Tavuk bacağı erkeğin olunca feminist oldu
Gazeteci Yazar Nevval Sevindi, kadın kimliği konusundaki duyarlılığını anlattı. Sevindi, bu duyarlılığı kazanmasına neden olan pişmiş tavuk bacağı hikayesini feminist düşünceye adım attığı tarih olarak açıklıyor.

Emeti Saruhan'ın haberi
Kadın Eserleri Kütüphanesi'nin başına getirilen Gazeteci Yazar Nevval Sevindi kütüphanenin düşünsel hayatımıza ve kadın tarihimize katkılarını anlattı. Kütüphanedeki belgeler sayesinde Osmanlı kadınının ne kadar aktif ve hakları söz konusu olduğunda nasıl mücadeleci olduğunu öğrendiğimizi anlatan Sevindi, kendisinin kadın kimliği konusundaki duyarlılığının başlamasını ise annesinin pişirdiği tavuğun bir bacağını babasına bir bacağını abisine vermesiyle tarihliyor.
Kadın Eserleri Kütüphanesi'nin sorumluluğunu ne zaman omuzladınız?
Son genel kurulumuz Şubat'ta yapıldı. O zaman vakıf başkanı oldum. Daha önce genel kurul üyesi olarak görev yapıyordum.
Kütüphaneyle yolunuzun ilk kesişmesi nasıl oldu?
Kuruluşundan hemen sonra girdim. Sosyal aktiviteleri yapmakla sorumluydum. İlk halka ve entelektüel dünyaya açık toplantıları, sempozyumları, panelleri, sergileri yaptım. Kütüphane "belge yoksa, tarih yok" sloganı ve kadın derneği oluşturma düşüncesiyle kuruldu.
Türkiye'de nasıl kuruldu Kadın Eserleri Kütüphanesi?
1990'da 5 kadın kurucu üye ile vakıf olarak kuruldu. Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı. Şu an bulunduğu binayı restore edip vakfa veriyorlar. Eski bir Bizans yapısı. 100 kitapla başladık şu an bir milyondan fazla kitap, dergi ve arşiv var. 21 yılda böyle bir sonuç aldık. Vakıf 28 genel kurul üyesi ile çalışıyor. Bunların büyük çoğunluğu akademisyen, gazeteci, kütüphaneci, çeşitli alanlardan mesleklerden kadınlar.
Kütüphane nasıl ayakta duruyor?
Kolay değil. Batı ülkelerinde ya devlet destek veriyor, ya yerel belediyeler destek veriyor ya da büyük üniversitelerle evlilik yapıyorlar. Çünkü belge biriktirme zahmetli, neme, yangına ve afetlere karşı korumak zorundasınız. Kütüphane 21 yıldır sponsorluk ve burada çalışanların emeği ile bugüne geldi.
Düşünsel hayatımıza katkısı ne?
Çok sayıda yayınla fikir hayatına katkıda bulundu. Biz ön yargılardan oluşan kanaatlerin bilgi olarak sunulduğu bir Osmanlı kadını imajına sahiptik. Ortaya çıkardık ki, Osmanlı kadınının hiç de söylenildiği gibi evinde oturan dünyadan bihaber ve de koca bekleyen bir kadın değil. Tam tersine dünya ile ilişkileri son derece güçlü, 1800'lerin ortasında başlayan feminist harekete dahil olan, onun sonucunda yüzlerce dergi ve kitap yayımlarak hatiplik yapan bir kadın. Bu kitap ve dergileri 20. yıl projemiz kapsamında Latin harfleri ile birebir bastık. Bu konuda bilgi edinmek isteyenlere büyük bir ufuk sunuyor aslında. Hanımlara mahsus gazete 1895 yılında basılmış. Osmanlı'daki ilk kadın dergisi. Ülke ile ilgili bilgiler, toplumsal, sosyal olaylar var. Kadına dönük, kadın erkek ilişkisi, kız çocuklarının eğitimi ile ilgili çok ciddi eğilim var.
Osmanlı kadınları feminist bir düşünceye sahip o halde?
Osmanlı kadınları feminizm sözcüğünü ilk kullanan ve feminizmin özellikle kız eğitimine yönelik konularında çok çalışan kadınlar. 1930'da "kadın erkek müsavi değildir ama bundan sonra müsavi olacaktır." diyorlar. Osmanlı, Balkan Savaşı, Kırım Savaşı, Yemen Savaşı bütün cephelerde kırılıyor. Ailelerde erkek kalmıyor, kadın iş gücüne ihtiyaç duyuluyor. Kurtuluş Savaşı sonrası Cumhuriyet kurularak, değişim heyecanı ile yanan toplumun çekim gücünü oluşturan kadın iyice sahneye çıkarılıyor ve cumhuriyet kadınlarla kuruluyor. Türkiye'yi dünya sahnesine çıkaran kadın yüzleri oluyor ve mesleklerinde dünyada ilk olan kadınlar var. 1950'lerde Amerika'daki kimyagerler toplantısında Remziye Hisar hanımefendi tek kadın.
Ama günümüzde feminizmin olumsuz bir algısı var toplumumuzda. Neden?
