Baykal: Türban için acele ettiniz

CHP lideri Deniz Baykal, türban konusunda gerçeklerin kendini gösterdiğini, tereddütlerin ortaya çıktığını belirterek, 'Sekizinci gün oldu daha Çankaya'dan imzadan çıkmadı dedi.

Baykal: Türban için acele ettiniz
Baykal: Türban için acele ettiniz
GİRİŞ 19.02.2008 13:48 GÜNCELLEME 19.02.2008 13:48
Bu Habere 79 Yorum Yapılmış

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, türbanla ilgili düzenlemenin aradan 8 gün geçmesine rağmen hala Çankaya Köşkü'nde beklediğini ifade ederek, "Gece yarısı saat 03.00'te imza görevini ihmal etmeyen Çankaya'nın, 8 günden beri bu kadar önem verilen, bütün Türkiye'yi sarsan bir düzenlemeyle ilgili olarak bir derin düşünce içine girme gereğini hissetmesi herhalde bir anlam taşıyor" dedi.


Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, bir süreden beri TBMM'nin iki önemli yasal düzenleme ile uğraştığını belirterek, bunlardan birisinin türbanla ilgili anayasa değişikliği, diğerinin de vakıflarla ilgili düzenleme olduğunu bildirdi. Her iki girişimin de Türkiye'nin çok temel düzenlemelerini ciddi şekilde olumsuz yönde etkileyecek nitelikte olduğunu savunan Baykal, "Türbanla ilgili düzenleme Anayasamızın temellerini sarsıcı düzenlemedir. Vakıflarla ilgili düzenleme Türkiye'nin uluslararası kimliğinin tapusu olan Lozan'ı sarsabilecek olan düzenlemedir. Bu iktidar, aynı zamanda hem Anayasamıza hem Lozan Antlaşması'na yönelik bir saldırıyı fütursuzca sürdürmektedir. Bu bir tesadüf değildir" diye konuştu.


Baykal, türban tartışmalarının yararlı olduğunu, gerçeklerin ortaya çıktığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Konu artık ilk gündeme getirildiği noktada değil, tereddütler ortaya çıkmaya başladı. 8. gün daha Çankaya imzayı atamadı. Daha konu konuşulurken uzmanlar incelemeye başlıyordu, her türlü hazırlık yapılıyordu, çok acil çok önemli bir konuydu... Gece yarısı saat 03.00'te imza görevini ihmal etmeyen Çankaya'nın 8 günden beri bu kadar önem verilen, bütün Türkiye'yi sarsan bir düzenlemeyle ilgili olarak bir derin düşünce içine girme gereğini hissetmesi herhalde bir anlam taşıyor. Bu, yaptığımız değerlendirmelerin ne kadar önemli, ne kadar haklı, doğru olduğunu ortaya koyuyor." -


"BAŞÖRTÜSÜ BAŞKA, TÜRBAN BAŞKA"-


Başlangıçta konunun "Başörtüsü sorunu, eğitim hak ve özgürlüğü" olarak takdim edilmeye çalışıldığını kaydeden Baykal, "Geldiğimiz noktada çok iyi anlaşılmıştır ki olay farklıdır; başörtüsü başkadır, türban başkadır" dedi. Başörtüsünün yüzlerce, binlerce yıldır var olduğunu ancak türbanın Türkiye için yeni bir konu olduğunu ifade Baykal, "Başörtüsünde 'bir tek saç telimi bile kimseye göstermem' ifratı, bağnazlığı, taassubu yoktur. Türban ise bir tek saç telini bile göstermenin neredeyse dinden çıkmak anlamına geldiği taassubu, ifratı içindeki bir kıyafetin topluma dayatılmasıdır" diye konuştu.


Baykal, yaşanan tartışma sürecinde artık bu farklılığın anlaşıldığını, türbanın dinin, Kur-an'ı Kerim'in emri olmadığının ortaya çıktığını savundu. Toplumda bazı kesimlerin bu dini gerçeklerin ortaya çıkıyor olmasından rahatsız olduğunu belirterek, "Söylenen yanlışsa, çık söyle... Kimse yanlış diyemiyor. Dini gerçeklerin ortaya çıkması kimseyi rahatsız etmemeli" dedi.


