ABD, Hindistan'ı neden destekliyor?
İran'ın nükleer programına kızan ABD, 8 yıl önce karşı çıktığı Hindistan ile nükleer teknoloji alanında anlaşma imzaladı. Peki ABD, Hindistan'a neden nükleer destek veriyor?

Hindistan, en son nükleer testini 1998 yılında yaptığında Washington'ın ciddi yaptırımlarıyla karşı karşıya kalmıştı.
Ancak Asya gezisi kapsamında Hindistan'ı ziyaret eden ABD Başkanı George W. Bush, Yeni Delhi ile nükleer bir anlaşmaya imza attı. Anlaşmayla birlikte bir anlamda Yeni Delhi'nin nükleer alandaki uluslararası tecridine son verildi.
Anlaşmaya göre Hindistan, askeri ve sivil tesislerini birbirinden tamamen ayıracak.
Hindistan ayrıca sivil enerji amaçlı nükleer tesislerinin tümünü uluslararası denetçilere açması karşılığında, bu tesislerde ABD'nin nükleer yakıt desteğinden ve teknoloji birikiminden yararlanabilecek.
Anlaşma imzalanmış olmasına rağmen taraflar arasında hala çözümlenemeyen bazı konular olduğu belirtiliyor. Bu konuların daha sonra müzakere edilmesi bekleniyor.
BUSH, ANLAŞMAYI "TARİHİ" OLARAK NİTELEDİ
ABD Başkanı George Bush'un Hindistan ziyareti sırasında iki ülke arasında sivil nükleer işbirliğini öngören anlaşma imzalandı.
Bush ile ortak basın toplantısı düzenleyen Hindistan Başbakanı Manmahon Singh, "İki ülke, sivil nükleer işbirliği anlaşmasının uygulanması konusunda anlaşmaya vardı" dedi.
Anlaşmayı "tarihi" olarak niteleyen Bush da "Nükleer enerji konusunda tarihi anlaşmayı bugün tamamladık. Bu gerekli, halklarımıza destek olacak bir anlaşma" diye konuştu.
Singh, Bush'a, Hindistan'ın anlaşma uyarınca sivil nükleer tesislerinin tanımlanması taahhüdünü yerine getirdiğini ilettiğini söyledi.
ABD ile Hindistan arasında ortaya çıkan ittifakın önemli bir unsuru olarak nitelenen ve Yeni Delhi'ye 1998 yılında nükleer denemeler yaptığı için yaptırımlar uygulayan Washington'un önemli bir politika değişikliği olarak değerlendirilen anlaşma, Washington'un, Hindistan uluslararası nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşmasını imzalamasa da nükleer teknoloji bilgisini paylaşmasını ve bu ülkeye nükleer yakıt sağlamasını öngörüyor.
Hazırlıkları Bush'un ziyareti öncesinde hızlanan ve üzerinde dün geç saatlere kadar da çalışıldığı belirtilen anlaşmanın, Hindistan'ın sivil ve askeri nükleer programlarını ayırması, sivil nükleer tesislerini uluslararası denetimlere açması karşılığında, ABD'nin sivil nükleer teknolojisini paylaşması ve Hindistan'a nükleer yakıt desteği sağlamasını öngördüğü hazırlıklar döneminde açıklanmıştı.
ABD'nin Hindistan'dan sivil ve askeri nükleer programını ayırması talebinin, Yeni Delhi'yi, nükleer güce sahip ülke olarak değil sadece sivil nükleer programa sahip bir ülke olarak tanımayı kabul etmesi nedeniyle gerekli olduğu belirtilmişti.
Anlaşma için onayı gereken ABD Kongresi'nde bazı milletvekilleri,
anlaşmaya, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşmasına zarar verebileceği gerekçesiyle karşı çıkıyor.
Hindistan'da bu anlaşmaya karşı çıkanlar, Washington'un, Hindistan'ın işlerine karışması ve Çin'in büyüyen ekonomik ve siyasi etkisine karşı denge sağlamak için Hindistan'ı kullanması kaygılarını dile getiriyorlar.
ABD'nin Çin kaygısı
ABD Başkanı Bush'un bu anlaşmayı 'tarihi bir adım' olarak nitelendirmesi, akıllara 'sekiz yılda ne değişti?' sorusunu getiriyor.
İran'ın nükleer faaliyetlerini engellemek için uluslararası atağa geçen Washington, dünyanın üçüncü büyük gücü olarak bilinen Çin'in bölgedeki nükleer etkinliğinin her geçen gün artmasından endişe ediyor.
ABD bu anlamda da nükleer çalışmalar konusunda oldukça deneyimli olan Hindistan'ı yanına çekmeyi planlıyor.
Washington, Tahran'ı nükleer silah geliştirmeyi planlamakla suçlarken, Hindistan'ın sivil ve askeri amaçlı nükleer gücüne 'açık destek' vermekten de çekinmiyor.