Feminizm algılanmasındaki yanlışlık bilgisizlikten ve cahillikten. Feminizm ilk doğduğunda eğitim hakkı, oy hakkı alma, kadının kapitalizm tarafından ezildiği dönemde kendisinin ve ailesinin hakkını arama dönemi. Süt emzirme gibi çocuğa vakit ayıracağı şeyi kopararak almak zorunda. Feminizm tek dalga olarak kalmıyor. Çünkü ihtiyaçlar değişiyor. 2. dalga da Avrupalı kadınların bizimkilerin beğenmediği nosyonu. Kadın çocuk doğurmasın, evlenmesin, kendi hayatını yaşasın, bireysel olarak varolsun, topluma karışsın. Bu dalga buraya erkek düşmanlığı olarak yansıtılmış.3. dalgada ise durum değişti. Eşitlikten çok denklik kavramı ortaya getirildi. Kadın erkek kendi fıtratında olmalı, çocuk da doğururum ailem de olsun ama çalışayım vatandaşlık haklarıma sahip olayım diyerek daha bütüncül bir kavrama geçildi. Feminizmin Türkiye'de kötülenmesi 2. dalga feminizmi modelleyen ve oradan duyduklarını derinlemesine değil yüzeysel olarak bireysel özgürlük diye anlatılmasının toplumdaki kültürel reaksiyonudur.
Kadınlar neden Kadın Yazar oluyor da, erkekler sadece yazar oluyor?
Evet. Erkek yazar denmiyor ama kadın yazar deniyor, kadın avukat deniyor, ya da yönetici olunca kadın yönetici diye röportaj yapılıyor, bravo tebrik ederiz. Ama 1500 tane erkek çalışıyor zaten orada ama o önemli değil. Böyle yapıldığı için siyasette de medyada da kadına vitrin anlamı kazandırılıyor. Vitrin muamelesi gördüğünüz algısı oluşturuluyor.
Bir de kadın kotası meselesi var...
Medyada kadın yönetici fazla yok zaten. Bütün yağlı ballı yerlerde erkekler oturuyorlar. Evde en çok çalışanın kadın olduğu gibi çok çalışılacak ve 5 işe birden yetişilecek bölümlerde de kadınlar çalışıyor. Medyanın kadın dili hala çok kötü, cinsiyet ayrımcılığı yapan tahrik edici bir dil. Erkekler cinnet geçirip öldürüyor ama kadınlar yoldan çıkıp öldürüyor. Medya kadını süs ve eğlencelik bir malzeme olarak gözümüze sokuyor ve diğer özelliklerini ciddiye almıyor.
Siyasette de erkekler ne kadar müsaade ederse kadınlar o kadar siyasetin içinde olabiliyor. Yanlış mı düşünüyorum?
Aynen böyle oluyor. Siyasete girip bunu değiştirmeye çalışan bir kadın olarak bunun değişmez sınırlarını ve erkeklerin birbirine olan tutuculuğunu biliyorum. Bir kadının siyasette rol alabilmesi için hem bir erkekten daha kaliteli okumuş çalışması ahlaklı olması çocuklarını büyütmüş olması bütün bunları yapması gerekiyor bu da yetmiyor paşa gönülleri isteyecek sizi koyacaklar. Listelerde seçilecek kadınların sayısı 2 elin parmaklarını aşmayacak kadar. Siz de bulunun diye listeye konuluyor.
Belki yeterince talep de yoktur. Kadınlar meclise girmek istiyorlar mı?
KADER'in kurucularındanım ben. Kampanya yapıyoruz 275 kadın milletvekili istiyoruz diye ama toplamda o kadar aday bile yok. En yüksek kadın sayısı bu meclisti. Yüzde 10 yeni mecliste yüzde 10 da tutmayabilir. Türkiye'nin en azından yüzde 30'unun kadınlardan oluşması çok önemli.
Sizin kadın kimliğine karşı duyarlılığınız ne zaman başladı?
Annem pişirdiği tavuğun 2 bacağından birini babama birini erkek kardeşime verdiği zaman (gülüyor) önce neden 4 bacaklı olmadığını düşünüp sonra da neden 2 bacaktan birinin oraya gitmediğini düşündüğümde...
KÜTÜPHANE İÇİN SPONSORLAR ARANIYOR
Kütüphane için öncelikli planlarınız neler?
İlk başta daha temel problemlerimiz var. Elimizde çok sayıda belge olmasından dolayı yer problemimiz var. Bunu aşmak için kompakt raf sistemi gerekli. Yangına karşı yapılması gereken bir teknik alt yapı var. Sponsor arıyoruz 25. yılımız için sergi kitap basımı çalışmalarımız var. Bu sene takı konusunda bir ajanda hazırladık. Bunun için de sponsor arıyoruz.
Malzemelerin dijital ortama geçirilmesi gibi bir çalışmanız var mı?
Evet ama onun için de sponsora ihtiyacımız var. Saklama koşulları açısından dijital ortama geçirilmesi daha iyi fakat eleman ihtiyacımız var gönüllü arıyoruz. Emekli olmuş kütüphaneci kadınlar ya da ne iş yapayım diye düşünen kadınlar varsa burada ne gibi bir iş var öğrenip beğendikleri bir işe gönüllü oalrak katılabilrler veya maddi katılım sağlayabilirler kapımız açık herkese. Hanımları hayra davet diyebiliriz. Bu da bir hayır çünkü
Bir taraftan kütüphane, bir taraftan kitap yazıyorsunuz, bir taraftan televizyon programı yapıyorsunuz. Nasıl organize olabiliyorsunuz?
Hayatta hiçbir zaman tek işte çalışmadım. Hayatta hep 4- 5 işim oldu. Organize etme başarım erken kalkmam ve günü çok iyi değerlendirmem, sistematik düşünüp çalışabilmem, yaptığım her şeyi severek yapmam sayesinde. Arada yemek yapmaya bile vakit bulabiliyorum. Gece erken yatıp erken kalkıyorum.
YENİŞAFAK-PAZAR