Darbe isteyen Ferhan Şensoy'a tepki

'Büyükanıt darbe yapsa sabah davul çalar kutlarım' diyen komedyen Ferhan Şensoy'u kınayan meslektaşları, davul çalmak için ille de darbe yapılması gerekmediğini söylediler...

Darbe isteyen Ferhan Şensoy'a tepki
Darbe isteyen Ferhan Şensoy'a tepki
GİRİŞ 06.11.2006 09:22 GÜNCELLEME 23.11.2019 12:25

Ferhan Şensoy, Vatan Çikolata ekine verdiği röportajda, 'Bütün askeri darbelere karşı olmuş biri olarak canım darbe istiyor. Yobazlıktan çok sıkıldım. Yarın askeri darbe olsa çok mutlu olurum. Atatürk ilkeleri nerede! Büyükanıt darbe yapsa, sabah erkenden kalkıp, davul çalıp kutlarım' diye konuşunca meslektaşlarından tepki aldı.

Kim ne dedi

Ali Poyrazoğlu: Böyle yorumlar yapmak ayıptır ve tiyatroculara da yakışmaz. Bir demokrat olarak, onun ağzına biber sürerim.

Nejat Uygur: Ben bir asker oğluyum, oynamak için illa darbe olması gerekmez, canı isteyen çıkıp göbek atar. Dramatik buldum. Hep komedi oynadı belki dram yapmak istemiştir.

Metin Serezli: Tiyatrocuların her söylediğinin doğru olduğu düşünülemez. Herkesin kendine göre bir görüşü vardır, bu da onun görüşüdür saygı duyuyorum. Bunun için görüşüm çok açık, darbe istemiyoruz. Ülkemizden hiç kimsenin de isteyeceğini tahmin edemiyorum.

 

(Hürriyet)

 

 

FERHAN ŞENSOY NELER SÖYLEMİŞTİ?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Büyükanıt darbe yapsa sabah davul çalar kutlarım
 

 

 

Ferhan Şensoy'la Rejans'ta akşam yemeği yiyoruz. Ortaokul yıllarında babasıyla oturduğu masada.. O zamandan beri hep aynı masada otururmuş.. Yerini hiç değiştirmemiş. Bu masanın 'asıl' özelliği ise aynı zamanda Atatürk'ün de yemek yediği masa olması.. Rejans 1930'lu yıllardan bu yana tarihe tanıklık ediyor. Atatürk'ün masasında, usta tiyatro adamı Ferhan Şensoy'la sanat, siyaset ve tiyatro üzerinde derin bir sohbete dalıyoruz..

• Rejans’ı ilk nasıl keşfettiniz?
Ben Samsun’da doğdum sonra ortaokula yatılı olarak okumak için Galatasaray Lisesi’ne geldim. Babam senede bir ay yanıma gelir, bana İstanbul adabını öğretirdi. Çünkü ben taşralı bir çocuktum. Babam okulda yemek yememe müsade etmez, beni alır Rejans’a getirirdi. Babamdan kalma bir adaptır Rejans benim için. Babam beyaz rusların burada şarkı söylediği zamanları bilir ve anlatırdı.

• Rejans’a geldiğinizde yemekten keyif aldığınız lezzetler nedir?
Fatma Hanım proşki (Rus böreği) ikram ederdi önceleri. Bir tane yedikten sonra ikincisini istediğinde Fatma Hanım kızardı. “Yok proşki, herkese bir tane” derdi, gönlünden koparsa “Al hadi bu da benden sana kıyak olsun” diye ikinciyi verirdi. Geldiğimde proşki mutlaka yerim. Ördek yemeyi seviyorum ve tabii ki çar için votka içiyorum.

• Mutfakla aranız nasıl?
Eskiden yani evlenmeden önce ne yemekler yapardım. Derya mutfak hayatımı bitirdi. “Mutfağıma girme, elini sürme, çay kaşığını sorma” sözleriyle mutfakla arama uzun bir koridor soktu. Bir ara çocuklarla tatile gitti, “Çay kaşıkları nerede, Allah cezanızı versin” diye telefon etmek zorunda kaldım. Bu anaç kadınların mutfakları ne değerli ya! Şimdi bekarım, yemek yapmayı da unuttum zaten, sipariş veriyorum ya da çıkıp dışarıda yiyorum. Rejans’a geliyorum, mis gibi yemekler yiyorum.

KÖYLERDE MAÇ GİBİ TİYATRO YAPTIK!
• Tiyatro’da işler nasıl?

