Karne notlarının Osmanlıcası nasıldı?

Cumhuriyet kurulmadan önce de karne günleri ayrı önem arz ediyordu. Osmanlıca'da karneye ne denilirdi. Notların derecelendirmesi nasıl yapılırdı. Takdir belgeleri nelerdi: İşte karne heyecanının Osmanlıcası:

Karne notlarının Osmanlıcası nasıldı?
Karne notlarının Osmanlıcası nasıldı?
GİRİŞ 21.06.2010 18:21 GÜNCELLEME 21.06.2010 18:21
Bu Habere 18 Yorum Yapılmış

Selman Soydemir'in haberi

Eskiden beri, okullarda karne günlerinde heyecan en üst seviyededir. Ki­mi öğrencinin gözü parlar heyecandan, kiminin ise kaçamak bakışlarına hafif bir terleme eşlik eder. İşte bugünler tarih boyunca böyle olagelmiş­tir. Çalışan kazanmış, tembellik yapan da mükâfatını(!) almıştır. Osmanlı devri mekteplerinde, 19. asrın sonlarında yaygınlaşmaya başlayan karne­ye "cüzdan" denilmekteydi. Bu cüzdanlara "etvâr ve mesai cüzdanı", "hal ve hareket, sa'y u gayret cüzdanı" gibi isimler veriliyordu...

Okullar kapanırken her çocuğu bir sevinç sarar. Fakat bu sevinç bazı talebelerde katmerli, bazılarında ise biraz hüzünle karışıktır. Derslerini derste öğrenip bunun için gayret gösteren ve imtihanlara da iyi hazırlanan talebeler çifte sevinç yaşarlar. Dersini dinlemeyen ve tembellik yapan öğrenciler ise okulun bittiğine sevinseler de karnelerindeki notlar sebebiyle üzgündürler. Ekilenlerin biçildiği bir harman zamanını andırır okul kapanışları ve herkes saptığının semeresini görür.

Karne günleri tarih boyunca hemen hemen aynı olagelmiştir. Çalışan kazanmış ve mükafatını almıştır. Tembellik eden ise daima pişman olmuştur. Gelin sizi Osmanlı devrine götürelim ve o dönemin karnelerine bir göz atalım.

Bu makalede karneyle ilgili verdiğimiz bilgileri, Çamlıca Basım Yayın Araştırma Kütüphanesi Arşivi nde bulunup Osmanlı'nın son devirlerine ait olan, lise seviyesi birkaç karneye dayandırmaktayız.

Osmanlı devrinde iptidai (ilkokul), rüşdiye (ortaokul), idadi-sultani (lise) ile birlikte hususi, askeri, kız ve erkek pek çok mektep olup bunların türlü türlü karneleri bulunmaktaydı. Yine, karnelerin türlü şekiller geçirdikten sonra belli bir forma kavuştukları da bilinmektedir. Karnelerin daha iptidai şekilleri bulunmakla birlikte biz bunlardan bahsetmeyerek tekâmül etmiş karne formunu anlatacağız.

Osmanlı Dönemi Karneleri

Haberin alıntılandığı kaynakta bu ay:

Yedikıta Dergisi’nin Haziran sayısında Osmanlı Devleti zamanında Konya’da yapılan bir projeyi gün yüzüne çıkarıyor

19.yüzyılın başlarında teşebbüs edilen bu projede Konya ovasının sulanması maksadıyla  zamanın valisi tarafından yapılan çalışmalar sonucunda bazı bölgeler bataklık halinden kurtarılarak ıslah edilmiş idi. Daha sonrasında da çalışmalar merhaleler halinde devam etti. Ecdadımızın bu büyük projesi Yedikıta Dergisi’nin Haziran sayısının kapağını süslüyor. Üstelik projenin krokileri, fotoğrafları ve detallı bilgileri büyük boy poster şeklinde ek olarak okurlara sunuluyor..

Bunun yanı sıra Yedikıta Dergisi’nde bu ay, Yıldız Sarayı’nın nasıl yağmalandığı hususunda halen karanlıkta kalan noktalar sizinle paylaşılıyor. Eğitim- öğretim yılının son günlerine geldiğimiz şu günlerde Osmanlı mekteplerindeki karneleri sizlere sunuyor.

