TÜBİTAK ekibinin ölümü kaza değil skandal!

Aralarında MHP'li eski bakanın damadı da bulunan TÜBİTAK'ta ‘ulusal güvenlikle ilgili stratejik bir görev yapan' 3 kişi Gelibolu'da trafik kazası geçirerek hayatını kaybetti. Ancak kaza bir hayli soru işareti içeriyor!

TÜBİTAK ekibinin ölümü kaza değil skandal!
TÜBİTAK ekibinin ölümü kaza değil skandal!
GİRİŞ 27.07.2004 12:36 GÜNCELLEME 27.07.2004 12:36

Kripto uzmanlarının şüpheli ölümü mahkeme yolunda



TÜBİTAK'ta ‘ulusal güvenlikle ilgili stratejik bir görev yapan' 3 kişi geçtiğimiz günlerde trafik kazası geçirerek hayatını kaybetti. Ölenlerden biri, MHP'li Devlet eski Bakanı Ramazan Mirzaoğlu'nun damadıydı.



Gizli görevli bir yüzbaşı ile iki mühendisin Gelibolu yakınlarında hayatını kaybetmesi, çeşitli soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Sıradan bir kaza gibi gazetelere yansıyan olay şimdi mahkeme yolunda. ‘Suikast' şüphesi taşıyan Mirzaoğlu, iddianın araştırılmasını istiyor. Mirzaoğlu'nun damadı Ercan Kuruoğlu için dava açmaya hazırlanan avukat Uğur Amasya ise delil topluyor. Amasya, ‘kaza yapan minibüsün plakasının değiştirilmesini, şoförün farklı bir güzergah seçmesini ve olay yerine savcıdan önce gelen kişiyi' araştırıyor.



14 Temmuz akşamı Gelibolu yakınlarında bir trafik kazası yaşandı. Keşan istikametine giden Sezer Soysal yönetimindeki resmi plakalı, TÜBİTAK'a ait minibüs, saman yüklü, arka ışıkları yanmayan traktöre arkadan çarptı.





Yolun soluna savrulan minibüs, ikinci darbeyi fren yapmaya fırsatı bulamayan Mercedes'ten yedi. Yüzbaşı Yücel Kenter (32) ile M. Ercan Kuruoğlu (31) olay yerinde hayatını kaybetti. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan diğer TÜBİTAK görevlisi Mustafa Aktekin (54) ise tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kazaya sebep olan traktör 34 plakalıydı. Sürücü Cemal Elmas kaçtı; ama kısa sürede yakalandı.



Olayı ilk gören köylüler oldu. Avukat Uğur Amasya'nın verdiği bilgiye göre, kazayı resmi makamlara köylüler bildirmiş. Olay yerine gelen savcıya, ‘kendisinden önce gelen birinin inceleme yaptığını' anlatmışlar. Amasya, yüksek mühendis Ercan Kuruoğlu'nun bacanağı. Kuruoğlu'nun cesedini almak için kaza yerine giden isim. ‘Kazada ciddi şüpheler' bulunduğuna inanıyor. Olay yeri keşif tutanağı ve bilirkişi raporunu fizik mühendisleri ile inceleyen avukat, “Fren izleri ve çarpma şiddeti dikkate alındığında cesetlerin birinin en sağda diğerinin solda olması mümkün değil.” yorumunu yapıyor. Köylülerin ifadesinde yer alan ‘savcıdan önce gelen kişi'ye dikkat çekiyor. Traktörün İstanbul plakası taşıması da başka bir ilginç nokta.



