Tokat'ta Hubyar Sultan kavgası
Alevilerin en önemli ziyaretgahlarından olan Hubyar Tekkesi'ne yapılan ziyaretlerden elde edilen mali gelirin paylaşımı yüzünden Alevi dede ile Alevi köylüleri mahkemelik oldu.

Rıza Zelyut'un köşe yazısı
Anadolu Alevileri; belli ocaklara bağlıdır. Bu ocakların en önemlileri 13. yüzyılda şekillenmişlerdir. Dede Garkın Ocağı, Hacı Bektaş Veli Ocağı, Erdebil Ocağı ve Hubyar Sultan Ocağı, en eski ocaklardır.
Hubyar Sultan'ın 13. yüzyılda yaşadığı biliniyor. Bizim tespitimize göre, Elvan Çelebi'nin Menakıbül Kudsiyye fi Menasıbil Ünsiyye adlı kitabında anlattığı Ayna Dola Dede, Hubyar Sultan'ın ta kendisidir.
1240 yılında Anadolu'daki Oğuz-Türkmen boyları, Amasya'daki Baba İlyas'ın işareti ile ayaklandılar. Selçuklu Padişanı 2. Gıyasettin Keyhüsrev, Tokat-Amasya bölgesinde başkaldırıp Konya'ya yürüyen Türkmenleri, Kırşehir'de Malya ovasında bozguna uğrattı.
O sırada Tokat'ta Ayna Dola Dede bir dergahta halkı aydınlatıyordu. 2. Gıyasettin Keyhüsrev'in adamları, ona, Baba İlyas'ı tutmamalarını söylediler. Ayna Dola Dede, öğretmeni olan Baba İlyas'tan vazgeçmeyince Tokat'ta zindana atıldı. Sonra, Tokat meydanına getirildi ve düşüncesinden vazgeçmediği için burada derisi yüzülerek şehit edildi.
İşte bu baskı ortamında Ayna Dola Dede'nin talipleri onu, devlet baskısından uzak bir yere (Bugünkü Hubyar Köyü) getirip defnettiler. Daha sonra, o Hubyar Sultan diye bir lakapla anılmaya başlandı. Onun çocukları, burada bir vakıf da kurarak yüzyıllarca halka hizmet ettiler.
Bugün, Anadolu'da Sıraç Türkmenleri (Orta Anadolu, Orta Karadeniz bölgeleri başta olmak üzere) onu kendi pirleri olarak kabul ederler.
GASPEDİLEMEZ
Hubyar Sultan'ın bulunduğu köy, Tokat- Almus'a bağlı... Buradaki türbe, köydeki dede Mustafa Temel tarafından bir nevi gasp edilmiş durumda. Anadolu Alevilerinin ulularından Hubyar Sultan'ı Temel Ailesi, sadece kendi ataları gibi gösterip mezarlığın tapusunu almak için Almus Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava açmış. Köy halkı, bu köyden çıkan aydınlar; Hubyar Sultan dergahının ya köy muhtarlığına ya da Hubyar Sultan Vakfı'na bırakılmasını istiyorlar.
Hacı Bektaş Veli'nin yattığı Hacıbektaş'taki dergaha, onun gerçek çocukları olduğu tarihçe sabit olan Çelebiler'in (Ulusoylar) el koyması ne kadar kabul edilemez olursa Hubyar Sultan'a da bir ailenin el koyması kabul edilemez. Temel Ailesi ise, dedeleri Hıdır'ın 1872 yılında Şehülislam'lıktan aldığı bakıcı belgesini gösterip bu alanı mülkiyetine geçirmek çabasında. Bunlar dava dilekçelerinde, mahkemeyi etkilemek için, dergahın varlığını bile inkar edip burayı bir ata mezarlığı gibi gösteriyorlar.
Bölgeyi bilen bir araştırmacı olarak şunu belirtmeliyim: Hubyar Sultan; 800 yıllık bir geçmişi olan; halkın malı haline gelmiş bir kişiliktir. Onu kimse tapulu malına çeviremez.
TOKAT VALİSİ GÖREVE
Hubyar Köyü, şu an ikiye ayrılmış bulunuyor. Hubyar Sultanı tarihsel konumuna göre tanıtmaya çalışanlarla, Hubyar Sultan'ın gördüğü saygıyı paraya-mala çevirenler. Temel Ailesi, burada boşuna direnmiyor. Çünkü, her yerden buraya akın akın insan geliyor. Gelenler kurbandır, hediyedir derken bolca mal bırakıyorlar. Bu aile, türbenin geliriyle iyice zenginleşmiş bulunuyor. Düşünün ki, Hubyar Köyü'nde hala ilköğretim okulu bile yok. Geçmişte sadece dedenin çocukları okumuş ve bir ağalık düzeni kurulmuş.
Neden?
Halk uyanmasın, diye... Her yıl buraya akan yüz milyarlarca liradan, Hubyarlılara bir damla bile düşmüyor.
Bu durumda görev de Tokat Valisi Erdoğan Gürbüz'e kalıyor. Hubyar Köyü'nü kültür turizminin önemli noktalarından birisi haline getirmek de mümkün. Bunun için, dergahın yönetiminin köy muhtarlığına aktarılması ilk yapılacak iştir. Zaten; orası 2. Derecede Kültür ve Tabiat Varlığı olarak devlet kayıtlarına alınmış. Bu yüzden Kültür Bakanlığı bu tarihsel mekanı hemen kamu denetimine almalıdır ve halka açmalıdır.
Tokat milletvekillerinin de bu gerçeği dikkate alarak duruma el koymaları yararlı olacaktır. Hubyar Sultanı, işgalden kurtarmak; onu gerçek anlamda halka açmak; Sivas, Amasya, Tokat, Samsun, Çorum, Yozgat gibi illerde yaşayan Hubyar Sultanlı Alevilerin en büyük özlemidir.
Orasını; dinimize de toplumumuza da vicdanımıza da uygun bir yönetime bırakmak; Tokat'ı yönetenlerin görevidir.
(Güneş)