Dünden bugüne "Hoşap" / Video - Galeri

Bir kale kapısı düşünün ki her bir kanadı yaklaşık 17 bin kilo demirden yapılmış olsun. Kale ve araziye uydurulmuş mimarisi, 7 gösterişli burcu ile peri masallarından sökülüp yer yüzüne kondurulmuş gibi görünsün.

GİRİŞ 08.01.2010 22:01 GÜNCELLEME 08.01.2010 22:01
Bu Habere 5 Yorum Yapılmış

Yaşar İliksiz'in haberi

Van'ın Gürpınar ilçesi ikiye bölünmeye hazırlanıyor, Gürpınar sınırları içinde yer alan Güzelsu Köyü'nün ilçe olması ve isminin de Hoşap olarak değiştirilmesi teklifi önceki gün Van Genel Meclisi'nde BDP'li ve AK Partili İl Genel Meclis Üyelerinin oy birliği ile kabul edildi.

Van Valisi Münir Karaloğlu, tarihi İpekyolu üzerinde bulunan Hoşap'ın ilçe olmayı çoktan hak ettiğini belirterek, İl Genel Meclisi'nin aldığı kararın olumlu yönde Ankara'ya bildireceğini söyledi. Son karar TBMM'ye ait. TBMM yapılan teklifi onaylarsa Hoşap Türkiye'nin en genç ilçesi olacak.

Hoşap denilince, ilçeyi gören bilen hemen herkesin aklına önce tek bir mekan geliyor hiç şüphesiz Hoşap Kalesi. Van Valisi Münir Karaloğlu'nun davetiyle gittiğim şehirde en etklendiğim yer Hoşap Kalesi oldu. 26 Eylül Cumartesi günü öğle saatlerinde bölgeye girdiğimizde karşıdan gördüğümüz kalenin azameti karşısında büyülenenlerden biri de bendim.

Kaleyi gördüğüm anda tarihi efsaneler anlatılırken gözümüzde canlandırdığım mekanların yer yüzünde var olduğunu gözlerimle görmüş olmanın şaşkınlığını ve sevincini yaşadım.

Uzun süredir, Hoşap Kalesinin azametini sizlere nasıl bir haber formatı içinde sunabileceğimi düşünüp duruyordum kafamda. Bu konuda saygıdeğer bilim adamı Doç. Dr. Mehmet Top ile görüşmeler yapıyor ve fırsat kolluyordum. 1998 yılında Kültür Bakanlığı yayınevi tarafından basılan "Hoşap'taki Mahmudi Beylerine ait mimari eserlere imza atan ve Hoşap Kalesi'nin arkelojik kazılarının başkanlığını yaparak, tarihin gün ışığına çıkması için büyşük çaba sarf eden sayın Top'tan bölge ve kale hakkında hayli bilgi derlemiştim.

Bu köyün ilçe olma yolunda önemli bir haber attığını duyunca fırsat bu fırsattır dedim ve  Türkiye'nin müstakbel ilçesini tüm yönleriyle kısaca tanıyabileceğiniz bu haberi kaleme aldım. Sürçü kalem ettiysek affola diye girelim mevzuya...  

AZERBAYCAN'DAN GELEN KÜRT BEYLERİ 

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yerel beylerin bölgede güçlü devletlerin hakimiyeti altında yönetim sergiledikleri bilinmekledir. Bunlardan biri olan ve Osmanlı lehine İran'a karşı savaşlarda ve seferlerde büyük yararlılıklar gösteren Mahmudi Beyleri idi.  Mahmudi Beyleri son olarak "Mahmudi Hükümeti" adı altında Van Beylerbeyine bağlı olarak Hoşap ve çevresini yönetmişlerdi. Bu beylik, sırasıyla Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi ve Osmanlı Devletleri'ne tabi olarak Hoşap ve çevresini yönetmiş.

Mahmudi Sülalesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top'tan edindiğimiz tarihi bilgilere göre, Azerbaycan havzasından gelip buraya yerleşmiş bir Kürt Aşireti.

1406 yılında Karakoyunlu Hükümdarı Kara Yusuf,  Timur'un Anadolu seferinden sonra ülkesine dönüyor ve Van Gölü'nden Tebriz'e kadar olan topraklarda hakimiyeti tekrar sağlıyor. Bu esnada Azerbaycan'da kendisine katılan Şeyh Mahmut ve aşiretini Hoşap'a yerleştiriyor.  Mahmudiler olarak adlandırılan aşiret, Karakoyunlular'a bağlı Kürt aşiretleri arasında yer almakta.  Mahmudilerin Hoşap'ta kurduğu yönetim, Mahmudi Beyliği veya Mahmudi Hükümeti adıyla biliniyor.

