Kerimov namaz kılan gençleri hapse atıyor

Özbekistan Devlet Başkanı Kerimov'a sert eleştiriler... 'Kerimov’un kurduğu istikrar, süngüler üzerine inşa edilmiş' diyen Muhammed Salih, Kerimov’un namaz kılan gençleri hapse attığını söyledi.

Kerimov namaz kılan gençleri hapse atıyor
Kerimov namaz kılan gençleri hapse atıyor
GİRİŞ 20.11.2011 11:50 GÜNCELLEME 20.11.2011 11:50

Faruk Köse'nin söyleşisi

Özbekistan Halk Hareketi Lideri ve Özbekistan Erk Partisi Başkanı Muhammed Salih, Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov'un politikalarını sert sözlerle eleştirdi.

Kerimov bizi çok zayıf duruma düşürdü. Kerimov, bir ay Amerika’cı oluyor, bir ay Rusya’cı oluyor, bir ay da Çin’ci oluyor. Üç büyük devletin ortasında dans ediyor. Normal bir ekonomik siyaset, normal bir iç ve dış siyasetten yoksun.

İçeride istikrarı yerleştirmek gerekiyor, çünkü ülke istikrara muhtaç, ama istikrarsızlık Kerimov’un bir politikasıdır. Kerimov’un kurduğu istikrar süngüler üzerine inşa edilmiş yalancı bir istikrardır. Allah buyurup da biz iktidara geldiğimizde, o bölgeye gerçek bir istikrar yerleşmiş olacak. Ekonomi düzelecek ve gerçek bağımsızlığımıza kavuşacağız. Bugün Özbekistan bağımsız bir ülke değil. Bugün Özbekistan herkese bağımlı. Sadece Rusya’ya değil, Amerika’ya da bağımlı, Çin’e de bağımlı, herkese bağımlı. Bir tek halkına bağımlı değil.

Yeni Akit'in Muhammed Salih ile yaptığı sohbetin üçüncü bölümünde; İslam Kerimov’un namaz kılan gençleri hapse attığını, onları terörist gibi gördüğünü, Özbekistan’ın tabii zenginliklerinin bulunduğunu, bunların kullanılmadığını ve ülkenin fakir duruma düşürüldüğünü konuştuk.

Bugünkü son bölümümüzde ise Özbekistan’ın Türkiye’den beklentileri neler, Kerimov sonrası Özbekistan gibi konular yer alacak...

- Özbekistan Halk Hareketi olarak siz, Kerimov sonrasına nasıl hazırlanıyorsunuz? Diyelim ki Kerimov’u deviremeden başka bir şekilde Kerimov gitti. Mesela öldü. Siz bundan sonrasına hazır mısınız? Bir devleti idare edecek kadroya, entelektüel birikime ve diğer gerekli şeylere sahip misiniz? Kerimov sonrasında Özbekistan’ın, Kerimov’un varisi olan Kerimov benzeri birinin idaresine geçmesi tehlikesi de var mı?

- O tehlike de var tabiî ki.

- Yerine hazırladığı biri var mı şu anda?

