ABD hapishanelerinde bir Türk

FBI'ın 2006'da 'yeni bir 11 Eylül mü planlıyorlar' diye tutukladığı ve hapse attığı Serdar Tatar, Hürriyet'e konuştu. Günde iki saat fırıncılık yaptığı cezaevinde sakal bırakan Tatar, "Babam Alevi olduğunu söylüyor. Ama Aleviliği hiç bilmiyor. Ben İslam'ı yeni öğrendim. Arapça çalışıyorum. Burada hiç arkadaşım yok" diyor.

ABD hapishanelerinde bir Türk
ABD hapishanelerinde bir Türk
GİRİŞ 03.02.2013 11:17 GÜNCELLEME 03.02.2013 17:48
Bu Habere 2 Yorum Yapılmış

Hürriyet, ABD'nin Fort Dix Askeri Üssü'ne saldırı planlamaktan 33 yıl hapse mahkûm olan Serdar Tatar ile Batı Virginia'daki Gilmer Hapishanesi'nde görüştü. İslami terörle suçlanan Tatar, Gilmer'ın en ünlü mahkûmlarından biri ve içeride fırıncılık yapıyor.

2006'nın ocak ayında ABD'nin New Jersey eyaletinde bir videocu, DVD'ye dönüştürülmek üzere arkadaşlarının bıraktığı bir kasedi izlerken şaşkına döndü. Videoda gördüğü sakallı Müslüman gençler, Pennsylvania eyaletindeki Pocono Dağları'ndaki bir atış poligonunda "Allahu Ekber" diye bağırıp nişan alıyorlardı. Videocu, "Yeni 11 Eylülcüler mi" endişesiyle FBI'a ihbarda bulundu. Araştırmalar ve videodaki grubun içine FBI muhbirinin sokulmasının ardından 6 kişi hakkında suç unsurları tespit edildi. Bu kişiler tutuklandı ve yargılanıp 2009'un nisan ayında hapse mahkûm edildi. İslami terör hükmü giyenlerden biri de, 33 yıl hapis yatacak olan Serdar Tatar (28) oldu. Tatar'ın New Jersey'deki Fort Dix Askeri Üssü'ne saldırı planlamaktan suçlu bulunan mahkûmlar arasında yer almasının nedeni ise bu üssün haritasını ele geçirdiğinin ortaya çıkmasıydı. Batı Virginia eyaletindeki Gilmer Federal Cezaevi'nde bulunan Tatar, 3 yıldır yaptığımız başvurulara nihayet olumlu yanıt veren cezaevi yönetiminin izniyle Hürriyet'e konuştu:

ÇİZGİ FİLM İZLEYEN SAF ÇOCUK

"Yüzde yüz masumum. İkinci bir 11 Eylül'ü engellemek için çabaladım. ABD, bana ve arkadaşlarıma karşı komplo kurdu. Söz hakkı bile verilmeden yargılandık. Ne ben, ne de diğer arkadaşlarımın böyle bir planı vardı. Sadece, evde hep çizgi film izleyen ve saf bir çocuk olan Mohamed Shnewer, muhbirin beyin yıkaması ile mahkemedeki ses kayıtlarında bir saldırı planından söz ediyor. Lise arkadaşıyız. Dikkat çekmek için radikal şeyler söylerdi. Bir gün El Kaide ile ilgili bir video da izlettirmişti. Muhbir Ömer'in onu kışkırttığı belli. Harita fikri de ondan çıkmış. Muhbire babamın orada restoranı olduğunu da o söylemiş. Kayıtlarda var.

Ömer, benden haritayı isteyince, işyerime uğrayan bir dedektife ‘Benden Fort Dix'in haritasını istediler. Sanırım bir saldırı planlıyorlar. Bu işin bir parçası olmayacağım. Engellemeliyiz' dedim. FBI ile hemen temasa geçip haber vereceğini söyledi. Ömer'i 3 hafta ‘Arabam arızalı', ‘Eşim hamile' diye oyaladım. Polise ‘FBI'dan bir haber var mı' diye tekrar sorunca, ‘Bugün yarın gelirler' dendi. Meğer FBI ile işbirliğindeymiş. Haritayı muhbir Ömer'e vermemi bekliyorlarmış. Ömer ısrarla, ‘Arabanı ver, ben tamir ettireyim' dedi. FBI'a götürmüş. Birkaç mermi bulmuşlar. Yasa dışı birşey yok. Kışladaki askerlerle bile atışa gidiyorduk. Mermiler benden, silahlar askerlerdendi. Bu arada FBI geldi ve onlara da bu planı anlattım." Haritayı muhbire verirken, ‘FBI mısın, nesin bilmiyorum. Bu işi yapacağım, en iyi hedef elektrik şebekesi olur' sözlerim en önemli delil olarak kullanıldı. Oysa bu sözleri muhbirin benden şüphelenmemesi için söyledim. Nasılsa durumu polise bildirmiştim. Sonuçta bu gizli bir harita değildi. Buradaki işyerlerinin kışladaki binalara kolayca teslimat yapabilmeleri için kullandıkları bir krokiydi. Babamın restoranında duvar da bile asılıydı."