Mahmudi Beylerinin merkezi durumunda olan Hoşap; bunlardan kalma bir çok eseri üzerinde barındırarak Van Gölü çevresindeki önemli tarihi yerleşimlerden biri olma özelliğini taşıyor. Bu eserlerin başında, uzaktan görenleri hayrete düşüren ve büyüleyen "Kartal yuvası" gibi kayalıklara kondurulmuş kalesi gelmekte.

Kale şu anda ziyarete resmi olarak kapalı. Buna rağmen bizler özel izinle sizler için bu kalenin kapalı kapılarını aşıp, özel görüntüler ve fotoğraflar çekme imkanı bulmuştuk.

Şimdilik bu görüntüler ve fotoğraflarla o görkemi hissedebilirsiniz ama üzülmeyin çok yakında bir turiest olarak giderek o masalsı atmosferi yaşama şansınız da olacak. Çünkü  restorasyonun büyük kısmı tamamlanmış olan Hoşap Kalesi 2010 yılı içinde kısmi olarak turizme açılmaya hazırlanıyor.

2005 yılından kazılar nedeniyle ziyarete kapalı olan kalenin, resmi olarak açılması ile birlikte önemli ölçüde turist çekmesi bekleniyor.

Bugün dış surlarının büyük bölümü ayakta olan kale, Osmanlı orduları tarafından iki kez kuşatılmış ve saldırıya uğramış. Bu saldırılarda top atışları ile tahrip görmüş, 1850'lerde ise stratejik önemi kalmadığı için terkedilmiş. Terkedildikten sonra yağmalanmış ve bu şekliyle günümüze gelmiş...

HOŞAP'IN COĞRAFİ KONUMU

Hoşap (Güzelsu), Doğu Anadolu Bölgesi'nde Van İli Gürpınar ilçesine bağlı bir bucak merkezi. Güneyden Hakkari, doğudan Başkale, batıdan Çatak ve Gevaş, kuzeyden Van'ın Merkez, Özalp ve Saray ilçeleriyle çevrili. İran'la bağlantılı Van-Hakkari karayolu üzerinde bulunan Hoşap; Van'a 60, Gürpınar'a 39 kilometre uzaklıkta

Her ne kadar adı kalesi özdeşleşmiş olsa da Hoşap adını içinden geçen akarsudan almakta. Günümüzde Hoşap'ı içerisinden geçen Hoşap nehri ikiye bölüyor. 

Havali, Hoşap suyunun içinden geçtiği Kuh Dağı, Başet Dağı. Kapir Dağı ve Norduz Yaylası'nın bir kısmı ile çevrili geniş düzlükleri bulunan bir platodan oluşmakta. Platonun genişliği 180 kilometrekareyi bulurken yüksekliği 2000-3500 metre arasında değişmekte.

Hoşap ve çevresinde kara iklimi görülmektedir. Bu yüzden yaz ve kış aylan arasında sıcaklık farkı çok fazla.. Kışları kar yağışlı ve soğuk, yazları ise sıcak geçmekte. Arazi genelde çıplak ve ormandan yoksun. Sadece akarsu kıyılannda kavak ağaçları görmek mümkün.

Hoşap'ın yerleşim alanı, kalenin etrafına yayılmış. Nüfusu 1500 kişi civarında. İçerisinden Van-Hakkari-Iran karayolu geçmesine rağmen bu imkanın doğurması beklenen gelişmeden nasibini alamamıştır. Halkı geçimini, tarım, hayvancılık ve ticaret yaparak sağlıyor. Tarihi eserlerin bulunması ve özellikle kalesinin görkemi turizm potansiyeli barındırmakla birlikte bu alanda şimdilik beklenen verim alınamamakta.

TARİH ÖNCESİ VE İLKÇAĞDA HOŞAP

Hoşap ve çevresinin geçmişi tarih öncesi devirlere kadar İnmekte. Hoşap'ın 20 kilometre güneyinde bulunan ve M.Ö. 15000 ile 8 binli yıllar arasında yapıldığı sanılan Yedisalkım (Put) Köyü Kızların mağarası resimleri bunun tarihi delilleri.

Bu mağara resimleri bölgenin tarih öncesi kültürünü aydınlatması açısından önem taşımakta. Hoşap'ı da içine alan Van Bölgesi'nin neolitik yerleşmeleri hakkındaki mevcut bilgiler yetersiz.

Fakat kalkolitik devirden itibaren kesintisiz devam eden bir kültürün mevcudiyetini Van Tilkitepe Höyüğü, Dilkaya Höyüğü ve Ernis Mezarlığı ile  arkeolojik kazılannda elde edilen bulgular göstermekte.