Avukat Amasya'nın araştırmalarına göre, hayatını kaybeden görevliler, Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili kriptolar (gizli şifreler) üzerinde çalışıyordu. Üç kişilik ekip, yeni geliştirilen askerî bir cihazı denemek için Çanakkale'ye gitmişti. Askerî görevli Yücel Kenter, muhabere yüzbaşı rütbesini taşıyordu. Kuruoğlu ile Aytekin ise TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü'nde çalışıyordu. Enstitü, ulusal güvenliği ilgilendiren gizlilik dereceli bilgilerin korunması konusunda Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Dışişleri Bakanlığı'na destek veriyor. TÜBİTAK Kriptoloji Merkezi, NATO'da kullanılmak üzere cihazlar da geliştiriyor. Burada çalışanlar, görevleri konusunda en yakın akrabalarına bile bilgi vermiyor. Gizli bir cihaz taşınacağı zaman korumalarla hareket eden ekip, normal zamanlarda korumasız çıkıyor.



TÜBİTAK: Askerî projeden dönüyorlardı



Zaman'ın sorularını cevaplayan TÜBİTAK Başkan Vekili Prof. Dr. Nükhet Yetiş, uzmanların Çanakkale'ye gidiş sebebini, “Arkadaşlarımız görevden dönüyorlardı. Askerî bir cihaz geliştirmiştik, denemeye gitmişlerdi.” sözleriyle açıklıyor. Araçtaki yüzbaşı için de, “Kara Kuvvetleri bizim müşterimiz. Merhum yüzbaşının niye orada bulunduğunun gerekçesini Kara Kuvvetleri'ne sorun.” diyor.



31 yaşındaki oğlunu kaybeden Niyazi Kuruoğlu, Ercan'ı son yolculuğuna uğurlarken tabuta bayrak koydurmuş. Evladının ‘şehit' olduğuna inanan Kuruoğlu, “Vatanı için çalışıyordu. İşinden hiç şikayetçi olduğunu görmedim. Ama bize hiçbir şey söylemiyordu.” diyor. Kendisini asıl üzen, Avukat Amasya'nın araştırmalarında ortaya çıkan şüpheler. Gelişmeleri Amasya'nın hukuk bürosundan izleyen acılı baba, kazaya sebep olan traktör ve Mercedes'in temiz sicilli olduğunu öğrenmiş. Ancak, TÜBİTAK'a ait minibüsün kaza sırasında farklı bir plaka taşıması dikkatlerini çekmiş. Plakanın araca ait olmadığını doğrulayan TÜBİTAK yetkilileri, “İki minibüsümüz var. Bakım sırasında plakalar karışmış.” açıklamasında bulunmuş.



Yol güzergâhı neden değişti?



Ercan Kuruoğlu'nun eşi Umay Hanım'ın da soruları var. Kazadan kısa bir süre önce eşiyle telefonla görüştüğünü belirterek, “Minibüs şoförü neden güzergah değiştirmiş?” sorusunu yöneltiyor. Umay Hanım da merhum eşi Ercan gibi başarılı bir öğrenim hayatı sürmüş. Fen lisesini Orta Anadolu birincisi olarak kazanmış. Eşi gibi bilgisayar mühendisliği eğitimi almış. Eşi ne iş yaptığı konusunda Umay Hanım’a hiçbir bilgi vermemiş. Ercan Kuruoğlu’nun işine sadakat gösterdiğini; ancak TÜBİTAK’ın kendilerine vefa göstermediğini savunuyor.



Acılı kızını teselli etmeye çalışan eski Bakan Ramazan Mirzaoğlu ise karanlık noktaların aydınlatılmasını istiyor. Damadının, ‘gizlilik gerektiren stratejik bir görev' yaptığını vurguluyor: “Bu trafik kazası her yönüyle incelenmeli. Kazaya yol açan şoför çok iyi sorgulanmalı. Sabotaj, suikast olup olmadığı ortaya çıkarılmalı. Devlet çok iyi yetişmiş evlatlarını kaybetti. Ercan, mükemmel bir insandı. Ne iş yaptığı hakkında ne bana, ne kızıma tek bir kelime bile söylemedi. Uzmanlığı TÜBİTAK tarafından iki yıl geciktirildi. Bu sırada ben bakandım. Ercan, bunu bile söylemedi. Bakanlıktan ayrıldıktan sonra öğrendim.”



