Fatih gerçekten zehirlenmiş miydi?
Geçtiğimiz hafta Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Prof. Dr. İlber Ortaylı zehirlenme iddialarının doğru olabileceğini savunmuştu. Tarihçi Mustafa Armağan kaynaklara bir göz attı:

Mustafa Armağan'ın haberi
29 Mayıs yaklaştı mı, teyakkuzdayımdır. ‘Fatih içki içer miydi?’ yahut ‘İstanbul’un fethinde tüfek kullanılmış mıydı?’ yollu ciddi tartışmaları siz de hatırlayacaksınız.
Bu yıl da beklentim boşa çıkmadı ve Fatih’in zehirlenerek öldüğü iddiası gazetemizdeki yerini aldı.
Haberde, Türkiye’de tarih denilince akla geliveren birkaç isimden biri olan İlber Ortaylı’nın, Bükreş’teki bir bilimsel toplantıda “Evet, Fatih Sultan Mehmet, yönü belli olmayan bir sefere çıkarken zehirlenerek öldürülmüştür. Tarihî veriler bu seferin İtalya üzerine olduğunu gösteriyor ve İtalyanlar o dönemde zehir konusunda çok uzmanlaşmış bir milletti. Fatih Sultan Mehmet’in hastalığı vardı; ama o hastalıktan ölmedi, zehirlenerek öldü.” dediği kaydediliyordu (Zaman, 31 Mayıs 2007)
Haber üzerine kendisiyle telefonda görüştüğüm Osmanlı tarihçiliğinin yaşayan en büyük otoritesi Halil İnalcık Hoca, elimizde kesin deliller olmadığı için zehirlenme tezinin ancak bir ihtimal olarak ileri sürülebileceğini; ancak yok da sayılamayacağını belirtti. Böylesine bilgi boşluklarıyla dolu bir konuda kesin bir hükme varmanın doğru olmadığını, tarihçinin bütün ihtimalleri hesaba katması ve her zaman bir ihtiyat payı bırakması gerektiğini vurguladı.
Ben de bu yazıda İnalcık Hoca’nın tavsiyesine uyarak elimizdeki kaynaklarda Fatih’in ölümünün nasıl anlatıldığını inceleyip bir sonuca varmaya çalışacağım. Bakalım Fatih gerçekten zehirlenerek mi öldürülmüş?
Önce hafızamızı tazeleyelim mi?
Fatih 26 Nisan 1481 günü bir sefere çıkmak üzere Üsküdar’a geçti ve müzmin hastalığı olan nikris azınca burada üç gün kadar dinlendi. Daha sonra Gebze’ye kadar bir at arabası içinde ilerledi, sonradan Sultan Çayırı denilen mevkide sancıları iyice arttı ve hekimler tedaviye başladı. Ne var ki, vücudu ilaçlara cevap vermedi ve 3 Mayıs Perşembe günü saat 16.00 sularında Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Onun ölümü hakkında bazı şüpheler uyandıran kaynağımız Âşıkpaşazade’ye bakarsak, zehirlenme iddiasını destekler gibi görünür:
Tabipler şerbeti kim verdi o hana
O han içti şarabı kana kana
Ciğerin doğradı şerbet o hanın
Hemin-dem zârı etti yana yana
Dedi niçin bana kıydı tabipler
Boyadılar ciğeri canı kana
İsabet etmedi tabip şarabı
Timarları verdi kamu ziyâna
Tabipler hana çok taksirlik etti
Budur doğru kavil düşme gümâna
Zehirleme teorisini savunanların ısıtıp ısıtıp gündeme getirdikleri Âşıkpaşazade’nin bu beyitlerinde ‘zehir’ kelimesi geçmiyor; ama her nasılsa bu ifadelerden, bir yanlış tedavi anlatısı çıkartılacağına, Fatih’in zehirlenerek öldürüldüğü iddia olunuyor. Halbuki Arslan Terzioğlu’na göre, Aşıkpaşazade’nin, Fatih’in öldüğü 3 Mayıs günü kırk mevlidi okunmuştur! Yani nasıl oluyorsa Fatih’in ölümünün hekim hatasından (zehirlenmeden değil) kaynaklandığını söyleyen en gözde kaynağımızın yazarı, Fatih’ten 42 gün önce ölmesine rağmen onun ölümünü gözüyle görmüş gibi anlatabilmektedir! Gözleri çakmaklanan okurlarım anlamıştır meseleyi: Fatih’in ölümüyle ilgili bölüm, Âşıkpaşazade’nin müritleri tarafından eklenmiştir.