Tam bu noktada Van Müzesi'nde bulunan tarihi eserlerden söz etmek gerekiyor. Van Müzesi Müdürlüğünü yürütmekte olan  Fütühat Özkaynak, müzede halen sergilenebilen eserlerin yanı sıra depoda sergilenme şansı bulamayan yaklaşık 5-6 katı kadar tarihi eser olduğunu belirtmişti. Ki Van müzesi gerek açık havada gerekse kapalı mekanda sergilenen eserleriyle ülkemizin pek çok müzesinden çok daha büyük ve değerli eserler barındıran müzelerden. Kısmet olursa oradaki tarihi eserleri de bir vesile ile sizlerle paylaşmak isterim. Ama şimdilik tarihi karanlıkları yırtacak pek çok değerli eserin depolarda çürüyor olmasından duyduğum üzüntüyü dile getirmekle yetineyim.

***

Doğu Anadolu,  Batı İran, Kafkasya ve Filistin'e kadar geniş coğrafi sahaya yayılan Hurriler, M.Ö. IV. binin ortalanndan itibaren Hoşap civarında da varlık göstermişler. Erken Hurri Kültürü veya Erken Transkafkasya Kültürü olarak adlandırılan bu kavme ait kültürün M.Ö. Üçüncü binyıllardan itibaren bölgede etkili olduğu görülüyor. Bunu belgeleyen somut bulgular,  Van Dilkaya Höyüğü'nden elde edilmiş durumda.

M.Ö. II.binyıllardan itiraberen hakimiyeti ele alan Hurri Mitanni Krallığı, M.Ö. XIV. yüzyıl ortalannda Hititler tarafından yıkılınca Van bölgesinde feodal beylikler hakimiyet kurmaya başlıyorlar.  M.Ö. XIII. yüzyıl başlanndan itibaren çivi yazılı Asur kaynaklannda Uriatri' ve ' Nalri adlanndaki beyliklerden bahsedildiğini görüyoruz...

M.Ö. IX. yüzyılda Uriatri ve Nairi Beylikleri Asur saldırılan karşısında birleşerek Urartu Krallığını kuruyorlar.  O ünkü adıyla Tuşba'yı yani Van'ı Merkez seçen Urartu Krallığı, ikiyüz yıl boyunca Doğu Anadolu ve Batı Asya'nın en güçlü devleti oluyor.

Van Gölü Havzası içerisinde Urartu Devletl'nc ait birçok yerleşme yeri ve kale bulunmakta. Van, Toprakkale, Çavuştepe, Anzaf ve Ayanıs o kaleler arasında yer alıyor.

Bölgede Ermeni varlığının başlangıcı

O dönemde adı sayılan kaleler kadar önemli yapıya sahip olmasa da Hoşap Kalesi'nin de Urartular zamanında güneydoğuya açılan Tuşba-Kelişin ordu yolu üzerinde askeri bir tesis olarak kurulduğu kabul edilmekte.

Asurlular'ın  saldırıları sonucu zayıflayan Urartu Devleti,  M.Ö. VI. yüzyıl başlannda İskit ve Med akınları sonucu yıkılıyor.  Medler'in egemenliğinin ardından batıdan göç eden Ermeniler bölgeye yerleşmeye başlıyor ve gelecekte kuracakları uzun ömürlü devletin temellerini atıyorlar.

Bölge M.Ö. 529 yılından Persler'e boyun eğiyor. Pers Kralı Darius I. (M.Ö. 521-486) zamanında oluşturulan örgütlenmede Van Bölgesi 'Armenia'  adındaki 13. satraplıktan biri olarak tarih sahnesine çıkıyor.

M. Ö. 331 yılında Mekadonyalı İskender, Persleri yeniyor. Büyük İskender'den sonra Selevkid, Roma,  Part,  Bizans ve Sasani istilaları birbirini kovalıyor.  Bu devletlerin hakimiyeti sırasında bölgede yaşayan Ermenilerin vasal veya yan bağımsız olarak varlıklannı sürdürdüklerini görüyoruz.

Bölgeye yönelik ilk Müslüman akınları

Doğu Anadolu Bölgesi'ne. Hz.Osman'ın hilafeti zamanında Müslümanlar. Habib b. M esleme komutasında birçok akın düzenledi,  Daha sonra Emeviler bölgeyi feth ederek, "Ermeniye eyaleti" adıyla yönettiler. Bu eyaletin dahili idaresi Ermeni prenslerinin elinde bulunmaktaydı. Emevi Halifeleri tarafından tayin edilen valiler ancak eyaletin merkeze bağlılığını sağlamış ve vergilerin toplanmasıyla meşgul olmuşlardır.

Ermeniye eyayetinde yer alan Vaspurakan, İslâm hakimiyetine tam olarak Abbasiler devrinde girmiş. Vaspurakan Prensliği'nin başında bulunan Andrusi prensleri, Halife'ye tabi olarak bazen bağımsız, bazen de yarı bağımsız şekilde bölgeyi yönetmişlerdir. Erneniye Eyaleti'nin en büyüğü olan Vaspurakan şehirleri arasında Maku. Tebriz. Van. Bargiri. Erciş ve Hakkari ile birlikte Hoşap da yer alıyordu.

Türkler bölgeye Çağrı bey ile girdi... 