Günümüzün en büyük icatlarından olarak kabul edilen bilgisayarın atasının aslında Usturlap olduğunu biliyor muydunuz? Bu konu bildiğiniz birçok şeyin eksik olduğunu sizlere gösterecek.

Yedikıta Dergisi bu sayısında da büyük ilgi gören Hediyeli Bulmaca köşesi ile bulmaca severleri bekliyor.

Yedikıta Dergisi, tüm bayii ve seçkin kitabevlerinde…

İletişim:

Halkla İlişkiler: 0212 657 88 00 – 192 tanitim@yedikita.com.tr

Osmanlı devri mekteplerinde, 19. asnn sonlarında yaygınlaşmaya başlayan karneye "cüzdan" denilmekteydi. Bu cüzdanlara "etvâr ve mesai cüzdanı", "hal ve hareket, sa'y u gayret cüzdanı" gibi isimler veriliyordu. 

Karneler günümüzde olduğu gibi dönem sonlarında verilirdi. Fakat o zamanlar bugünkü gibi iki dönem değil üç ayrı dönem bulunmaktaydı. İlk devre, Eylül, Ekim, Kasım, ikinci devre; Aralık, Ocak, Şubat devresi; üçüncü devre de Mart, Nisan, Mayıs devresiydi. Bu devrelerin arasında belirli bir müddet tatil olurdu ve bu sırada da cüzdan (karne) veliye mühürleti­lir veya imza ettirilirdi.

Bu cüzdanlar bugünkü karne­lerden pek de farklı değildi. Aynı bugünkü gibi ikiye katlanan cüz­danın sağ tarafında dersler ve bun­lardan alınan notlar, not ortalama­ları vs. yazılıyordu. Talebenin sini­rini geçip geçmediği ve geçtiyse hangi derece ile geçtiği de bu tara­fa kaydediliyordu.

Ders notlan "günlük notlar" ve "imtihan (sınav) notlan" olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Günlük notlarda, öğrencinin her üç devrede her dersten aldığı birer not yazıl­maktaydı. Burada alınan notun, yıl içinde talebenin derslere katılımıyla alakalı olduğu anlaşılmaktadır. Bazı karnelerde bu kısmın doldurulma yıp boş bırakıldığı görülmektedir.

Türkçe dersine son dere­ce önem verilmekle bir­likte kız olsun erkek ol­sun her talebe, Arapça, Farsça ve yabancı dil (Fransızca) olmak üzere ayrıca üç dil öğrenmek­tedir. Burada dikkat çe­ken nokta, o devirde bir talebenin üç dil öğren­mesinin yanı sıra Arapça ve Farsçanın yabancı dil kabul edilmemesidir.

İmtihan notları ise yazılı (tahrî­ri) ve sözlü (şifahi) imtihan notla tından oluşmaktaydı. Bütün dersler için iki yazılı imtihan yapıldığı gö­rülmektedir. Yazılı imtihanlardan sonra yapılan ve bir nevi son imti­han olma özelliği gösteren sözlü imtihandan ise tek bir not verilmek­tedir. Yazılı imtihanlarla sözlü no­tunun ortalaması sınıf geçme (terfi -i sınıf) notunu belirlemektedir.

Karnenin sol tarafına, (iğrenci­nin aldığı mükâfat ve cezalarla, mektebe devam durumuyla alakalı bilgiler yazılıyordu. Mükâfatlar, bu­gün okullarda verilen takdir teşekkür benzeri belgelerle alakalı olup bunlardan talebenin kaçar tane aldı­ğı not ediliyordu. Cezalar da bu­günkü disiplin durumuyla alakalı bilgileri ihtiva ediyordu. Devam kıs­mında ise, sadece mektebe devam edilmeyen günler değil, aynı za­manda devam edilen ve geç kalınan günler de kaydedilmekteydi.

Yine sol tarafta mektep müdü­rüyle talebe velisinin imza veya mü­hürleri de bulunmaktaydı. Bununla ilgili olarak karnenin üzerinde şun­lar yazmaktadır:

"Her öğrenci, karnesini (cüzda­nını) velisine göstererek, imzalatıp veya mühürletip mektebe iade edecektir. Cüzda­nını kaybeden veya kirleten yahut velisine vakit ve zamanıyla imzalatıp veya mühürletip mektep ida­resine teslim etmeyen öğrenci ceza görür. Talebe velileri işbu cüzdandaki notları inceledikten sonra belirlenen yerini imzalayacak veya tatbik mührüyle mühürleyeceklerdir."