Bu tür konuşmaların laikliğe aykırı olduğunu savunanlar bulunduğunu belirten Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dini konuları konuşmak, dini gerçekleri anımsatmak ortaya koymak sanki laikliğe aykırıymış gibi bir anlayış geliştirilmek isteniyor. Bunun hiçbir geçerliliği yoktur. Laiklik dini gerçeklerin ortaya çıkmasını, konuşulmasını hiçbir biçimde engellemez. Laiklikte dikkat edilmesi gereken nokta yasal, anayasal, hukuki düzenlemenin dini temellere dayandırılıyor olmasıdır. Bu ayrı bir iştir, dinin neyi öngördüğünün ortaya çıkması başka bir iştir. Dine saygı göstermek, değer vermek, dinin düzenlemelerinin ne olduğunu anlamak hiçbir biçimde laikliğe aykırı değildir. Dinin icabı budur diye çoğu kere geçerli olmayan dayatmaları siyasete taşımak yanlıştır, ona fırsat vermemek lazım. Biz örtünmenin din içindeki yerini konuşuyoruz. Sanki türban Kur-an'ı Kerim'in emri gibi dayatıyorlar, biz de çıkıp hayır değildir diyoruz. Biz, dine ve inançlara saygıyla, laiklik anlayışımıza inançla sahip çıkarak, 'anayasaya, dinin bile öngörmediği en ifrat, tefrit bir örtünme biçimini kural olarak koymayın' diyoruz."


"SADAKA EKONOMİSİNDEN, KUMAR EKONOMİSİ AŞAMASINA GELİNDİ"


CHP Genel Başkanı Baykal, "Sadaka ekonomisinden, kumar ekonomisi aşamasına gelindiğini" savunarak, "Türbanla meşgulsün, türban, türban...Bir ayağın faizde, bir ayağın kumarda. Ondan sonra türban yasası diye çıkıyorsun ortaya" dedi.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın; Almanya Başbakanı Angela Merkel'den 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e, Ahmet ve Mehmet Altan'dan CHP'ye kadar herkese "verip veriştirdiğini" öne süren Baykal, Erdoğan'ın, öfke ve kızgınlık içinde bağırıp, çağırdığını söyledi. Başbakan Erdoğan'ın bu öfkeli üslubundan rahatsız olunmamasını isteyen Baykal, "Sakın üzülmeyin, aldırmayın, hiçbir önemi, değeri yoktur. Başbakan kendisiyle, aynayla kavga ediyor, gölge boksu yapıyor. İçindeki bunalımı ortaya koyuyor. Öfkesinden dolayı sakın canınız sıkılmasın. Başbakan'ın öfkesine kızmayın, boş sözlerine de inanmayın" diye konuştu.


-"LAİKLİK TELAŞINA SOKTUNUZ"-


Deniz Baykal, bu sorunun; ilk önce laiklik konusunda hiçbir tereddüt yaratmayan, laiklik inancı sapasağlam, güvenilir bir iktidarla çözüleceğini ifade ederek, ikinci şart olarak, dini ve bu konuyu istismar etme anlayışında olmaması gerektiğini vurguladı.


CHP Genel Başkanı Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Son olarak Türkiye'yi, yaşam tarzıyla bir başka topluma doğru çekme anlayışında olmayacak. Bu sorunu çözmek, bu sorunu istismar etmeme anlayışına girmektir. Bu konuyu kimse kurcalamasın, kaşımasın, gündeme getirip istismar etmesin. Zaman içinde bu konu kendiliğinden çözülür. Laiklik konusunda güven veren bir siyasi tablonun netleşmesi halinde bu çözülür. Siz tam tersini getirdiniz. Türkiye'yi, laiklik telaşı, kaygısı, korkusu içine soktunuz. Türkiye'de herkes, ülkenin nereye doğru gittiği, yarın ne olacağıyla ilgili telaş ve kaygı içindedir."