1018 yılında Çağrı Bey'in üç bin kişilik bir orduyla Vaspurakan'a girdiğini görüyoruz.  Çağn Beyin düzenlediği ilk akın sonrası, ardından gelecek Türk hakimiyetinden ürken Vaspurakan Prensi ve Ardsrani soyunun son hükümdan Senekherim, 1021 yılında ülkesini Bizans Imparator'u II. Basil e devrediyor.

Bizanslılar, 1022 yılında bir "katapanolluk" kurarak, Vaspurakan bölgesinin Ostan (Gevaş), Kengever. Büyük Albak (Başkale) ve Hoşap kalelerine asker yerleştiriyorlar.

Ancak bölgedeki Bizans hakimiyeti sürekli Türk akınları İle sarsıldı. Van ve çevresi 1064 yılında Sultan Alpaslan'ın oğlu Melikşah tarafından birçok kale ve şehirlerle birlikte feth edildi.

1071 senesindeki Malazgirt Savaşı'nda Büyük Selçuklu Sultanı Alpaslan'ın Bizans ordusu karşısında zafer kazanmasından sonra Anadolu'da birçok Türk Beyliği kuruluyor. 1100 yılında Emir Sökmen tarafından Ahlat'ta kurulan Alılatşahlar veya Ermenşahlar Beyliği Van havalisini de hakimiyetleri altına alıyor,

Ahlatşahlar  Beyliği'nin 1207 yılında Eyyubller tarafından yıkılmasıyla, bölge Eyyubllerln eğemenliğine giriyor.

1229 yılında Alaaddin Keykubad'ın Ahlat ve Van Gölü çevresindeki şehirleri tahrip eden Celalettln Harzemşah'ı Yassıçimen Meydan Savaşı'nda mağlup etmesinden sonra, Ahlat. Van ve Erciş Anadolu Selçuklu topraklanna katılıyor.

Bu sırada Moğolların önünden kaçıp gelen Türkmenler bölgedeki şehir ve kalelere yerleştirililiyor

Selçukluların 1243 senesinde Kösedağ Savaşında Moğollar'a mağlup olmalan üzerine birçok Selçuklu şehri Moğol orduları tarafından tahrip ve istila ediliyor.

Bundan sonra Anadolu Selçuklu devlet yönetimi tamamıyla Moğol hakimiyeti altına giriyor. Moğolların İslâmiyeti kabul etmesinden sonra İran'da İlhanlı Hanlığı kuruluyor.

İlhanlı idaresine bağlı merkezi Ahlat olan  Van Eyaleti  ya da diğer adı ile Vilayet-i Ermen'in şehirleri arasında Hoşap da yer alıyor ama verdiği verği miktarına bakıldığında İlhanlı döneminde Hoşap'ın küçük bir yerleşim birimi olduğu anlaşılmaktadır.

İlhanlı Hanlığı'nın zayıflamasıyla birlikte XIV. yüzyıl ortalarında Karakoyunlu Türkmenleri bölgeye hakim olurken, Hoşap, Karakoyunlulara bağlı Melik İzzettin Şir Bey'in hakimiyetine veriliyor.

Timur, Karakoyunlu topraklarına düzenlediği 1387 yılındaki seferde Van'ı zaptederken, ona bağlılığını bildiren Izzeddin Şir yönetici olarak şehrin başında kalmayı sürdürüyor.

Mahmudilerin Hoşap'a gelişi ve hakimiyetleri 

Ancak 1406'da Karakoyunlu Hükümdarı Kara Yusuf,  Timur'un Anadolu seferinden sonra ülkesine dönüyor ve Van Gölü'nden Tebriz'e kadar olan topraklarda hakimiyeti tekrar sağlıyor. Bu esnada Azerbaycan'da kendisine katılan Şeyh Mahmut ve aşiretini Hoşap'a yerleştiriyor.  Mahmudiler olarak adlandırılan aşiret, Karakoyunlular'a bağlı Kürt aşiretleri arasında yer almakta.  Mahmudilerin Hoşap'ta kurduğu yönetim, Mahmudi Beyliği veya Mahmudi Hükümeti adıyla biliniyor.

Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan, 1467'de  Karakoyunlu Cihanşah'ı öldürmesinden sonra Karakoyunlu toprakları Akkoyunlular'ın eline geçmiştir. Akkoyunlu hakimiyeti sırasında Mahmudi Beyi Mir Hüseyin Hoşap'ı yönetiyor.

Şeyh İsmail Safevi birçok Türkmen boy ve oymaklanndan topladığı kuvvetlerle 150 yılında Akkoyunlu Hükümdarı Sultan Murat'ı yenerek Akkoyunlu devletini ortadan kaldırmıştır.  Şah İsmail Tebriz'de Safevi Devleti'ni kurduktan sonra bütün Akkoyunlu topraklanı kendi hakimiyetine geçirmiştir.

