Hayatı ucuza getirmenin ilginç yolları

Dar ve orta gelirliler daha ucuz bir hayat için ilginç formüller üretiyor. Geçim sıkıntısı nedeniyle sinema, spor, kuaför, giyim gibi özel harcamalarını tamamen kesen dar gelirliler zorunlu harcamaları da azaltmanın yollarını arıyor.

Hayatı ucuza getirmenin ilginç yolları
Hayatı ucuza getirmenin ilginç yolları
GİRİŞ 29.01.2011 16:38 GÜNCELLEME 29.01.2011 16:38
Bu Habere 12 Yorum Yapılmış

Ankara Ticaret Odası’nın (ATO), “yadigar hanım’ın tasarruf formülleri” araştırmasına göre, dar ve orta gelirliler daha ucuz bir hayat için ilginç formüller üretiyor. Dar gelirli, sinemaya gitmek yerine dizi izliyor, korsan DVD satın alıyor ya da internetten film indiriyor. Sevdiklerine özel günlerinde hediye alması gerektiğinde, kendisine daha önce gelen, beğenmediği ya da ihtiyacı olmadığı için kullanmadığı hediyeyi “hediye” ediyor.

ATO, dar gelirlinin market alışverişinden su tüketimine, kozmetikten sağlığa kadar günlük yaşamında tasarruf için başvurduğu yöntemleri araştırdı. ATO’nun “Yadigar Hanım’ın Tasarruf Formülleri” araştırmasına göre, dar ve orta gelirliler daha ucuz bir hayat için ilginç ve yaratıcı formüller üretiyor. Geçim sıkıntısı nedeniyle sinema, tiyatro, spor, kuaför, giyim-kuşam gibi özel harcamalarını tamamen kesen dar gelirli “Yadigar Hanım” zorunlu harcamalarını da asgariye indirmenin yollarını arıyor.

-SPORUNU PARKLARDA YAPIYOR-

Araştırmaya göre dar gelirler, bpor salonuna gitmek yerine, parklarda ya da yürüyüş parkurlarında sporunu yapıyor. Sinemaya gitmek yerine TV’de dizi izliyor, korsan DVD satın alıyor ya da internetten film indiriyor. Kaset ya da CD satın almak yerine müzik parçalarını da internetten indiriyor. İkinci el ya da korsan kitap okuyor. Gazeteleri internetten takip ediyor. Eğlence mekanlarına gitmek yerine, alışveriş merkezi geziyor.

-EV YAPIMI SELÜLİT KREMİ-

Kişisel bakım ve kozmetikle ilgili “sihirli ve ucuz formüller” kadınlar arasında kulaktan kulağa hızla yayılıyor. Evde doğal yöntemlerle vücut ve cilt bakımı yapmak, internet sitelerinde dolaşan reçetelerin de yardımıyla yaygınlaşıyor.

“Yadigar Hanım” da, pahalı kozmetik ürünler satın almak yerine badem yağı, zeytinyağı, susam yağı, papatya yağı, salatalık, bal, süt, yumurta, kil gibi bitkisel ve doğal ürünleri kullanarak “selülit kremi”, “yüz maskesi”, “piling” ve “nemlendirici” gibi kozmetik ürünlerini kendisi imal ediyor. Cildini temizlemek için tonik yerine “doğal maden suyu” ya da “gül suyu” kullanıyor. Kuruyan ojesini çöpe atmıyor, içine birkaç damla aseton damlatıp eski haline getiriyor. Kuruyan maskarasını birkaç dakika kaynar suda bekletiyor. Saçını kuaföre boyatmıyor, marketten aldığı boyayla kendisi boyuyor. Fönünü kendisi çekiyor. Saçı düzleştiren ya da bukleler yapan aletler kullanıyor. Manikür-pedikür ve ağda gibi kişisel bakımlar için güzellik salonuna gitmek yerine evde kendisi yapıyor. Orijinal parfüm yerine açık parfüm tüketiyor.

-KENDİ İŞİNİ KENDİN YAP-

Bozulan musluk için tamirci çağırmıyor, kendisi tamir ediyor. Evini kendisi boyuyor. Otomobilini kendisi yıkıyor. Ayakkabılarını kendisi boyuyor. Kazak, atkı, bere, şal gibi giysi ve aksesuarlarını kendisi örüyor. Turşu, salça, reçel gibi yiyecekleri marketten almak yerine kendisi yapıyor. Sütü kapıdan satın alıp yoğurdunu kendisini yapıyor. Grip, nezle, soğuk algınlığı gibi sağlık sorunlarında doktora gitmek yerine bitki çaylarıyla, şifalı otlarla ya da ucuz ve bilindik ilaçlarla kendi kendini tedavi ediyor.