İstanbul’da tiyatro izleyicisinde ciddi bir düşüş var. 1971’de yani benim profesyonel oyunculuğa başladığım yılda Beyoğlu’nda 15 - 20 tane tiyatro vardı. Paris gibiydi, yer bulamazdınız. Şimdi yer bulamama gibi bir sorununuz yok. Geniş geniş oturup en önden seyredebilirsiniz oyunları.

• Bunun mutlaka nedenleri vardır, siz tiyatrocularda mı bir eksiklik var izleyiciyi çekemiyorsunuz?
Garip bir tablo var, bunun nedenlerini çok uzatmadan anlatayım. 12 Mart darbesi, 12 Eylül darbesi, Türk kültürünün ezilmesi, faşizan baskılarla yeni yetişen kuşağın bilinçsiz büyümesi ve her şeyden bihaber olması nedenler arasında. Biz de neden eksiklik olsun, ömrümü verdim bu işe. Geçen yıl Orta Oyuncular olarak “Tiyatro dağlara gitmelidir” kararını aldık. Nitekim hayatında hiç tiyatro görmemiş köylere gittik. Sahne falan yok, bahçede bir yükseltinin üstünde oynadık. Tuncel Kurtiz’in köyü Çamlıbel olduğu için “İlk önce benim köyümden başlayalım” dedi, biz de oraya gittik. “Bedava oynayacağız” dedik, “Bedava olmasın, bedava olunca değerini anlamazlar, 1 lira olsun” dedi Kurtiz. Gece ilerleyip mevzulara sinirlenince “1 lira az 2 lira olsun” dedi. Bileti 2 liradan Çamlıbel Köyünde tiyatro yaptık. Köy nüfusu 500 gelen kişi sayısı 450. Hayatında hiç tiyatro görmemiş insanların karşısında oynadık ve bu inanılmaz bir keyifti. Maç gibi tiyatro yaptık. Koşullanmaları yok, ukalalıkları yok.

Ağrı Dağı’na tiyatro bayrağı dikeceğiz
• İstanbul’da tiyatro kültürünü nasıl yaygınlaştırılabilir?

Paris’te tiyatro 60’lı yılların ortalarında ciddi bir kriz geçirdi. Tiyatronun babaları toplanıyor izleyiciler bu kadar düştüyse bizim Paris’e ciddi bir tavır koymamız gerekiyor diyorlar. “Elvada Paris” diyerek en baba 7 tiyatrosu Fransa’nın çeşitli kentlerine dağılıyor ve Paris’e de yılda bir kez turne düzenliyorlar, biletler onlar daha şehre gelmeden bitiyor. 15 yıl sonra Paris’in tiyatroya bakışı değişiyor.

• “Elveda İstanbul” demek mi lazım bu durumda?
Yapalım böyle bir şey diyerek öneri götürdüm. Kabul eden çok oldu ama ben bugün yola çıksam kimse gelmez benimle. Türkiye’de bunu yapmak bile zor. Biz Orta Oyuncular olarak hem orada hem burada çalışmalarımıza başladık. Bu yıl tek kişilik oyunlar çıkartıyoruz. Yedi oyun hazırladık. Bavulumuzu alarak her birimiz başka bir dağa çıkıyoruz. Ben Karadenizden, Rasim Akdeniz’den, Ali Çatalbaş Orta Anadolu’dan taaruza geçiyoruz. Hepimiz tek kişilik oyunlarımızla köylerden geçeceğiz. Sonra Ağrı’da buluşarak oraya bayrak dikeceğiz.

• Nöbetçi Tiyatro’yu tekrar açacak mısınız?
Ocak 2007’de açılıyor. Nöbetçi Tiyatro Orta Oyuncuların alt yapısını oluşturur. Onlar yetişir, bize katılan da olur, kendi kanatlarıyla uçan da. Nöbetçi Tiyatro bir mağbettir.

Yeni gelecek Cumhurbaşkanı konusunda endişelerim var
• Ocak’ta sahneleyeceğiniz oyununuz “Fername”de seyirciyi 1930’lu yıllara götürüyorsunuz...

Evet izle bak... Cumhuriyet kurulmuş, ortada tesettür yok türban yok. O zaman neymişiz, şimdi nereye gelmişiz. Yasak olan her şey bugün mevcut. Kılık kıyafet yasasını tekrar hatırlatayım diyorum. Bugünün gazetelerinden çok sıkıldım, o zamanlar daha güzel şeyler yazıyorlarmış. O günün gazetelerini okuyacağım, Türk halkına duyurulur.