Şalı İsmail'in Doğu Anadolu'da güçlenmeye başlaması ve Şiilik propagandası ile kitleleri kendine çekmeye çalışması üzerine Yavuz Sultan Selim Iran üzerine sefere çıkıyor. 1514 yılında Çaldıran zaferi ile Şah İsmail'in Doğu Anadolu'daki dini ve siyasi emellerine son vermeyi başarıyor. Doğu Anadolu'da birçok şehir ve aşiret İdris-i Bitlisl'ninde gayretleriyle Osmanlı'ya katılıyor.

Fakat Osmanlı'nın Van yöresinde uzun süre tam hakimiyet sağlayamıyor. Hoşap kalasi kuşatılıyor ama düşürülemiyor. Mahmudi Beyleri Şah İsmail'den sonra Şah Tahnmasp'a bağlılıklannı devam ettiriyor.

Hoşap ve Mahmudi Beyliği toprakları yaşanan bir çok savaş ve İran ile yaşanan çekişmelerin doğurduğu gelişmeler sonucu ancak 1548 yılında Osmanlı Devleti'ne katılıyor.

Hoşap, Osmanlı İdaresinde Mahmudi Hükümeti'nin merkezi olmuştur.  Mahmudi Beyleri Osmanlı'ya gurur verecek hizmetlere ve başarılara imza atıyor..

Hoşap XVIII. yüzyıl boyunca ve XIX. yüzyıl başlannda Van Eyaleti sınırlan içindeki Malımudi Hükümeti'nin merkezi olarak görünüyor.  1831 yılı Osmanlı İmparatorluğu İdari taksimatını gösteren defterde Hoşap (nam-ı diğer Mahmudi) Van eyaletine bağlı hükümet sancaklan arasında geçmekte,

Hoşap ve kalesi hakkında 1839 tarihli Müşir Osman Paşanın raporu bulunmakta. Raporda, Han Mahmud İle Han Abdal'ın hakimiyetinde olan Kale'nin askeri ehemmiyeti vurgulanmakta ve kaleyi elinde bulunduranlann bölgeye hakim olacağı belirtilmektedir.

Osmanlı'nın Son Devri ve Cumhuriyet Türkiyesi'nde Hoşap

1839 tarihinde Tanzimat Fermanı'nın ilan edilmesini müteakip Osmanlı Devleti'nde yeni İdari düzenlemelere gidilirken Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki Irsi hükümet sancaklarının yönetimlerine son verilerek, bu hükümetlerin bulunduklan yerlerde yeni kaza ve nahiyeler oluşturulmuştur.

Bu değişiklikleri 1273 (1856) yılı Devlet Salnamesi'nde  görmek mümkün. Salnameye göre: Mahmudi (Nam-ı diğer Hoşap) Van Eyaletine bağlı bir kaza durumunda. 1869 yılında Malımudi Kazasının merkezi Saray kasabasına nakledilmiş. Hoşap da bu kazaya bağlı nahiyeler arasında yer almış.

Hicri 1315 tarihli Van Salnamesi'nden anlaşıldığı üzere Hoşap, Mahmudi kazasına tabi iken yeni teşekkül ettirilen Hamidiye kazasının merkez idaresi oluyor.

Kazanın ismi Sultan II. Abdülhamld'e izafetle Hamidiye olarak adlandırılmış. Kaza merkezi olan Hoşap'ta bir hükümet konağı, iki karakolhane, bir camii şerif,  bir medrese ve on kadar dükkan olduğundan bahsedilmekte.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra 1925 yılında Hoşap, Van vilayetine bağlı bir kaza satüsünde.  1927 yılında Van Merkezine bağlı nahiye, 1954 yılından İtibaren ise Van'ın Gürpınar İlçesi sınırlan dahilinde Güzelsu ismiyle nahiye merkezi olmuş. Bugüne dek idari yapılanmasını sağlayamamış köy olarak tanımlanırken artık bir ilçe olmak için gün sayıyor...

HOŞAP'TAKİ TARİHİ HAZİNELER

Hoşap uzmanı Arkelog Mehmet Top, beldenin adını daha çok kalesi ile gündemde tutttuğuuna dikkat çekiyor ama kale dışında medrese, türbe, köprü ve han gibi çeşitli işlevlerdeki mimari eserlerinin dikkatten kaçması gerektiğini belirtiyor.

Hoşap Kalesi

Van-Hakkâri karayolunun kuzeyinde- Hoşap suyunun kuzeydoğusunda kurulmuş olan kale daha çok "Hoşap Kalesi" adıyla anılmakla birlikte: Kale-i Mahmudi, Mahmudi Kalesi ve Narin Kale olarak da adlandırılmaktadır.

