Kadına şiddet insan hakkı ihlali oluyor

Türkiye'nin öncülüğünde kadına yönelik şiddet, imzaya açılan sözleşmeyle insan hakları ihlali kapsamına alınıyor. Sözleşmeye 48 ülke imza atacak, ilk imzayı Davutoğlu attı.

Kadına şiddet insan hakkı ihlali oluyor
Kadına şiddet insan hakkı ihlali oluyor
GİRİŞ 11.05.2011 11:00 GÜNCELLEME 11.05.2011 11:00
Bu Habere 2 Yorum Yapılmış

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 121. toplantısı çerçevesinde, "Avrupa Konseyi Kadına Karşı ve Ev İçi Şiddetle Mücadele ve Bunun Önlenmesi Sözleşmesi" imzaya açıldı.

Çırağan Sarayı'nda yapılacak olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 121. toplantısı öncesinde imzaya açılan sözleşmeye, ilk olarak Bakanlar Komitesi Dönem Başkanı ve evsahibi Türkiye adına Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu imza attı.

Sözleşmeyi şimdilik Türkiye dahil 12 ülke imzaladı. Bu ülkeler şunlar: "Türkiye, Avusturya, Almanya, Yunanistan, İzlanda, Karadağ, Portekiz, Finlandiya, Fransa, İspanya, İsveç Slovenya."

Söz konusu sözleşme metni "Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi", "Şiddet mağdurlarının korunması", "Suçluların cezalandırılması" ve "Kadına karşı şiddetle mücadele alanında bütüncül, entegre ve koordineli politikaların uygulanması" ilkeleri çerçevesinde hazırlandı.

Fiziksel ve cinsel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kadın sünneti ve namus cinayetleri gibi konularla ilgili hükümler içeren sözleşme, devletin kadına yönelik şiddet konusunda sorumluluktan muaf tutulamayacağını vurguluyor.

Sözleşmede, taraf devletlerin şiddet eylemlerini her koşulda önleme ve şiddet mağdurlarını koruma sorumluluğuna geniş yer veriliyor. Sözleşmede kadınların şiddete maruz kalmadan ve şiddet mağduru olduktan sonra korunmasıyla ilgili düzenlemeler yer alıyor. Sözleşme, taraf devletleri kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetle mücadeleyi sağlamak üzere ceza hukuku alanında somut önlemler almakla da yükümlü kılıyor. Şiddet mağdurlarına ücretsiz hukuksal destek sağlanmasını öngörüyor. Ayrıca, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ile ilişkili iltica talepleri ve geri göndermeme ilkesi konusunda güvenceler getiriyor.

Taraf devletlerin kadın-erkek eşitliği, kadına yönelik şiddet, karşılıklı saygı konularını eğitim müfredatına eklemelerini öngören sözleşme, yine taraf devletlerin uygulamalarını izlemek üzere bir denetim mekanizması oluşturulmasını içeriyor.

Türkiye'nin başkanlığını yaptığı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bu sözleşmeyi 7 Nisan 2011'de Strasbourg'da onayladı. Müzakereleri yaklaşık üç yıl süren sözleşme, bu konuda Avrupa'daki en önemli hukuki düzenleme olarak kabul ediliyor.

ŞİDDETLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantısı kapsamında imzaya açılan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından ilk imzanın atıldığı "Avrupa Konseyi Kadına Karşı Ve Ev İçi Şiddetle Mücadele Ve Bunun Önlenmesi Sözleşmesi" ile kadına karşı şiddet, ilk kez açıkça insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak tanımlandı.

11 bölüm ve 81 başlıktan oluşan sözleşmenin birinci bölümünde sözleşmenin amacı; kadınların her türlü şiddete karşı korunması, şiddetin önlenmesi, yargıya taşınması, kadına karşı her türlü ayrımcılığın elimine edilmesi ve kadın erkek eşitliğinin teşvik edilerek kadının konumunun güçlendirilmesi, aile içi ve kadına yönelik şiddete karşı korunma sağlanması ve mağdurlara yardım için yasaların çıkarılması, gerekli önlemlerin alınması olarak belirtiliyor.

Sözleşmede "ev içi şiddet"ten, aile içinde, eski ya da mevcut eş ya da partner tarafından aynı ya da farklı ikametlerde uygulanan her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet kast ediliyor. Sözleşmede kadına yönelik şiddet, "insan hakları ihlali ve kadına karşı bir tür ayrımcılık" olarak kabul ediliyor.

Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin, çoğunlukla diğer bireylerce yapılmasına karşın devletin sorumluluktan muaf tutulamayacağına işaret edilen sözleşmede, devletin şiddet eylemlerini her koşulda önleme ve mağdurları koruma sorumluluğuna geniş yer veriliyor.

Sözleşmede, yine kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetle mücadelede sadece hükümetlerin çabalarının yeterli olmayacağına ve bu alanda bütüncül yaklaşıma ihtiyaç bulunduğuna dikkat çekiliyor. Sözleşme metninde, ulusal parlamentolar ile medya ve sivil toplum kuruluşlarının kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetle mücadele bağlamındaki sorumlukları ile bu alanda sağlayabilecekleri katkılara ilişkin düzenlenmeler getiriliyor.

Söz konusu sözleşmenin taraflarından kadına karşı her türlü ayrımcılığı kınamaları, vakit kaybetmeden kadına karşı şiddetin ve ayrımcılığın önlenmesi için gerekli yasal ve diğer önlemlerin alınarak bunun pratikte uygulanmasının sağlanması isteniyor.

Cinsel şiddete uğrayan kadınlar için de sözleşmede, mağdurlar tarafından kolay erişilebilen, fiziki ve psikolojik tedavi ve destek sağlayacak merkezlerin kurulması isteniyor.

Sözleşmede, çocuk ya da yetişkinlerin evliliğe zorlanmasının suç olduğu belirtilerek, zoraki evliliklerin, mağdura ekonomik ya da yönetimsel bir külfet oluşturmadan feshine imkan tanıyıcı yasal düzenlemelerin yapılması talep ediliyor.

Bu sözleşmeye taraf ülkelerin denetlenmesi için de bir gözlem mekanizmasının (GREVIO) kurulması planlanıyor. Seçimle belirlenecek ve en az 10, en fazla 15 kişilik uzmanlardan oluşacak bu grup, sözleşmeye taraf ülkelerdeki uygulamaları gözlemleyecek.

SÖZLEŞMENİN HAZIRLANMASI

"Avrupa Konseyi Kadına Karşı Şiddet ve Ev İçi Şiddetle Mücadele ve Önlenmesi Sözleşmesi", 7 Nisan 2011 tarihinde Türkiye'nin başkanlığını yaptığı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nde kabul edildi.

Sözleşme mevcut haliyle, kadına karşı şiddetle mücadele alanında fark yaratabilecek nitelikte ve son yıllarda Avrupa'daki en önemli hukuki düzenleme olarak kabul ediliyor. Sözleşme, Avrupa Konseyi Sözleşmesi olmakla birlikte, üye olmayan devletlerin katılımına açık. Sözleşmeye mümkün olabilecek en geniş katılım hedefleniyor.

Müzakereleri yaklaşık üç yıl süren sözleşmenin ilk günden itibaren en güçlü destekçilerinden biri olan Türkiye, sözleşmenin yazım çalışmalarına aktif katkı sağladı.

Sözleşmenin hazırlanması ve kabulü, Türkiye'nin Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığı'nın en önemli başarılarından birisi olarak görülüyor.

KAYNAK: AA
YORUMLAR 2
  • tuncay tezel 12 yıl önce Şikayet Et
    TÜRKİYE DÜŞÜNCEDE, KÜLTÜRDE, MANEVİYATTA DÜNYA LİDERİDİR. Allah gücümüzü, imanımızı daha da arttırsın, kültürümüzü, ilmimizi, sevgimizi daha da arttırsın.
    Cevapla
  • ozgur kılıç 12 yıl önce Şikayet Et
    Çok güzel. Bravo artık sokak ortasında veya evde dayak yiyen kadınlar gormek istemiyoruz Türkiyede kadına şiddete çok caydırıcı cezalar verilmeli ki ancak kesilsin.Bizde kocalar karılarını sanki kendisinin eşyası gibi goruyor aynı şekilde hayvanlarına da oyle davranıyorlar bu ne dine uygun ne de mantığa gerçek müslüman acımasızca karısını dövmez sinirliyse dayanamıyorsa o konuşmayi uzatmaz çeker gider şiddetle bişey çözülmeyeceğini öğrenmemiz lazım
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Son Dakika: Erdoğan'dan 1915 mesajı!
Mısır: Arap dünyasında Filistin için hareketlilik var