'Yüzyılın fırsatı' için algı yönetimi tüyoları

Türkiye'nin iç barışı sağlamak zorunda olduğunu belirten İletişim Stratejisti Engin Şenol, bunun da en önemli şartının tarafların final algısını oluşturup, gelecekle ilgili düşüncelerini ortaya koymaları olduğunu söyledi ve uyardı:

'Yüzyılın fırsatı' için algı yönetimi tüyoları
'Yüzyılın fırsatı' için algı yönetimi tüyoları
GİRİŞ 12.03.2013 10:51 GÜNCELLEME 12.03.2013 13:55

Bu final algısı birliktelik, kardeşlik ve kader birliğidir. Kimse kafasının arkasında -hele bu süreci kazasız, belasız atlatalım. Sonra yeniden kozları paylaşırız..." hesabı gütmemeli. Türklerin ve Kürtlerin ortak ruhi şekillenmesindeki kaynak zenginliği bu barışın sağlanması için yeterli. Türk- Kürt kardeşliği altı boş, desteksiz, sebepsiz değil. Aksine gelecek yüzyılda müthiş fırsatları taşıyacak bir birlikteliktir. Yeter ki algıyı iyi yönetelim...

Hükümetin özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kararlılıkla yürüttüğü İmralı görüşmeleri ve barış sürecini algı yönetimi açısından değerlendirir misiniz?

- Şu gerçeği kabul edelim. Dünya yeniden şekilleniyor. Türkiye, yeni dünya şekillenmesinde ciddi bir aktör. Bunda "zamanın ruhu"nun etkisi var. Stratejik konum, dünyada kapitalist sistemin çökmesi, enerji kaynakları ve enerji yollarının lehimize merkezileşmesi, dünya aktörlüğünde yeni ülkelerin ortaya çıkması, son 10 yılda ülkenin iyi yönetilmesinin ciddi etkisi var. Türkiye'nin barış sürecini başlatması ve başarılması Yeni Türkiye algısının olmazsa olmazıdır.

YÜZYILIN FIRSATI YAKALANDI

Bu da millileştirilmiş algıyla olur. Batının referans sistemiyle Güneydoğu'da barış olmaz. Türklerin ve Kürtlerin ortak ruhi şekillenmesindeki kaynak zenginliği bu barışın sağlanması için yeterli. Türk- Kürt kardeşliği altı boş, desteksiz, kaynaksız değil. Aksine gelecek yüzyılda müthiş fırsatları taşıyacak bir birlikteliktir. Yeter ki algıyı iyi yönetelim.

TAKDİR EDİLECEK DURUŞ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ciddi bir risk almıştır ve Türkiye'nin önündeki en büyük engeli aşma noktasında takdir edilecek bir duruş sergilemektedir.Radikal biçimde açık bir yol izliyor. Destekte var. Son yüzyılın en büyük, en anlamlı atağıdır bu çaba. Yüzyılı aşmış yanlış politikaların dönüşü kolay olmuyor. Bölgede mavi gözlü insanlar, her evden bir kişi talep edip, hane halkına paralar dağıtım silahlar verirken bunu görmemezlikten gelenler, bu çalışmaların önüne geçmeyi düşünmeyenler kimler? O zaman devleti kim temsil ediyordu ve neden sustular? Bu soruların cevabını önemli. Kim ne derse desin, ne yaparsa yapsın, hangi engeller konacaksa konsun. Devleti yönetenler bazen çok kritik kararlar almak zorunda kalabilir. Zaten güçlü devletlerin varlığı böyle kritik zamanda çok kritik kararları almalarıyla varlar. Fakat bu kararlar bazen gizliliği de gerektirebilir. Bazen yan yana gelen kelimeler çok sevimsiz gibi gözükebilirler. Oksimoron durum olabilir. Bu barış sürecinde böyle durumlar olabilir. Fakat bu barış olmalı. Bu barış sağlanmalı. Zira Türk- Kürt kardeşliği, bu yüzyılın bu bölgede ki en önemli medeniyet projesidir. Etnisiteye dayalı ve bu iki halkı birbirine kırdırmak için çok ciddi bir iki fitne ekmeye çalıştılar fakat tutmadı. Bu yüzden tüm aşamaların şeffaf yürütülmesi çok mantıklı. Algı yönetimi açısından şu ana kadar olumlu gitti.

Peki tutanakların sızması olumsuz etki yapmadı mı?