- Yok, yerine hazırladığı biri yok da... Kerimov zaten kimseye güvenmiyor. Kendi kızlarına bile güvenmiyor. Bazıları düşündü, ‘Kızlarını hazırlıyor’ dedi ama, o yanlış çıktı. Kerimov ölünceye kadar devletin başında kendisi oturacak ve kimseyi de yerine hazırlamıyor. Ama onun etrafında 3-4 tane klan var. Taşkent Klanı, Ferğane Klanı, Samarkant Klanı. Bunlar, iktisadi ve siyasi maksatları bir arada toplanmış gruplardır. Mafya değil de, menfaat grupları. Bu klanlar da Kerimov sonrasında ne olacak diye kendi aralarında rekabet içindeler. Kerimov aniden ölürse yerine hangi klan geçecek diye aralarında rekabet var. Kerimov sonrasında büyük bir kavga da çıkabilir. Kerimov sonrasında kendisi gibi birinin yerine geçmesi gibi bir tehlike de var. Özbekistan bugün bir inkılab arefesindedir. Ortadoğu’daki son gelişmeleri rejim ne kadar gizlemeye çalışsa da Özbek halkı olayları çanak antenler vasıtasıyla yakından takip ediyor. Özbekistan’ın başkenti Taşkent’in nabzını tutmak için taksi şoförleriyle konuşursanız, onların, Kerimov’a ve onun rejiminin uyguladığı “reformları”na nasıl küfrettiğine şahit olursunuz. Kerimov’un büyük kızı Gulnara’nın İsviçre’de aldığı 50 milyon avro değerindeki malikhaneden başlayarak, küçük kızı Lale’nin Özbekistan’ın tonlarca altınlarını nasıl Fransa’da gizlediğine kadar, hepsinden haberdar millet. Kerimov ailesine olan halk nefreti günbegün artmaktadır. Derinden bir dalga yükselmekte, zelzele gibi bir homurdanma var. Bu homurdanma 22 yıldır Kerimov’un boyunduruğu altında yoksulluk ve sefalaet içinde kıvranan ve “Artık yeter!” demeye hazırlanan öfkeli bir toplumun sesidir.

- Peki o zaman, sorunun ilk bölümüne dönelim. Özbekistan Halk Hareketi olarak siz, Kerimov sonrasına nasıl hazırlanıyorsunuz? Entelektüel birikim, sistem, mevzuat ve özellikle de kadro... Bir devleti idare edecek kadronuz var mı? Sürgünde bir hareketsiniz nihayetinde.

- Bizde mevzuat da, kadro da var. Bizim hazırlıklarımız sürüyor. Bugünkü Kerimov’un hükümetinde çalışan ve işleyişten, Kerimov’dan hoşnut olmayan kadrolar var. Bunları da dahil edeceğiz, ama bizim kendi kadrolarımız da var tabiî ki. Bu klanlar iktidar için aralarında çekişiyorlar, ama bir de biz varız. Şu anda 3 klan ve bizim Özbekistan Halk Hareketi iktidar için Kerimov sonrasına hazırlanıyor. Zamanı en iyi değerlendiren ve en iyi hazırlanan grup bu mücadelede galip gelecektir. İnşallah biz galip geleceğiz. Çünkü bizde, onlarda olmayan bir şey var; bizde halk desteği var. Halkla çalışan tek örgüt biziz. Onlar halkla çalışmıyor.

- Halk desteği yeterli mi iktidara gelmek için? Nitekim Kerimov’un halk desteği yok ama bütün Özbekistan’a tam olarak hakim durumda?

- Kerimov’un gizli sevris MHH’den başka dayanağı yok. Halk onu desteklemiyor. İyi planlanmış bir dabe ile yıkılablir Kerimov. Bu darbeyi Kerimov’un yakınları da yapabilir. Ama bu darbeden sonra iktidarda kalabilmek için halk desteği lazım. Bu destek bizim dışımızda hiçbir grupta yoktur. Çünkü onların hepsi halk nezdinde çoktan yıpranmış gruplardır.

BAĞIMSIZLIĞIN, ÖZGÜRLÜĞÜN KRİTERLERİ

- Şimdi biraz felsefi bir boyuta taşımak istiyorum sohbetimizi. Sizin, siyasetçi olmanızın yanında, şair ve düşünür kimliğiniz de var. Sizce bağımsızlığın, özgürlüğün kriterleri nelerdir? Gerçi “Özbekistan gerçekten bağımsız mı?” diye de soracaktım, ama az önce “Özbekistan değil, sadece Kerimov bağımsızdır” demiştiniz.

