BU MİLLETİN PEYGAMBERİYLE İSTİHZA EDECEK, BAŞ ÖRTÜSÜNÜ AYAKLARININ ALTINDA ÇİĞNEYECEK KADAR İZANSIZLIK ABİDESİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Salı akşamı TBMM kürsüsünde sergilenen densizlik Türk siyasi hayatına olduğu kadar MHP'nin tarihine de kara bir leke olarak kazınmıştır ve o leke oradan hiçbir zaman çıkmayacaktır'' dedi.

Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen partisinin Kadın Kolları Eğitim Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, toplumun yüzde 52'sinin kadın olduğunu, kadının siyasette, sosyal yaşamda yer almasının sinerjiyi doğurmakla kalmayacağını, AK Parti'nin konumunu da güçlendireceğini söyledi.

Anadolu'nun bin yıllar boyunca anneliğin şefkatiyle, rahmetiyle, bereketiyle yoğrulduğunu, bu toprakların annelerinin yavrularını nasıl kucaklarsa aynı şekilde yurtlarını da kucakladığını ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Bu toprakların kadınları, beşikteki bebeklerinin üzerine kartal gibi kanatlarını açarken, vatanlarına kem gözle bakanlara da şahin gibi dimdik duruş sergilemişlerdir'' diye konuştu.

-''HANGİ SALAHİYETLE SÖYLEYEBİLİYORSUN?''

Anadolu'nun, Trakya'nın kadınlarının kocalarına eş, çocuklarına ana oldukları kadar savaş meydanlarında kahraman, gazi, şehit olduğunu dile getiren Erdoğan, ''Yeri geldiğinde Hayme Ana'dır, Nilüfer Hatun'dur, Nene Hatun'dur, Erzurumlu Fatma Seher'dir, Tarsuslu Fatma, Binbaşı Ayşe'dir'' dedi.

Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu topraklar, 'cennet, annelerin ayaklarının altındadır' diyen bir medeniyetin hayat suyuyla sulanmıştır. bu topraklarda annelik ezelden beri kutsaldır, ebediyen de kutsal kalacaktır. Bu toprakların hamurunda, bu toprakların mayasında, geleneğinde, kültüründe, örfünde analara dil uzatmak yoktur. Anaları hor görmek yoktur. Analardan istihza ile söz etmek yoktur. Hele hele anaları kirli siyasetin seviyesiz üslubuna malzeme edecek densizliğe bu ülke hiç şahit olmamıştır. Bu ülkenin kutsal değerleri, bu ülkenin hassasiyetleri, bu ülkenin gelenekleri, örfü, ananesi bu kadar ayaklar altına alınmamış, milliyetçilik iddiası hiç bu kadar pespaye bir seviyeye düşürülmemiştir.

Tabii buraya gelmişken, istemem ama Salı akşamı TBMM kürsüsünde sergilenen densizlik, Türk siyasi hayatına olduğu kadar MHP'nin tarihine de kara bir leke olarak kazınmıştır ve o leke oradan hiçbir zaman çıkmayacaktır. Mevcut yönetimin ve temsilcilerin bu ölçüsüz söylemleri, bu kin ve nefret kokan siyasetleri, inanıyorum ki tüm milletimiz gibi, bu harekete destek veren kardeşlerimiz tarafından da en iyi şekilde değerlendirilecektir.

Esasen o gün orada, TBMM'nin kürsüsünde maske bir kez daha düşmüştür. 'Ürkek değil erkek parti' diye yola çıkanlar, daha Meclis kapısında iken U dönüşü yapmış, bugün ise bu ülkenin kadınlarına dil uzatacak, bu milletin peygamberiyle istihza edecek, baş örtüsünü ayaklarının altında çiğneyecek kadar izansızlık abidesine dönüşmüştür. Peygamber Efendimizi siyasi polemiklerin malzemesi haline getirmek kimin haddinedir? Partimin içerisinden herhangi bir tanesi, sürçülisan ile böyle bir ifadeyi kullanmış, bunu yakalamak suretiyle buradan kalkıp şahsıma böyle bir izafede bulunmayı sen hangi hakla, hangi salahiyetle söyleyebilirsin? AK Parti'nin kuruluşunda, şahsında tabu yaratmak yoktur, tabuları yıkmak vardır. Biz onun için bu yola çıktık. Sizin kendinize ait tabularınız vardır, onları da biliriz ama bunları da dillendirmeye gerek yok.''