-Tutanaklar sızmamalıydı. Bunları yayınlamak bir gazetecilik başarısı olarak görmek doğru değil. Habercilik başarısı da değil. Basın özgürlüğü bütün dünya için geçerli kavram. Zira ülkenin kaderini etkileyecek, geleceğini kurgulayacak bu tip çok çok önemli ataklar, mutlaka haber konusu olacak diye de bir basın özgürlüğü tarifi yok. Uluslararası güçlerin kirli oyunlarına gelince basın özgürlüğü yok, diğer ülkelere gelince feryadı figan basın özgürlüğü. Hangi dünya ülkesinde böyle hayati konularda her türlü spekülatif yoruma açık haberler çıkar. Bu sızdırmada bir kasıt da olabilir. Final algısını oluşturma noktasında olumsuz bir müdahale oluşturmak, mesajları parazitlendirmek niyetiyle de yapılmış gibi duruyor. İnsan hayatının mahremi gibi devletin de mahremi olmalı.

Bu barışın sağlanmasında algı yönetimi açısından olmazsa olmazları neler?

Temel şart, bu sürecin olmazsı olmazı Türkler ve Kürtlerin birbirlerinin değerlerine saygı göstermeleri. Fakat, yeni Türkiye'nin , yeni yapılanan devletin de hassasiyetleri noktasında mutlaka ortak payda oluşturulması lazım. Demokratik değerler temel düsturlar olmalı. Asırlardır her türlü felakete karşı birlikte hareket etmeleri, aynı dine mensup olmaları, birbirine duyulan ihtiyaç, iç içe geçmiş yaşam, gelecek öngörülerde ayrılığın hiç bir zaman mümkün olmadığını görmek, çekilen acılar birbirimizi anlamamızı gerektiriyor.

BATI BU BARIŞI İSTEMEZ

Burada Güneydoğu halkının kültürüne özen göstermemiz, aynı şekilde Kürtlerinde bu konuda hassas davranmaları gerekiyor. Zaten bir çok değer birbirine geçmiş durumda. Çatışan değerler yok gibi. Çatışma gibi gösterilen sebepler bölgede hesabı olan ülkelerin çıkarlarını temsil ediyor. Tabi bu çatışmaların temel sebebi bölge insanından çok uluslararası güçlerin gelecek planlarını temsil ediyor. Türk ve Kürtlerin gelecek Türkiye'sinden beklentileri çok yüksek. Devletin bunu daha da yükseklere çekmesi ve bunu da iyi anlatması lazım. Batı bu barışı istemez. Bu iki halkın uyumlu olmasını arzu etmez. Nitekim bunun sonucudur PKK. 33 yıldır kafaları karıştırmak için her türlü oyun oynandı. Can kaybı, ekonomik kayıp, bilinçaltındaki yüklemeler. Çok ama çok zarar verdi.

AVRUPA BAŞI ÇEKTİ

Avrupalılar zihinlerimizi de işgal ettiklerinden dolayı Kürt problemini iyi analiz edemedik, arkasındaki donörleri göremedik, Bölgede, dünyada Kürt algısını malesef batılı güçler oluşturdu. Tabi Fransa ve Almanya geri planda da İsrail, ABD ve diğer ülkeler bu algıyı oluşturmada önemli roller üstlendiler. İsrail'in Kuzey Irak'ta ki gücünü göremedik. Zira Sünni bölge olarak bildiğimiz Kuzey Irak'ta ki sinagogların varlığını artık herkes biliyor. Barzani ailesi tarihsel bir bağ içinde. İşte bu güçler, bölgenin enerji ağırlığı, gelecek planlamalarında sınır değişiklikleri vb. nedenlerle Türkiye'nin toplumsal fay hatlarına ne yüklemek gerektiyse yüklediler, bu hatları derinleştirdiler. Bu barış harekatı kader birliği ruhunu yeniden canlandırabilir. Ümmet coğrafyası yeniden canlandırılırsa bu metafor lehimize esmeye başlar. Türkiye tarihin taşrasında sürgün olmaktan kurtulur. Bundan da Türklerde, Kürtlerde büyük fayda sağlar. Şimdiye ilişkin düşünme zamanı. Geçmişle ilgili gereksiz tartışmalarla zaman harcıyoruz.

KAFALAR NET OLMALI

Bu yüzden barış sürecindeki algıyı yönetmek açısından kafalar net olmalı. Önemli sonuç almak. İki tarafta sonuca odaklanmalı. Tabi bu algı yönetiminde en önemli kural, Türk ve Kürt tabanında sürecin ölçümlenmesi. Bu barış görüşmeleri zaten geçmiş ve gelecek gerçekleri üzerine kurulu. Bunu iyi anlatmak lazım.

