Erdoğan onayı verdi, anında harekete geçildi: Gider vururuz

Kanal 7 Ankara temsilcisi Mehmet Acet, "Japonya’da Türk heyetini alarma geçiren iki haber" başlıklı yazısında G-20 zirvesine değindi. Zirve sırasında Hafter güçlerinin Türkiye'yi tehdit etmesinin ardından Türk heyetinin takındığı tavrı anlatan Acet, kurmayların bir anda Erdoğan'ın etrafını sarararak nasıl bilgi verdiğine değindi. Acet, üst düzey bir güvenlik yetkilisinin kendisine "Gider vururduk" dediğini yazdı.

Erdoğan onayı verdi, anında harekete geçildi: Gider vururuz
Erdoğan onayı verdi, anında harekete geçildi: Gider vururuz
GİRİŞ 03.07.2019 15:05 GÜNCELLEME 03.07.2019 17:50
Bu Habere 43 Yorum Yapılmış

İşte Mehmet Acet'in o yazısı;

 

 

G-20 zirvesi için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı takip etmek üzere geldiğimiz Japonya'da, hiç hesapta yokken Kıbrıs ve Libya'dan iki haber geldi, ikisi de alarm verici nitelikteydi.

Libya’da 6 Türk vatandaşının tutuklanması, Kıbrıs’ta ise Taşkent Köyü yakınlarına sonradan S-200 tipi olduğu belirlenen bir füzenin düşmesi.

 

 

Türkiye adına bu iki konuyla da ilgilenmek durumunda olan güvenlik birimlerinin tepe yöneticileri de Erdoğan ile birlikte Japonya’ya gelmişti.

O nedenle bu isimler, Tokyo’da olması beklenenden daha fazla mesai harcamak durumunda kaldılar.

Pazartesi akşamı olduğunda, Libya’dan da KKTC’den de rahat bir nefes almaya yarayacak haberler gelmişti.

Kıbrıs’a düşen füze, herkesin aklına bir soru işareti olarak düştüğü gibi Doğu Akdeniz’deki gerilimin bir parçası olarak Türkiye’ye verilen bir ‘korkutma mesajı’ değil, yanlışlıkla düşen bir füzeydi.

İsrail, Suriye’de ağır bir hava bombardımanı yaparken, Suriye hava savunma sistemi harekete geçmiş, ancak İsrail uçağını vuramayan Rus yapımı S-200 füzesi, gidip KKTC sınırları içinde bulunan Taşkent Köyünün yakınlarına düşmüştü.

"MEŞRU HEDEF OLURSUNUZ" DENİNCE...

Japonya’daki Türk heyetini program dışı bir trafik yürütmeye zorlayan ikinci haber ise Libya’dan gelmişti.

General Hafter (Libya’nın Sisi’si diyeyim gerisini siz anlayın) komutasındaki birliklerin BM tarafından da tanınan Trablus’taki hükümeti devirmek için başlattığı operasyon, istenildiği gibi gitmemişti.

Bunun nedeni de Türkiye’nin Trablus hükümetinin imdadına yetişip sağladığı fiili destek idi.

Bu duruma öfkelenen Hafter, sözcüsü üzerinden Türkiye’ye karşı savaş ilan eder gibi tehditler savurdu.

Mesela şöyle tehditler:

- Libya’daki Türk hedefler düşman hedefleridir.

- Libya karasularına giren Türk gemilerinin vurulması emrini verdik.

- Libya ordusu Türkiye’den Libya’daki herhangi bir havalimanına inecek olan tüm uçuşları yasakladı.

- Sahada Türkiye ile iş tutan herkesi hedefleyeceğiz.

- Libya toprakları Türk işgâli altında.

- Libya’daki tüm Türkler için tutuklama kararı alındı.

Türkiye’yi "cezalandırmak" için yapılacak işler arasında Libya’da bulunan ama bu savaşla hiçbir alakaları bulunmayan Türk vatandaşlarının tutuklanması da vardı.

Nitekim bunun adımı atıldı.

Altı Türk, Hafter güçleri tarafından rehin alındı.

Biz cumartesi günü Tokyo’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile sohbet etmek üzere bir araya geldiğimizde konu sıcaklığını koruyordu.

Bizim soru-cevap faslı bittikten hemen sonra Erdoğan ayağa kalkınca aralarında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İletişim Başkanı Fahreddin Altun, başdanışman Sefer Turan’ın da bulunduğu yakın kurmayları, hızlıca Erdoğan’ın etrafını sardı.

Konu, Libya’daki bu gelişmeydi ve Hafter’e anlayacağı dilden bir cevap hazırlanmıştı, Cumhurbaşkanı’nın da onayı alındıktan sonra harekete geçildi.

Açıklama metninde, rehin alınan Türk vatandaşlarının serbest bırakılmamaları halinde, Hafter’in meşru hedef haline geleceği açıkça beyan ediliyordu.

Açıklamadaki bu ifade, yani "Meşru hedef olursunuz" cümlesi, hızlıca adresine ulaştı, kısa süre içerisinde de Libya’dan, rehin alınan Türklerin serbest bırakıldığı haberi geldi.

"GİDER VURURDUK"

Pazartesi akşamı, üst düzey bir güvenlik yetkilisine, "Oradaki Türkler bırakılmasaydı, Türkiye ne yapacaktı?" diye bir soru sordum.

"Gider vururduk" dedi.

"Libya, Türkiye’ye epey uzak bir yer değil mi?" diye devamını getirdim.

"Uzak olması önemli değil, gider vururduk, tanker uçaklarla ya da başka imkânları kullanarak ya da orada verilen desteği artırarak bunu yapardık."

Sonuçta, Ankara’nın "Gelir vururuz" açıklamasının ne anlama geldiğini Hafter iyi anlamış olmalıydı ki, hemen gereğini yaptı.

Ama "Acaba bu iş burada kalır mı, yeni sürprizler yaşanır mı?" sorusu bundan sonrası için de geçerliliğini koruyor.

Bu anlattıklarımıza tersinden bakınca da, Türkiye’nin müdahalesinin Libya’da ne kadar etkili olduğunun, ya da nasıl bir etki ürettiğinin bir okumasını yapabilirsiniz.

YORUMLAR 43
  • Misafir 4 yıl önce Şikayet Et
    Sorgu sualsiz gidip vuracaksın bırakmassan gelip vuracağız demşyceksin ansızın beklemedikleri bir anda hepsini imha edeceksin
    Cevapla
  • anıl 4 yıl önce Şikayet Et
    yinede gidip vurmalıyız orayı israile bıakmamalıyız
    Cevapla
  • irade 4 yıl önce Şikayet Et
    Allah reise uzun ve sağlıklı ömürler versin. dış siyasette Türkiyenin itibarını kat be kat arttırdı. şimdi sıraya giriyorlar geri vites yapıyorlar. yanında yürüyenlerde ders alırda hem destek olur hemde kendilerini geliştirip Türkiye'ye faydaları olur inşaallah.
    Cevapla
  • Rte 4 yıl önce Şikayet Et
    It iste baska birsey degil..lakin uluslararasi arenada mide bulandirir
    Cevapla
  • ugur Mustafa 4 yıl önce Şikayet Et
    Hem libya, hem kibristaki düşen bomba hemde rusyanin denizaltisinda ölen askerler tesaduf değil.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Yerel seçimler dünya basınında: Başa baş bir yarış
Konser saldırısının arka planı! Rusya ile Türk Dünyası'nı savaştırmak istiyorlar