-HEDİYEYİ HEDİYE EDİYOR-

Sevdiklerine özel günlerinde hediye alması gerektiğinde, kendisine daha önce gelen beğenmediği ya da ihtiyacı olmadığı için kullanmadığı hediyeyi “hediye” ediyor. Kendisine gelen hediyelerin ambalajlarını atmayıp yeniden kullanıyor. Para verip hediye almak yerine kendi ördüğü kazak, atkı, bere gibi giysi ve aksesuarları hediye ediyor.

-ALIŞVERİŞE LİSTESİZ ÇIKMIYOR-

Alışverişte satış fiyatları sabit olan mağazalar yerine “pazarlık” yapabileceği dükkanları tercih ediyor. İhtiyacı dışında mal satın almamak için, alışverişe elinde “liste” ile çıkıyor. Giysilerini sezon sonunda indirimli olarak satın alıyor. Markalı giyim firmalarının indirimli, defolu ya da seri sonu ürünler sattıkları “outlet” mağazaları tercih ediyor. Pahalı markaların ikinci el ürünlerini satan butiklere yöneliyor. Kiloyla kumaş alıp giysilerini terziye diktiriyor. Daha ucuz giysi, elektronik eşya ya da kitap satan sitelerden alışveriş yapıyor. Giysi, eşofman, çanta, ayakkabı, gözlük, saat gibi ürünlerin markalı olanları yerine “çakma” olarak tabir edilen sahtelerini satın alıyor. Modası geçen giysilerini terziye verip modelini değiştiriyor. Eskiyen ya da modası geçen ayakkabılarını ve çantalarını yeniletiyor. İç çamaşırı ve çorabın ucuzunu satın alıyor. Eşinin, kışlık gömleğinin yıpranan kollarını kesip yazlık gömleğe, pantolonun paçasını kesip şorta dönüştürüyor. Gömleklerin yıpranmış yakalarını söküp ters çeviriyor. Büyük çocuğunun küçük gelen giysilerini diğer çocuklarına giydiriyor. Mutfak eşyalarını züccaciye yerine Uzakdoğu malları satan ucuz dükkanlardan alıyor. Buzdolabı, çamaşır makinası, bilgisayar gibi dayanıklı tüketim malları ya da elektronik eşyaları satın almadan önce “en ucuz” ürünlerin nerelerde satıldığını gösteren internet sitelerinde araştırma yapıyor. Yeni mobilya almak yerine eski mobilyasına kılıf diktiriyor. Ahşap mobilyasını boya-cila yaptırıyor.

-FİYAT ARAŞTIRMASI YAPIYOR-

Posta kutusuna bırakılan broşürleri inceleyerek en ucuz marketleri tespit ediyor. Marketlerde, ürünlerin indirimli satıldığı halk günlerini takip ediyor. Marketlerin indirim sağlayan ya da para puan biriktiren kartlarını kullanıyor. Daha ucuz olduğu için market markalı ürünlere yöneliyor. Tuvalet kağıdı, peçete, kağıt havlu, deterjan gibi çok tüketilen ürünlerin en ucuzunu tercih ediyor. Çay, şeker, tuz gibi çok tüketilen ürünlerde küçük ambalajlar yerine birim maliyeti daha ucuz olan büyük ambalajlı ürünleri tercih ediyor. Küp şeker yerine toz şeker, zeytinyağı yerine ayçiçeği yağı, damacana su yerine çeşme suyu, limon yerine limon tuzu kullanıyor. Kalıp peynir yerine daha ucuz olan kırık peyniri, kırık ya da çatlak yumurtayı, kırık pirinci tercih ediyor. Raf ömrü dolmak üzere olan tavuk, süt, yoğurt, salça, ketçap, meyve suyu, bisküvi gibi ürünleri yarı fiyatına satan marketlere gidiyor. Çocuğuna pirinç unundan mama yapıyor. Sıvıyağ, deterjan, çamaşır suyu, bulaşık deterjanı gibi ürünleri indirime girdiklerinde fazlaca alıp “stok” yapıyor. Makarna, mercimek, pirinç, kuru fasulye, nohut, şampuan, deterjan ve temizlik için kullanılan diğer sıvıları marketlerden almak yerine kilo ile satılan açık ürünlere yöneliyor. Sebze-meyve ve kahvaltılık alışverişini semt pazarlarından, fiyatların düşmeye başladığı akşam saatlerinde yapıyor. Kışın pahalı sebze yememek için, yazın semt pazarından uygun fiyatla satın aldığı biber, patlıcan, fasulye, domates gibi sebzeleri kurutarak, dondurarak ya da konserve yaparak kışlık yiyecek hazırlıyor. Daha ucuz olduğu için bayat ekmek ya da belediyenin “halk ekmek” büfesinden ucuz ekmek alıyor. Kasaplarda “çorbalık” diye satılan, etleri sıyrılmış kemikleri çok ucuza satın alıp, çorba çapıyor. Kırmızı et yerine sakatatı ya da tavuk etini tercih ediyor. Bayat ekmekten tatlı ya da köfte yapıyor. Sağlığını riske atarak kızartma yağını birkaç kez kullanıyor. Zorunlu olmadıkça dışarıda yemek yemiyor. Mecbur kalırsa döner ve köfte gibi “ekmek arası” yiyecekleri tercih ediyor. İş yerinde yemek çıkmıyorsa, öğlen öğününde evinden getirdiği yemekleri yiyor. Dışarıda ya da işyerinde çay ile birlikte gelen şekerleri biriktirip evine götürüyor.

