Osmanlı Gazze'yi nasıl kaybetti?

İngilizler Gazze'yi 7 Kasım 1917'de işgal etti. İngilizler şehre girerken Dışişleri Bakanları, 'topraksız millet' dediği Yahudilere, 'milletsiz toprak' olan Filistin'de bir 'yurt' verileceğini ilan ediyordu.

Osmanlı Gazze'yi nasıl kaybetti?
Osmanlı Gazze'yi nasıl kaybetti?
GİRİŞ 11.01.2009 19:10 GÜNCELLEME 11.01.2009 19:10
Bu Habere 29 Yorum Yapılmış

Zaman yazarı Mustafa Armağan'ın gazetenin Pazar ekinde aktardığı tarihteki acı gerçek...

Gazze'yi nasıl ve kimin yüzünden kaybettik?

Cemal Paşa, Kudüs'teki karargâhındadır. Filistin'in Nablus şehrinden gelen 20 kadar insan, kendilerini sürekli paylayan Cemal Paşa'nın neredeyse ayaklarını öpeceklerdir; durmadan yalvarıp yakarmaktadırlar. Kaderleri, karşılarındaki paşanın ağzından çıkacak tek bir kelimeye bağlıydı çünkü. O 'idam' dedi miydi, kurtuluş yoktu.

Neyse ki bu defa şanslıydılar: Anadolu'ya sürgünle yakayı kurtarmışlardı. Adamlar dışarıya çıktıktan sonra Cemal Paşa birden değişmiş, "Ne yaparsın, burada böyle söküyor" demişti. Falih Rıfkı, Paşa'nın tavrındaki bu değişimi, "Rol bitmişti" diye özetler.

Rol bitmişti, evet. Falih Rıfkı Atay'ın "Zeytindağı" adlı kitabı dili, üslubu için de okunabilir ama bence "ibret" almak için okunmalıdır. Yıkılmaz denilen Osmanlı kalesinin peş peşe yapılan hatalar yüzünden 4 yıl içinde nasıl çatır çatır çöktüğünü daha iyi anlatan bir eser bulmak kolay değildir.

Cemal Paşa, Arapları tehcir, tedhiş ve silahla Türkleştireceğine inanmıştı. Ermeni tehcirinin tersine, bu defa Suriye ve Filistin'den Anadolu'ya yapılan bir başka tehcirden söz ediyoruz. Çapı öbürüne göre ufaktı ama etkisi sanılandan çok daha büyük oldu. Sonuç, Arap topraklarının büsbütün kaybı ve Filistin'de hâlâ kanayan yara olacaktı.

Başka şahitlerimiz de var. Mesela Filistin'de bir posta memuru olan İzzet Derveze, İttihatçı hükümetin Cemal Paşa'yı savaşı fırsat bilip Arapçılık hareketi mensuplarının işini bitirmek üzere gönderdiğine inanır. 21 Ağustos 1915'te 9 kişi, 6 Mayıs 1916'da ise 21 kişi idam edilmişti. "Zalim tehcir hareketi" diyor Derveze, "Suriye, Filistin ve Lübnan'dan Anadolu'ya gerçekleşmiş ve erkek, kadın ve çocuklardan oluşan yüzlerce aileyi kapsayan sürgün, bu kimseleri iki yıl boyunca yoksulluk ve hakarete maruz bırakmıştı."

 

kullan 

Bir zamanlar Gazze...

Derveze'nin anlattığı bir olay, Cemal Paşa'nın gaddarlığını bütün açıklığıyla göz önüne seriyor. İdam edilenlerden Selim el-Ahmed'in amcası ve Cenin şehrinin önderi olan Hafız Muhammed Abdülhadi Paşa'ya telgrafla haber yollamıştır Cemal Paşa, Cenin'e geldiğinde evine misafir olacağını bildirmiştir. Düşünün, gencecik yeğeninizi suçsuz yere idam ettiren adamı ("katili"), daha gözünüzün yaşı kurumamışken evinizde zorla ağırlayacaksınız. Bir aileye verilebilecek en büyük manevî eziyetlerden biri değil midir bu?

 

kullan 

Bahriye Nâzırı Cemal Paşa ve Alman Generali Falkenhayn Kudüs'te askeri denetliyorlar. (1915).