Franz Babinger zehirlenme tezini Venedik arşivlerinden bulduğu belgelerle destekliyor; ama kesin konuşmaktan yine de kaçınıyor ve “Fatih’in ölüm nedenini tam bir güvenle bilemiyoruz.” diyor. Lakin bu iddiayı ondan alarak ortaya atan Yılmaz Öztuna o kadar cesurca konuşuyor ki, şaşmamak elde değil: “Fatih’in zehirlendiği bugün münakaşa mevzuu bile olamaz, o kadar açık bir keyfiyettir.” Peki delilleri nedir? Venedik arşivlerinde Fatih’i öldürmek için yapılan planlara dair belgeler. En önemlisi de, 1471’de Onlar Meclisi’nce Hekim Yakup Paşa’ya Fatih’i öldürmesi için vaat edilen paralara dair bir anlaşma belgesi.
Diyeceksiniz ki daha ne istiyorsun? Belgeyse belge… İyi de o belge 1471 yılına ait ve sadece bir teşebbüsten bahsediyor. Fatih ise bundan sonra 10 yıl daha yaşadı. Padişahla dostluğunu 30 yıl boyunca korumuş nadir kişilerden olan Hekim Yakub’un, Fatih’in hasm-ı bi-amanı Venediklilerle en ufak bir teması haber alınsa omuzlarının üzerinde ne taşıyacağını merak eden yok mudur aramızda? Fatih’in 30 yıl boyunca koynunda bir yılan beslediğini ve kendisine kurulan bütün tuzaklardan habersiz yaşamış saf bir padişah olduğunu mu söylemeye getiriyoruz yoksa? O Fatih ki, istihbarat örgütüyle İtalya’yı birbirine katıyor, getirttiği sanatçıları bile muhabir olarak kullanıyordu. Gafletin bu derecesini Ufukların Sultanı’na yakıştırmak hiç yakışık alır mı?
Evet, Venedikliler Fatih’i defalarca zehirleme girişiminde bulundular; ama hiçbirini başaramadılar. Üstelik Fatih 1479’da Venediklilerle ittifak anlaşması imzalamış ve yönünü Mısır’a çevirmişti. Nitekim son seferinin Memlûkler üzerine olduğu, Kayıtbay’ın Osmanlı elçilerinin kelleleriyle top oynamasından bellidir. Peki Fatih neden tam da yönünü doğuya çevirmişken Venediklilerce zehirlensin? Bunun bir mantığı var mı? İlle bir zehirlenme olayı varsa neden Memlûkler tarafından yapılmış olmasın? Nitekim Murat Sertoğlu, Memlûk Sultanı Kayıtbay’ın İranlı hekim Larî’yi ayarlayarak Fatih’i zehirlettiğini iddia ediyor. Buyurun yeni bir tartışmaya.
Hekim Yakup’un İslamiyet’i seçmiş bir Yahudi olması, onun ‘doğal olarak’ Venediklilerle işbirliği yaptığına kanıt teşkil eder mi? Sonra neden yapsın ki bunu? Yahudiler Venedik’te çok mu el üstünde tutuluyordu sanki? Para, mal derseniz, Fatih, Venedik’in vaat ettiğinin fazlasını zaten sağlıyordu kendisine. Hatta nesiller boyu doğacak torunlarını bile vergiden muaf tutmuştu. Bir Venedik belgesinde ismi geçti diye, hain yaftasını boynuna geçirmeye kalkarsanız, Osmanlı saray hekimlerinin hatırı sayılır bir kısmını hainler hapishanesine tıkmanız gerekirdi. Birileri Fatih’in ölümü üzerine Hekim Yakup’un yeniçerilerce öldürülmüş olmasını zehirleme iddiasına delil gösteriyorsa buna da sadece gülüp geçmek lazım. O zaman İranlı hekim Larî’yi de II. Bayezid’in öldürttüğünden yola çıkarak onu da mı hain ilan edeceğiz?