-BOŞ ODALARIN PETEĞİNİ KAPATIYOR-

Kışın ısınma masrafları aile bütçelerine ek yük getiriyor. Isınma masraflarını en aza indirmek isteyen “Yadigar Hanım” da yaygın yöntemlere başvuruyor. Ev alırken ya da kiralarken daha iyi ısınan ara katları tercih ediyor. Ön ödemeli doğalgazını yaz aylarında satın alıyor. Sadece kullandığı odaları ısıtıyor. Kullanılmayan odaların kalorifer peteğini kapatıyor. İşe giderken kombiyi kapatıyor ya da en düşük ısıda çalıştırıyor. Isınmak için kombinin derecesini yükseltmek yerine bir kazak fazladan giyiyor. Isı kaybını önlemek için evin pencerelerini naylonla kaplıyor. Kapı kenarlarına sünger geçiyor.

-SON PARÇALARI ÜTÜNÜN KENDİ ISISI İLE ÜTÜLÜYOR-

Elektrik ve su faturaları da aile bütçesinde önemli yer tutuyor. “Yadigar Hanım”, elektrik ve su faturalarını hafifletmenin çeşitli yollarını deniyor. Beyaz eşya alırken az enerji tüketen ürünleri tercih ediyor. Bulaşık ve çamaşır makinasını tamamen dolmadan çalıştırmıyor. Çamaşırları yıkarken sıcak su yerine ılık su kullanıyor. Çift haneli rezervuar ya da stoplu rezervuar taktırıyor. Su tüketimi azaltmak için rezervuara, su dolu 1.5 litrelik pet şişe yerleştiriyor. Sebze ve meyveleri akan suyun altında yıkamak yerine su dolu bir kapta yıkıyor. Sebze-meyve yıkadığı suyu dökmüyor, çiçekleri suluyor. Duş başlığını suyu daha iyi püskürten ekonomik duş başlıklarıyla değiştiriyor. Duşta kalma süresini kısaltıyor. Musluktan sıcak su gelinceye kadar akan soğuk suyu bir kapta biriktirerek daha sonra kullanıyor. Balkonunu hortumla yıkamıyor, tas ile su dökerek yıkıyor ya da paspasla temizliyor. Çamaşır makinasının durulama suyu ile balkon yıkıyor, yerleri siliyor. Diş fırçalarken, banyoda sabunlanırken musluğu kapatıyor. Yazın balkonda güneşin ısısıyla su ısıtıyor. En çok elektrik tüketen cihazlardan biri olduğu için ütü kullanımına dikkat ediyor. Mümkün olduğu kadar çamaşırlarını toplu olarak ve nemli iken ütülemeye çalışıyor. Ütülenecek çamaşırların bitimine birkaç parça kalınca fişi prizden çekiyor, son parçaları ütünün kendi ısısı ile ütülüyor. Fırında birkaç yiyeceği aynı anda pişirmeye çalışıyor. Daha hızlı pişirdiği için düdüklü tencereyi tercih ediyor. Saç kurutma makinasını çalıştırmadan önce havlu ile saçlarını kuruluyor. Evin, oturma odası, salon ve mutfak gibi bölümlerinde floresan ya da tasarruflu ampul kullanıyor. Salonda avizeden vazgeçiyor. Koridor, tuvalet gibi bölümlerde düşük vatlı ampuller kullanıyor. Televizyon izlerken ya da odadan çıkarken ışığı söndürüyor. Stand-by konumunda da elektrik tüketen televizyon, bilgisayar gibi elektrikli cihazların fişlerini prizden çekiyor.