Öte yandan Lübnanlı aydın Şekip Arslan, Cemal Paşa'nın Suriye'deki "Arap ruhu"nun öldürülmesi görevini üstlendiği kanaatindedir. Şam'da bir Tehcir Komisyonu kuran Cemal Paşa, 2 bin Arap'ı Anadolu'ya sürmüş olup ev ve arazilerine el konulması için de hazırlıklara girişmiştir. Bana göre, diyor Şekip Arslan, sürgün yöntemi Osmanlı Devleti'nin geleceği açısından büyük bir tehlikeydi. Devletin tehlikeli bir dönemeçten geçtiği bir zamanda zor kullanma, yıldırma ve Türklerle Araplar arasında kin ve nefret uyandırma siyasetini uygulamak doğru değildi. Ona göre Cemal Paşa'nın Suriye'de takip ettiği siyaset, Osmanlı Devleti ve İslam âleminin başına gelmiş en büyük felaketlerden biridir.

 

kullan 

Gazze Savaşı'na katılan Osmanlı birliği yürüyüş halinde. (1917)

Ve Osmanlı kuvvetleri Gazze'dedir. Filistin'in güneyini kapayan Gazze-Birüseba cephesi İngilizleri tutmak için hayati önemdedir. Üstelik Osmanlı ordusu burada yapılan iki muharebede İngilizleri püskürtmeyi de başarmıştır. Cemal Paşa ise bölge halkını Osmanlı'ya bağlayacak yerde, mevcutları da yerle bir edecek ne kadar siyaset varsa harfiyen uyguluyordu. Cephede kazanıyor ama cephe gerisinde kaybediyorduk.

Nihayet 31 Ekim 1917'de başlayan nihai İngiliz hücumu cephemizi yarmış ve ağır kayıplar verdirmişti. Şimdi çekilme zamanıydı. Artık Kudüs'ü tutacak doğru dürüst bir kuvvet kalmamıştı. Gazze'de ise zehirli gaz mermileri kullanan İngilizler karşısında Mehmetçiğin gaz maskesi yoktu. Başkomutanlık gerek görmemişti çünkü.

Gazze hem karadan, hem denizden bombalanıyordu. Karadan 218 top ve 6 tank, denizden ise 27 kruvazör, tıpkı Çanakkale'de olduğu gibi ateş yağdırıyordu.

 

kullan 

Binlerce Mehmetçiğin şehit olduğu Kudüs'ün İngilizlere teslim törenine katılanlardan bir grup (9 Kasım 1917).

O gün bugündür rahat yüzü görmemiş olan Gazze'yi 7 Kasım 1917 günü işgal etti İngilizler. Tesadüfe bakın ki, İngilizler Gazze'ye girmek üzere iken Dışişleri Bakanları Balfour, "topraksız millet" dediği Yahudilere, "milletsiz toprak" olan Filistin'de bir 'yurt' verileceğini ilan ediyordu. Arthur Koestler'in dediği gibi, "Bir millet, ikinci millete, üçüncü milletin toprağını veriyordu." Dünya tarihinde eşi görülmemiş garip bir mantıkla kurulmuş bu yapay devletin feci bedellerini ne yazık ki 'ikinci millet', yani Filistinliler ödemeye mahkûm edilmişti. Cemal Paşa mı? O, görevini fazlasıyla yapmış olmanın huzur ve rahatlığı içinde İstanbul'a dönüyor ve Bahriye Nezareti'ndeki makam koltuğuna oturuyordu. Geride tam bir harabe bırakan o değildi sanki.

 

 kullan

II. Abdülhamit'in Kudüs'te görevlendirdiği Osmanlı askerleri.

İsrail'deki Hayfa Üniversitesi öğretim üyelerinden Ilan Pape, ilginç bir noktaya dikkatimizi çekiyor. Nedense, diyor, Müslüman Araplara kan kusturan Cemal Paşa, Siyonist yerleşimcilere daha iyiliksever (benevolent) davranıyordu. Yoksa diyor, Pape, bunun sebebi, Cemal Paşa'nın eşinin Yahudiliği olmasın!

Peki Arapların önde gelenlerini topraklarından süren ve idam ettiren Cemal Paşa'nın gerçek amacı neydi? Falih Rıfkı her zamanki dobralığıyla "Filistin için tehcir, Suriye için tedhiş ve Hicaz için ordu kullandık." diyor. Bir şey daha söylüyor. Şunu: "O zaman Suriye'de esaslı bir tedhiş politikasına neden lüzum olduğunu Cemal Paşa bir sır olarak kara toprağa götürmüştür." Neden, hakikaten neden?