''O GÜN TABİİ Kİ MECLİS'İ YÖNETEN HANIMEFENDİ, BURADAKİ SINIRSIZ YANLIŞLARA NE YAZIK Kİ FIRSAT VERMİŞTİR''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''O gün Meclis'i yöneten Hanımefendi, buradaki sınırsız yanlışlara ne yazık ki fırsat vermiştir. Başbakan Yardımcımız'ın, 'Başbakan Yardımcısı' sıfatıyla değil bir 'milletvekili' sıfatıyla o mecliste iki dönem başkanlık yapmış olmanın kendisine sağladığı bu noktadaki deneyim ve tecrübeyle Hanımefendi'ye gidip, 'Yaptıklarınız yanlış, adeta CHP'nin bir militanı gibi yönetiyorsunuz, siz tarafsız olmak durumundasınız, bu şekilde giderse bu sıkıntı doğuracak' demesinden Sayın Deniz Baykal rahatsız olmuş ve tabii Hanımefendi de yürütmenin yasamaya baskısı olarak gösteriyor. Sen onu öyle gösterme. Senin ifadelerin yasamanın yürütmeye baskısıdır, bunu böyle gör'' dedi.

''Eşleri, kadınları tartışmaların içine çekmek, orada Grup Başkanvekili hanım kardeşimize edebe, adaba sığmayacak şekilde saygısızca saldırmak kimin haddine?'' diye soran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Burada özellikle o gün tabii ki Meclis'i yöneten Hanımefendi, buradaki sınırsız yanlışlara ne yazık ki fırsat vermiştir. Başbakan Yardımcımız, 'Başbakan Yardımcısı' sıfatıyla değil, bir 'milletvekili' sıfatıyla o Mecliste iki dönem başkanlık yapmış olmanın kendisine sağladığı bu noktadaki deneyim ve tecrübeyle Hanımefendi'ye gidip, 'yaptıklarınız yanlış, adeta CHP'nin bir militanı gibi yönetiyorsunuz, siz tarafsız olmak durumundasınız, bu şekilde giderse bu sıkıntı doğuracak' demesinden Sayın Deniz Baykal rahatsız olmuş ve tabii hanımefendi de yürütmenin yasamaya baskısı olarak gösteriyor. Sen onu öyle gösterme. Senin ifadelerin yasamanın yürütmeye baskısıdır, bunu böyle gör.

Bu ülkede yasama, yürütme, yargı, üçü de ayrı erklerdir. Hiçbirinin birbirine dahli olamaz ama yürütmenin içindeki insanların her biri birer milletvekilidir. Birer milletvekili olarak da milletvekilliğinin gereği neyse bunu orada kalkıp dile getirir ve gider gerektiğinde söyler. Neymiş, odasına baskın yapmış. Edep yahu edep. Yani gidip odasında görüşmeyip de bu tür şeyleri Genel Kurulda görüşmek mi elveriyor? Orada bunu bu şekilde dillendirdi ama ne yazık ki Hanımefendi bunu bir 'baskın' diye ifade etti. O odaya rahatlıkla milletvekilleri girer, Meclis Başkanı ile Meclis Başkanvekilleri ile de rahatlıkla görüşür ama nasıl ifade ediyor? 'Efendim orası soyunup giyinme yeridir'... Yani, görmediğimiz, bilmediğimiz yer olsa bize de yutturacaklar. Ne demek soyunup giyinme yeri? Tabii o da var ama öbür tarafta da çalışma mahalli var, görüşme mahalli var. Onun için halkıma bunu anlatıyorum, bazı gerçekleri bilsinler, doğruları bilsinler diye. Çok açık bir haksızlığı, milletin vicdanını sızlatan bir yanlışlığı savunmak nasıl bir basiretsizliktir. Bu bireysel bir hata olarak görülemez.''

-''3.5 YILIN SONUNDA BIRAKIP KAÇIP GİTTİNİZ''-

''Aynı şekilde Sayın Bahçeli'nin gerek bu konuşmaya -kendi milletvekiliyle alakalı söylüyorum- gerek milletvekillerinin saldırı ve hareketlerine sessiz kalması ayrıca vahim bir olaydır'' diyen Başbakan Erdoğan, bu partinin iktidar dönemini de bildiklerini söyledi.