-"TÜRBAN SAPLANTISI"-


Baykal, konuşmasında, ekonomideki gelişmelere de yer verdi. Ekonomideki ciddi sorunların, inkar edilemez noktaya geldiğini dile getiren Baykal, ekonomide izlenen politikanın, çok önemli sorunların ortaya çıkmasına neden olduğunu savundu. Baykal, büyümenin düştüğünü, işsizliğin arttığını, giderek dışarıya borçlanan, bağımlı hale gelen bir ekonomi uygulamasının yürütüldüğünü, vatandaşların, bunlardan rahatsız olduğunu belirtti. Baykal, "Türban saplantısı, 'Vakıflar Yasası çıkararak Lozan'ı deleceğiz' mücadelesi, çok temel konuların gözden kaçırılmasına yol açıyor" dedi.


TEKEL'in özelleştirilmesindeki işçi direncini izlediğini dile getiren CHP lideri Baykal, vatandaşın, kışın ortasında kendi çıkarlarının değil, ülke menfaatinin mücadelesini verdiğini bildirdi. Deniz Baykal, TEKEL'in değerinin giderek düşürüldüğünü, satışının gerçekleştirileceğini vurgulayarak, bu konuların, ülkenin ekonomik yararı düşünülerek değil, sadece para ihtiyacıyla yapılan bir iş haline geldiğini öne sürdü.


Baykal, Türkiye'de özelleştirmenin, cari açığı kapatmak için yapıldığını savundu. İktidarın fabrika, tesis kurmadığını, elde avuçtakini satarak günü geçiştirmeye çalıştığını ileri süren Baykal, "Piyasa değeri 52 milyon dolar olan Balıkesir Fabrikası'nı 1,1 milyon dolara çok yakınlarına verdiler. Yüz görümlüğü, bunu verdiler" dedi. CHP Genel Başkanı Baykal, Türkiye'nin 2004'e kadar büyürken, bu yıldan sonra büyümenin düştüğünü, cari açığın arttığını söyledi. Baykal, 2002'de 1,5 milyar dolar olan cari açığın, 2007 sonunda 38 milyar dolara ulaştığını söyledi.


-"GERÇEKLERİN DAHA İYİ KAVRANMASI"-


İşsizliğin, kamufle edilemez bir artış gösterdiğini, esnafın, çiftçinin sıkıntıda olduğunu ifade eden Baykal, iktidarın, nitelik ve kimliğinin ortaya çıkmaya başladığını kaydetti. Baykal, iktidarın söylemleriyle yanıltma, aldatma olanağının hızla kaybolduğunu savunarak, "Ekonomik sıkıntıların giderek yaygınlaşması, gerçeklerin daha iyi kavranmasını da kolaylaştırıyor. Bunu önemli ve olumlu bir gelişme olarak görüyorum" diye konuştu. Deniz Baykal, Mahmut Çalık'ın, tekstil sektöründe yaşanan sıkıntıları dile getirdiğine işaret etti. Baykal, Erdoğan'ın, kendisini, tekstil ve TEKEL işçilerini dinlemediğini öne sürerek, "Bari Mahmut Çalık'ı dinlesin" dedi.


-"KUMAR EKONOMİSİ"-


Sadaka ekonomisinden yeni bir aşamaya geçildiğini, bunun kumar ekonomisi olduğunu iddia eden CHP lideri Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Devletin oynattığı şans oyunları: Pazartesi 10 Numara, Salı at yarışı, İddaa, Çarşamba Şans Topu, Perşembe Süper Loto, Cuma at yarışı, İddaa, Cumartesi Sayısal Loto, Pazar Spor Toto, Spor Loto, Süper Toto, Süper Loto ve Gol 7. Bu yetmiyor televizyonlarımız da bu çabanın içinde yer alıyorlar çünkü reyting var. Türkiye'de insanlar umudunu kaybetmiş, toplumsal olarak kumara yönlendiriliyoruz. 2008'de 487 yarış günü var, geceleri de oynanıyor. Milli Piyango ayda 3 kez çekiliyor, kazı-kazan her gün oynanıyor. Televizyonlardaki paralı yarışma programlarını da bu çerçevede değerlendirmek lazım. Türkiye, nereye gidiyor? Bu nasıl bir toplum, nasıl bir ekonomi? İktidar, Hükümet nerede duruyor? Türbanla meşgulsün. Türban, türban...Bir ayağın faizde, bir ayağın kumarda. Ondan sonra türban yasası diye çıkıyorsun ortaya. "