- Her şeyden önce, ekonomisini kendi güçleriyle, kendi potansiyeli ile, kendi işgücü, bütün bu başka atributlarla, bütün bu iç dinamiklerle ayakta tutabilen devlet bağımsız bir devlettir. Yani her şeyden önce ekonomisinin bağımsız olması lazımdır. Tabiî siyaseti de ona göre bağımsız olacak. Bugün ekonomi ordudan daha önemli bir faktör. Ekonominiz güçlü olursa, güçlü ordusu olan bir ülkeyle de konuşabilirsiniz, onlara kendi şartlarınızı söyleyebilirsiniz. Ekonomik bağımsızlık her şeyden önce gelir. Siyasi bağımsızlık zaten ekonomik bağımsızlıkla birlikte geliyor. Sovyetler döneminde bizim için siyasi bağımsızlık her şeyden önce geliyordu, çünkü biz o zaman müstemlekeydik. Ama bugünkü durumda bizim ekonomik açıdan güçlü olmamız lazım. Maalesef, bugün en zayıf noktamız ekonomidir. Kerimov bizi çok zayıf duruma düşürdü. Kerimov, bir ay Amerika’cı oluyor, bir ay Rusya’cı oluyor, bir ay da Çin’ci oluyor. Üç büyük devletin ortasında dans ediyor. Normal bir ekonomik siyaset, normal bir iç ve dış siyasetten yoksun. İçeride istikrarı yerleştirmek gerekiyor, çünkü ülke istikrara muhtaç, ama istikrarsızlık Kerimov’un bir politikasıdır. Kerimov’un kurduğu istikrar, süngüler üzerine inşa edilmiş, yalancı bir istikrardır. Allah buyurup da biz iktidara geldiğimizde, o bölgeye gerçek bir istikrar yerleşmiş olacak. Ekonomi düzelecek ve gerçek bağımsızlığımıza kavuşacağız. Bugün Özbekistan bağımsız bir ülke değil. Bugün Özbekistan herkese bağımlı. Sadece Rusya’ya değil, Amerika’ya da bağımlı, Çin’e de bağımlı, herkese bağımlı. Bir tek halkına bağımlı değil. Bir tek halkından bağımsız.

“BİLGE ŞAİR”İN ÖĞÜDÜ

- Peki, 18 yıl sürgünde yaşayan bir siyasi lider olarak ve halkı bir diktatörün zulmü altında inleyen bir vatansever olarak, aynı zamanda da aynı soydan gelen bir kişi olarak, Türkiye halkına ne öğüt verirsiniz? Sizden bir öğüt istesek, bize ne öğüt vermek istersiniz?

- Öğüt vermem zor, çünkü ben kendim muhtacım öğüde, ama şunu söyleyebilirim. Türk milleti, 250 milyonluk Türk dünyasını kastediyorum, çok büyük bir millet aslında. Türk milletinin artık kendi büyüklüğünün, çapının farkına varması lazım. Hep Batı’ya, Doğu’ya bakmasın, kendine dönsün ve kendine bir baksın ve düşünsün de, “Ben artık kendimi de düşüneyim” desin yani, o noktaya geldik. Bu büyük Türk milletine büyük liderler lazım ve inşallah büyük liderler çıkmaya başladı. Bugün Türkiye’nin itibarı dünyada yükseldi. Ben bundan çok sevinçliyim. Lider faktörü çok önemlidir bizde. Eğer küçük bir devletin başına büyük bir lider gelse, o küçük devlet de dünyanın gözünde büyük görünür. Ya da tam tersine, büyük devletin başındaki lider çapsız ve küçük olursa, o devlet te küçük görünmeye başlar. Bugün bence Türk milleti kendi büyüklüğüne has liderlerine kavuşmaya başladı. Biz zaten büyük millettik, ama küçük liderler elinde küçülmüştük. Kurtuluş günü yaklaşmaktadır, sadece Özbekistan için değil, bütün Türk dünyası için bunu söylüyorum.

“Türkiye Ortadoğu’ya gösterdiği hassasiyeti Orta Asya’ya da göstermeli”

- Türkiye’den ve Türkiye halkından beklentileriniz nedir?

