En anlamlı Mevlana sözleri! Konya’dan Dünyaya Açılan Âlimin Tarihe Kazınmış Sözleri!

Mevlana’nın kullandığı sözler nesilden nesle aktarılarak günümüze kadar gelmiştir. Tarihte önemli bir yeri bu bulunan Anadolu, sadece kültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapmakla kalmamış ve topraklarını Hz. Mevlana gibi önemli alimlerle de paylaşmıştır. Şeb-i Arus haftası nedeniyle Mevlana’nın kullandığı en özel ve anlamlı sözler herkes tarafından araştırılmaktadır. Mevlana’nın ilmi, tasavvufa bakış açısı ve her biri onlarca farklı anlama gelen sözleri, 21. yüzyılda da büyük bir ilgiyle takip ediliyor. Şeb-i Arus döneminde onun tarihe ışık olan sözleri yeniden okunuyor. İşte, insanı derin düşüncelere sevk eden Mevlana sözleri…

Her biri bin anlam yüklü Mevlana sözleri

Gülü gülene ver, kalbini sevene ver. Sevmek güzeldir, kıymet bilene ver.

Kişi, kim olduğunu bilmek isterse, kimleri sevdiğine baksın.

Küsmek için bahane aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çare arayın.

Mevla için neyse değerim, işte ben o kadar ederim.

Topraktan geldik, toprağa gideceğiz, mühim olan çamurlaşmamak.

Asıl yâr yaradandır, gerisi yaralayandır.

Aşk, sandığın kadar değil, yandığın kadardır.

Aşk, her şeydedir, ama hiçbir şeyde görülmez.

Bak ibret al yere düşen yaprağa, o da yukarıdan bakardı toprağa.

İyi ve dürüst olanlar kaybetmez, kaybedilir.

Hayat bir nefestir, aldığın kadar. Hayat bir kafestir, kaldığın kadar. Hayat bir hevestir, daldığın kadar.

Dünya hayatı bir rüyadan ibarettir. Burada servet ve makam sahibi olmak, rüyada define bulmaya benzer.

Asla geçmişte yaşama, ama daima geçmişten ders al.

Dostluk illa yan yana, diz dize olmak değildir. Asıl dostluk, can cana ve kalp kalbe olmaktır.

Nefsini bilen kendini bilir, kendini bilen haddini bilir, haddini bilen Rabbini bilir.

Kendini çok beğenme kul katında, ne kendini beğenmişler var toprak altında.

Aklın başına geldiğinde pişman olacağın bir işi sakın yapma.

Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bugün hayat veren su, yarın seni boğabilir.

İnsan suya düştüğü için değil, sudan çıkamadığı için boğulur.

Bu dünyada neyi çok istersen, o senin imtihanındır.

Kula bela gelmez Hak yazmadıkça, Hak bela yazmaz kul azmadıkça.

İki şey mühimdir: Okyanus gibi haysiyet, elif gibi dimdik şahsiyet.

Pişmişin halinden anlar mı ham, sözü kısa kesmek lazım vesselam.

Mum ağlamadıkça alev gülmez.

Mevlana Celaleddin-i Rumi kimdir?

Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretleri, 13. yüzyılın başında; 30 Eylül 1207 tarihinde dünyaya gelmiştir. Babası, “Alimler sultanı” mahlasıyla tanınan Muhammed Bahaeddin Veled, annesi Belh Emiri Rükneddin’in kızı Mümine Hatun’dur. Babasının Harezmşahlar Devleti’nin yöneticileriyle yaşadığı sorunlardan ötürü, önce İran’ın Nişabur kentine; daha sonra Şam’a ve Anadolu’da sırayla Erzincan, Akşehir, Karaman ve Konya’ya göçmüştür.

Anadolu Selçuklu sultanı Alaeddin Keykubat, Mevlana’nın babasını Konya’ya göçmeye razı etmiş ve sultan başta olmak üzere bütün saray ahalisi ve halk, Bahaeddin Veled’in ve Mevlana’nın müridi olmuştur. Ömrünü “Hamdım, piştim, yandım…” sözleriyle özetleyen Mevlana ünlü İslam alimlerinden Şems-i Tebrizi’den ilim öğrenmiş, Tebrizi yönetiminde üç kez çile çıkartmıştır.

Mevlana'nın eserleri

Hayattayken Mesnevi adlı bir eser de bırakan alim, günümüzde milyonlarca kişi tarafından bilinmektedir. İşte, Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin eserleri:

• Rubailer

• Mesnevi

• Fihi Mafih

Mevlana’nın asıl adı nedir?

Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin asıl adına ilişkin birden çok iddia olmasına karşın, en bilineni Muhammed bin Muhammed bin Hüseyin el-Belhi’dir. Bu isim, Mesnevi kitabında da yer almaktadır.