''Onları içine sindiremeyenlerle kuzu kuzu koalisyon kurdular hatırlayın'' diyen Erdoğan, ''3,5 senede ülkenin ekonomisini, iç politikasını, dış politikasını, sosyal yaşamını felç ettiler'' ifadesini dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Her şeyden öte, bu ülkenin itibarını yerlerde süründürdüler. 2001-2002 ekonomik krizlerini benim milletime kim yaşattı? MHP'nin içinde olduğu koalisyon yaşattı. MHP yaşattı. ''Milliyetçiyim' diyerek ortalıkta dolaşanlar, ülkenin milli bankasının göz göre göre hortumlanmasına seyirci kaldılar. Merkez Bankası... Onların döneminde gecelik faizler yüzde 7 binlere çıktı. Yüzde 5 binlere çıktı. Şimdi soruyorum ben sevgili halkım, sevgili milletim, sevgili kardeşlerim, kimin cebinden çıktı bu faiz? Milletimin cebinden çıktı.

Enflasyon o dönemde yüzde 30'lara vardı. Bu enflasyon benim vatandaşımın cebindeki paranın, alım gücünün ne yapmasıydı? Kan kaybetmesiydi, erimesiydi. Kim buna vesile oldu? MHP. Onların döneminde borçlanma faizi yüzde 63'e çıktı, devletin borçlanma faizi... Şimdi neredeyiz? Ta 7'ye kadar indi. Enflasyonda 6,5'a kadar düştük. Merkez Bankası, 26,5 milyar dolarla bize devredildi, hamdolsun şimdi 70 milyar doların üzerinde, oraya çıktık. Sıkılmadan şu anda çıkıyorsunuz hangi yüzle bu iktidarın yolsuzluklar iktidarı olduğunu söylüyorsunuz. Merkez Bankanız güçlenecek, yatırımlar hiçbir dönemde olmadığı kadar artarak devam edecek. Eğitimde, ulaşımda, sağlıkta, adalette, emniyette, enerjide aklınıza ne geliyorsa her alanda artarak devam edecek. Yolsuzlukların olduğu bir iktidar olsaydı, sizin gibi olurdu. Sizin döneminiz gibi olurdu. Bu ülkede taş üzerine taş koymadınız. Millet size 5 yıl görev verdi. Siz 5 yıl dayanamadınız, 3,5 yılın sonunda bırakıp kaçıp gittiniz.''

''SAYIN BAHÇELİ, SENİN GÜCÜNÜ BİLMEM, NE OLURSAN OL. AMA BU TEHDİTLERLE AK PARTİ'Yİ SİNDİRECEĞİNİ ZANNEDİYORSAN ŞUNU BİL, BİZİM VERİLECEK TEK CAN BORCUMUZ ALLAH'ADIR"

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin dün yaptığı açıklamaya ilişkin, ''Sayın Bahçeli, senin gücünü bilmem, ne olursan ol. Ama bu tehditlerle AK Parti'yi sindireceğini zannediyorsan şunu bil, bizim verilecek tek can borcumuz Allah'adır. Hiçbir zaman bu tehditlerin bize tesir etmez'' dedi.

Konuşmada, ''MHP'nin iktidar olduğu üç buçuk yıllık dönemde 21 bankanın battığını, bunun faturasının yaklaşık 45 milyar dolar olduğunu'' söyledi.

Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Kim ödedi millet, sizin şahsınızda devlet. Bu mu milliyetçilik, bu mu vatanseverlik? Ülkesini milletini sevmek bu mu? Ülkenin milli bankasını zarara uğratanlar, milletimizi bir gecede fakirleştirenler ihanetle, hıyanetle, bölücülükle suçlayacakları birilerini arıyorlarsa buyursunlar aynaya baksınlar. MHP o gün DSP'nin ANAP'ın kuyruğuna takıldı. Bugün de CHP'nin kuyruğuna takılmış, CHP gölgesinde, CHP'nin kanatları altında geçinip gidiyor. O gün milliyetçi harekete, MHP'ye verilen oyları, DSP'nin ANAP'ın hizmetine peşkeş çekenler bugün de yine benim MHP'ye oy vermiş vatandaşımın iradesini CHP'ye teslim ediyorlar. CHP'nin statükocu, milletten kopuk, elit, hırçın ve kışkırtmacı siyaseti, MHP yönetimine sirayet ediyor. MHP de CHP gibi her geçen gün halktan, halkın hassasiyetlerinden kopuyor, halkın kutsal değerleriyle alay edecek kadar milletine yabancılaşıyor.

CHP Genel Sekreteri'nin hacca gitmek istediğini söyleyen vatandaşa yönelttiği o saygısız üslup neyse, MHP milletvekilinin üslubu da odur, aralarında hiçbir fark yoktur. Sayın Bahçeli ile Sayın Baykal'ın ruh ikizi olduğunu söylüyordum. Bunu söylediğimde de hop oturup hop kalkıyorlar. Eksik söylemişim, şimdi daha iyi anlaşılıyor ki bunlar ruh ikizi değil bunlar tek yumurta ikizi.''