- Türkiye halkından, her şeyden önce Özbekistan’daki durumu anlamasını istiyoruz. Ama maalesef Türkiye halkı bizim problemlerimize pek aşina değil, bizim ahvalimizden haberdar değil. Türk halkı bilmiyor bizim içinde bulunduğumuz zor şartları. Hem hükümetin siyaseti böyle, daha çok içe dönük ve dış siyaseti de bizim bölgeye yönelik olmayan bir siyaset. Bizim bölge, Türkiye’nin dış siyasetinde merkezi Asya, Türkistan, Özbekistan, oraları ön planda değil. Halbuki eğer Türk hükümeti Ortadoğu’ya gösterdiği hassasiyetin yüzde birini bizim ülkelere, hususen Özbekistan’a gösterseydi, oradaki durum çok daha başka olurdu. Hatta, belki bugünkü rejim orada olmazdı. Değişim çoktan olurdu. Ama Türk devleti, Türk siyasetçileri hep oradaki kardeşlerimize fazla müdahale etmeyelim, içişlerine karışmayalım, yeni bir ağabey diye bizden ürkmesinler diye oralardan uzak durdu. Aslında bu endişeler doğal, ancak öyle olmaması lazımdı. Türkiye’nin daha müdahil olması lazımdı olaylara. Hassasiyetini onda da göstermesi lazımdı. “Halkının yanında olmayanla olmam” diyor Sayın Tayyip Erdoğan, Esad’a nisbeten. Aynı sözü Kerimov’a da söylemesini istiyoruz biz. Halkının yanında olmayan Kerimov’a karşı da aynı sloganını duymak istiyoruz. Sadece Ortadoğu diktatörlerine karşı değil. Kerimov’un, hükümet taraftarlarının bir internet sayfası var. Adı Uzmetrom. Bunu Ruslar yayımlıyor. Rusça bir site. Uzmetronom’da yayımlanan makalenin bir paragrafında şu satırlara rastlıyoruz: “Geçen yılın sonunda Özbekistan’da Batı devletleri tarafından da desteklenen ERK Partisi lideri Muhammed Salih’in Özbek halkına DVD müracaatı dağıtıldı. Alınan bilgilere göre, yasal olmayan yollarla dağıtılan DVD sayısı 30 binin üstündedir. Tahminlere göre DVD diskler, Türkiye’de hazırlanmıştır. Muhammed Salih’in Ankara’da MİT elemanları tarafından sıkı bir şekilde korunan büyük ofisi mevcut. Burada Özbekistan’ın yeni sahipleri makamında dönmeyi arzulayan Özbek muhacirleri ERK gazetesini neşir ediyorlar. Bu gazetenin nüshalarına Özbekistan’da sık sık rastlamak mümkün.” Ben bu iddaya BBC ve Liberty radyolarından şu cevabı vermiştim: “Özbek gizli servisinin aldığı bilgi yanlıştır. Partimiz bu müracaattan 30 bin değil, birkaç yüz bin nüsha dağıtmıştır ve hâlâ dağıtmaktadır. Özbek gizli servisi elemanları o kadar aptallaştılar mı ki DVD nüshaları illa Türkiye’de hazırlansın? Bir minicik flash bellek ile dünyanın görüntüsünü dünyanın istenilen köşesine ulaştırmak ve orada çoğaltmanın mümkün olduğunu bimiyorlar mı bunlar?” Eğer Kerimov’un zannettiği gibi Türkiye Özbek muhalefetini destekleseydi, Kerimov bugüne kadar iktidarda kalamazdı, bunu iddia ediyorum. Kerimov hâlâ iktidarda ise, bunu sadece ABD ve Rusya ile yaptığı flört sanatına değil, Türkiye ve onun son 20 yılda gelmiş geçmiş tüm lidelerinin “kardeş Özbekistan”a olan cevapsız aşkına da borçludur. Bu liderlerin hiç biri Türkiye ile Özbekistan’ın ilişkileri bozulmasın diye muhalefete destek vermemiştir. Tam tersine, geçmişteki başbakanlardan bazıları Kerimov’un her gelişinde ona jest olsun diye bizi sınırdışı ediyorlardı. Ama Türkiye yine de yaranamadı Özbek diktatörüne.

- O zaman ben buradan şunu çıkarıyorum. Aslında bu bahsedilen şey çok da büyük bir destek değil. Bir ofisin olması, 18-19 kişi tarafından korunuyor olmak, birkaç CD’nin hazırlanması çok büyük bir destek değil. Aslında, bu kadar bir destekle bile Kerimov zor durumda kalabilirdi diyorsunuz.

- Evet, öyledir.