-TEMİZLİKTE TASARRUF-

Biriktirdiği küçülmüş sabunları kurutup rendeleyerek temizlikte kullanıyor. Diğer temizlik maddelerine göre daha ucuz olan arap sabununu tercih ediyor. Eskiyen tişört, atlet, havlu ve çarşaflardan toz bezi yapıyor. Bulaşıkları yıkamadan önce kaba kirini çöpe iyice sıyırıyor ya da bir kabın içerisine doldurduğu suyla “kabasını alıyor”. Bulaşık makinası tuzu yerine marketlerde satılan ve turşu yapımında kullanılan kalın tuzu, parlatıcı yerine sirke, deterjan yerine arap sabunu kullanıyor.

-TELEFON YERİNE MSN-

İletişim masrafları da ailelerin bütçelerinde önemli yer tutuyor. “Yadigar Hanım”, iletişim masraflarını düşürmek için teknolojinin bütün olanaklarından yararlanıyor. İkinci el cep telefonu alıyor. Gerekmedikçe telefonla konuşmuyor, konuşmak zorunda kalırsa sohbeti kısa tutuyor. Faturalı hat yerine ön ödemeli hat kullanıyor. Faturaları hattı bulunan tanıdığını aramak yerine “Beni ara” anlamında çağrı yapıyor. Faturalı hat kullanıyorsa en hesaplı tarifeyi seçiyor. Sabit telefon kullanıyorsa, aramalarını indirimli saatlerde yapıyor. Telefon etmek yerine mesaj ya da mail gönderiyor. Özellikle yurtdışı görüşmelerinde, internet üzerinden hizmet veren MSN ve Skype gibi ücretsiz ve görüntülü iletişim kanallarını kullanıyor. Bilinmeyen numaralar için özel hatları aramak yerine, internete başvuruyor.

-TABANA KUVVET-

Artan benzin fiyatları, otomobili olan vatandaşları tasarrufa zorluyor. Otomobilini zorunlu olmadıkça kullanmayan “Yadigar Hanım”, ulaşım için farklı alternatifler geliştiriyor. Trafiğin daha rahat olduğu bir kentte yaşıyorsa, ulaşımda otomobil yerine mobilet ya da bisikleti tercih ediyor. İşyerine yürüme mesafesinde olan yerlerde ev tutmaya çalışıyor. İşe otomobille gitmek yerine yürüyerek gidiyor. İşyeri ile evi arasındaki mesafe uzunsa, işyerinin yakınından arabası ile geçen arkadaşlarıyla gidip geliyor. İşyerinin servisi varsa, otomobilini kullanmıyor. Otomobil yerine toplu taşıma araçlarına biniyor. Alışveriş için yürüme mesafesindeki mağazaları tercih ediyor. Büyük marketlerin ücretsiz müşteri servislerinden yararlanıyor. Kendi otomobilini kullanacaksa mümkün olan en kısa yoldan gitmeye çalışıyor. Benzine ve mazota göre daha ucuz olduğu için aracına LPG tüpü taktırıyor. Sıcak havalarda klimayı çalıştırmak yerine camları açarak serinliyor. Kışın motorun ısısıyla otomobilini ısıtıyor. Gece taksiye binmek zorunda kalırsa, gündüz tarifesi için pazarlık yapıyor. Otomobil için parça lazım olduğunda orijinali yerine çıkma parçaları tercih ediyor. Otomobilin lastiğini değiştirmek yerine kaplatıyor. Uçakla seyahat etmesi gerekiyorsa biletini günler öncesinden satın alarak erken rezervasyon indirimlerinden yararlanıyor.

-TATİLİN DE UCUZUNU BULUYOR-

Tatilde otel ya da pansiyonda kalmak yerine eş-dostun yazlığında tatil yapıyor. Yazlığı olan tanıdığı yoksa Nisan, Mayıs, Eylül ve Ekim gibi fiyatların daha uygun olduğu aylarda tatile çıkıyor. Ucuz olduğu için tatil rezervasyonunu aylar öncesinden ya da yurt dışı üzerinden yaptırıyor.

