Gelmiş geçmiş en büyük soygun
Tarih 27 Temmuz 1971. İzmir-Aydın yolunda, 'Türkiye'deki devrimci hareketi adına bu paraya el koyuyorum' sözleri ile o güne dek görülmemiş miktarda para çalındı. Sıkıyönetim Komutanı radyoda soygun için, 'Şeytani bir plan' dedi.

Tarihini soygunun planını yapan Avukat Erhan Erel HAFTALIK dergisine konuştu
Tarih 27 Temmuz 1971. İzmir-Aydın yolu üzerinde, Ziraat Bankası'na ait minibüsü durdurdular. 'Türkiye'deki devrimci hareketi adına bu paraya el koyuyorum.' Kadir Kaymaz elindeki silahı yanında oturan şoföre çevirip bu cümleyi söylediği anda, direksiyondaki Yalçın Berber şaşkınlıktan az kalsın küçük dilini yutacaktı. Banka aracını bir süredir izlemekte olan 34 ES 484 plakalı Anadol marka yeşil otomobilden inen iki silahlı adamın da soyguna katılması ile her şey göz açıp kapayıncaya kadar olup bitti.
Elleri bağlanıp, ağızları bantlanan banka memurlarına uyuşturucu iğne yapıldı ve yolun altındaki yağmur menfezine konuldu. Ziraat Bankası'na ait torbanın içinde tam 4 milyon lira vardı.
Aynı dakikalarda Kuşadası'ndaki Yat Motel'de heyecan içinde bekleyen 4 kişinin görevi paraları teslim alıp Ankara'ya sevk etmekti. Birkaç saat sonra Türkiye tam anlamıyla ayaklanacak, polis ve askeri birlikler alarma geçecekti. Bu kargaşa arasında, Kadir Kaymaz kadın kılığına sokulacaktı.
İşte bu dudak uçuklatan soygunu planlayan kişi Avukat Erhan Erel'di. Sıkıyönetim Komutanı müthiş soygunu radyodan duyurdu: 'Şeytani zekayla planlanmış bir soygun..' Erhan Erel HAFTALIK dergisinde Arda Uskan'a konuştu...
* Dev-Genç kökenlisiniz. Deniz Gezmişlerin, Mahir Çayanların arkadaşısınız.
Her gün bir aradaydık. Mahir yaralanmıştı. Şakalaşrıken bir arkadaş ayağına fünye atmış. Topuğunda yüzlerce kılcal damarda yaralar oluştu.
* Sonra fikir ayrılığına düşmüşsünüz.
Ben o sırada bir işçi sendikasının başkanıydım. Gençlik hareketlerinin ayaklarının tam olarak yere basmadığını düşünüyordum. Biz kitle çizgisini savunuyorduk. Şehir veya kır gerillası başka bir çizgiydi. Gerçi biz de sonra Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük banka soygununu gerçekleştirdik ya.
* 4 milyon lira büyük paraydı o zaman.
İstanbul'da 80 apartman dairesi alabilirdiniz.
* Siz o zaman kaçak mıydınz?
Evet. Ama İzmir'de bir apartman dairesi kiralamıştım. 24 daireli apartmanın 16 dairesinde Amerikalılar oturuyordu. Polis her yerde beni arıyor. Ama çok rahat hareket ediyoruz. Apartmanın kapısında bekçi beklerdi, biz girip çıkardık.
* O parayla ne yapacaktınız?
Dev-Genç 40 bin kişiydi. Darbeden sonra herkes aranıyordu. İsimleri anons ediliyordu. Memlekete gidemiyorlar. Herkesin paraya ve kendini korumak için silaha ihtiyacı vardı. Bu nedenle yaptık.
* O kadar parayı İzmir'den nasıl çıkardınız?
Bazı arkadaşlarımız Ankara-İzmir arasından pek çok sefer yaptı. Paranın bir kısmını da soygunun hemen ertesi günü ben çıkardım İzmir'den. Paraları gazete kağıdına sarıp bir paket yaptım, Ankara'ya götüreceğim. Otobüs garajına gittim. Büyük bir arama var. Paket elimde. Bir ara kaçmayı düşündüm ama kaçmaya kalksam hemen vurulurdum. Bir askeri gözüme kestirdim. Üstümün araması için ellerimi havaya kaldırdım. Paket sol elimde 'Ne olmuş' diye sordum askere. Bir yandan lafa tutuyorum. Temmuz sıcağı iyice bastırmış. Çocuk bıkmış zaten.. 'Abi soygun varmış' dedi üzerimi aradı elimdeki paketi fark etmedi.. İlk otobüse atlayıp gittim.
* Kaç yıla mahkum oldunuz?
12 yıla. Ama üç yıl sonra tahliye edildik.
* Peki nasıl yakalandınız?
200 bin lira ödül koyunca ihbarlar yağmaya başladı. Büyük paraydı o zaman. Günde 100 ihbar geliyordu. Aynı apartmanda oturan bir başka grubu ihbar etmişler. Biz de o arada yakalandık.