Türkiye'nin operasyonuna Azerbaycan'dan anlamlı destek

Türkiye'nin bölgesel güç olma yönünde attığı adımlar, Türki cumhuriyetlerde de takdirle takip ediliyor. Türkiye'nin İdlib'de verdiği mücadeleye en büyük destek verenlerin başında Azerbaycan geliyor. 

Azerbaycan Cumhurbaşkanlığına bağlı STK'lara Devlet Desteği Komitesi Basın ve Halkla İlişkiler Başkanı Elmeddin Behbut'un yazısı, Azerbaycan'ın verdiği destekten bahsediyor. Behbut'un yorumları şöyle:

Türk milleti yirminci yüzyılın başlarında bağımsızlığını yeniden kazanmak için yalnızca Çanakkale Savaşı`nda 50 bine yakın şehit vermişti. O şehitler olmasaydı eğer, bugün bin yıllık Türk mirasından günümüze kalan şey en iyi ihtimalle müzeye çevrilmiş camiler olacaktı.

29 Ekim 1923`te Cumhuriyet kurulduktan sonra Türkiye, Anadolu`da çıkan dış mihraklı isyanları da şehitlerinin kanı pahasına yatıştırarak bağımsızlığını korumuştu.

Türkiye, 27 Kasım 1978`te kurulan ve 15 Ağustos 1984`ten itibaren aktif olarak terör olayları gerçekleştirmeye başlayan PKK`ya karşı mücadelede şimdiye dek binlerce şehit vermeseydi bugün toprak bütünlüğü bozulmuş, topraklarında Sevr sahiplerinin oyuncak "devlet" kurduğu küçük bir ülke olmuştu.

Türkiye, Zeytin Dalı, Barış Pınarı operasyonlarını gerçekleştirmeseydi, Türk askeri, vücudunu teröristler ve onların destekçileri olan emperyalistlerin karşısında siper etmeseydi bugün savaş, Anadolu`nun içerisinde, Hatay`da, Kilis'te, Hakkari`da, Şanlıurfa`da, Gaziantep`te gidiyor olacaktı.

Unutmayalım; Türk askeri şehit olmasaydı İstanbul Türk şehri olmazdı. Türk askeri şehit olmasaydı bugün yaşadığımız, bağımsız Azerbaycan`ın başkenti olan Bakü de, Ufa, Derbend, Astrahan, Kazan gibi bir Rus şehriydi, biz ise bu şehrin etnik azınlığı. Buna göre de "Türkiye`nin Suriye`de işi ne?", "Türk askeri neden İdlib`de şehit olmalı?" gibi sorular sormadan önce tarihi olaylar göz önünde bulundurulmalıdır.

Bugün binlerce kilometre uzaktan gelip te ellerinde bayrak tuttukları ve baştan beri oyuncak olan demokrasi, bağımsızlık, güvenlik gibi sözlerinin arkasında saklanarak ordularını Türkiye`nin sınırlarına dayayan devletlerin karşısında geri çekilmek, İstanbul`u Konstantinopolis bilenlerin karşısında eli kolu bağlı teslim olmak demektir.

Türkiye`nin jeopolitik manevraları anlaşılandır. İster terör örgütü PYD`ye, "IŞİD`e karşı mücadele" adı ile bir ordunun silahını veren ABD ile, isterse de Suriye üzerinden Ankara ile kuru sınırı elde etmeyi başaran Rusya ile ilişkiler, yalnız Türkiye`nin ulusal çıkarlarının sağlanması için tasarlanıyor.

Türkiye bizim için dünyadaki 209 devletten herhangi biri değil. Türkiye, o devletlerden birincisidir! "Her bir Türkün iki ana vatanı var: biri kendi devleti, diğeri ise Türkiye" deyimini inkar eden başka bir devlet mevcut değil. Bu bir gerçek.

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev`in 25 Şubat`ta söylediği "Türkiye dünya genelinde Azerbaycan`a en büyük destek olan ülke" cümlesinin hangi anlam ifade ettiğini yorumlamaya lüzum yok. Buna göre de düşmanın hangi ülke ve kim olmasını gözetmeksizin her zaman olduğu gibi şimdi de ve bundan sonra da kan kardeşlerimizin, Türk milletinin, Türkiye devletinin yanında olmalıyız!

Global güç olma yolunda azimle ilerleyen kardeş Türkiye doğru yoldadır. Türk askeri güçlüdür, muzafferdir, dualarımız her zaman onlarladır. 

Dün İdlib`de hain saldırı sonucu Türk askerlerinin şehit olması haberi bizi ne kadar üzdüse de içimizdeki eminlik duygusu değişmez kaldı: Türkiye devleti bu sınavdan da dostlarının gurur duyacağı bir şekilde çıkacak!

Türkiye, tüm imkanlarını kullanarak kendi sınırında oyuncak ülke kurarak devlet temellerini sarsmaya çalışan tüm global güçlere ve onların maşalarına karşı mücadeleyi kararlı bir şekilde devam etmelidir!

Allah şehit olan tüm Türk askerlerine rahmet eylesin!"