Urartu döneminde askeri bir tesis olarak inşa edilen kale Osmanlı Devleti'ne tabi Mahmudi Beyleri tarafından" yaptırılan şekliyle günümüze ulaşmıştır. İç kale giriş kapısı üzerindeki inşa kitabesinden kalenin Mahmudi Süleyman Bey tarafından 1052 (1643) tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır Aslında bu tarihten önce kalenin mevcut olduğunu Matrakçı Nasuh'un 1548–49 senesinde Kanuni Sultan Süleyman'ın II. İran seferinden dönüşündeki güzergâh üzerinde Kale-i Mahmudi olarak adından söz etmesi göstermektedir. Evliya Çelebi de seyahatnamesinde 1650 senesinde uğradığı Hoşap Kalesi'nde» bahsetmektedir, XIX. yüzyıl ortalarında terk edilen kale günümüzde ören yeri olarak ziyaret edilebilmektedir.

Genel olarak kale suyun kenarında yükselen sarp ve dik bir kaya kütlesi üzerine kurulmuş iç kale ile bunun kuzeyinde üç yönden surlarla çevrili dış kaleden meydana gelmiştir.

Dış kale kavisli bir şekilde doğu kuzey ve batı yönünde dolanan surlarla çevrilmiştir. Doğuda ve kuzeyde izlenebilmekte olan surlar, batı yönde tamamen yıkılmış durumdadır E. Çelebi dış kale için "burası aşağı dere içerisindedir. Etrafı havaleli olup batı tarafı Hoşap nehridir. Alçak duvarlı kırk kuleli ve hendeksizdir. Bin adım çevre uzunluğundadır. İçinde 800 kadar ev bir han bir hamam ve bir kaç dükkân vardır. Başka bina yoktur’’ demektedir. Bugün içerisinde bir cami kalıntısı ile 30–40 kadar köy evi mevcuttur.

Sur duvarları üzerinde üç burç günümüze ulaşmıştır. Doğu ve batı taraftaki kapıların durumları belirlenememiştir. Ayrıca dış kuzeydoğu köşeye bir gözetleme kulesi yerleştirilmiştir.

Cami dış kalenin güneydoğu kesiminde bulunmaktadır. Kuzey-güney istikametinde dikdörtgen planlı olup duvarlarının büyük bir bölümü yıkılmış vazıyettedir.

İç kale üzerinde oturduğu kayalık tepenin konumuna göre şekillendirilmiş olup doğu-batı doğrultusunda dikdörtgene yakın planı batıya doğru daralmaktadır. Kuzey, doğu ve batı yönlerden burçlarla tahkim edilmiş kale beden duvarları, iç kaleyi çevrelemektedir. Ayrıca doğu kesiminde ikinci takviye duvarı kalenin tahkimatım güçlendirmektedir.

İç kalenin giriş kapısının yer aldığı burcun batı yüzü taçkapı formunda düzenlenmiştir Cephenin tamamı sivri kemerle kuşatılmış olup, altta asıl kapı açıklığı ile bunun üzerinde üç dilimli kemer şeklinde bir silmeyle çerçevelenmiş kitabe ve ortadaki armudi askı motifine ilerleyen iki aslan kabartmasından oluşmaktadır. Kapı açıklığını orijinal som demir kapı kanatları örtmektedir. Bu kapı kanatları için E. Çelebi "Osmanlı ülkesinde kale kapıları hep ağaç üzerine demir kaplı kapılardır ki ateş etsen ağaç yanar demirler dökülür. Ama bu Hoşap Kalesi kapısının her kanadı üç yüz kantar Nahçivan demirindendir. Hiç ağaç kısmı yoktur.”demektedir.

Kapıdan üç bölümlü giriş holüne buradan da kayaya oyulmuş  genişçe basamaklarla kaleye çıkılmaktadır. Bu çıkış yolundan sonra doğuya ve batıya doğru yol kale beden duvarları boyunca devam etmektedir

Giriş burcu dışında kalenin tahkimatını arttıran 7 tane daha burç  ve kule bulunmakta.

Kalenin güney kesiminde "Mahmudi Sarayı" yapıları sıralanmaktadır, en üst kesimde yanı güney doğuda seyir köşkü yer almaktadır. Bu bina doğu batı istikametinde uzanan on iki kenarlı bir plana sahip olup, üç katlıdır Batı kesiminde bir seyir odası içerisinde hamamı ile güney cepheyi hareketlendiren iki kulesi mevcuttur. Kulelerden doğudaki güvercinlik, diğeri hamamın bacası durumundadır.

Bunun hemen kuzeyinde bir fırın yer almaktadır. Batı taratma doğru ise harem uzanmaktadır. Harem batı ve kuzeyde yüksek duvarlar üzerinde iki bölümlüdür. Birinci bölümün oda ve bölüntüleri yıkılmış iki katlı olduğu anlaşılan ikinci bölüm ise ortada bir hol ve bunun iki yanında ikişer odadan müteşekkildir. Odaların pencereleri ve dolap nişleri dikkat çekicidir.