Tüm Türkiye'nin MHP yönetiminden bir ''özür açıklaması'' beklediğini ancak, dün MHP Genel Merkezinden yapılan açıklamanın, özür yerine yeni hakaretlerle, yeni tehditlerle dolu olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Bu kadar pişkin bir siyasi tutum olabilir mi?  Bu kadar dengesiz, sağlıksız bir siyasi ruh hali olabilir mi? Geçmişte sokaklarda sergiledikleri kavgacı tavrı şimdi siyasete taşıyorlar. Yüce meclis içinde sergiliyorlar bunların biz cemaziyelevvellerini iyi biliriz'' diye konuştu. 

-''EN İYİ YAPTIKLARI İŞ KIŞKIRTMAKTIR, HIRÇINLIKTIR, TERÖRİZE ETMEKTİR''-

CHP'nin de MHP'nin de ülkenin meselelerine, dertlerine, geleceğine, vizyonuna ilişkin söyleyecek tek bir sözü olmadığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

''Siyasi tarihleri boyunca kısır siyasetin mahkumu oldular, gerilim siyasetinin mahkumu oldular, hazırlayıcısı oldular, bugün de aynısını yapıyorlar. Bu ülkede MHP'nin de CHP'nin de dikili bir taşı bir eseri yoktur. Bundan sonrası için de ülkeye bir eser kazandırma gibi gündemleri yok. Nereye giderseniz gidin anlatın. Deyin ki 'Şu ilimizde Rize'de ne yaptılar. üç buçuk yıl iktidar oldular ne yaptılar? Trabzon'da sorun ne yaptı? Balıkesir'de, Denizli'de ne yaptı? Osmaniye, Osmaniye... İnanın Osmaniye'de bir kaç tane küçük sembolik şeyden başka yaptıkları yok. Ne yaptıysak yine biz yaptık.''

Erdoğan, yarın Osmaniye'de özel sektörün teşvikle yaptığı, büyük bir fabrikayla, okulların ve yolların açılışını yapacaklarını dile getirerek, ''Yarın Osmaniye'deyim. Durmak yok yola devam aynı şekilde. Yani burası muhalefette olan MHP'nin Genel Başkanı'nın seçildiği bir il diye biz burayı elimizin tersiyle itmiyoruz. Orası Türkiye'dir. Orada yaşayan benim vatandaşımdır. Onun için ayrım yok'' dedi.

Muhalefetin sadece gerilim, kaos ürettiğini, yapılanları engellemeye çalıştığını, doğru konuşmadığını ve dürüst davranmadığını ifade eden Erdoğan, ''En iyi yaptıkları iş kışkırtmaktır, hırçınlıktır, terörize etmektir, kavgadır, saldırıdır, bunu yaparlar. Ağızlarında tehdit, hareket, aşağılama eksik olmaz sonra kalkar rakiplerini bununla suçlarlar'' değerlendirmesinde bulundu.

-''MECLİS'TEKİ O HALE GELİŞİN SORUMLUSU SENSİN''-

MHP Genel Merkezinin dün yayımladığı basın açıklamasına değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İşte dün yayınladıkları basın açıklamasında Sayın Bahçeli tehdit ediyor, hakaret ediyor, bize, özel sektöre şuna buna vesaire. Sayın Bahçeli, senin gücünü bilmem ne olursan ol. Ama bu tehditlerle AK Parti'yi sindireceğini zannediyorsan şunu bil, bizim verilecek tek can borcumuz Allah'adır. Hiçbir zaman bu tehditlerin bize tesir etmez. Her şeyden önce siyaset ahlakını iyi öğren, siyasi etiği iyi öğren. Orada yanındakiler edep, adap tanımadan davranış içine girerlerken orada sus pus seyretmen seni kurtarmaz. Çünkü bütün onların sorumlusu sensin. Meclisteki o hale gelişin sorumlusu sensin. Yanındaki milletvekilinin akla hayale gelmez, ahlaki olmayan ifadeleri kullanmasına vesile olan sensin. Dolayısıyla millete bunun hesabına verecek olan da sensin. Bunlar milletin gözü önünde oluyor.