Sonuç olarak Fatih’in zehirletilerek öldürülmüş olması çok uzak bir ihtimaldir. Zira ölümün doğrudan doğruya zehirlenmeden meydana geldiğini söyleyen hiçbir birinci el kaynak mevcut değildir.
Derin okuma rehberi: Şehabeddin Tekindağ, “Fâtih’in ölümü meselesi”, İÜ Edb. Fak. Tarih Dergisi, Mart 1966, s. 95-108; Turgut Akpınar, “Fatih zehirlendi mi?”, Tarih ve Toplum, Mart 1993, s. 30-36; Arslan Terzioğlu, “Fatih Sultan Mehmed’in ölümü”, Tarih ve Toplum, Temmuz 1993, s. 24-32; Süheyl Ünver, İstanbul Risaleleri 1, Haz.: İsmail Kara, İst. 1995, s. 450 vd.; İbn Kemal, Tevârih, VII, Ank. 1991, s. 531 vd; Âlî, Künhü’l-Ahbâr, II, Ank. 2003, s. 178 vd.
(Zaman)
-
Mirza Budarnayev 17 yıl önce Şikayet EtKimmeryalı olma sevdası.. Türklüğe hizmet denen şey 1920\'lerden bu yana çıkmış bir ittihatçı uydurmasıdır. Osmanlının böyle bir hizmet anlayışı yoktur ve olmamıştır. Zaten böyle bir anlayışı olmadığı için büyük bir dünya imparatorluğu olmuştur. Sen türklüğe hizmet için yola çıkarsan peşinden gelecek 500 bin tane bile adam bulamazsın. Zira ortadoğu gibi bir yerdeki yaşayanlar hemeh hemen tamemen melezdir. Asıl sorun şudur: Arkadaşım siz OSMANLI GİBİ OLMAK İSTİYOR MUSUNUZ İSTEMİYORMUSUNUZ ? Bu tavır ve siyasetle olamazsınız bilin..Beğen
-
Yılmaz Çelik 17 yıl önce Şikayet Et. Allah mekanını Cennet eylesin, şehadetini kabul etsin.Beğen
-
Serkan Atalay 17 yıl önce Şikayet EtFatih Sultan Mehmet Han. Osmanlı hanedanlığı zaten halka Türk demekteydi, kendilerine Osmanoğlu denmekteydi ama burdan kendileri Türk değil anlamı çıkarılmamalıdır.unutulmamalıki biz 10asırdır burdayız kimse saf Türk olduğunu idda edemez.sonuçta Fatih Sultan Mehmet Han önce İslam\'a sonra Türklüğe hizmet etmiştir ama diğer dinlerden olan Türklerde kardeşimizdir.eğer bugün onların Hristiyan ve ya Şamansa bu bizim suçumuzdur.onlara vakti zamanında el açsaydık doğru yolu bulurlardıBeğen
-
kızılelma 17 yıl önce Şikayet Etcevaplanması gereken asıl soru. Fatih han istanbulu fethettiğinde henüz 21 yaşıdaydı ve 7 lisan biliyordu.8 yaşında tahta geçmiş olması normal olmayabilir ama 66 yaşındaki sezerin idaresinde olmaktansa 8 yaşındaki fatih hanın idaresinde olmayı tercih ederim.gelelim soruya:sezer ne zaman tahttan inecek..onu söyleyin bana...Beğen
-
MUSTAFA AKKUŞ 17 yıl önce Şikayet Etya allahım . ya kurtulun artık şu ümmet anlayışından araplar ümmetçi değil siz ümmetçisiniz 1.dünya savaşında noldu ümmetçiliğeBeğen