Neden uzayda olmalıyız?

Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Milli Uzay Ajansı' Tanıtım Toplantısı'nda Türkiye'nin 2023 yılında uzaya gideceğini duyurmuştu. Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni ve Yenişafak Yazarı Hasan Öztürk, Türkiye'nin neden uzayda olması gerektiğini köşe yazısında anlattı.

Neden uzayda olmalıyız?
Neden uzayda olmalıyız?
GİRİŞ 12.02.2021 14:23 GÜNCELLEME 12.02.2021 15:29
Bu Habere 44 Yorum Yapılmış

"Şayet 5G teknolojisini kullanmak istiyorsanız… Ya da yakın gelecekte seri üretime başlayacağınız elektrikli yerli otomobil TOGG’un yollarında sorunsuz ilerlemesini istiyorsanız. Uzayda olmalısınız" diyen Hasan Öztürk önemli değerlendirmelerde bulundu.

Hasan Öztürk'ün çok konuşulan köşe yazısı:

TOGG’un tam otonom olarak yollarda dolaşabilmesi için… Her bir TOGG aracının birbiriyle iletişim içinde kalabilmesi için… Hatta, sürücüsünden, yolcusuna tümünün can güvenliğinin temini için uzayda olmalısınız.

İnsansız hava araçlarınız İHA’lar ve SİHA’ları uçurabilmeniz… Güvenle evlerine dönmelerini sağlamanız... Sıfır hata ile hedeflerini bulmasını temin etmeniz için… Uzayda olmanız gerekir.

Google’nin haritalarına muhtaç olmak istemiyorsanız. Güvenli gözlem, güvenli haberleşme istiyorsanız uzayda olmanız gerekiyor.

Savunma sanayiindeki silah ve mühimmatlarınızın etkinliği, güvenliği ve yerliliği konusunda çabanız gelip de bir noktada tıkanıyorsa… Uzayda olmanız gerekiyor.

Ve Türkiye hem savunma sanayiinde geldi nokta itibariyle hem dünyadaki haberleşmenin geldiği aşama uzaysız olmayacağını gösteriyor.

UZAY PROGRAMI, BAŞLANGIÇ DEĞİL SONUÇTUR

Türkiye uzay çalışmalarına yeni başlamadı. Dahası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 aşamalı olarak ilan ettiği uzay eylem planı nihayettir. Yani başlangıç değil, sonuçtur.

***

İşin Ay ile ilgili kısmına ve uzaya bir Türk’ü gönderme fikrine gelince… Bize göre bu iki husus, Türkiye’nin uzay çalışmalarının “kaymağı”dır, şovudur. Popüler yönüdür.

***

Uzay çalışmalarının asıl önemli kısmı, 5 G teknolojisinin kullanımı, savunma sanayii ve TOGG gibi otonom sürüş özelliklerine sahip yeni teknolojilerde olmazsa olmazımız “uydularımız”ın güvenliğidir.

***

Türkiye, bir uzay aracını Cumhuriyet’in 100’ncü yılında Ay’a sert iniş yaptıracak. Yani çakılacak. Ama daha önemlisi, kendi uydularını, önce kendi kontrolündeki (ortaklıklar) sonra kendi roketleriyle “yörüngeye” oturtacak.

Zaten iki gündür “Uzay projesini” bilinçli bir şekilde itibarsızlaştırmak isteyenleri rahatsız eden de bu!

Çünkü, Türkiye’nin kendi uydusunu, kendi roketiyle kendi belirlediği yörüngeye oturması ve bu bilginin sadece Türkiye’de olması, TOGG’undan, İHA ve SİHA’larına kadar. Oradan savunma sanayindeki iletişimden, vatandaşlarımızın güvenli haberleşmesine kadar bütün “yeni hayatı” güvenlikli hale getirecektir.

Kıyamette buradan kopuyor işte..!

Yerli uydularımızın yörüngelerinin bilgileri ellerinde olsun istiyorlar. Dahası tıpkı 1945’lerdeki gibi, “Siz yapmayın. Biz verelim” diyorlar.

Dün, Nuri Demirağ’ın açtığı uçak fabrikasını kapattırıp, uçak ihraç eden bir Türkiye’den, uçak ithal eden Türkiye haline nasıl getirdilerse bizi, bugün yine aynı yöntemi deniyorlar.

Savunma sanayimizde de aynısı yaptılar. Yüzde 80 dışa bağımlıydık ve istediklerini veriyorlar istemediklerini vermiyorlardı. O yüzden Kıbrıs Barış Harekatı’nda savaş uçaklarımız için tekerlek lastiği bile bulamayacak hale geldik.

NATO ortağımız Almanya, PKK terör örgütü ile mücadelemizde paramızla aldığımız araçların kullanımını bile engelledi.