24 SAAT BARIŞI KONUŞMALI

Her bireyin gerçeklerin farkında olması lazım. Barıştan asla vazgeçmemeli bunu gerekirse 24 saat terennüm etmeli. Bıkmadan, usanmadan. Tabi ki farklılıklar var. Fakat başarı zaten bu farklılıkları yönetmekten geçiyor. Bunu becerirseniz tarihe geçersiniz. Tarih size dipnot düşer. Burada tabi medyanın önemi büyük. Medya, sunduğu her türlü içerikte barışa hizmet etmeli. Görsellik, içerik, kanal her ayrıntı önemli. Herkes barış sürecinde farklı düşünebilir.

DÜŞÜNCE DEĞİL DUYGU ÖNEMLİ

Batı, kendi çıkarları doğrultusunda bu barışın olmaması için gerekeni yapacak, yapıyorda. Onların Türkiye'deki uzantıları, kalemşörleri, uygulamacıları kendilerine verilen rolleri oynayacaklar. Hatta terörden beslenen Kürtler de bunu sabote edecekler. Burada düşüncelerden çok gerçeği temsil eden duygulara hitap etmeli, gerçekler final algısını oluşturmalıdır. Barışın önündeki engel düşüncelerdir. Bu açıdan Türklerde Kürtlerde duygularını masaya oturtmalıdır.

Sizce bu sürecin en büyük riski ne?

- En büyük risk, "hele bu süreci böyle götürelim, sonra tekrar silahları kuşanırız" anlayışıdır. Samimiyetsizlik, konjonktürü savaş sonrası kazanım olarak görmek, bilinçaltında ki - tarihi hesaplaşma- beklentisini silmemektir. Türklerin ve Kürtlerin ortak ruhi şekillenmesindeki kaynak zenginliği bu barışın sağlanması için yeterli. Bu barış, bu iki milletin medeniyetler tarihinde pek görülmeyecek muhteşemlikte bir birlikteliğin başlangıcı olabilir. Bu tarihi fırsatı kaçırmamak gerekiyor.

Kürtlerin final algısı oluşturması açısından PKK zihniyeti engel olabilir mi?

-İmralı'dan gelen mesajlar, Kandil'deki silahlı grubun ruh hali, muhafazakâr Kürtlerin duruşu, evladı dağda aileler, geçmişte yaşanan acılar ve bölge dengeleri barışın Kürt tarafından ki algısı ile binlerce şehit vermiş, bu terörün o veya bu şekilde zararını görmüş batıdaki insanlar açısından final algısı oluşturmak tabi ki kolay değil. Bir anlamda yani ortak yaşama, bütünlük içinde geleceğe yönelme, ortak kader çizgisi en önemlisi ortak payda duygusu oluşturmak açısından PKK zihniyeti tabi ki ciddi engel. Gerçek anlamda Kürt tabanı PKK çizgisinde düşünen bir kitle değil.

PKK ZİHNİYETİ ENGEL AMA...

Fakat geçmişten kaynaklanan yanlış uygulamalar, bütün hayatını besleyen dini duygulara baskın gelip PKK çizgisinde düşünmesine yol açtı. Yüzlerce yıl kader birliği yapmış bu iki halk, ayrışmaya doğru gitdi ama kopmadı. Birilerinin istediği gerçekleşmedi. Yeni ayrılıklar istenilen hızda ve sonuca gitmedi. Fakat ciddi manevi ve maddi zararlar verdi. Final algısı oluşturmada bu yüzden PKK zihniyeti engel ama Kürt halkınında karşı çıkışları var. PKK zihniyeti barış için engeldir ama bu süreçten sonra mecburlar. Kürt halkı müslümanlığı dışlayan bir anlayışın izinden gitmez. Fakat bölgede planları olan ülkeleri, zihniyetlerini, planlarını bölge halkına iyi anlatılamadı. Hep geçmiş değerlemeye alında, gelecek konuşulmadı. Şimdi geleceği konuşmayı deniyoruz. Bu güzel bir gelişme. İşte final algısının temel argümanı geçmiş değil gelecek...

KAYNAK: HABER7
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Türk askeri pratiğine Baykar damgası: Kısa sürede büyük etki
Turistik Diyarbakır Ekspresi ilk seferini yaptı!