"ADI TAYYİP ERDOĞAN OLAN BİR İNSAN, KESİNLİKLE LAİKLİĞİN GÜVENCESİ OLAMAZ"


CHP Genel Başkanı Baykal, üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılması için TBMM'de kabul edilen anayasa değişikliğinin sorunu çözmeyeceğini, yeni sorunlar ve hukuk krizi yaratacağını ileri sürdü. Anayasa Mahkemesinin, değişikliği sadece "şekil" açısından inceleyebileceği iddialarına dikkati çeken Baykal, bunun yapılan değişiliğin Anayasa'ya aykırı olduğunun itirafı olduğunu savundu.


Baykal, "Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerini değiştiren bir anayasa değişikliği usulen hiçbir eksiklik bulunmadan kabul edilse, Anayasa Mahkemesi'ne 'Sakın haa... Esasına bakamazsın, sadece usulüne bakmalısın' demek mümkün mü?" diye konuştu. Anayasa değişikliğinin, toplumu kamplaştırdığını savunan Baykal, "Ne yapacaktınız? Bir sorunu çözecektiniz?" diyerek, eğitimde dini kimliği ön plana çıkaracak bir uygulamanın Türkiye'ye nasıl bir zarar verebileceğinin her geçen gün daha iyi anlaşıldığını kaydetti. Baykal, "Ve Cumhurbaşkanı hala düşünüyor, şu saat, şu dakika itibariyle..." dedi.


-"DEVLET DAİRELERİ VE LİSELERE SIÇRAR"-


Düzenlemenin bu şekilde çıkması durumunda, uygulamanın devlet daireleri ile liselere sıçrayacağını öne süren Baykal, başından beri söyledikleri bu konuyu, herkesin yeni görmeye başladığını, Yükseköğretim Kanunun Ek 17. maddesindeki değişikliğinin bu konuda güvence sağlayıp sağlamayacağının belli olmadığını belirtti. Anayasa'nın 14. maddesinde değişiklik yapılarak, "Yeni yasal güvenceler" getirilmesinin önerildiğini anımsatan Baykal, şöyle konuştu: "Niçin? Toplumda başı açık yaşamak istediği halde bir baskıya maruz kalabilecek insanların güvence altına alınması için... Ne oldu? Yaptığınız işin ne gibi etkiler yaratacağını görmeye başladınız. Onları himaye edecek yeni kanunlar ihtiyacını görmeye başladınız ve o konuda teklifler yapıyorsunuz. Bunun, sorun çözmeyeceği, sorunu yaygınlaştıracağı, devlet dairelerine, liselere taşıyacağı açık. Zaten devlet dairelerine, liselere girmiş... Nitekim toplumda birileri hemen bunu görünce, ikinci aşama budur diye talebini yapmaya başladı. AKP'li milletvekilleri, kadın milletvekilleri, yetkili komisyon üyeleri yapmaya başladı. Ve güç bela, 'Sakın ha partinin aleyhinde kullanılır' diye göstermelik tedbirlerle konu geçiştirilmek isteniyor. Nedir? Tutmanız mümkün değil. Şimdi bir süre idare edebilirsiniz. Sonra gerisi gelecek. Bu görüldü. Siz bastınız mı düğmeye geriyi gelir. Bu ortaya çıktı. 'Canım ona da çare bulalım, kanun çıkaralım, CHP'de gelsin bizimle işbirliği yapsın, birlikte çare bulalım' Şimdi bunları konuşma noktasına geldik. Bir işe kalkıştılar, bu işin nereye kendilerini götüreceğinden haberlerinin olmadığı ortaya çıktı." AK Parti ile MHP arasında, Yükseköğretim Kanununun Ek 17. maddesiyle ilgili mutabakata ne olduğunu soran Baykal, "Dur, yaptığımız iş Anayasaya aykırı mı, değil mi? Bir görelim... Tuhaf" dedi.