Dün gördünüz isim vererek medya sahiplerini nasıl suçluyorlar, nasıl tehdit ediyorlar. İşte sivil faşizm diye bir şey varsa bugün temsilcisi bu zihniyettir. Bunlar faşizmi iyi bilirler. Onunla da uyumludurlar. Millet iradesinin tecelligahı olan TBMM'yi çalıştırmayarak güya AK Parti'yi engelliyorlar. Millete hizmetin önünde engel teşkil ettiklerini idrak dahi edemiyorlar. Bunların zihniyeti çok açık, (AK Parti kazanmasın da millete ne olursa olsun)''

-''SAĞDUYUYU ELDEN BIRAKMAYACAĞIZ''-

''Yurt dışında iktidarımıza yönelik taltifler, beyefendileri rahatsız ediyor. Niye rahatsız ediyor ya? Sen çalış senin de olsun'' diyen Erdoğan, MHP'nin üç buçuk yıl iktidar olduğu dönemde dünyaya açılmak dünyayla bütünleşmek gibi bir derdi olmadığını söyledi. 

AB Konseyi Parlamenterler Birliği'nin başına bir Türk'ün seçildiğini hatırlatan Erdoğan, ''Bunu bile hazmedemiyorsunuz. Milletvekiliniz parlamentodan çıkıyor, oylamaya katılmıyor. Bu mu milliyetçilik? Öbür tarafta CHP'nin milletvekili 'hayır' veriyor. Bu ne biçim vatanseverlik? Üstelik o da hanım, Birgen Keleş. Vaka bu'' diye konuştu.

Bunların unutulabileceğine dikkati çeken Erdoğan, bunların hepsini tek tek halka vatandaşlara anlatmak gerektiğini söyledi. Erdoğan, ''Kimin vatansever, kimin milliyetçi, kimin milliyetperver olduğunu anlatmamız lazım. Lafla bunlar olmuyor, icraatla oluyor. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbei aklı eserinde. Olay budur'' görüşünü dile getirdi. 

Muhalefetin AK Parti'yi kendi ruh hallerine çekmeye çalıştığını kaydeden Başbakan Erdoğan, ''bu tuzağa düşmeyeceklerini, kirli oyunlara gelmeyeceklerini, kirli senaryoların ortağı olmayacaklarını'' söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Bunların edep dışı, terbiye dışı, izan ve vicdan dışı üslupları karşısında biz sağduyuyu elden bırakmayacağız'' değerlendirmesinde bulundu.

''SEN DE (DENİZ BAYKAL) GİT, SİLİVRİ'DE DANIŞTAY SALDIRGANININ KATİL ZANLISININ YANINDA OTUR. EĞER İÇİNE SİNDİREBİLİYORSAN DANIŞTAYDA YÜKSEK YARGICI KATLEDEN SALDIRGANLA ORADA POZ VER''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Sen de (Deniz Baykal) git Silivri'de Danıştay saldırganının, katil zanlısının yanında otur. Eğer içine sindirebiliyorsan Danıştayda yüksek yargıcı katleden saldırganla orada poz ver'' dedi.

Başbakan Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen partisinin Kadın Kolları Eğitim Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, TBMM Genel Kurulu'nda geçtiğimiz salı günü yaşanan tartışmalara değindi.

Kendisinin o gün bir konuşma yapma niyetinde olmadığını belirten Erdoğan, AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ'ın grup adına güzel bir konuşma yaptığını söyledi. Bozdağ'a teşekkür eden Erdoğan, bu konuşmanın kitapçık haline getirileceğini bildirdi.

MHP'nin iktidar ortağı olduğu dönemin halka iyi anlatılması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bunlar çok üzdü. Geçmişte yaptıkları ortada. Şimdi de kalkıp, gelip Ankara'da Tekel işçileri diyerek, bir grubun hükümetimize yönelik, hak arama eylemi değil bu, farklı bir eylem tarzına gelip orada CHP, MHP işte aşırı uçlar, hep birlikte sahip çıkmaya çalışıyorlar.

Biz şunu söylüyoruz. Yegane şikayet mercii millettir. Biz milletimize gidecek ve bunların maskelerinin altındaki yüzü her fırsatta milletimize anlatacağız. MHP ve CHP yönetiminin oy aldıkları kitlelere karşı nasıl bir ihanet, nasıl bir duyarsızlık, nasıl bir ilgisizlik içinde olduklarını anlatacağız.