‘Traktörü son anda fark ettim’



Şüpheli kaza, Çanakkale'nin Gelibolu ilçesine 35 kilometre mesafedeki Diriköy yakınlarında meydana geldi. Kazaya karışan TÜBİTAK'a ait minibüsün ve traktörün sürücüleri olaydan sonra tutuklandı. Minibüs sürücüsü Sezer Soysal (41), ifadesinde, kaza sırasında minibüsteki yolcuların uyuduklarını, kendisinin de normal süratle yoluna devam ettiğini söyledi. Soysal, “Karanlık içinde traktörü bir anda fark ettim ve direksiyonu kırdım. Karşı yönden gelen aracı hiç hatırlamıyorum.” dedi.



Traktör sürücüsü Cemal Elmas ise römorkün arka sağ ve sol tarafları ile saman balyalarının tepesinde reflektör olduğunu, sadece park ve stop lambalarının yanmadığını savundu. Hakim karşısına çıkarılan her iki sürücü, “tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu birden çok kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verme” suçundan tutuklandı.



Ercan ölmeden 45 dakika önce aradı, telefonda helalleştik



Ateş düştüğü yeri yakıyor. 4 yıl önce evlendiği eşini kaybeden Umay Kuruoğlu, 6 aylık hamile. 2,5 yaşındaki kızı Meryem Bengisu'ya sarılarak teselli buluyor. Babasının yokluğunu hissettirmemek için büyük çaba sarf ediyor. Umay Hanım'ın, eşinin anıları sebebiyle evine girmeye yüreği dayanmıyor. Babasının yanında kalıyor. Bengisu'nun dedesi Ramazan Mirzaoğlu, torunu için psikologdan yardım almayı düşünüyor.



TÜBİTAK uzmanı Ercan Kuruoğlu, Bilkent Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun. Kuruoğlu'nun, 4 yıl önce evlendiği MHP'li Ramazan Mirzaoğlu'nun kızı Umay da aynı üniversitenin bilgisayar mühendisliğini bitirmiş. Umay Hanım, eşiyle en son kazadan 45 dakika önce görüşmüş. Telefonda helalleşmişler. Ercan'ın şehit olduğuna inanıyor: 'Perşembeyi cumaya bağlayan geceler genelde yolculukta olurdu. Ercan'ın şehit olduğuna inanıyorum. Görevi başında öldü. Rüyasında gören çok insan var. Öldüğünde cep seccadesi ve tesbihi yanındaydı. Ercan'ın ne iş yaptığını ben de bilmiyorum. Bize bir şey anlatmazdı. Çok yoğun çalışırdı. Günde iki kez Ankara'ya gidip geldiği olurdu. Buna rağmen şikayetçi değildi. Şikayetçi olan bendim.'



Ercan Kuruoğlu'nun askere gitmeyi düşündüğünü, ancak kurumun buna izin vermediğini belirtirken, 'Eşim, (15 Temmuz'da askere gideceğim) derdi. O gün kaza oldu.' diyor.



Babası Ramazan Mirzaoğlu gibi Umay Hanım da TÜBİTAK'a sitem ediyor. Eşinin çok yoğun çalıştırıldığını, buna karşılık yeterli önlem alınmadığını savunuyor. TÜBİTAK'ın kazadan sonra bile kendilerine yeterli ilgi göstermediğini söylüyor. Baba Mirzaoğlu da aynı durumdan şikayetçi. Kırgınlığını şöyle anlatıyor: 'Cenazeye sahip çıkmadılar. Görev şehitlerine vatandaşlarımız sahip çıktı. Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım telefonla taziyede bulundu. Onlara teşekkür ediyorum.'

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Almanya'da 175 milyon TL dolandırdı, Türkiye'de lüks içinde yaşıyor
Bakan Güler'den İran'a tepki: Yaptıkları hoş değil