Toktamış Ateş'ten kritik yorum

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Toktamış Ateş, Anayasa Mahkemesi'nin 367 şartıyla ilgili başvuru talebini reddetmemesi halinde kendi sonunu getireceğini ileri sürdü.

Toktamış Ateş'ten kritik yorum
Toktamış Ateş'ten kritik yorum
GİRİŞ 30.04.2007 15:25 GÜNCELLEME 30.04.2007 15:25

Muharrem Coşkun'un ropörtajı

 

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Toktamış Ateş, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erdoğan Teziç’in arkadaşı.. Aynı zamanda Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Üyesi olan Toktamış hocayla; cumhurbaşkanlığı seçimini, Teziç’i, ADD’nin mitinglerini ve demokrasiyi konuştuk. Ateş’in, okuyunca sizin de şaşıracağınızı tahmin ettiğim açıklamaları oldu.

 

İsterseniz Köşk’le başlayalım; Çankaya’ya Abdullah Gül’ün çıkması, iddia edildiği gibi gerçekten “son kale”nin elden gitmesi midir?

Ben Köşk seçimini Kemalizm’in son kalesinin elden çıkışı olarak değerlendirmiyorum. Abdullah Gül’ün kendi anlayışı çerçevesinde Atatürkçülük’ten çok uzak olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki bu, Çankaya’nın son seçimi değildir. Bundan sonra da seçimler olacaktır. Bundan sonra Kemalizmi ve laikliği daha çok diline dolayanlar da Köşk’e çıkacaktır. Bu seçim son bir seçim, Abdullah Gül de son cumhurbaşkanı olmayacaktır. O bakımdan ortaya çıkan hassasiyeti abartılmış buluyorum. Hatta şöyle söylemek gerekir, bu tablo 2002 seçimlerinin ortaya çıkardığı sonuçtur. 2002 seçimlerinin sonuçları birtakım çevreler ve güçlerin içine sinmemişti.

LAİKLİĞİ TEKELLERİNDE GÖRENLER VAR

Kim bu çevreler?

Birtakım güçler; kendini laik, Atatürkçü, Kemalist gören ve Atatürkçülüğü, Kemalizm’i sadece kendilerinin tarif edeceğini düşünen arkadaşlarımızdır. Bunların bir kısmı samimi, bir kısmı samimi değildir. Bunlar AKP iktidarını içlerine sindiremediler, maalesef.

Mesela seçim olunca bir avukat arkadaşım bir toplantıda elini masaya vurarak, “bu Meclis gayr-ı meşrudur” demişti, gerekçesi de “kullanılan oyların yüzde 45’i dışarıda kalmıştır” diyordu. Bu adam bir hukukçu. Oysa böyle bir şeye hakkı yoktu.

1950 ÖNCESİNİ SAMİMİ KEMALİSTLER İSTEMEZ

Sizin içinize sindi mi AKP iktidarı?

Ben de üzüldüm, açık söyleyeyim, çıkan sonuçlar beni mutlu etmedi, canım sıkıldı, fakat milli iradeye saygı duymak zorundayız. Kaldı ki bu seçim yasasını böyle saçma sapan yapan da AKP değil.

Ben de 1938’e kadar süren Atatürk dönemine yanlışlarına rağmen imzamı atarım, ama o günün uygulamalarını bugüne uygulamaya kalkarsanız buna da karşı çıkarım. Samimi Kemalistler herhalde Türkiye’nin 1950’den önceye gitmesini istemezler. İsterlerse samimi değillerdir, Atatürk’ün hedefi halk egemenliğini tesis etmiş demokratik devlettir. Kazanılmış demokratik haklardan rahatsız olanlar gerçek Kemalist olamaz.

İddialardan biri de Hayrunisa hanımın başörtüsüyle Köşk’e çıkacak ilk first lady olması.. Gerçekten Köşk’te ilk başörtülü Hayrunisa hanım mı?

Yok canım; Celal Bayar’ın eşi, İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe Hanım ve Latife hanım da başörtülüydü. İlk değil tabii….

Bu gerilim niye peki?