-DEVLET OKULUNU TERCİH EDİYOR -

Çocuğunu özel okul yerine devlet okuluna gönderiyor. Okul harçlığı veremediği zaman “beslenme çantası” hazırlıyor. Okul kitaplarını, bir üst sınıfa geçen öğrencilerden temin ediyor ya da ikinci el kitap ders kitabı satın alıyor. Defterleri kiloyla alıyor.

-ATO BAŞKANI AYGÜN: “EKONOMİK SIKINTILAR DAR GELİRLİ VATANDAŞLARI BİRER MUCİDE DÖNÜŞTÜRDÜ”

ATO Başkanı Sinan Aygün, araştırmaya ilişkin değerlendirmesinde, ekonomik sıkıntıların dar gelirli vatandaşları birer mucide dönüştürdüğünü belirterek, “Ekonomik sıkıntılar milletimizin yaratıcı zekâsını harekete geçiriyor. Vatandaş, geçinmek için şaşırtıcı yollara başvuruyor” dedi. Türkiye’de peş peşe yaşanan ekonomik krizlerin dar ve orta gelirli vatandaşın “tasarruf refleksini” geliştirdiğini vurgulayan Aygün, şunları kaydetti:

“O kadar çok ekonomik kriz yaşadık ki artık bağışıklık kazandık. Kriz kokusunu alınca tasarruf reflekslerimiz hemen devreye giriyor. Dişimizden tırnağımızdan artırıp krizi kazasız belasız atlatmanın bir yolunu buluyoruz.” 

KAYNAK: ANKA
YORUMLAR 12
  • samet 13 yıl önce Şikayet Et
    küresel ısınmaya hayır... Eğer burada anlatılığı gibi herkes,dünyada ne aç insan kalır nede küresel ısınma olup doğanın dengesi bozulur..
    Cevapla
  • Ahmet Nuri 13 yıl önce Şikayet Et
    Yeni Dünya. Bu konu altında bu kadar boş yorumlara hayret ettim. Birileri isteğine göre yeni dünya düzeni kuruyor bütün olan biten bu. Yoksa islam ülkelerinde birden bire bu ayaklanmalar tesadüf mü?
    Cevapla
  • Osman Bilgiç 13 yıl önce Şikayet Et
    NEDEN OLMASIN. Bu ayaklanmalar TÜRKİYEDE neden olmasın.Alt gelirli vatandaşla üst gelirlilerin arasındaki uçurum kapanmaz hale geldi.Orta kesim diye bir grup kalmadı.Alt ve Üst gelirli diye ikiye ayrıldı.İnşaatlarda amele olarak çalışmak bile torpille olmaya başladı.Arada tanıdık olmazsa inşaata amele olarak bile başlayamıyorsun.Bu durumun düzeleceğide yok gibi görünüyor.Dahada kötüye gidiyor.
    Cevapla
  • murathan 13 yıl önce Şikayet Et
    sorun var. Artık müslümanlar aç yaşamaktan bıktı yavaş yavaş ayaklanmalar başlıyor dünya büyük bir değişim yaşıyor ateş türkiyeyede sıçrayabilir onun için hükümet emperyalizimden korkmadan önlemini almalı vatandaşın refahını yükseltmeli sıryını emperyalizme dayıyan arap liderler tek tek düşmeye başladı liderlerimizin ders almaları lazım
    Cevapla
  • hasan gulten 13 yıl önce Şikayet Et
    tasarrufunda sınırı var. kışın doğalgazdan tasarruf yapacam dersen bu sefer hasta olur parayı tedaviye verirsin.boğazdan kesmeye kalkarsan bu sefer beslenme yetersizliğinden kaynaklanan hastalıklar başgösterir,hele ufak çocukları ölüme kadar götürebilir.eğlenceden,gezmeden kısarsan bu sefer ruhsal bunalıma girersin(deprasyon)çünkü o da bir ihtiyaçtır,büyük bir kitlenin deprasyon yaşadığı gözlemnesirse nerden kıstıkları belli. giyimide en ucuzundan alsan çıkar yol değil,çabuk eskiyor.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Büyükşehirlerdeki son durum belli oldu! O il de değişim kervanına katılabilir…
YRP Genel Başkan Danışmanı Mollaismailoğlu'ndan Cumhur İttifakı çağrısı!