Savcı kürsüde nereye otursun?

Cumhuriyet savcılarının mahkeme kürsüsünde hakimli yan yana oturması konusunda gelen eleştirilere cevap veren Ankara Cumhuriyet Savcısı Polatkan, 'Çok fazla ABD dizileri izliyorlar' yanıtını verdi.

Savcı kürsüde nereye otursun?
Savcı kürsüde nereye otursun?
GİRİŞ 28.07.2005 10:35 GÜNCELLEME 28.07.2005 10:35

Ankara Cumhuriyet Savcısı Vahdet Polatkan, Türk yargılama sisteminde cumhuriyet savcısı ve savunmanın, eşit makamlar olmadığını ve olamayacaklarını belirterek, bu savların, "Amerikan filmlerinin fazla izlenmesinden" kaynaklandığını bildirdi.


Savcı Polatkan, Ankara Adliyesi Bülteni'nin 8. sayısında,
"Cumhuriyet savcısının kürsüdeki yeri" konulu bir yazı kaleme aldı.
Türkiye'de, Cumhuriyet savcısının kürsüdeki yerinin bazı
hukukçularca tartışma konusu yapıldığını, bu konunun belli aralıklarla
gündeme getirildiğini ve adaletin tecellisinde bir sorunmuş gibi
gösterildiğini ifade eden Polatkan, bu konuyu, özellikle avukatlar ve
onların meslek örgütleri olan baroların sorun olarak dile getirdiğini
belirtti. Savcı Polatkan, bu tezin, yargılamada savunma ile iddia
makamının eşit olması gerektiği üzerine kurulduğuna işaret ederek,
şunları kaydetti:
"Bu silahların eşitliği şeklinde dile getirilmektedir. Peki
silahlar eşit olmalı mıdır? Evet olmalıdır. Kimlerin silahları eşit
olmalıdır? Tabii ki eşit makamların ve/veya eşit kurumların.
Cumhuriyet Savcısı ve savunma avukatı eşit kurumlar mıdır? Hayır. Türk
yargılama sisteminde Cumhuriyet savcısı ve savunma, eşit makamlar
değildir ve olamaz. Ancak böyle söylemek bunlardan birinin yargılamada
diğerinden daha önemli veya önemsiz olduğu anlamına gelmez, gelemez.
Çünkü hukuk sistemimizde savunmanın karşıtı müşteki-müdahil ve/veya
vekilleridir.
Biz bu savların, Amerikan filmlerinin fazla izlenmesinden ve bu
nedenle ülkemizde de yargılamanın böyle olduğu ve yargılama
makamlarının da mahkemede fiziki olarak böyle yer alması gerektiği
gözlemlerinden kaynaklandığını düşünüyoruz. Fakat bu Türk hukuk
sisteminin ve bu sistemde Cumhuriyet savcısının yerinin
bilinmemesinden kaynaklanmaktadır. Dikkatli bakarsak Amerikan
filmlerinde savcı, sanık ve vekili ile mağdur ve/veya vekilini
mahkemede üç ayrı kurum olarak göremeyiz. Savcı, sanığın beraatını
isterken hangi Amerikan filminde mahkemenin buna uymadan mahkumiyet kararı verdiği görülmüştür? Hangi Amerikan filminde, savcı beraat istediğinde mahkumiyet kararı veren mahkemenin kararını temyiz
ettiğini görebiliriz? Bunlar izlediğimiz Amerikan filmlerinde
görmediğimiz ve göremeyeceğimiz, ancak Türk hukuk sisteminde çok sık
karşılaştığımız sahnelerdir."

-"TEK AMACI, MADDİ GERÇEK"-

Türk hukukunda, Cumhuriyet savcılığının, sanığın mahkumiyetini
değil, maddi gerçeğe ulaşılmasını amaç edinen bir kurum olduğunu ifade
eden Polatkan, bu görevle donatılan Cumhuriyet savcısının dosyadaki
mevcut delil durumuna göre sanık lehine ve aleyhine taleplerde
bulunduğunu kaydetti. "Tek amacı, sadece gerçektir" diyen Polatkan,
şunları kaydetti:
"Cumhuriyet savcısının taleplerinden bir kısmı sanık ve vekilini
memnun ederken, mağdur ve/veya müdahili memnun etmeyebilir. Zira
onlardan biri en ağır şekilde ceza isterken, diğeri sadece beraat
ister.
Cumhuriyet Savcısı toplumun savunucusu olduğu için her ikisi de bu
toplumun bir parçası ve zıt taraflar olan sanık veya mağdurdan birinin
yanında olamaz. Bu toplumun içerisinde mağdur bulunduğu gibi, sanığın
ailesi ve hatta sanık da vardır. Zira Cumhuriyet Savcısı ceza talep
ederken dahi, sanığın sadece suçu kadar cezalandırılmasını ister. Bu
nedenle esas hakkındaki görüşünde ceza istese dahi -var ise- tahrik
dahil olmak üzere sanık lehine tüm maddelerin uygulanmasını da talep
eder. Cumhuriyet Savcısı, kamu davasını açtıktan sonra yargılama
aşamasına geçildiğinde, delilleri takdir edecek ve kendi açtığı davada
beraat isteyebilecektir. Onun görevi, toplum adına gerçeğe
ulaşılmasını talep ve takip etmektir."

-"KİŞİSEL SORUN DEĞİL"-

"Kürsüde olmak veya olmamak Cumhuriyet savcısı için kişisel bir
sorun değildir" diyen Polatkan, şöyle devam etti:
"Ancak hukuk sistemimiz içinde bu görevle donatılan bir
Cumhuriyet savcısının yeri başka bir yerde olamaz. Cumhuriyet
savcısının bu görevi devam ettiği sürece, Cumhuriyet savcısının yeri
kürsüden başka yer olamaz. Ancak hakimle irtibatı kesilmek
isteniyorsa, kürsü tek parça olmaktan çıkarılarak iki parçalı hale
getirilir ve böylece marangoz hatası da giderilmiş olur. Cumhuriyet
savcısı, toplum olan kamunun çıkarlarını savunur. Devlet olan kamunun
çıkarlarını savunan Hazine avukatlarıdır. Onlar da silahların eşitliği
prensibi gereği savunmanın tam hizasında ve karşısındadır. Kişileri
değil toplumu, adaleti savunduğu sürece Cumhuriyet savcısının yeri
kürsüdür, kürsü olmalıdır ve kürsü olacaktır."

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Araplar masadan kalktı! Galatasaray'a Osimhen'den bayram müjdesi
Diyarbakır'da 13 katlı binada yangın: 3'ü çocuk, 4 kişi hayatını kaybetti