|
|
Keratin pullarla kaplı deri tabakası Furcifer verrucosus'u koruyor |
|
| Madagaskar dışında bukalemun dağılımı sınırlı. Geri kalanların çoğunluğu Afrika ve Arabistan Yarımadası’nda yaşıyor. Nadir de olsa Hindistan'da ve İspanya, Girit gibi Akdeniz bölgelerinde de görülüyor. Amerika kıtasında ve Avustralya’da bukalemun bulunmuyor. Madagaskar’da üç endemik bukalemun türü yaygın: Brookesia, Calumma ve Furcifer... Brookesia bukalemunları çok küçük ve genellikle orman tabanında, kuru yapraklar arasında dolaşıyorlar. Grubun en küçük üyesi 'Brookesia minima'nın boyu 3,2 santimetre kadar. Renkleri kuru yapraklara uygun olduğundan bunları yerde arayıp bulmak çok zor. Ağaç üstünde yaşayan bukalemunlar, gün ışığında yapraklı bir dalda otururken, etraflarındaki çalılıkların gölgesini taklit edecek şekilde siyaha ve uçuk kahverengi lekelerle süslenmiş bir yeşile bürünüyorlar. Akşam yaklaşıp, gün ışığı azaldığında, rengi grimsi yeşile ve daha sonra da sarı lekeli donuk bir kahverengiye dönüşüyor. Ama, bu gizlenme uzmanı hayvanların, istedikleri her renge girme özgürlüğüne sahip olduklarını sanmayın. Renklerini sadece kendi türlerinin sahip oldukları renk yelpazesi çerçevesinde değiştirebiliyorlar. Her türün sahip olduğu temel renkler, hayvanın yaşam şekline ve çevresel koşullara bağlı. Birbirine tıpatıp benzeyen iki bukalemuna rastlamak mümkün değil. Renk değiştirme eylemi, yaygın olan inancın aksine, nadiren kendini gizlemeyi hedefliyor. Bu eşsiz yeteneğini, daha çok karşı cinsi ya da rakibini etkilemek amacıyla kullanıyor. Her ne kadar kendileri için seçtikleri bölgede birbirleriyle karşılaşmadan yaşasalar da, bir erkeğin kendi türünden başka bir erkekle karşılaşması gerginliğe yol açıyor. Kavgaya tutuşmadan önce, karşılıklı olarak renklerini değiştirmeye başlıyorlar... Stres de renk değişimi için bir etken: Çiftleşmek istemeyen ve sıkıştırılan dişiler kızgınlıklarını kızararak, rekabet eden erkekler ise siyaha dönüşerek ifade ediyorlar. Ancak bukalemunlar en etkileyici gösteriyi, karşı cinse saklıyorlar. Erkek bir dişiye rastladığında, hücrelerinde ne kadar renk varsa ortaya döküyor. Eğer dişinin gönlü varsa, o da karşılık veriyor.
|
|
Yetişkin bir yer bukalemunu |
|
| Bilim adamları, Madagaskar'daki yağmur ormanlarının yanmaya devam etmesi veya farklı nedenlerle yok olması sonucu geleceği tehlikeye giren bu türler için, yeni yaşam ortamları kurmaya çalışıyorlar. Ancak bu oldukça güç. Çünkü, birçok tür, büyük ve iyi havalandırılan teraryumlara (aslına uygun hazırlanan özel biyolojik ortamlar) ihtiyaç duyuyor. 5 santigrat dereceyi aşan ani sıcaklık değişimleri, bu hassas canlıların ölmesi için yeterli. Kuşkusuz tamamen sabit koşullar da aynı etkiyi yaratıyor: Kurak, yağmurlu, sıcak ve soğuk hava koşullarının aynen taklit edilmesi gerekiyor. Ayrıca, bazı türlerin yumurtalarının bir yıldan daha uzun bir süre, gevşek toprağın yaklaşık 20-30 santimetre altında gömülü kalması gerekiyor. Bu süre, dikkat edilmediği takdirde mantarlar ve diğer küçük hayvanların yumurtayı ele geçirmeleri için yeterli bir süre. Bugüne kadar nedeni hiçbir şekilde saptanamayan 'ani ölüm sendromu'nu da unutmamak gerekiyor. Bukalemunlar, bir gün önce gayet sağlıklıyken, ertesi günü 'istemli' olarak ölebiliyorlar; kısa süre önce çiftleşen ve iyi beslenen az rastlanan örnekler, birkaç saat sonra teraryumun zemininde ölü bulunabiliyorlar. Amerikalı bukalemun uzmanı Linda J. Davison, bu durumun, bu canlılarda bulunan ve kuşlarınkine benzeyen karmaşık akciğer sisteminden kaynaklandığını tahmin ediyor. Hastalanan bir bukalemunun, kısa bir süre sonra öleceğine hep kesin gözle bakılıyor. Endemik bukalemun türlerinin çoğu, içinde bulundukları ortamda tek yaşamak istiyor. Yanında fazladan bir komşuya katlanamıyor, yani oldukça geçimsiz. Bu da, her örnek için ayrı bir ortamın hazırlanmasını gerektiriyor ve maliyeti yükseltiyor. Araştırmacılar kaybolmaya yüz tutan bukalemun türlerinin artık fazla bir şanslarının kalmadığını düşünüyorlar. Bu bölgedeki hayvan ve bitki örtüsünün büyük bir bölümü endemik. Dolayısıyla, bukalemunların başka ortamlara uyum sağlayıp, yaşamlarını buralarda sürdürmeleri güç görünüyor. Bütün bir alana yayılmış türlerde toplu ölümler görülmeye başlandı; gemi batmak üzere... O nedenle, bilim adamları bu canlıları daha iyi tanıyabilmek ve elde ettikleri bilgilerle onlara yeni yaşam alanları sağlayabilmek amacıyla araştırmalarına hız verdiler...
|