Türkiye'nin dış politikasındaki zorluklar: İsrail'in anlaşmaktan başka çaresi kalmadı

Dış politikada yaşananları kaleme alan Süleyman Seyfi Öğün, İsrail ve BAE ile yakınlaşmanın şifrelerini verdi. Öğün, İsrail'in Akdeniz'deki gazını Avrupa'ya satabilmesi için Türkiye ile yakınlaşmaktan başka çaresinin olmadığını kaydetti.

Türkiye'nin dış politikasındaki zorluklar: İsrail'in anlaşmaktan başka çaresi kalmadı
Türkiye'nin dış politikasındaki zorluklar: İsrail'in anlaşmaktan başka çaresi kalmadı
GİRİŞ 20.01.2022 17:00 GÜNCELLEME 21.01.2022 10:09
Bu Habere 23 Yorum Yapılmış

Yeni Şafak yazarı Süleyman Seyfi Öğün, Orta Doğu, Orta Asya, Körfez ve Türkiye'nin çevresinde yaşananları kaleme aldığı yazısında, Rusya, Çin ve ABD'nin sergilediği tutumları değerlendirdi.

Rusya'nın, Türkiye'yi dışlayıcı bir politika izlemekten uzak durduğunu söyleyen Öğün, Moskova'nın bazı alanlarda ise Ankara'yı zorladığını belirtti.

Son Kazakistan olaylarıyla Rusya'nın Türk Devletleri Teşkilatı'na (TDT) bir mesaj verdiğini kaydeden Yeni Şafak yazarı, Pakistan ve İran'ın Çin tarafından baskılanmasını da değerlendirdi.

Bölgemizde yaşanan gelişmeler sonucunda İsrail ve BAE ile yakınlaşmanın arttığını kaydeden Öğün, "Bu açıdan Arnavutluk ziyaretinde Sayın Cumhurbaşkanı'nın yaptığı, bilhassa İsrail ve NATO vurgulu açıklamalar hakikaten de tarihi bir değer taşıyor. Türkiye yeniden tercihini Batı'dan yana yapıyor gözüküyor" dedi.

Haaretz: ABD Türkiye'yi kızdırmak istemiyor, tek seçeneğimiz boyun eğmekHaaretz: ABD Türkiye'yi kızdırmak istemiyor, tek seçeneğimiz boyun eğmek

"ABD'NİN KARARI SONRASI İSRAİL TÜRKİYE İLE ANLAŞMAKTAN BAŞKA ÇARESİ KALMADI"

İsrail'in gazını Avrupa'ya pazarlayabilmesi için Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu kaydeden Öğün, "ABD'nin EastMed projesini tasfiye etmesi de buna işaret ediyor. Doğu Akdeniz doğalgaz yataklarını Avrupa'ya akıtmak isteyen İsrail için, uzun vadede Mısır'ı da katarak, Türkiye ile normalleşmesinin dışında ihtimal kalmıyor" ifadelerini kullandı.

EastMed projesi Türkiye'yi bypass etmeyi amaçlıyordu

İşte Öğün'ün yazısının tamamı:

"Türkiye'nin yakın zamanlar itibarıyla, bilhassa Biden ABD'de iktidara geldikten sonra bir sıkışmışlık yaşadığı sır değil. Bu sıkışmışlığın sadece 1990'lardan başlayarak Türkiye'nin ABD, NATO ve AB tarafından dışlanma süreçleriyle mahdut olmadığını da kestirebiliyoruz. Rusya'nın Suriye'ye girmesi, Libya'da karşımıza çıkması bu sıkışmışlığın başka bir yüzü olarak mütalaa edilebilir. Üçüncü büyük gelişme ise Çin'in İran üzerinden sınırımıza dayanması oldu.