Yine karnenin altında boydan boya şu ibare yer almaktadır:

"İhtar: Bu cüzdanın tasdikname sayılması ve bununla diğer bir mektebe naklen talebe kabulü caiz olamaz. Bu cüzdan sözlü imtihanlardan ve öğrenci velisinin imzalamasından sonra mektep­teki kayıt dosyasında muhafaza edilir."

Dersler

Osmanlı devrinde, ilkokuldan liseye, hususi okullardan sanayi mekteplerine, bunların erkek ve kızlara mahsus olanlarına kadar farklı pek çok mektep olup bunların da birçok sınıfları bulun­duğundan tabii olarak okunan dersler de farklılık göstermektedir. Bütün bunların in­celenmesi ayrı makalelerin konusu­nu teşkil ettiğinden biz arşivimizde­ki karnelerde bulunan derslere göz atmakla yetineceğiz.

Bu derslerden bazıları şunlardır: Ulûm-ı Diniye veya Malumat-ı Diniye (Din Dersi), Lisân-ı Osmâni (Türkçe), Tarih, Coğrafya, Malumat-ı Tabiiye ve Sıhhiye (Tabiat ve Sağlık Bilgisi), Nebatat (Bitki Bilgi­si), Fizik, Kimya, Hesab-Cebir (Matematik), Usûl-i Defterî (Def­ter Tutma Usulü), Hendese ve Resmi Hatti (Geometri ve Çizim), Malumât-ı Hikemiye (Hikmetli Bil­giler), Malumât-ı Ahlakiye (Ahlaki Bilgiler), Arabi (Arapça), Harisi (Farsça), Lisânı Ecnebi (Yabancı dil, genellikle Fransızca olurdu), Resim, Tcrbiyc-i Bedeniye (Beden Eğitimi), Gınâ (Müzik), İktisâd-ı Beytî (Ev Ekonomisi), Terbiye-i Etfal (Çocuk Terbiyesi), El İşleri, Dikiş-Biçki, Tabâhat (Yemek Pişir­me), Tavır ve Hareket.

Din dersi, karnelerde ilk sırada yer alan ders olup bu, kendisine verilen ehemmiyeti göstermekte­dir. Çocuk Terbiyesi, Dikiş-Biçki gibi bazı dersler, kız okullarında okutulan derslerdendir. Türkçe dersine son derece önem verilmekle birlikte kız olsun erkek olsun her talebe, Arapça, Farsça ve yabancı dil (Fransızca) olmak üzere ayrıca üç dil öğrenmektedir. Burada dik­kat çeken nokta, o devirde bir tale­benin üç dil öğrenmesinin yanı sı­ra Arapça ve Farsçanın yabancı dil kabul edilmemesidir.

Bir zamanlar bizde de olduğu gibi ders notlan O'dan 10'a kadardı. Malımı olduğu üzere bugün 5 pe­kiyi, 4 iyi, 3 orta, 2 geçer ve 1 de zayıftır. Toplam beş not ve beş de­rece bulunmaktadır. Osmanlı dev­rinde ise 10 not ve 8 derece bulun­maktaydı.

OSMANLICA NOTLAR

Notlar ve dereceler şu şekildeydi:

9-10 - Aliyyülâlâ (pekiyi)
8       - Âlâ (iyi)
7       - Karib-i Âlâ (iyiye yakın)
6       - Vasat (orta)
5       - Karib-i Vasat (ortaya yakın)
3-4   - Zayıf
1-2   - Pek Zayıf
0       - Fena

Mükâfat ve Cezalar

Dergimizin 10. sayısında yayın­lanmış bir makalemizde teferruatıy­la incelediğimiz üzere Osmanlı mekteplerinde mükafatlar, genellik­le "aferin", "talisin", "imtiyaz" ad­ları verilen üç belgeden oluşmakta­dır.

Bunlardan aferin, gayretli olan talebelere verilen derecesi en küçük belgeydi. Tahsin (beğenme) imti­handa ikinci olanlara, imtiyaz (üs­tünlük) ise birincilere verilirdi.