Üçüncü ve en alt bölümde kalenin beden duvarlarım takip ederek ulaşılan selamlık yer almaktadır. Burada ayrıca tek kubbeli küçük bir mescit bulunmaktadır. Mescidin üst örtüsü tamamen yıkılmış vaziyettedir. Selamlık iki bölümden oluşmakta bunlardan biri salon, diğeri de bir odadan meydana gelmektedir. Her ikisi de iki katlı bir düzenleme göstermektedir.

Bunun dışında iç kale de iki bölümlü zindan, su ihtiyacı  için sarnıç bulunmaktadır. Sağlam beden duvarları ve burçları dışında içerisinde Bey'e ait yapı kalıntılar kalenin önemi artmaktadır. Ayrıca güney taraftan bakanlara "kayalıklara oyulmuş kartal yuvası!" izlenimi uyandırmakta; hayranlıkla kendini seyrettirmektedir.

Evliya Bey Köprüsü

Hoşap'ın merkezinde bugünkü Van-Hakkâri karayolunun kuzeyinde yer almaktadır. Hoşap suyunun üzerinde kurulmuş olan köprünün batı kemer gözleri arasında yer alan iki kitabesi bulunmaktadır. Bu kitabelerden köprünün 1082 (1671) tarihinde Mahmudi Zeynel Bey'in oğlu Evliya bey tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır.

Köprü  kuzey güney istikametinde uzanmakta, üç gözlü yolunun düz olduğu köprüler grubuna girmektedir. Köprünün memba ve mansap tarafındaki kemer ve duvarlarda iki renkli kesme taş malzeme kullanılmıştır. Memba tarafında kemerlerin arasına sel yaranlar diğer tarafta ise büyük ölçüde yıkılmış olan topuklar bulunmaktadır. Mansap tarafındaki kitabeler köprüdeki yegâne süsleyici unsuru teşkil etmektedir. Köprünün stabilize yolu kullanılır vaziyettedir. Ancak ayak ve topuklardan köprü yıkılmaya başlamış olup restorasyona ihtiyacı vardır

Evliya Bey Medresesi

Hoşap'ın merkezinde Gevirhan Mezarlığı'nın doğu tarafında yer alan medrese, bugün mevcut olmayan kitabesine göre Mahmudi Evliya Bey tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle yapı XVII. yy. üçüncü çeyreğine tarihlendirilmektedir.

Medrese, avlulu ve iki kanatlı medreseler grubuna girmektedir. Kuzey taraftan girilen avlunun güney tarafında sekizgen bir mescit, doğu kanadında üç batı kanadında da yine üç hücre yer almaktadır. Batıdakilerin üzeri içten beşik tonoz- dıştan düz toprak damla örtülmüştür. Diğerlerinin üst örtüleri yıkılmış vazıyettedir. Ayrıca hücrelerin içine ocak ve dolap nişleri ile aydınlatma maksadıyla mazgal pencereler açılmıştır. Moloz taş malzemenin kullanıldığı medresede süsleyici unsur bulunmamaktadır. 1992 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü taraf'ından içlerinin ve etrafının temizlenmesine rağmen henüz restorasyonu gerçekleştirilememiştir. 

Hasan Bey Medresesi ve Türbesi

Hoşap girişinde ana yolun kuzey inde bir mezarlık içerisinde yer almaktadır. Medrese kitabesine göre Mahmudi Hasan Bey tarafından 971 (1563) tarihinde yaptırılmıştır. Türbe ise Hasan Bey'in Tebriz'de şehit düşmesi üzerine medreseye 1585 tarihinde oğlu İzzetlin Şir tarafından ekletilmiştir.

Kuzey-güney istikametinde avlulu iki kanatlı olan medrese, güneyde mescidi ile güney batıdaki türbeden oluşmakladır. Asimetrik bir düzenlemeye sahip olup, batıda üç doğuda beş hücre yer almaktadır. Mescit avlu giriş ekseninde beş kenarlı bir plana sahiptir. Medrese hücreleri ve mescit beşik tonozlarla örtülmüştür. Dıştan da düz toprak damla kapatılmıştır Süslemeye yer verilmemiş olan medresede düzgün kesme taş malzeme kullanılmıştır.

Türbe, kare planlı, üzeri bugün yıkılmış olan kubbeyle örtülmüştür. Avludan doğu duvarın kuzey köşesine kaydırılmış bir kapı vasıtasıyla girişmektedir. Türbede düzgün kesme taş malzeme kullanılmıştır Güney ve batı cepheleri; açılmış pencerelerin dış çerçevelerinde geometrik süslemelere yer verilmiştir. Türbenin dış üç köşesinde pahlanmalar mevcuttur. Medreseye göre daha itinalı bir işçilik göstermekledir

Süleyman Bey Kümbeti

Hoşap'ta yer alan bir diğer mimari eser ise Gevirhan Mezarlığı’nın güney doğusunda yer alan bu kümbettir. Kale kitabesinde adı geçen Süleyman Bey için- XVII YY ortalarında yaptırılmış olmalıdır.