"HUKUKEN ÖNLEYEMEZSİNİZ"


 CHP Genel Başkanı Baykal, türbanın yükseköğretim kurumlarında serbest bırakılmasıyla ilgili sürecin başlaması durumunda, yasalarda hatta anayasada yapılacak düzenlemelerle, olayın diğer kesimlere sıçramasını önlemenin mümkün olmayacağını savundu. Baykal, şöyle konuştu: "Hukukla bunu önleyemezsiniz. Sorunu, tahrik ediyorsunuz, teşvik ediyorsunuz,büyütüyorsunuz. Sonra o sorunun yansıyacağı alanlara kaleler, burçlar dikerek kendinizi savunmaya çalışıyorsunuz. Mümkün değildir. Bu temel yanlışı görmeleri ihtiyacı var. Yavaş yavaş o rahatsızlığın içine girmiş olduklarını görüyoruz. 3 haftadır bunu konuşuyoruz. Bu tartışmalar herkesi etkilemeye başladı. 'Dur bir bakalım, acele etmeyelim' demeye başladılar. Aceleyi başlangıçta, düğmeye basarken etmeyecektiniz. Ek 17. maddeyle ilgili mutabakatı ne kadar ciddiye almadıkları, ne kadar işlerine yaradığı ölçüde ve sürece diğer partilerle anlaşmaları uygulayacaklarını, işlerine gelmediği noktada da herkesi yarı yolda bırakabilecekleri bir kez daha bu olayla ortaya çıkmıştır." Başbakan Erdoğan'ın, "Laikliğin güvencesi benim" şeklindeki sözlerine değinen CHP lideri Baykal, şöyle konuştu: "Siz, kamuoyuna 'Cumhurbaşkanını birlikte seçeceğiz' dediniz. Bıraktınız, dayatmanızı yaptınız. 'Türbanı uzlaşmayla gerçekleştireceğiz' dediniz, sonra da 'Siyasi simgeyse, siyasi simge' diye ortaya çıktınız. 17. madde konusunda da daha dün söz verdiniz, verdiğiniz sözü unuttunuz. Şimdi bize 'Laikliğin güvencesi biziz, bize güvenin' diyorsunuz. Eğer Türkiye'de laikliğin güvencesi, verdiği sözlerin arkasında bir türlü duramayan, 'Dokunulmazlığı kaldıracağım' diyip, yıllarca bu vaatleri yaptıktan sonra unutan bir insana Türkiye'de laikliği emanet edeceksek, yazıklar olsun Türkiye'ye... Hiçbir hukuk devletinde ve demokraside laikliğin teminatı herhangi bir kişi olamaz. Hele 'laiklik de ne olurmuş? Millet isterse laiklik de kalkar' diyen bir siyasetçi, hiçbir zaman olamaz. Herhangi bir insan olamaz. Adı Tayyip Erdoğan olan bir insan, kesinlikle laikliğin güvencesi olamaz."


-"BİR CEVABINI AL DA GÖRELİM"-


Başbakan Erdoğan'ın, 'Ne değişti? Bu kadar yıldır iktidardayız. Değişen bir şey yok. Ne korkuyorsunuz. Bir şey olmaz" dediğini anlatan Baykal, ne değiştiğinin kataloğunu çıkarıp Başbakan'ın önüne koyacaklarını söyledi. Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesinde 4 öğrencinin oruç tutmadıkları gerekçesiyle baskıya uğraması, İstanbul'da Esenyurt'ta bir lisede bir öğrencinin mezhep nedeniyle dövülmesi, Antalya'da bir ilköğretim okulunda 5 öğrencinin ibadet nedeniyle tacize maruz kalmaları, Gebze'nin Darıca Beldesinde bir öğretmenin mezhep nedeniyle çıkan tartışmada öldürülmesi, İstanbul Sarıyer'de tarikat tuzağına düşen iki kardeşin intihar etmesi olaylarını örnek gösteren Deniz Baykal, bu olayların "AKP iktidarıyla gerçekleştiğini" öne sürdü.