Üstelik Hindistan nükleer silah sahibi bir ülke olmasına rağmen Birleşmiş Milletler'in Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nı imzalamayı reddediyor. Bu yüzden de denetime tabi tutulamıyor.
Hindistan'ın nükleer geçmişi
1964 yılında nükleer tesis kuran Hindistan, ilk nükleer denemesini 1974'te yaptı. 100 - 150 civarında nükleer savaş başlığı ile bin 200 - 2 bin kilometre menzilli füzelere sahip olan Hindistan'ın 20'nin üzerinde atom bombası olduğu iddia ediliyor.
Hindistan şimdi 4 bin kilometre menzilli füze üretmek için çalışmalarını sürdürüyor. Bu silahların tamamını kendi kapasitesiyle üreten Hindistan'ın yanında artık ABD de var.
Hindistan geçtiğimiz ay da Fransa ile nükleer işbirliği anlaşması imzalamıştı. Fransa ise atom enerjisi alanında faaliyet gösteren şirketlerine yeni alanlar açmaktan memnun. Ancak uluslararası anlaşmalar uyarınca Fransa belirli teknolojileri, bu anlaşmalara taraf olmayan Hindistan'a satamıyor.
Bu nedenle taraflar, deklarasyonda işbirliği amacının 'sadece barışçıl amaçlar için nükleer enerji üretmek' olduğunun altını çiziyor.
Hindistan'ın gerek Fransa gerek ABD ile yaptığı anlaşmalar, çalışmalarına verilen uluslararası desteğin en açık kanıtı.
Yani dünya devleri Asya Pasifik bölgesindeki nükleer dengeden kendilerine Hindistan aracılığıyla bir pay kapmaya çalışıyor.
Başkan seçilmesinden bu yana Hindistan'ı ilk kez ziyaret eden ABD Başkanı George Bush'un temel hedefi ise, bölgede ağırlığı iyice artan Çin'in etkinliğini kırmak.
-
Umit Erdal 17 yıl önce Şikayet Etçok güzel. Gerçekten çok güzel bir yazı olmuş. Teşekkürler...Beğen
-
tuncay tezel 17 yıl önce Şikayet EtKARDEŞLİK ARTMIŞ, ECE HANIM NİYE RAHATSIZ?. AKP, MHP, DP tek bir ortak noktada birleşmiş. Ordu belirgin bir biçimde olaya sükunetle bakıyor. Yani Türkiye\'nin %75\'i, kardeşçe, kavga etmeden, paylaşarak, yardımlaşarak yaşamayı hedeflemiş ve yola böyle devam etme kararı almış. Bu Türkiye\'de yıllar boyu istenen, özlenen tablodur. Osmanlıyı Osmanlı yapan kardeşlik bilincidir. İslam bizi birleştirmiştir. Atatürk bunu devamlı dile getirmiştir savaşlardan sonra.Beğen
-
Betül Dağdeviren 17 yıl önce Şikayet Et. demokrasi savunucularının demokrasi tanımı üzerinde birkez daha düşünmeleri vu bu kavramı kendi düşünce ve de inanç dünyaları ile sınırlamamalrını gerek buluyorum..demokrasi tüm halkı kapsar bunu belli kesime mal edemeyiz.. başörtülü insanların hak ve özgürlüklerini hiçkimse gözardı edemez...kendi görüşlerince de onları karalayamaz...nerde saygı nerde hoşgörü..??? sağolasın fatma ablacım ağzına-gönlüne sağlık...Beğen
-
modern müslüman 17 yıl önce Şikayet EtBARBAROSLU, ÖNCE DARWİNİZM BİTMELİ. Bu olmazsa Ece gider başkası gelir,çünkü bunların mayası darwinizm. Neredeyse iman ediyorlar bu teoriye. Ertuğrul Özkök başucu kitabım der, Celal Şengör çıldırasıya savunur, daha bugün Radikal yazarı yazmış yine Darwin\'in ne kadar önemli olduğunu, evrim çoktan bitti ma bakın bunlar ısrarla bitirmiyor. Çünkü Allahsızlığın tek kalesi evrimi verirlerse bu yasaklara imkan kalmaz. Onlar Darwin\'i överken siz kalırsanız, bu karanlık ve kaostan ve trajikomediden kurtulamazsınız.Beğen
-
Lemi Demirkırat 17 yıl önce Şikayet EtDaha fazla demokrasi. Herkes için demokrasi.. Ne güzel demişsiniz:Daha fazla demokrasi. Herkes için demokrasi. AKP\'li Burhan Kuzu\'nun sorduğu soruya da evet diyeceksinizdir umarım: Eşcinseller de özgürlük istiyor verecek miyiz? Kuzu bu soruyu olumsuz anlamda sormuştu. Herkes için demokrasi istiyorsak, evet vereceksiniz. Bir de basında hiç bahsi geçmiyor: Vicdani Red hakkının da anayasada yeralması gerekiyor. Bir daha ki yazınızda bu konularda da demokrasi isteğinizi belirtirseniz, gerçek demokrat olduğunuza kanaat getireceğim.Beğen