Türbana karşı bir hassasiyet var. Düşünün ki, eşi başörtülü olduğu için subaylar ordudan atılıyor, ama başkomutanın eşi başörtülü olacak, burada büyük bir tenakuz var. Burada bir tarafta yanlış var demektir. Bunu düzeltmek lazım. Ama kendi adıma söylerim ki, Hayrunisa hanımı çok hanımefendi, sevimli insan olarak biliyorum.. First lady olarak da Türkiye’ye bir leke getireceğini düşünmüyorum ama birtakım insanlar bundan rahatsızlık duyacak. Ve ben bunu biliyordum.

Bir de Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)’nin yaptığı mitingler var. Sanıyorum bu mitinglere tam destek vermediniz?…

Mitingler provokasyona da açık oluyor. Bir ADD üyesi olarak bu mitinglerin gerekliliğine inanmakla birlikte endişe de ettim. Nitekim Ankara’da programda olmamasına rağmen bir insanın (Tuncay Özkan’ın) fevkalade provokatif  konuşma yapması ve engellenmeye kalkışılması beni haklı çıkardı. Bu nedenle bu mitinglerin hararetli savunucusu olmadım.

HUKUK VARSA ANINDA REDDEDİLİR

Gelelim Cuma günü Meclis’te yapılan Cumhurbaşkanlığı oylamasına… CHP, seçimi Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Sizce nasıl bir karar çıkacak?

Anayasa Mahkemesi eğer hukuki karar verirse, bunun reddedilmesi 5 dakika bile sürmez. Ama siyasi karar verirse eninde sonunda seçimler olacak ve bu seçimlerde zannediyorum AKP daha güçlü şekilde parlamentoya gelecek. Gelmediğini varsayalım, bir koalisyon olsun, sonunda, Türkiye bir cumhurbaşkanı seçecek, o zaman 367’yi kim nasıl bulacak? Hadi bakalım iki tur sonra yine seçim….  Tam bir kaos olacak.

Anayasa Mahkemesi’nin reddetmesi gerektiğini neye göre söylüyorsunuz..?

İyi-kötü hukuk okuduk, karar sayısı; toplantıya katılma sayısı olarak düşünülemez, yani böyle bir şey vaki değil. Anayasamızda böyle bir şey asla yok. Ama siyasi karar verirlerse bilemem.

Sizce karar hukuki mi olacak?

Umudum ve temennim hukuki olmasıdır. Aksi halde vereceği siyasi karar Anayasa Mahkemesi’nin de sonu olur. Anayasa Mahkemesi, kendini Yasama’nın yerine koyarsa öyle bir kaos olur ki içinden çıkılmaz.

Türkiye’ye çok büyük kötülüğü olur. Hep beraber batarız, biz batarız da Anayasa Mahkemesi batmaz diye bir şey yok.

Hukukun siyasallaştığı endişesi taşıyor musunuz?

Anayasa Mahkemesi açısından taşımamak istiyorum. Ancak yerel mahkemelerden öteki mahkemelere kadar siyasallaşmaları görüyorum. Basın davalarında da diğer davalarda da buna şahit oluyoruz. Mahkemelerde çifte standart var bunu görüyoruz.

CHP İKTİDAR OLMAK İSTEMİYOR OLABİLİR

Asıl icra makamı başbakanlıksa, neden bu kadar önemseniyor cumhurbaşkanlığı..?

Cumhurun, devletin başkanı, parlamenter sistemde olmaması gereken geniş yetkiler var cumhurbaşkanında… Dolayısıyla bunların el değiştirmesi istenmiyor.

Meclis açma sayısıyla, karar yeter sayısı aranması bu seçim dışında aranmamıştı. Daha önceki cumhurbaşkanlarında toplumsal mutabakat da aranmamıştı.

CHP’nin muhalefetini nasıl yorumluyorsunuz?

Ben CHP Lideri yerinde olsam böyle muhalefet yapmam. Ortaya projeler koyarım. Ama sanıyorum iktidara gelmek istemiyorlardır, kim bilir.

 Yaşar Nuri Öztürk’ün ciddi bir iddiası oldu biliyorsunuz. Öztürk hoca, “CHP yöneticileri muhalefette olmaktan memnunlar” demişti.