Türkiye AB ve ABD tarafından dışlanıp, PKK üzerinden sıkıştırılınca, Rusya ve İran ile beraber hareket etmek yolunu seçti. Bilhassa 15 Temmuz çok belirleyici oldu. Rusya, bu NATO operasyonunun karşısında Türkiye'nin yanında yer aldı. Uçak krizi aşıldı ve yakınlaşmalar başladı. Astana ve Soçi zeminleri bu yakınlaşmanın meyvası oldu. Buna, Çin ile yakınlaşma teşebbüsleri de dahil edildi. Hasılı bir Avrasyacılık rüzgarı esti. Teferruatlarına girmeyeceğim; gelişmeler bu zeminlerin bir hayli yara aldığını gösteriyor. Evvela Ukrayna meselesi gündeme geldiğinde Rusya ile gerildik. Türkiye açık ve koyu bir tonda Kırım'ı işgal eden Rusya'nın karşısına çıktı. Ukrayna ile ekonomik, teknolojik ve askeri ilişkiler, alışverişler başlatıldı. Dahası, Donbass'taki gelişmeleri karşılamak adına anti-Rus bir siyaset üzerine kurulan Bükreş 9'lusu ile yakın temaslar kuruldu.

Kazakistan'daki olaylar 1 hafta içinde bastırılmıştı

Dikkat çekici olan, Rusya'nın bu adımlar karşısındaki tavrı beklendiği kadar çok sert bir seviyeye tırmanmadı. Evet, rahatsızlıklarını dile getirdiler. Ama bu hiç bir zaman dışlayıcı bir seviyeye gelmedi. Bu arada Ermenistan-Azerbaycan savaşında, ılımlı tavırlarını devam ettirdiler. Ustalıklı bir şekilde Türkiye'yi de devreye sokarak, nihai tahlilde duruma hakim oldular. Bir diğer gelişme Asya içlerinde yaşandı. ABD'nin Asya'dan çekilmesinin doğurduğu boşluğu bir şekilde değerlendirmek istedik. TDT bu yolda atılmış bir adımdı. Rusya bunu da kategorik olarak dışlamadı. Ama Kazakistan'ı yeniden inhisarına alarak TDT'ye, kendisi olmadan bu sürecin yürüyemeyeceğini göstermiş oldu. Rusya, apaçık görülüyor ki Türkiye'yi dışlayarak değil, yedeğinde tutarak Asya hakimiyetini devam ettirmek istiyor. Diğer taraftan İdlib başta olmak üzere Suriye ve Libya'da ise kararlılıkla Türkiye'yi zorluyor.

Daha mühim bir gelişme ise Çin'in, Rusya ile paralel yürüttüğü siyasetlerle Pakistan'dan sonra İran'ı da işin içine katarak sınırımıza dayanmasıdır. Çin, İran ve Türkiye üzerinden geçen Tek Yol hattını dondurmuş durumda. Buna mukabil Kazakistan-Rusya hattını işletiyor. Çin, Uygur meselesini öne sürerek TDT'den son derecede rahatsız. Niyetinin, ABD tarafından dışlanan, başta BAE olmak üzere Körfez'i İran ile yakınlaştırmak ve deniz hattını Suriye'ye bağlamak olduğu anlaşılıyor. Sayın Çavuşoğlu'nun son Çin ziyareti, Çin-Türkiye ilişkilerinin, tabiri caizse duvara tosladığını gösteriyor.

EastMed projesi Türkiye'yi bypass etmeyi amaçlıyordu

Hasılı Rusya-İran-Çin bağlamı baskın çıkmış ve Türkiye'yi kuşatmış durumda. Buna, son zamanlarda Çin'in kontrolüne girmiş olan Pakistan'ın ne tepki vereceğini yakında anlayacağız. BAE-Türkiye yakınlaşması ise Anglo-Amerikan hattının, yukarıda anlattığımız gelişmelere verdiği tepkiyi dile getiriyor. Çin'in, BAE'ye İran üzerinden bir baskı yapmakta olduğunu anlayabiliyoruz. (Kanaatimce son Husi saldırısı bunu anlatıyor). Anglo-Amerikan hattı ise BAE'ye Türkiye'yi işaret ediyor. Suudi Arabistan'ın durumu ise şimdilik belirsiz. Çin'in Doğu Akdeniz'e ulaşan tesirlerini bir üçgen ile bloke etmek istediklerini anlıyorum. Bu üçgen İsrail -Körfez ve Türkiye'den oluşuyor. Çin, Körfez-İran ilişkilerini kendi hattına çekerek topraklamak isterken, Anglo-Amerikan hattı ise aynı topraklamayı Türkiye-İsrail- Körfez hattında yapmak istiyor. ABD'nin EASTMED projesini tasfiye etmesi de buna işaret ediyor. Doğu Akdeniz doğalgaz yataklarını Avrupa'ya akıtmak isteyen İsrail için, uzun vadede Mısır'ı da katarak, Türkiye ile normalleşmesinin dışında ihtimal kalmıyor. Diğer taraftan Avrupa'nın Rusya'ya olan enerji bağımlılığını kırmak için Hazar petrollerinin ehemmiyeti artıyor. (Aliyev'in Avrupa'da nasıl karşılandığını hatırlayalım). Eğer gelişmeler bu şekilde seyrederse, Rusya ve Çin'in, Türkiye-Azerbaycan, Türkiye-Pakistan, Türkiye-Körfez ilişkilerini baltalamak için bir mesai göstereceğini tahmin etmek zor olmasa gerekir.