UZAY PROJESİ ŞAMPİYONLAR LİGİNE ÇIKMA PROJESİDİR

Bütün bu geçmişte yaşadığımız tecrübenin sonunda bugün savunma sanayiinde yüzde 70’leri aşan bir orana geldi. 2002 yılında 5.5 milyar dolarlık hacimle 66 savunma projesi varken bugün 60 milyar dolar hacimli 700 savunma projemiz var.

***

Türkiye bir üst lige çıkmak hatta birinci lige çıkma konusundaki iradesini “Uzay projesini” açıklayarak ilan etmiştir.

Bütün altlıklar tamamlanmıştır. Bundan sonrası, sadece ve sadece takvime uymaktan ibarettir.

Türkiye, uzayda kendi uydularını kendi roketleriyle fırlattığı gün birinci ligdedir ve küresel bir aktördür.

İnşallah o günleri göreceğiz.

Yeni anayasa, zor ama imkansız değil

Her fikrin, her siyasi görüşün temsil edildiği bir parlamentomuz var.

Bu tablo ister istemez anayasa değişikliği konusunda “uzlaşma” zorunluluğu getiriyor. İşte bu zorunluluk bize göre Türkiye’nin ve Türk demokrasisinin büyük şansıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “100’ncü yıla yepyeni bir anayasa ile girelim” cümlesini duyduğumda, “Uzlaşmak zorunda kalınan Meclis aritmetiğinin” bir şans olduğunu düşündüm.

Kimse kimseye bir şey dayatamaz. Kimse “Ben yaptım oldu” diyemez. Bu tablo hepimizi ilgilendiren anayasanın yapımı için fırsattır.

Bir şey daha, yeni anayasa Meclis’ten referandum şartı gerektirmeden geçse bile millete sunulacak.

Referandum ile yeni anayasa, halka da sorulacak.

Türkiye, Kovid-19 pandemisinden sonra kurulacak yeni dünyada güçlü ve etkili olmak için uzay projesi dahil birçok projeyi hayata geçirmeye çalışırken, mevzuatını da başta yeni anayasa ile baştan sona düzenlemek istiyor.

Zor. Ama imkansız değil.

Üzerimize düşeni yapacağız.

KAYNAK: YENİŞAFAK
YORUMLAR 44
  • Bünyamin Öztürk 3 yıl önce Şikayet Et
    Bilim düşmanı gerici Kemalistler çatlasın. Çatlıyorlar da zaten. Bari belli etmeyin.
    Cevapla
  • sami aydemir 3 yıl önce Şikayet Et
    "Neden uzayda olmalıyız" ın cevabını bu gün anlamayanlar için 20 yıl sonrası na gidip bu güne bakması lazım. Medeniyet nereye gidiyorsa oradaya ulaşmalı ve rakiplerimizi geride bırakmalıyız. Bu konuda ne işimiz var diyenlerden şunu istiyorum "Nasa - Elonmask - Rusua ve Çin gibi devletlere mektup yazsınlar ve paranız boşa gitmesin tavsiyesini onlara versinler" ülkelerin bu bakış açıları, yazan kişi için acziyet haberleri ulus kanallarından haber olur. Dünya ya Rezil olur, o zman belki uzay a kaçmak ister :)
    Cevapla
  • Bayraktar TB-2 3 yıl önce Şikayet Et
    Özellikle Uzay Madenciliği geleceğim en önemli işi olacak. Uzayda sınırsız derecede maden var..
    Cevapla
  • milletin ferdi 3 yıl önce Şikayet Et
    Her şeyi devletten bekleme gibi ciddi bir hastalık var. Rahmetli Özal almadan vermek Allah’a (C.C.) mahsustur diye, yapacağı işleri kaynak göstererek anlattığından ve milleti ikna ettiğinden milletin ayakları yere basar olmuştu. Fakat o ne veriyorsa ben iki katını veririm, her kese iki anahtar diye milletin yine kandırdılar ve sonuç 2001 kriziyle yine gerçek milletin kafasına ama bu sefer acı bir şekilde dank etti. Ak Parti zamanında akılcı, gerçekçi ve istikrarlı bir süreç yakalayan Türkiye geçmişte hayal edilemeyecek seviyeye geldi. Ama özellikle son zamanlarda sallamacı yapmacık Akşener ile palavracı Kılıçdaroğlu’nun sallamalarının etkisine kapılanların sağlıksız söylemleri dikkat çekici.
    Cevapla
  • Cengiz 3 yıl önce Şikayet Et
    Evrenot”lar uzaya
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
İstanbul-Sivas YHT seferleri başladı! 14 saatlik yol 7 saate indi
S&P'nin not kararı sonrası Bakan Şimşek'ten ilk açıklama