Son olarak da Mersin'de kızlara şırıngalı saldırılar düzenlendiğini anımsatan Baykal, "Sen, öldürülen öğretmenin karısına, çocuklarına, şırıngalı saldırıya maruz kalan kızın ailesine ne değişti' de de bir cevabını al da görelim. onlar neyin değiştiğini bir anlatsınlar" diye konuştu.


Baykal, AK Parti döneminde Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunda yapılan atamaları ve görevden ayrılmaları da gündeme getirdi. Baykal, Talim ve Terbiye Kurulunda son dönemde 3 başkan değişikliği olduğunu söyledi. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan'ın, "Atatürk'ün yolunda hareket etmeye devam edeceğim" diyerek görevinden ayrıldığını anımsatan Baykal, "Yaşanan bu olaylar bir rastlantı mı?" diye sordu.


CHP Genel Başkanı Baykal, şunları kaydetti: "Bu anlayış sistemli bir şekilde beslenip götürülmüyor mu? Başbakan 'Din devleti yapmayacağız' diyor. Türkiye'de ne olacağına senin karar verme imkanın hızla kayboldu. Sen bir takım süreçleri harekete geçirdin, bir takım mekanizmaların düğmesine bastın. Ortaya çıkan tablo, hiç kuşku yok önümüzdeki dönemde seni de aşan çok daha ciddi sorunlarla bizi karşı karşıya bırakacak. Sen bunun farkında değilsin. Sen neyin güvencesini verebiliyorsun? Senin niyetinle ne ilgisi var.... Sen, günü geldiği zaman, 'Papaz elbisesi de giyerim' dersin, işine geldiği zaman, 'Laiklik de kalkar' dersin... Gidiş iyi değil. Gidiş, kontrol edilemez bir şekilde sürdürülüyor. Birileri, mali imkanlarıyla, örgütlenme uzmanlarıyla, devlet içinde kadrolaşmayla, milli eğitimin olanaklarını kullanarak, Türkiye'yi bir başka noktaya doğru çekiyor. Böyle bir tablo var. Bunun en temel kırılma noktalarından birisi de bu anayasa değişikliğidir. Daha önce cumhurbaşkanlığı seçimleri kırılma noktasıydı. Şimdi anayasa değişikliği, ikinci temel kırılma noktasıdır."


 


 

YORUMLAR 79
  • Firstman STAMMER 16 yıl önce Şikayet Et
    BÖÖYLE DEVAAM ET. \"Biz, dine ve inançlara saygıyla, laiklik anlayışımıza inançla sahip çıkarak, \'anayasaya, dinin bile öngörmediği en ifrat, tefrit bir örtünme biçimini kural olarak koymayın\' diyoruz.\" SANA GÖRE \"DİN\" LAFTAN İBARET BANA GÖRE HAYATIN ANLAMI SEN BU YOLDA BÖYLE DEVAM ET \"DİN\" LAYIK OLANDA KALMALI
    Cevapla
  • yalın dağ 16 yıl önce Şikayet Et
    . adı deniz baykal olan birinden kesinlikle millete ve devlete hizmet beklenemez
    Cevapla
  • alonemen 16 yıl önce Şikayet Et
    laiklik... ya kardeşim birileri çıksında bu adamlara laikliği anlatsınlarda türbanla laikliği karıştırmasınlar..bunlara bakın laikliğin ne olduğunu bilmiyorlar veya işlerine gelmiyor türbanın laikliği engellediğini diyorlar..
    Cevapla
  • masum türk 16 yıl önce Şikayet Et
    ne beklenirki başka. her zamanki gibi saçmalamış
    Cevapla
  • mukremin kaygisiz 16 yıl önce Şikayet Et
    felaket tellali baykal. senden ne zaman guzel bir seyler duyacagiz hukumet heryaptigina tepki gosteriyorsunuz her icraatta okuz altinda boza ariyorsunuz ama inanin bu millet o soylemlerinizden hic haz almiyor ne yapmak istiyorsunuz ataturkun partisini daha ne kadar dusuruceksiniz toplumla barismaniz gerek tabii toplumu muhattab alirsaniz?
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Hükümetin önündeki en zor problem... Rakamlar her yıl kötüye gidiyor
Türk SİHA'lar başrolde: Türkiye, Afrika ülkelerinin devlet gücünü artırıyor!