- Türkiye’ye girişinizde bir sıkıntı yaşıyor musunuz?

- Bugün Türkiye’ye girebiliyorum. Çünkü Türkiye’nin Özbekistan’la ilişkilerini zedelemiyorum. Çünkü zedelenecek ilişki yok. Devletlerimiz arasında yıllardır ne ticari, ne de iktisadi alanda bir gelişme oldu. Kerimov Türk iş adamlarının son kafilesini de yerle bir etmiş durumda.

İslam Kerimov kimdir?

İslam Abduğanıyeviç Kerimov (d. 30 Ocak 1938, Semerkant), 1990 yılından beri Özbekistan Devlet Başkanı’dır.

Aslen Tacik olduğu söylenen Kerimov SSCB’ye ait bir yurtta yetişip, daha sonra Taşkent’te Makine Mühendisliği ve İktisat okudu. 1964 yılında Komünist Parti’ye katıldı. Devlet idaresine geçmeden önce mühendis olarak uçak sanayisinde çalışmıştır. 1983 ve 1986 yılları arasında Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. Adı yolsuzluk ve rüşvete karıştığı için 11 Ağustos 1984’de KGB tarafından Mayıs 1987’ye kadar gözaltı hapsinde tutuldu.

1989’da Özbekistan SSC’inde Komünist Parti’nin Birinci Sekreteri oldu. 24 Mart 1990’da Özbekistan SSC’inde En Üst Sovyetlerin Başkanı oldu. Bu zaman içinde bütün SSC’nin bagımsızlığı için mücadelede bulundu ve 31 Ağustos 1991’de Özbekistan’nın bağımsızlığını ilan etti. 29 Aralık 1991’de, Özbekistan’nın ilk seçimlerinde % 86 oranındaki oylarla Özbekistan Cumhuriyeti’nin ilk Devlet Başkanı seçildi. 1995’de tartışmalı bir referandumla görev süresini 2000 yılına kadar uzattı. 9 Ocak 2000’de, tek ve zayıf bir rakibe karşı yarıştığı devlet başkanlığı seçimlerini % 91.9 ile kazandı. 27 Ocak 2002’de, devlet başkanlığı süresini 5’ten 7 yıla uzatan ikinci bir referandumda daha istediği sonucu aldı.

11 Eylül 2001 Saldırıları’nın ardından ABD’nin Orta Asya’daki yakın müttefiklerinden biri haline geldi. 2001 yılında Afganistan’daki Taliban rejimine yönelik yapılan saldırılar için bir hava üssünü ABD güçlerine kullandırdı. ABD’nin lojistik destek karşılığında Kerimov rejiminin insan hakları ihlallerini görmezden gelmesi pekçok insan hakları kuruluşunun tepkisini çekti.

Mayıs 2005’de meydana gelen Andican olayları sırasında hükümet güçlerinin sert müdahalesi ABD hükümeti tarafından eleştirildi, bunun üzerine Kerimov ABD güçlerini sınıdışı etti. Terörist bir grup olarak kabul ettiği Özbekistan İslami Hareketi liderlerinden Tahir Yoldaş ve Cuma Hocayev’i gıyaplarında idama mahkûm ettirdi.

Aralık 2007’de yapılan devlet başkanlığı seçimleri öncesinde üçüncü bir dönem daha aday olmak istemesi tartışmalara sebep oldu. Kanunlara aykırı olmasına rağmen üçüncü bir dönem başvurduğu adaylığı seçim komisyonu tarafından kabul edildi. Batılı gözlemcilerin hayli tartışmalı bulduğu seçimleri, Özbekistan Liberal Demokratik Partisi’nin adayı olarak % 90.6 ile kazandı. Seçimler Şanghay İşbirliği Örgütü ve Bağımsız Devletler Topluluğu gibi örgütlerinin gözlemcilerince olumlu biçimde değerlendirilirken, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın gözlemcilerince eleştirildi.

Halen Özbekistan’ı demir yumruk ile yönetmektedir.

YENİ AKİT

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Kamuda sıkı tedbir dönemi: Sert frenle tasarruf
Mirasta yeni uygulama: Yıllar sonra evinizden olabilirsiniz!