Demirel ve Çiller 'Susurluk'ta

'Susurluk Davası' kapsamında verilen beraat karanının Yargıtay tarafından bozulmasından sonra yeniden yargı önüne çıkan Sedat Edip Bucak'ın yargılandığı davada Tansu Çiller ve Süleyman Demirel'in de ismi geçti.

Demirel ve Çiller 'Susurluk'ta
Demirel ve Çiller 'Susurluk'ta
GİRİŞ 01.02.2006 17:00 GÜNCELLEME 01.02.2006 17:00

"Susurluk Davası" kapsamında "cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak" suçundan hakkında verilen beraat kararı Yargıtay tarafından bozulan eski milletvekili Sedat Edip Bucak'ın yeniden yargılandığı davada, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile eski başbakanlardan Tansu Çiller'in de aralarında bulunduğu 8 kişinin tanık olarak duruşmada dinlenilmesi istendi.


İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz sanık
Sedat Edip Bucak katılmadı. Duruşmada Bucak'ı, avukatları Süleyman
Çınar Bacanlı ve Mahmut Şevket Küçük temsil etti.
Mahkeme Heyeti Başkanı Salih Öztürk, avukatlar Bacanlı ve Küçük'ün
ortak olarak sundukları soruşturmanın genişletilmesi konusundaki
dilekçede, Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Doğan Güreş,
Hasan Kundakçı, Eşref Hatipoğlu, Seral Saral ve Fatih Bucak'ın tanık
olarak dinlenmesini istediklerini bildirdi.
Başkan Öztürk, dilekçede ayrıca Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesi
ile Mehmet Ali Yaprak'ın kaçırılmasına ilişkin davalardan bazı
belgelerin getirtilmesinin talep edildiğini belirterek, Cumhuriyet
Savcısı Orhan Erbay'dan bu taleplere ilişkin görüşünü sordu.
Bu sırada söz alan avukat Süleyman Çınar Bacanlı, Mehmet Ali
Yaprak'ın Bucak'ın köyüne kaçırıldığı yönünde iddialar olduğunu,
Yargıtay'ın bozma ilamında bu konuya ilişkin Mesut Yılmaz'ın Meclis
Araştırma Komisyonu'nda verdiği ifadeye atıfta bulunulduğunu
kaydederek, Yaprak'ın kaçırılmasına ilişkin davada müvekkilinin adının
geçmediğini anlattı.

Bacanlı, aynı şekilde Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesine ilişkin de
başka kişiler hakkında dava açıldığını, ancak Sedat Edip Bucak'ın
adının geçmediğini, haklarında dava açılan kişilerin de beraat
ettiğini anlatarak, bu nedenle dosyalara ilişkin belgelerin
getirtilmesini istediklerini söyledi.
Talepler konusunda görüşünü açıklayan Savcı Orhan Erbay, sanık
avukatlarının dinlenmelerini istediği kişilerin önemli kamu görevleri
ifa etmiş olduklarını belirterek, tanık olarak dinlenmelerinin
savunmaya yönelik bulunması nedeniyle bu kişilerin çağrılmalarına
karar verilmesini istedi.

-FATİH BUCAK'IN DİNLENİLMESİ İSTEMİ-

Fatih Bucak'ın tanık olarak dinlenilmesi isteminin daha önce
mahkemece reddedildiğini hatırlatan Savcı Erbay, CMK'nın 210.
maddesinin 1. fıkrasının "Olayın delili, bir tanığın açıklamalarından
ibaret ise bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan
dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın
okunması dinleme yerine geçemez" hükmünü içerdiğini kaydetti.
Bu madde dikkate alındığında Fatih Bucak'ın dinlenmemesinin eksik
soruşturmaya neden olabileceğine dikkati çeken Savcı Erbay, Bucak'ın
dinlenilmesi konusunun yeniden değerlendirilmesini istedi.
Savcı Erbay, avukatların dilekçelerinde yer alan 2 davaya ilişkin
belgelerin de istenmesine karar verilmesini talep etti.

-TANIKLAR KONUSUNDA SONRA KARAR VERİLECEK-

Mahkeme heyeti, verilen aranın ardından Ömer Lütfi Topal'ın
öldürülmesi ve Mehmet Ali Yaprak'ın kaçırılması olaylarına ilişkin
dava dosyalarındaki iddianame ve kararların mahkemelerinden
istenmesine karar verdi.
Dinlenilmesi istenen tanıklar konusunda daha sonra karar
verilmesini hükme bağlayan mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.
Duruşmayı izlemek amacıyla İstanbul Adalet Sarayı'na, Sedat Edip
Bucak'ın kardeşi Ahmet Bucak'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda
kişi geldi.
Bazı kişiler duruşmayı izlerken, bazıları da adliye koridorlarında
bekledi. Duruşmanın ertelenmesinden sonra bu kişiler adliyeden
ayrıldı.

-DAVANIN GEÇMİŞİ-

Kaldırılan İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, Susurluk'ta 3
Kasım 1996'da yaşanan trafik kazasının ardından dönemin DYP Şanlıurfa
Milletvekili Sedat Edip Bucak hakkında, TBMM'ce dokunulmazlığının
kaldırılması üzerine "gıyabi tutuklama kararıyla aranan Abdullah
Çatlı'nın yerini bildiği halde yetkili mercilere haber vermeyerek
saklamak", "cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak" ve "vahim
nitelikte silah bulundurmak" suçlarından 11 ile 20 yıl arasında ağır
hapis cezası istemiyle dava açmıştı.
Bucak'ın 18 Nisan 1999'da yeniden Şanlıurfa Milletvekili
seçilmesi üzerine yargılaması, 3 Mayıs 1999 tarihinde durdurularak
dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle dosyası yeniden TBMM'ye
gönderilmişti.

3 Kasım seçimlerinde milletvekili seçilemeyen Bucak'ın dosyası,
TCK'nın 313. ve 314. maddelerinin DGM kapsamından çıkarılması
nedeniyle İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti.
Davayı 26 Haziran 2003 tarihinde karara bağlayan mahkeme heyeti,
Bucak'ın, "cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak" suçlamasından
beraatına, diğer suçlamalara ilişkin ise "Şartla Salıverilmeye, Dava
ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun" kapsamında davanın kesin hükme bağlanmadan ertelenmesine karar vermişti.

Kararı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin bozma ilamında,
"Bucak'ın TCK'nın 313. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkraları uyarınca
mahkumiyeti gerekirken dosya içeriğine uygun olmayan gerekçeyle
beraatına karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği" kaydedilmişti.
Yapılan yeniden yargılamanın 29 Mart 2005 tarihli duruşmasında
esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Orhan Erbay,
daha önce verilen beraat kararının yerinde olduğunu belirterek,
mahkemenin eski kararında ısrar etmesini istemişti.
Mahkeme heyeti, geçen celse, Yargıtay'ın bozma ilamına uyulmasını
kararlaştırmıştı.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
UEFA'dan Samsunspor'a 'Atatürk' sansürü: Gerilim büyüyor
Cumhuriyet ve Sözcü ortak yalanı! Ambulans ve polisi bile makam aracı diye yazdılar