6 YIL SONRA TÜRKİYE'YE DÖNERİM

Babam Alevi olduğunu söylüyor. Ben İslam'ı yeni öğrendim. Daha iyi anlamak için Arapça da öğreniyorum. Cezaevinde 5 vakit namaz kılıyorum. Burada hiç arkadaşım yok. Hangi suçla yattığımı pek kimsenin bildiğini sanmıyorum. Yargıç, jürinin kararına rağmen, cezamı diğerlerine göre daha hafif verdi. Topluma yeniden kazandırılabileceğimi belirtti. Cezamın 3'te birini burada çektikten sonra Türkiye'ye iade edilme hakkım var. 6 yıl sonra vatanıma dönerim. Ancak bunun için ABD Adalet Bakanlığı 125 bin dolar ücret istiyor."

FCI GILMER

Görünmez cezaevi

Serdar Tatar, West Virginia eyaletindeki 1500 nüfuslu Greenville kasabası yakınlarındaki "FCI Gilmer" adlı cezaevinin en ünlü mahkûmlarından biri. Ormanlık bir arazinin ortasındaki orta güvenlikli cezaevinde bin 730 mahkûm var. Tatar, günde 2 saat cezaevinin fırınında çalışıyor. Orman arazisi içinde yer alan cezaevi bölgesinde herhangi bir kaçırma olayına karşı cep telefonları çekmiyor. Aslında geniş bir araziye yayılan cezaevini dışarıdan görmek, çok yakınına gelindiğinde bile imkânsız; orman görüşü kapatıyor. Hatta cezaevinin kapısı konumundaki kulübeye geldiğinizde bile genel kompleksi görmüyorsunuz. Bu kapıdan içeri girerken telefon ve diğer elektronik eşyalar, kemer, kalem, metal para dahil her şeye geçici olarak el konuluyor.

Oğlunu bir kez gördü

Türkiyede fotoğrafçılık mesleğini bırakıp önce Yeni Zelanda, daha sonra ABD'ye yerleşip pizzacılığa başlayan baba Müslüm Tatar (65), ailesini yanına alır. Serdar Tatar, Philadelphia'da "7 Eleven" mağazasında işe girer. Müslüman göçmen öğrencilerle arkadaşlık kuran Serdar, okulu bitirip polis ve askerlik başvurusu yapar. Katıldığı kurslardan birinde bir Müslüman, "Namaz kılmıyorsun, nasıl Müslümansın" diye azarlayınca, kendisini dine verir. Orta Asyalı dul bir kadınla imam nikâhı ile evlenir. Eşinin bebek beklediğini öğrenince Philadelphia'da ev beğenir ve bankaya kredi için başvurur. Atış poligonunda kullandığı ve üzerine kayıtlı silahlarını sorun çıkarmaması için sattığı halde, birkaç hafta sonra FBI'ın evine yaptığı baskında, gizli muhbirden terör saldırısı için silah satın almaya kalktığı iddiasıyla tutuklanır. Tatar, duruşmalar sırasında dünyaya gelen oğlunu bir defa gördü. Kendisiyle iletişimi kesen eşine, 5 yaşındaki oğluna okuması için her hafta mektup yazıyor.

YORUMLAR 2
  • Sabit Kal 11 yıl önce Şikayet Et
    avrupa'dan, özellikle almanya'dan atilan ve atil/issiz askerlerine yeni üsler kurabilmek, . yeni mesgale bulabilmek ve özellikle ısrail'in müslüman ülkeleri hallac pamugu gibi dagitma ve kaynaklarina el koyabilme planina alet olarak, ısrail'in gerceklestirdigi 11 eylül tuzagina düsen amerika, bu oyunu yutturabilmek ve devamini saglayabilmek icin sürekli ısrail kaynakli yeni terör olaylari, yeni teröristler uydurmak zorunda idi. sahte bin ladin kasetleri, sahte avrupa saldirilari, sahte müslüman teröristler gibi her türlü hileye basvuran amerika, elinde malzeme olmayinca, ajanlari vasitasiyla "terörist yaratamak" icin her türlü hile, desise, tuzak ve senaryonun icine girdi ve eline gecen her firsati, bulabildigi her saf müslümani bu tuzagina alet etti ve hayatlarini söndürdü. simdi ALLAH onlardan intikamini sadece bir yilda 5.600 savas gazisi amerikalinin intihariyla aliyor ve amerikali askerler kara sinekler gibi intihar ediyor. bu hilelerinin bedelini cok aci ödüyorlar.
    Cevapla
  • sinan ergun 11 yıl önce Şikayet Et
    terör. islami terör ifadesi hürriyetin bakış açısını iyi yansıtıyor
    Cevapla
DİĞER HABERLER
1. Lig'de play-off tarihleri açıklandı
Onlar işaret edildi! Erdoğan-Biden zirvesini engellemeye çalışıyorlar