Bu dinamikler, Ukrayna kördüğümünde ve kızışan Balkanlar üzerinde de Türkiye'nin tercihlerini belirleyecek derecede tesirli olacağa benziyor. Bu açıdan Arnavutluk ziyaretinde Sayın Cumhurbaşkanı'nın yaptığı, bilhassa İsrail ve NATO vurgulu açıklamalar hakikaten de tarihi bir değer taşıyor. Türkiye yeniden tercihini Batı'dan yana yapıyor gözüküyor. Ne mukabilinde ve hangi maliyetler temelinde? Zaman gösterecek, ama bu sorular sıkıntılı ve sancılı süreçleri yaşadığımıza işaret ediyor. Allah diplomasimize kuvvet versin."

KAYNAK: HABER7
YORUMLAR 23
  • Kamil 2 yıl önce Şikayet Et
    LNG sıvılaştırılmış doğalgaz piyasasına girebilirler , ancak TANAP boru hattı daha ekonomik olur . Bence ilk terminali Gazi Magosa' ya yapalım . İsrail - Türkiye MEB anlaşması imzalayıp , Afrodit gaz sahasını İsrail alsın , KKTC 'yi resmen tanısın , Güney kesiminin arta kalan gazı yarı yarıya pay edilsin . Kıbrıs adasının Batı , Güney Batı açıklarındaki rezervler de Türkiye' nin gaz payı olarak , ekonomik gelir hanemize eklensin . 3 terminal olmalı ; 1 İsrail Hayfa , 2 Gazi Magosa , 3 “ Lübnan Tripoli ” , olmalı ki gelecekte İsrail'e gerek kalmaksızın Körfez Katar , Suudi ve İran Gazı doğrudan Türkiye' ye aktarılsın .
    Cevapla
  • Yandaş 2 yıl önce Şikayet Et
    Hıı, yani biz gitmedik onlar geliyor ah zavallı İsrail. Büyük Türkiye nin ayağına kapandı hee
    Cevapla
  • Vatandaş 2 yıl önce Şikayet Et
    Ülkelerin duyguları değil çıkarları olur israil bu çok büyük çıkarları olmasa gelmezler. İsraili sevdiğimden değil ama bu şekil rencide edici diyalok kurmayı sabote edici haber başlıkları hiç hoş bulmadım . Devletimiz de çıkarı var ise görüşecek elbette,gerekirse gidecek de geleni de ağırlayacak da Bu saatten sonra duygularla değil çıkarlarımız doğrultusunda dış politika izlemeyi öğrendik sanırım bae, mısır , suudi arabistan örnekleri ortada. bu ülkelere kızmakta haklıyız haklı olmasına ama başkaları için de bu kadar ülkeyi karşımıza alamayız
    Cevapla
  • Kamil 2 yıl önce Şikayet Et
    Bu denklemde İran , Mısır , İsrail , Lübnan , Katar , BAE , Suudi Arabistan , Oman gibi ülkeleri de hesaba katmalıyız . Hepsinin gazı TANAP hattı üzerinden Avrupa'ya satılsın .
    Cevapla
  • Hahahaha 2 yıl önce Şikayet Et
    Allah’im su mansete bak ya! Vallahi gulmekten baska birsey diyemiyorum. Siz ne iciyorsaniz bize de verin. Allah’inizi severseniz dunyaya hakim oldukta haberimiz mi yok?
    Cevapla
  • MsK 2 yıl önce Şikayet Et
    Akdenizdeki gaz zaten bizim
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Kuantum çağı başlıyor: İnternetin devri kapanacak... Brainet ile iletişim kuracağız!
Savunma Sanayii'nde bir ilk! ABD, Türkiye'den almaya başladı