Salı günü Sayın Baykal çıkıyor 'Bazı davalar vardır ki o davalarda savcı olmaktansa bırakın davanın avukatı olmayı, sanık olmak tercih edilir' diyor. Seni tutan yok Sayın Baykal, zaten milletvekillerin gidiyor Silivri'ye, avukat sıralarına oturuyor. Madem sanık olmak tercih edilir. Sen de git Silivri'de Danıştay saldırganının, katil zanlısının yanında otur. Eğer içine sindirebiliyorsan Danıştayda yüksek yargıcı katleden saldırganla orada poz ver. Daha önce farklı şeyler söylüyordunuz, irticayı hortlatmıştınız ne oldu, ne çıktı ardından? Ergenekon çıktı? Sevsinler seni. Sen her şeyi söyleyebilirsin ama Başbakan söylediği zaman rahatsız olursun. Kusura bakma bir tokat atılıp öbür yanağı çeviren zihniyetten değiliz. Danıştay saldırısının hemen ardından olay yerine gidip hükümeti suçluyordunuz ve çıktı gerçekler ortaya. Şimdi o saldırganların yanında olmayı tercih ediyorsunuz.''

-''O DÖNEMDEKİ GENELKURMAY BAŞKANI'NA BİZZAT SORDUM''- 

AK Parti'nin kurulduğu günden bu yana sivil siyaseti Türkiye'de hakim kılmanın mücadelesini verdiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, partisinin demokrasi ve millet egemenliği adına onurlu bir duruş sergilediğini ifade etti.

Demokratik standartları en yüksek seviyeye ulaştırmak için kararlı bir duruş sergilediklerini belirten Erdoğan, ''sivil siyasetle bağdaşmayan'' EMASYA Protokolü'nü kaldırdıklarını dile getirdi.

TÜrkiye'de demokrasinin güçlenmesiyle birlikte kazananın Türk halkı olacağına işaret eden Başbakan Erdoğan, sivil siyasetin güçlenmesiyle de kazananın Türkiye olacağını söyledi.

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''Altındağ'daki evlere CHP gitmiyor. Biz oralarda dolaşmıyoruz'' yönündeki sözlerini hatırlatan Başbakan Erdoğan, gecekondularda dolaşanın AK Parti olduğunu ifade etti. Erdoğan, ''Fakir fukaranın evini bunlar bilmez, biz biliriz'' dedi.

Dar gelirli vatandaşların sorunlarını gidermek için hükümet olarak ellerinden geleni yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bahçeli, Baykal, eşimle ilgili konuyu dün bugün işlemeye devam ediyorlar. Bu işi siyasete alet ettiğimi konuşuyorlar. Ben kendilerine diyorum ki siz hala bu reva görülen uygulamanın karşısında olacağınıza kalkıp hala bu işin siyasi istismar nedeni olduğunu söylüyorsunuz. Sayın Baykal, bu senin bana tavsiye ettiğin şeyleri ben gününde yaptım. Senin yapamayacağın boyutta yaptım. Ama ben olayın gelip de sokakta anonsunu yapmadım. Üç yıl sabrettim. Şimdi gündeme getirilince de cevabını verdim. Bunu o dönemdeki Genelkurmay Başkanı'na bizzat söyledim, bizzat sordum. Gerisini anlatmıyorum. Çünkü bazı şeyleri farklı bir şekilde anlatmak doğru değil. 

Burada sen haklının doğrunun yanında olacağına, hala kalkıyorsun, bu uygulamayı yapanlarla değil, 'Bunu niçin siyasete alet ediyorsunuz' diyorsun. Eğer buysa siyasete alet etmek, evet o zaman sen siyasete alet et. Ama bunun siyasetle alakası yok. Bunu eşim içinde aynı şekilde aynı dozda yaparım, başka bir bayan için de aynı şekilde aynı dozda yaparım.

Şunu açık açık söylüyorum, AK Parti, MHP'nin o çirkin, o terbiye dışı, milletin hassasiyetlerini, kutsal değerlerini çiğneyen üslup seviyesine asla düşmeyecektir. TBMM'yi kusura bakmasınlar onların çirkin yaklaşımlarına germe ve terörize etme girişimlerine de biz pabuç bırakmayacağız. Biz onların o parlamentoda nasıl bir milletvekilinin ölümüne sebep olduklarını biliriz. Bunları mı gündeme getirelim. Bunların cemaziyelevvellerinde bu var.''

-''YAHU NE GÜNLERE KALDIK''-

Başbakan Erdoğan yaptığı konuşmada, Tekel işçilerinin eylemini de değerlendirdi. Tekel işçilerinin tamamının değil bir kısımının eylem yaptığını belirten Erdoğan, CHP, MHP, bazı medya kuruluşlarının ve marjinal örgütlerin Tekel işçilerinin eylemine sımsıkı sarıldıklarını dile getirdi. Erdoğan, ''Oradan çıkış yolu arıyorlar. Dert hükümetimizi zaafa uğratmak, dertleri bu. AK Partiye karşı 7 yılda yapamadıkları etkili muhalefeti, şimdi Tekel işçileri üzerinden, Tekel işçilerini kullanarak, istismar ederek yapabilecekleri zannı içindeler'' diye konuştu.