ANAYASA MAHKEMESİ ANINDA REDDETMELİ

Anayasa Mahkemesi eğer hukuki karar verirse, bunun reddedilmesi 5 dakika bile sürmez. İyi-kötü hukuk okuduk, Anayasamızda böyle iddia edildiği gibi bir 367 şartı asla yok. Vereceği siyasi karar Anayasa Mahkemesi’nin de sonu olur. Anayasa Mahkemesi, kendini Yasama’nın yerine koyarsa öyle bir kaos olur ki içinden çıkılmaz. Türkiye’ye çok büyük kötülüğü olur. Ama siyasi karar verirse eninde sonunda seçimler olacak ve bu seçimlerde zannediyorum AKP daha güçlü şekilde parlamentoya gelecek.

LAİKLİK KİMSENİN TEKELİNDE OLAMAZ

AKP ve Gül’ü sindiremeyenler; kendini laik, Atatürkçü, Kemalist gören ve Atatürkçülüğü, Kemalizm’i sadece kendilerinin tarif edeceğini düşünen arkadaşlarımızdır. Bunlar 2002 seçimlerinden sonra AKP iktidarını içlerine sindiremediler, maalesef. Mesela seçim olunca bir avukat arkadaşım bir toplantıda elini masaya vurarak, “bu Meclis gayr-ı meşrudur” demişti. Bu adam bir hukukçu. Oysa böyle bir şeye hakkı yoktu.

TEZİÇ’İN TUTUMUNU TASVİP ETMİYORUM

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK)’ün tavrını nasıl buluyorsunuz?…

Endişeliyim demeyeyim de fevkalade hayretteyim.. 1980 yılında YÖK yasa tasarısı elimize geçtiği zaman eleştirmeye başladım, bu konuda 4 kitap yazdım, sürekli eleştirdim, yüzlerce makale yazdım.. Hatta beraberce YÖK’ü eleştirdiğimiz, YÖK’e karşı çıktığımız arkadaşlar şimdi YÖK’ün içinde yönetici görev aldılar. Erdoğan Teziç, Türkan Saylan, Burhan Şenatalar gibi arkadaşlar… Benim aklımın almadığı şeylerden biri de rektörler oluyor, Türkiye’de bir üniversitenin rektörü, aday olduğu  zaman YÖK’e gidip kendini anlatmaya çalışıyor, mülakata katılıyor ve bunu istiyorlar, bu utanç verici bir şey. Yine aynı şekilde bu üniversite rektörleri içinde bambaşka şeyleri dile getiren insanlar biliyorum. Dün savunduğunun bugün tam tersini savunan insanları görünce, “öğretim üyesiyim” demekten imtina ediyorum.

Erdoğan Teziç arkadaşım dediniz, iyi tanırsınız, yaptığı açıklamaları demokrat buluyor musunuz?

Hayır, demokrat bulmuyorum. Bu, Yücel Aşkın davasında başladı. Şu andaki tutumunu tasvip etmem mümkün değil…

MUMCU VE AĞAR BENİ ŞAŞIRTTI

Malum oylamaya Anavatan’la DYP katılmadı. Sizi şaşırttı mı bu tavır?

Erkan Mumcu beni şaşırttı, açık söyleyeyim. CHP’nin kuyruğuna takılmakla  ne kazanacağını umut etti bilemiyorum. Erkan Mumcu oy almaya çalıştığı tabana bunu nasıl anlatır onu da bilemiyorum. Taban bundan mutlu olmayacaktır. Aynı şey Mehmet Ağar için de geçerli. Hatta daha ilginci, Ağar, Erdoğan Teziç’e suikast girişimine kadar Meclis’e gireceğini söylüyordu. Araya Rufailer mi karışıyor bilmiyorum. Ama her ikisinin de kendi gelecekleri açısından doğru karar almadıklarını düşünüyorum.

Tehdit almış olabilirler mi?

Her şey olabilir tabii burası Türkiye.. Rufailer karıştı derken onu kastettim, yani birtakım bilinmeyen güçler demek istedim.

Bu güçler arasında askerler de olabilir mi?

Asker diyerek, türdeş homojen bir kitle yok ama emir komuta içerisinde değişik gruplar var, onlardan olabilir belki.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu kendisini hedef alan Oda TV'ye dava açıyor
Uzmanlar açıkladı! Türkiye'nin Filistin'de neler yaptığı ne zaman ortaya çıkacak?