Karne günü çocuğunuzun kabusu olmasın

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Psikiyatri Bölümü'nden Dr. Bülent Çekem, çocuğun karnesi kötü dahi olsa ailesinin ona sahip çıkması gerektiğini söyledi.

Karne günü çocuğunuzun kabusu olmasın
Karne günü çocuğunuzun kabusu olmasın
GİRİŞ 11.06.2009 15:09 GÜNCELLEME 11.06.2009 15:09

Anne-babaların başarıyı karneye endekslemelerine bağlı olarak yükselen beklentilerinin, karne dönemlerinde istenmeyen ve telafisi mümkün olmayan üzücü gelişmelere yol açtığını vurgulayan Çekem, anne-babalara, 'Çocuğunuzun karnesi kötü de olsa, ona arkasında olacağınızı hissettirin' çağrısında bulundu.

"Okullar kapanıyor. Öğrenciler bir senenin meyvesi olarak gördükleri karnelerini alacaklar." diyen Dr. Çekem, karne gününün, bazı öğrenciler için mutluluk, bazı öğrenciler için de korku kaynağı olabildiğini ifade etti.

Bu önemli günün, intihar, evden kaçma ve benzeri istenmeyen bazı durumlara da meydan verebildiğine dikkati çeken Çekem, karne korkusunu, öğrencinin karneyi aldıktan sonra nelerin olacağı konusundaki zihinsel tasarlaması olarak tanımladı.

Çekem, "Yani olan değil, ancak öğrencinin olacağını düşündüğü durumlar öğrencinin zihninde problemlerin oluşmasına neden olmaktadır. Özellikle sert ve baskıcı ailelerin çocukları, zayıf karne korkusunu diğer ailelerin çocuklarına göre daha fazla yaşıyorlar. Evden kaçma, intihar gibi davranışlar, bu ailelerin çocuklarında daha fazla görülüyor. Çünkü bu ailelerin çocukları zayıf karne ile eve gittiklerinde fiziksel bir cezaya maruz kalacaklarını zihinsel olarak tasarlamaktadırlar." diye konuştu.

Karnenin, çocuğun başarısından ziyade derslerinde bazı eksikliklerinin olduğunu göstermek için öğrenciye ve veliye verilen bir uyarı belgesi olduğunun altını çizen Dr. Çekem, şu değerlendirmeyi yaptı: "Karne çoğu zaman çocuğun belli bilgileri ne kadar iyi ezberlediğini gösterir. Ne çocuğun zekasını, ne kişisel niteliklerini ne de yeteneklerini ölçmektedir. Çocuğun kapasitesini tümüyle gösteren bir araç değildir. Çocuğun ilgi, yetenek, zeka ve hayat okulundaki başarısının bir göstergesi değildir. Ünlü fizikçi Einstein'ı zeka seviyesi düşük diye okuldan kovmamışlar mıydı?. Karne öğrenciye verildiği gibi aynı zamanda aileye de verilmektedir. Ailenin bir senelik ana-babalığının nasıl olduğunu da göstermektedir bu belge. Aileler, çocuklarına haçlık vererek; kitap, kalem, defter alarak okul hayatları süresince onların üzerindeki sorumluluktan kurtulduklarını düşünmektedirler. Bu doğru bir düşünce midir?"

Ailelerin en büyük sorumluluğunun hayatı, insanları ve sorumluluk almayı seven, başarının peşinde koşan, kendini gerçekleştirme basamaklarını hızla çıkan bir çocuk yetiştirmek olduğunu vurgulayan Dr. Çekem, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu da onun cebine sadece harçlık koymakla değil, ona, onu sevdiğini hem sözle hem de davranışla göstermekle, ona güvenmekle, onunla sağlıklı iletişim kurmakla, onun kapasitesini kabul edip onu zorlamamakla olur. Çocuğunu, kendisi olduğu için sevmekle, onun 'o' olduğunu kabul etmekle gerçekleşir. O, sizlerin zihninizde oluşturduğunuz kişi değildir. O bir bireydir, o kendisidir. Aileler şunu asla unutmamalı: Zayıf karne, zayıf ana babalığın da göstergesidir."

Dr. Çekem, ailelerin çocuklarının karne korkusunu yenmelerini sağlamak ve istenmeyen bazı davranışların oluşmasını önlemek için, şimdiki başarısızlığın ileriki yıllarda başarıya dönüşebilmesi adına, en önemlisi de 'ana-baba karnesindeki zayıf notlardan kurtulabilmek yolunda, çocuklarına karne zamanı şu şekilde yaklaşmalarını önerdi: "Çocuğunuzun karnesiyle ilgili duygularınızı, çocuğunuzun kişiliğini incitmeden net bir şekilde anlatın. Başarılı olabilmesi için, onun arkasında olduğunuzu kendisine hissettirin. Çocuğunuzu kesinlikle suçlayıp yargılamayın. Ona "tembel tavuk, geri zekâlı…" gibi isim ve lakaplar takmayın. 'Seni kaportacıya işçi olarak göndereceğim, okuldan alacağım' gibi tehditler savurmayın. Onu eleştirip, kendisine emirler yağdırmayın. Çocuğunuzu arkadaşlarıyla, kardeşleriyle, komşularınızla kıyaslamayın. Unutmayın, o herkesten farklı olan ve sadece kendine benzeyen bir bireydir. Çocuğunuzu kesinlikle aşağılamayın. Hele arkadaşlarının yanında buna sakın kalkışmayın. Onun kendine olan güven duygusunu zedelemiş olursunuz. Çocuğunuza sürekli olarak cezalandırma, bağırma gibi davranışlarla yaklaşmayın. Çocuğun kendi karnesiyle ilgili olarak anlattıklarını dinleyin. Onun düşüncelerine önem verin. Her ana-babanın çocuklarıyla ilgili bazı beklentileri vardır. Bunları onunla konuşun."

Dr. Çekem, çocuğun karnesi değerlendirilirken sıklıkla yapılan hatalardan birinin de anne - babaların çocukların durumu ve durumun nedenlerini değerlendirmek yerine, birbirlerini suçlamaları olduğunu sözlerine ekledi.

KAYNAK: (CİHAN)
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
İPhone fiyatları dudak uçuklattı!
Aliyev imzaladı... Azerbaycan ile Türkiye arasında gelirde çifte vergilendirme kaldırıldı