24 Temmuz 1999'da Ankara'da EMEK Platformu'nun 15 ayrı örgütün katılımıyla Cumhuriyet tarihinin en büyük işçi eylemlerinden birini gerçekleştirdiğini kaydeden Erdoğan, 500 bin çalışanın Ankara'da toplandığını ifade etti. İktidarda o dönemde DSP, MHP, ANAP koalisyonunun olduğunu hatırlatan Erdoğan, çıkarılmak istenen sosyal güvenlik yasa tasarısı nedeniyle eylem yapıldığını dile getirdi.

Hükümetin bu protestoları görmediğini, duymadığını ve kaale almadığını belirten Başbakan Erdoğan, eylem devam ederken 17 Ağustos 1999'da Marmara Depremi'nin gerçekleştiğini anımsattı. Hükümetin enkaz altındakilere ulaşamazken depremzedelere bir tas sıcak çorba vermeye zorlanırken depremden 6 gün sonra yangından mal kaçırır gibi sosyal güvenlik yasasını çıkardığını ifade etti. Erdoğan, ''Şimdi o hükümetin Çalışma Bakanı Kızılay'da Tekel işçileriyle birlikte açlık grevindeymiş. Yahu ne günlere kaldık'' dedi.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''O hükümetin koalisyon ortağı MHP, şimdi işçinin hakkından hukukundan bahsediyor. Beyler siz kendiniz ülkenin o üç buçuk yıllık karanlık döneminin unutmuş olabilirsiniz ama bu millet unutmadık ve unutmayacak.

Buradan Tekel işçilerine yeniden seslenmek istiyorum, şu an itibarıyla Tekel'de iş akdi fesh edilen 8 bin 237 işçiden 6 bin 294'ü dün itibarıyla hesaplarına yatan kıdem ve ihbar tazminatlarıyla ilgili tasarrufta bulunmuşlardır. Bu ne demektir? Tekel işçileri dediğiniz olay bakın 2 bine inmiştir. Şimdi birkaç gün içerisinde daha da iner merak etmeyin.

Bu bir özelleştirme olayı değildir. 4/c özelleştirme mensuplarına yönelik bir uygulamadır. Şu anki konu ise iş yerlerinin kapatılmasıdır. Niçin kapatılmıştır bu iş yerleri? Çünkü Tekel özelleşmiştir, bizim elimizde kalan bu depoları da kapatmak suretiyle... 2 yıl kadar önceydi, kendileriyle görüştük ve bu görüşme neticesinde dediler ki 'bize 6 ay müddet verin'  o zaman 4/c de gündem de yoktu. Bu şekilde kabul ettiler. 2 yıldır 3 yer hariç hiçbir üretim vesaire yapılmadan kendilerine maaşlarını ödüyoruz. Şimdi üzen ne biliyor musunuz? Utanmadan sıkılmadan şu yapılıyor, alıyorlar bir simit 'günlerdir aç susuz 50 gün geçti'. Etmeyin, dürüst olalım. Bir defa burada olanların hepsi maaşını şu anda alıyor. Ocak ayı itibarıyla hepsi maaşlarını aldı. İhbar ve kıdem tazminatları da 1 Şubat itibarıyla bankadaki hesaplarına yattı. Bunların içinde 20 milyar alan var, 80 milyar alan var, ortalaması 41 milyar, böyle bir durum, nerede açlık sefalet, para ortada. Şimdi '4/c, bir kölelik anlayışı' diyorlar. Kusura bakmayın burası yol geçen hanı değil burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti.''

-''SORUMLUSU SENDİKALARDIR''

TEKEL işçilerine seslenen Başbakan Erdoğan, işçilerin ay sonuna kadar başvurarak, 4/c'den istifade etmelerini istedi. Erdoğan, ''Bu ay sonuna kadar istifade ettiniz ettiniz, etmediğiniz takdirde ay sonu itibarıyla bu iş bitiyor. Ondan sonra biz de yasal olmayan bu tür eylemlere müsaade etmeyiz bunu da açıkça söyleyeyim. Efendim 'açlık grevine başladık' bu senin tasarrufundur ve bunun da suçlusu tamamıyla sendikalardır. Biz hiçbir vatandaşımızın açlık grevi yapmasını arzu etmeyiz. Yaptıkları iş insani değildir, yasal da değildir. Ancak sorumlusu sendikalardır'' değerlendirmesinde bulundu.