• Anladım ben neye kızdığınızı...
Evet tam da ondan bahsediyorum. Sezer çok değerli bir cumhurbaşkanı dır. Bundan sonra bu kadar güzel bir cumhurbaşkanı olamayacağı konusunda endişelerim var. Yobazın biri Çankaya’ya çıksa çok üzülürüm.

Bu iktidarı Çankaya’da görmektense ölmeyi isterim
• Geldiğini varsayalım....
Hiç bir boka tepki göstermemiş bir millet olarak buna da tepki koymayacağız. Umarım ordu buna izin vermez. Bütün askeri darbelere karşı olmuş bir insan olarak canım darbe istiyor. Yobazlıktan çok sıkıldım. Yarın askeri darbe olsa çok mutlu olurum. Bunlar camilerine gitsinler, beni de askere alacaklarsa alsınlar anasını satayım. Arabistan’mıyız lan biz. Atatürk ilkeleri nerede! Büyükanıt darbe yapsa, sabah erkenden kalkıp davul çalıp kutlarım. Faşist olarak algılanmak istemiyorum ama bulunduğumuz duruma bakınca askeri düzene razıyım. Bunların hepsi hapse! Yarın sabah bile çok geç...

• Böyle bir şeyin olmayacağını bile bile...
Gerçeklerin ne olduğunu biliyorum, ama Çankaya’da başı bağlı, karısını, bacısını, kızını görmek istemiyorum. Ellerindeki aritmetik böyle olmasını gerektiriyor, ne yapalım susalım mı! Türkiye’de her şey darbeyle çözülmemiş mi, ne duruyorlar, laikliğin koruyucularını şimdi görmek istiyorum. Ecevit’i, Demirel’i adaya götürmüşlerdi. Erdoğan’ı Çankaya’ya mı çıkartacaklar. Bol miktarda boş adamız var. Bir yere atıverin, biz sizi sonra ararız deyiversinler. Askeri hükümet rica ediyorum. Başka kimse bu işi temizleyemez. Eğer bu iktidar Çankaya’ya çarşaflarıyla, türbanlarıyla çıkacaklarsa, ben bu Türkiye için boşu boşuna mı sanat yapmışım, öleyim daha iyi. Nerede bu ülkenin aydınları. Ben solcu olarak bunu söylüyorsam bir durun düşünün bakalım ülkede neler oluyor.

“Kavuk” Ses Tiyatrosu’nun içinde kalacak!..
• 36 yıldır sahnedesiniz. O zamandan bu zamana tiyatroda neler değişti?
Türk tiyatrosu o zamanın birikimini devam ettiremedi. Artık Haldun Taner yok, benim gibisi de kalmadı. Orta Oyuncular’ın dışında şöyle bir tiyatro var, “Bu sene ne koysak tutar, bilet fiyatını kaç yapsak, kaç kişi gelir, ayy battık şekerim.” Ticarethane! Bana 10 tane tiyatrocu sayamazsın, yok çünkü. Ben böyle tiyatronun ağzına sı.....! Tek bir tiyatro var o da Orta Oyuncular. 12 ay boyunca tiyatro yapan, her ay maaş ödeyen, dağlara tiyatro götüren bir sahneyiz biz. Bizler Don Kişot olarak takılıyoruz. Ben emekli olduğumda arkamda Rasim Öztekin, Ali Çatalbaş, Orhan Ertürk var. Arkam sağlam, ben gidince onlar bu kavgayı verecekler, bayrağı taşıyacaklar ama şu da bir gerçek ki biz yalnızız.

• Kavuk diyeceğim kızacaksınız...
Ne kavuğu ya, bırak kavuğu! Dur dur o meseleyi de artık aydınlatayım huzursuz olanların hepsi rahatlasın. Eğer kavuk sahibi aranıyorsa Ses Tiyatrosu binası içinde aranacaktır. Benim çıraklarımın hepsi kavukludur. Kavuk binadan dışarıya çıkmayacaktır. Kavuğun sahibi başta Rasim Öztekin olmak üzere Ses Tiyatrosu binası içinden biridir. Rasim’im, Ali’m, Erhan’ım ve diğer çıraklarım dururken bir stand upçıya mı vereceğim. Allah Allah!

 

(Vatan)

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Bakan Tekin: Öğretmen atama rakamında uzlaştık
Dışişleri Bakanlığı'ndan son dakika 1915 mesajı!