Halbuki onun görevini devralan Mersinli Cemal Paşa, o sıkışık dönemde Araplarla barışma politikası gütmüş, tehciri durdurmuş, sürgüne gönderilen aileleri geri getirtmişti. Bir şey daha yapmıştı: Ekim Devrimi'nde Çar'ın kasalarında gizli anlaşmaları bulan Bolşevikler, Cemal Paşa'nın Müttefiklerle bazı yazışmalarını deşifre edince Mersinli Cemal Paşa bu bilgileri doğrudan Emir Faysal'a göndermiş, onu nasıl bir oyuna düştükleri konusunda uyararak Osmanlı ile savaşmak yerine ayrı bir barış antlaşması imzalamaya çağırmıştı.

Ne var ki artık çok geçti. Filistin ve Suriye, Mehmetçiğin döktüğü onca kana rağmen elden çıkmıştı. (Gazze'nin etrafında dev bir mezarlık bıraktık diyordu Falih Rıfkı.) Şimdi Anadolu'yu kurtarma telaşı bastırmıştı. Astığı astık kestiği kestik paşamız yalnız Filistin ve Suriye'yi değil, İngilizler gelmeden ana vatanı da terk edecekti.

Rol bitmiş miydi?

m.armagan@zaman.com.tr

KAYNAK: ZAMAN-PAZAR
YORUMLAR 29
  • berat 15 yıl önce Şikayet Et
    ahkam kesmeyelim. sen 300 sene toprakları koru sona 1 sene içinde geri ver olucak şeymi.yemeni ve filistin cephelerini herkes tarihte iyi biliyor.o zaman kendini oranın kralı ilan edip ingilizlerle hareket eden arap ve MÜSLÜMAN kardeşlerimizde o zamanlarda müslüman kanı akıttılar.hemde müslüman kanı.ya kardeşim bende üzülüyorum şu an orda olanlara.ama ne yapalım maddi olarak ancak yardım kuruluşlarına yardım edebiliyoruz.birde duamız var.ama unutmayalımki müslümanlar bu üzerlerindeki tembelliği atmadıkça herkes bize zulüm ed
    Cevapla
  • berat 15 yıl önce Şikayet Et
    araştırmak lazım. arkadaşlar benim dedem kore gazisidir ve filistinde cephesinde arapların yüzünden esir düşmüş müslüman türk askerlerini koreden dönerken hemde 1950li yılların başında hindistanda gemilerinin ikmali esnasında rastladığını anlatmıştı.siz ne konuşuyorsunuz kardeşim.orda o kadar şehit verilmiş.bi o kdarda esir.orada kendini kral ilan edenleri yazmıyorsun o zamanlar şimdi kalkmışsın yok cemal paşaymışta yok bilmem ne paşaymışta geçin bunları arkadaşım.ama tabiki bizde üzülüyoruz şu an filistindeki yaşananlardan.
    Cevapla
  • ziyaretci 15 yıl önce Şikayet Et
    ZULÜME DAVETİYE. Bakın Irak a ;ABD ülkelerini işgal etti onları çiçekle amerikan bayrakları ile karşıladılar şimde ne,Irak zulüm çekiyor Müslüman kardeşlerimiz eziliyor iyide onlar davet etti kendi elleri ile yaptılar.Filistinde aynı bakın ingilizler onları osmanlının elinden kurtardı(!) sonuç onlarda şimdi zulüm çekiyor.Ha üzülmekse evet onlara üzülüyoruz dualarımız onlarla ama hepsi o kadar.Asker falan yollayamayız.Hiç kimse Mehmetçikten böyle bir fedakarlık beklemsin.
    Cevapla
  • EFE CAN 15 yıl önce Şikayet Et
    Biraz kulak. duyduklarım ışığında Atatürk, filistin bölgesine israiloğullarının (yahudilerin) gelmemesini dile getirmişti... Ancak ömrü vefa etmedi, yerine gelenlerse, aksine kucak açtılar...
    Cevapla
  • öztürk yatkın 15 yıl önce Şikayet Et
    araplara güvenmi. imkanı yok biz onları 300 yıl kuruyalım onlar bizi arkadan vursun yokcanım bizkendi topraklarımızı korumak için şavaşırken onlar neyaptı biz yerine ingilizlere tercihettiler işte bunlar onlar kandırıldılar kanmayacakcın gözüm ben derimki toprağı için savaşmayan adam sevgilisi için karısı için savaşmayan adamla birdir çaba yoksa aşk yok aş yok iş yok ekmek yok yinede derimki bir bozkurt un bozkurt dan başka dostu yok........
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
TFF, şike iddiaları için inceleme başlattı!
Rekabet kızıştı, kasko fiyatları dip yaptı!