Eğimli bir araziye yapıldığından kuzeyden yükseltilmiş kare bir kaide üzerinde dıştan sekizgen, içten dairesel planlı olarak inşa edilmiştir. Tek katlı bir düzenleme gösteren kümbetin kuzeyde kapısı diğer üç yönde pencereleri mevcuttur, içten gövdeyi örten basık kubbesinin yarısı kalmıştır. Külah tamamen yıkılmıştır. Düzgün kesme taş işçiliği gösteren kümbetin kuzey cephesi mukarnas ve geometrik süslemeleri ile dikkat çekmektedir.

Bey Hanı

Merkezde- yolun güney kesiminde dükkânların gerisinde kalmıştır. Hanın kuzey cephesinin tamamıyla dükkânlar kapatmakta, diğer kısımların ise 1–15 m’lik kısımları toprak yüzeyinde kalmıştır. Kesin olarak kimin yaptırdığı ve tarihi bilinmeyen han muhtemelen XVI- XVII yüzyıl içerisinde Mahmudi Beyleri'nden biri tarafından yaptırılmış olmalıdır

Eski Van-İran kervan yolu üzerinde bulunan han kuzey-güney istikametinde dikdörtgen planlı ve dört sahından oluşmaktadır. Üçüncü sahından bir kapıyla hana girilmektedir. Sahınlar içten beşik tonoz, dıştan düz toprak damla örtülüdür. Mazgal pencerelerle içerisi aydınlatılmıştır. Duvarlar moloz taş ile örülmüştür.

Sonuç  olarak, Mahmudi Beyleri’nin inşa ettirmiş oldukları bu mimarı eserlerden kale ve diğer eserlerde yerel özellikleri ile ön plana çıkmakladır. Ayrıca kale; Anadolu'da yüksek ve hakim noktalarda kale inşa etme geleneğinin son örneklerinden birini teşkil etmektedir. Tarihe tanıklık eden bu eserlerin korunması ve yaşatılması en büyük dileğimizdir.

Kalenin çevresinden ve içinden görüntüleri görmek için fotogalerimizi gezebilir, videomuzu izleyebilirsiniz...

Viedo görüntüler : Bilal Tan  Fotoğraflar: Yaşar İliksiz - Bünyamin Yılmaz  (telif hakları saklıdır)

(Haber 7)

 
YORUMLAR 5
  • mahmut semen 14 yıl önce Şikayet Et
    hoşapın hoşafı... O kalenin dibinde yüzlerce kez geçmemiş olsaydım. Bana da yuturacaktınız. Van kalesinden çekilmiş eski VAN YERLEŞİM YERİNİ VE VAN GÖLÜNÜ. En baştaki görüntüler Hoşap ile alakası yok. Basbayağı HOŞAF işte. HOŞAPın HOŞAFA ihtiyacı yok o zaten bir sanat eseri. KANDIRMAYIN. kandırma iyiye alamet değildir.
    Cevapla
  • celmenoyan 14 yıl önce Şikayet Et
    ah mirza ah..... bir milliyetin, medeniyetin,manevi değerin yok sen ve senin gibi kominist uşakları rusların değerlerine sahip çıktığınız kadar yaşadığınız toprağın değerlerine sahip çıksaydınız belki daha ileri bir ülke olabilirdik...bu arada bir doktora görünsen iyi olur.bu aralar iyiden iyiye hırçınlığın artmış....
    Cevapla
  • mesut kaya 14 yıl önce Şikayet Et
    evlere şenlik diyen arkadaş. bu ülkenin içinde bulunana her türlü manevi değeri olan eserler bizimdir. yani urarturlar yapmış diye yıkalımı .düz mantıkla yorum yapıyorsun arkadaş
    Cevapla
  • süleyman aslan 14 yıl önce Şikayet Et
    Güzelsu. Kale kerpiç gibi bişeyden yapıldığından çökmek üzere zaten geçen yıl ordaydım tehlikeli olduğu için içini de gezdirmiyorlar. ayrıca hoşap yani güzelsu denilen yer ilçe olacak kadar büyük değil ki. sadece köyün biraz büyüğü. kaçak akaryakıt köyüdür orası. bi yangın çıksa hoşap diye bir yer kalmaz her yer yanar
    Cevapla
  • ahmet 14 yıl önce Şikayet Et
    hadi canım. Bu mu ihtişam şimdi yani? Bırakın Allah aşkına. İhtişammış. Taşın başına 2 tane duvar dikmişler. Hepsi bu.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Kılıçdaroğlu'na cevap: Tükenmiş olan siyasi geleceklerine umut olmak niyetinde değiliz
Fitch'ten Türkiye değerlendirmesi: Enflasyonda ciddi düşüş yaşanacak