Tevrat ve Kur'an'a göre dünya nasıl yaratıldı?

Kuran Araştırmalar Grubu yöneticilerinden Maurice Bucaille, Tevrat ve Kur'an'a göre dünyanın yaratılışını araştırdı. İşte iki kutsal kitaba göre, dünyanın oluşumu ve insanoğlunun dünyada yaşamaya başlaması...

Tevrat ve Kur'an'a göre dünya nasıl yaratıldı?
Tevrat ve Kur'an'a göre dünya nasıl yaratıldı?
GİRİŞ 04.09.2004 14:56 GÜNCELLEME 04.09.2004 14:56
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Dünyanın oluşumuyla ilgili birçok iddialar, konuşmalar var. Tevrat–Eski Ahid'e göre dünyanın yaratıldığı tarih ve insanın dünyaya ayak bastığı tarih kesin olarak veriliyor. Kur'andaki evrenin oluşumu anlatılırken ise şu noktaya dikkat çekiliyor: 'Kur'an gökler ve yerden hangisinin önce hangisinin sonra yaratıldığını bildirmez.' İşte Tevrat'a göre bildirilen tarihler ve Kur'an'ın anlattığı evrenin mucizevi oluşumu;



Tevrat –Eski Ahid’de göre dünyanın yaratıldığı tarih ve insanın dünyaya ayak bastığı tarih:



Eski Ahid’de verilen bilgilere dayanılarak hazırlanmış bulunan İbrani takvimi, bu tarihler için çok kesin rakamlar vermektedir. Buna göre 1975 miladi yılının ikinci yarısı, dünyanın yaratılışının 5736’ıncı senesinin başlarını karşılıyor. Kendi yaratılışı dünyanınkinden birkaç gün sonra olan insan, bu durumda Yahudi takviminin yıl olarak dünya için verdiği rakamın gösterdiği yaştadır.



Çağdaş bilim bu konuda bize ne bildiriyor? Evrenin teşekkülüne ilişkin kesin rakamlar veriyor şeklinde bu soruya cevap vermek güç. Güneş sisteminin teşekkül devri, hakkında rakam verebilen tek devirdir. Çünkü zaman içindeki yerini doyurucu bir yaklaşımla tesbite en elverişli olan devir budur. Bizimle bu dönem arasında geçen zamanın, dört buçuk milyar sene olduğu hesaplanmaktadır. Bu durumda, Eski Ahid’den alınan bilgilerin neticeleriyle bugünün kesinleşmiş bu gerçeği arasında ne kadar büyük bir sene farkının bulunduğu ortadadır.





Kuran’a göre evrenin temel oluşum seyri ve bu seyrin sonunda alemlerin ortaya çıkışı



Evrenin temel oluşum sürecini meydana getiren olayların kısa bir sentezi, Kuran’ın şu ayetleri ile bildiriliyor:



“Kafirler görmezler mi gerçekten de göklerle yer birdi de biz onları ayırdık ve her şeyi su ile canlı kıldık? Hala mı inanmazlar?” Sure 21, ayet 30



EVRENİN GAZ AŞAMASI



Büyük Patlama'dan (Big Bang) sonra Dünya'mızın, Güneş'in, yıldızların hemen oluşmadığını biliyoruz. Evren hiçbir yıldız oluşmadan önce bir gaz bulutu şeklindeydi. Bu gaz bulutunun ana maddesi Hidrojen'di. Hidrojen'den sonra ise en çok var olan madde Helyum'du. Bu gaz bulutunda daha sonra oluşan sıkışmalar ve yoğunlaşmalar yıldızların, gezegenlerin oluşumunu sağladı. Bugünkü Dünya'mız, Güneş'imiz, gece görebildiğimiz yıldızlar hep bu gaz bulutunun bir alt kümesiydi. Bugün bunları keşfedebilmemiz bilim tarihinde, arka arkaya yapılan birçok buluşun, gözlemin, laboratuvar çalışmasının sonucudur.