Bu belgeler türlü renklerde, çeşitli şe­killerle süslenmiş farklı ölçülerde kağıtlardı. Karnede bu belgelerden, okul idaresinden veya dersten ol­mak üzere, dönem dönem kaçar ta­ne alındığı kaydediliyordu. 

Ceza olarak dört tip ceza bulun­maktaydı. Bunlar derecelerine göre tevbih (ikaz mahiyetinde azarlama), izinsizlik, tekdir (daha şiddetli azar­lama) ve ihracı muvakkattir (geçici uzaklaştırma), incelediğimiz karne­lerde olmamakla beraber tembih, veliye ihbar ve şikâyet, sicille kayıt, kati ihraç gibi daha birtakım cezalar da bulunmaktaydı.

Sonuç olarak; yaygınlaşmaya başladıktan kısa süre sonra tekâmül edip belirli bir forma kavuşan Os­manlı devri cüzdanlarının, günü­müz karnelerinden pek bir farkının olmadığını görüyoruz. Zaten Os­manlı devri karne formu, Cumhuri­yet kurulduktan sonra da uzun yıl­lar aynen kullanılmıştır. Bu bakım­dan -birçok hususta olduğu gibi-günümüz için öncü olmuştur. Bu­günkü karnelerle mukayese ettiğimizde, Osmanlı devri karnelerinin üstün taraflarının bile bulunduğu bir hakikattir.

 

 

(Kaynaklar:  Selman Soydermr, 'Osmanlı Mekteplerinde Mükâfatlar", Yedıkıta Dergisi, sayı 10, İstanbul Haziran 2009. s. 52-55, İsmail Kara - Alı Birinci, Bir Eğitim Tasavvuru Olarak Mahalle/5ıbyan Mektepleri. İstanbul 2005. Yahya Akyüz. Türk Eğitim Tarihi, Ankara 2007. Bayram Kodaman. Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi)

(www.yedikita.com.tr) 

YORUMLAR 18
  • ahmet ilhan 13 yıl önce Şikayet Et
    niye liselerde osmanlıca seçmeli ders olmuyor. süleymaniye kütüphanelerinde nadide 56 bin cilt kitabı hiçbir gencimiz okuyamıyor. şimdiye kadar yapılamadı. niçin hükümetimiz gençlerimize ecdad yadigarı süleymaniye kütüphanesindeki eserleri okutabilmek için liselere osmanlıcayı seçmeli ders olarak koymaz. sayın bakanımız nimet çubukçu dan osmanlıcayı seçmeli ders olarak koyma gişimini yapmasını bekliyoruz.saygılarımızla
    Cevapla
  • Karaduman(varmetli) 13 yıl önce Şikayet Et
    bakış açısı. bir kardeşimizin bu habere yorum yapılması zoruna gidiyormuş sormak lazım internetin başına oturduğundan beri sadece şehit haberlerine mi bakıyorsun herkes üzülüyor şehit haberlerine bende 1 ay içinde nasipse askerim ama ne yapalım şimdi bütün hayatla ilişkimizi mi koparalım ha ayrıca dikkat ettiysen bu haber siyasi yada gündem olan bi haber değil sekmeye dikkat ettiysen eğitim haberleri içinde onun için mahzuru yok ha buarada bütün bu olanlkarın sebebi eğitim sorunu kim ne eğittiyse onu alıyor karşılığında
    Cevapla
  • hacı mustafa ersözlü 13 yıl önce Şikayet Et
    5ıbyan Mektepleri. S Yerine 5 yazılmış galiba
    Cevapla
  • hacı mustafa ersözlü 13 yıl önce Şikayet Et
    Harisi mi Farisi mi. Farsça yani Farisi olmalı değil mi?
    Cevapla
  • hacı mustafa ersözlü 13 yıl önce Şikayet Et
    bu ne yaa ?????????. Madem demokrasi var hurriyyet var OSMANLICA okullarımızda seçmeli ders olarak okutulmalı. Ben şahsen atalarımızın her şeyini daha yakından bilmek tanımak isterim.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Dua, Arapça ve araba... Ali Erbaş'tan iddialara ilişkin açıklama!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Batı'ya rest: Hepsi örtbas ediliyor!