Sürekli olumlu adımlar attıklarını anlatan Erdoğan, şimdi sıranın Tekel işçilerinde olduğunu söyledi. Tekel işçilerinin kendilerini yanlışa sevk eden sendika yöneticilerine uymaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Onların mağduriyetini yarın o sendika temsilcileri gidermeyecek, onun da haberini vereyim kendilerine. 4/c'ye girdi girdi. Girmediği takdirde o sendika temsilcileri, onların şu anda düştükleri durumu düzeltmeyecekler. Yani işsizliklerini gidermeyecekler. Biz çözüm önerdik bu kadar, bu çözümden istifade edenler edecek.

Bu ülkenin işsizleri benim ne kadar sorunumsa Tekel işçilerinin de sorunu olmalıdır. Şöyle başını iki elinin arasına almalıdır, 'yahu ben bunu buldum' hamdolsun. Ama bunu hiç bulamayan benim işsiz kardeşim var. Bunu düşünmesi lazım. Ama bunlarda bu yok. Ben bir kez daha bu eylemin sona erdirilmesini kendilerine rica ediyorum. Şunu da söyleyeyim, şu andan itibaren bir adım daha bu iş oynamaz. Bitti bu iş. Çünkü Tekel eylemi Tekel işçilerini aşmış, hak arama gayesinden uzaklaşmıştır. Muhalefetin, medyanın ve marjinal örgütlerin istismar mekanizması haline gelmiştir. Tekel işçileri kendilerini kullandırmasın. HÜkümete karşı bu sinsi operasyonun aleti olmasın.''

KAYNAK: HABER 7
YORUMLAR 82
  • osman 14 yıl önce Şikayet Et
    ..... Allah milletimizi sizin şerrinizden korusun...
    Cevapla
  • aslan aslan 14 yıl önce Şikayet Et
    MENDERES İN İPİNİDE MHP Mİ ÇEKTİ ACABA. bunlar ortalığı karıştırıp sonra masum havasına bürürnüyorlar. acaba merhum menderes e demi aynı oyunu oynadılar.
    Cevapla
  • sökmez 14 yıl önce Şikayet Et
    Bir erken secim olsa ne degicek düsündünüzmü. SAyin Baykal ve Bahceli ye bir soralim Diyelimki Mayista secim var ayni gecmis dönemlerde oldugu gibi her 18 ayda bir secim peki bir secim maliyeti ne kadar bir hesaplayin bakalim birde bol keseden atanlar vardi 2 Anahtar veriliyordu sonra ne oldu su 7 seneye bir bakin 1 Dalar kacti simdi kac 1 kacti simdi kac 1 kg un kacti simdi kac sonra Ekmek kac seneden beri ayni fiyatta bilinki su Petrol Fiyatlari olmasaydi bugün yapilan yatirimin 2 kati yapilirdi artik Meclis TV seyretmiyorum cünki Ic Düsmanlar azdi
    Cevapla
  • sökmez 14 yıl önce Şikayet Et
    Türkiyede kac milyon görme engeli var acaba. Yapilan hizmet olmasa idi ne olacakti ne cabuk unuttuk 1 gecede 1 Dolarin 600 binden 1,2 Milyon oldugunu ne cabuk unuttuk Basbakanin saginda solunda Baston gibi dikelen Genel Baskanlari yazziklar olsun bu nankörlüge su Antalya 7 yilda ne kadar Atl gecit yapildi hemde yildirim hiziyla ne kadar Kapali Pazar yapildi Ne kadar Modern bir sehir oldu Dip loooo mattt uyanin gaflet uykusundan Bir Ata sözü var Yigidi öldür ama hakkini yeme diye basimiza tarihe gececek bir Basbakan ve ekibi var ama bilen yok cok yazik
    Cevapla
  • dip lo MAT 14 yıl önce Şikayet Et
    antalyadan olan vatandaşa cevap (2). bu kadar imkansızlık ve borç içinde bu bile bir çaba daha önümüzdede zaman var..türel o kadar bütçe, transfer ve borç ile Adliye binası, Devlet hastanesi ve yürüyen merdivenli üst geçit yaptı başka ne var ben sana soruyorum? ayrıca daha 1 yıl olmadı akaydın geleli..emin ol bu kadar imkansızlık içinde türelin yaptığının aynısını yapar..
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Milyonlar dört gözle bekliyordu! 2025 hac kuraları sonuçları açıklandı!
Bakan Tunç'tan önemli açıklamalar: Burası DGM'de yargılandığım yer