UÇUŞAN GAZLAR BİR GÜN MANOLYALARA DÖNÜŞECEK



Kuran'ın bilimsel mucizelerinin sadece, bir mucize oluşsun, Kuran'ın dediğinin doğruluğu birgün anlaşılsın diye söylenmediğini görüyoruz. Evet, tüm bu mucizelerle Kuran'ın Allah tarafından gönderildiği, Kuran'la hiçbir kitabın yarışamayacağı ispat ediliyor. Aynı zamanda mucizeyi oluşturan ayetler çok önemli bilgiler veriyor, Allah'ın yaratışındaki inceliklere, olağanüstülüklere dikkat çekiyor. Hiçbir Kuran ayeti 'Bir gün Bush diye bir Amerikan başkanı olacak, onun oğlu da...' şeklinde haberler vermiyor. Kuran'ın, indiği dönemde bilinemeyecek olan bir bilgiyi, mucizevi bir şekilde söylemesi tek önemli nokta değildir. Aynı zamanda bu sözün kendisi de insanlara önemli bir bilgi vermektedir.



Aynı zamanda bu sözün kendisi de insanlara önemli bir bilgi vermektedir. Bu ayeti (41- Fussilet 11) örnek alırsak, Kuran'ın 1400 yıl önceden Evren'in daha önce gaz halinde olduğunu açıklaması bir mucizedir. Fakat bir patlamayla tüm maddenin sürekli genişleyen bir şekilde Evren'i oluşturduğu bir ortamda Evren'in gaz haline mahkum olmaması, Allah'ın maddenin içine koyduğu yasalar çerçevesinde bu gazdan yıldızların, gezegenlerin, insanların, manolyaların oluşması da Allah'ın yaratılış mucizesidir.



Newton'dan sonra Güneş'in bir gaz bulutunun sıkışmasıyla oluştuğu fikirleri ortaya atıldı. Örneğin Laplace 'Dünya Sistemlerinin İzahı' adlı 1796 yılında basılan kitabında Güneş'in gaz bulutlarının çekim gücüyle sıkışması sonucunda oluştuğunu ve Dünya'nın Güneş'ten koptuğunu ileri sürdü. Daha sonra İngiliz fizikçi Clerk Maxwell Dünya'nın Güneş'ten koptuğuna matematiksel yaklaşımlarıyla itiraz etti. 1943 yılında Weizsocker, sonra Ter-Haar, Chandiosekhor ve Kuiper teoriler geliştirdiler. Mount Wilson ve Palamar'da teles-koplar ile yapılan gözlemler de tartışmaya dahil oldu(Dünya'nın Güneş'ten ayrılıp ayrılmadığına dair Kuran'da bir açıklama yoktur.) Dünya'nın Güneş'ten kopup kopmadığı tartışma konusu olmuştur ama Evren'in daha önce gaz şeklinde olduğu hususunda bir tartışma yoktur. Allah bizi ısıtan Güneş'i de, mavi okyanusları da, müziğin notalarını da, yemeklerin lezzetini de birbirinden hızla ayrılan gaz bulutundan yaratmıştır.



Artık dileyen O'nu (Kuran'ı) düşünüp öğüt alsın. 80-Abese Suresi 12



Kaynak: Kuran Araştırmalar Grubu, Maurice Bucaille (Fransızcadan çeviren: Doç. Dr. Mehmet Ali Sönmez)

YORUMLAR 1
  • ahmet tevfik A-T-S 13 yıl önce Şikayet Et
    Ozan Uğur Işılak. Onunla Aynı Dönemde Yaşamış Olmak Bile Büyük Şans...
    Cevapla
DİĞER HABERLER
ABD'den İsrail'e Suudi Arabistan uyarısı
Milli Eğitim Bakanı Tekin'den öğretmen atamalarına ilişkin açıklama