Medyada göçmenlere iki farklı yaklaşım: İnsan hakları mı, ön yargı mı?

UMED, İletişim Başkanlığı'nın desteğiyle Ankara'da "Göçmenler ve Medya Çalıştayı" düzenledi. Çalıştayda konuşan Haber7.com Genel Yayın Yönetmeni Ateşli, siyaset, medya ve sosyal medya bağlamında medyada göçmenler konusunu değerlendirdi.

Medyada göçmenlere iki farklı yaklaşım: İnsan hakları mı, ön yargı mı?
Medyada göçmenlere iki farklı yaklaşım: İnsan hakları mı, ön yargı mı?
GİRİŞ 26.01.2022 17:15 GÜNCELLEME 26.01.2022 19:45
Bu Habere 36 Yorum Yapılmış

Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED), İletişim Başkanlığı'nın desteğiyle Ankara'da "Göçmenler ve Medya Çalıştayı" düzenledi.

UMED "Göçmenler ve Medya Çalıştayı"

Açılış konuşmasını Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un yaptığı çalıştay, alanında uzman isimlerin yer aldığı 3 oturumda gerçekleştirildi.

UMED, medyanın göçmen haberlerine karşı bakış açısına mercek tutan bir etkinlik düzenledi. İletişim Başkanlığı Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen Göçmenler ve Medya Çalıştayı, "Medyada göçmen haberleri ve analizleri", "Medyada göçmenlerin hedef gösterilmesi" ve "Göçmen algısında medyanın etkisi" başlıkları altında üç oturum şeklinde yapıldı.

Göçmenler ve Medya Çalıştayı

Göçmenler ve Medya Çalıştayı'nın açılış konuşmasını Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun gerçekleştirdi. Medyada göçmen haberleri ve analizlerinin ele alındığı ve moderatörlüğünü Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) Kurumsal İlişkiler ve İletişim Daire Başkanı Nedim Aslan'ın üstlendiği ilk oturumda İçişleri Bakanlığı Göç Uyum Genel Müdürü Gökçe Ok, TRT Genel Müdür Yardımcısı Hasan Öymez, Haber 7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli ve Filistinli Aktivist Israa Alsharif söz aldı.

MEDYADA GÖÇMENLERE İKİ FARKLI YAKLAŞIM: İNSAN HAKLARI MI, ÖNYARGI MI?

Medyada göçmen haberleri ve analizlerinin ele alındığı çalıştayın ilk oturumda konuşan Haber7.com Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli, siyaset, medya ve sosyal medya bağlamında birbirini etkileyen üç unsur üzerinden medyada göçmenler konusunda değerlendirmelerde bulundu.

Osman Ateşli, "Suriyeliler başta olmak üzere mülteci haberleri medyada yoğun bir şekilde yer bulmaktadır. Ancak medya göçmenler konusunda ortak bir paydada buluşamamıştır. Bir kısım medya göç haberlerine insan hakları çerçevesinde yaklaşırken bir kısmı da göçmenlere karşı önyargılı  davranmakta  ve  yayınladıkları haberlerde de bu önyargıyla yansıtmaktadır." açıklamasında bulundu.

"Dezenformasyon ve bilgi kirliliği haberlerde yoğun bir şekilde yer bulmaktadır. Böyle bir ortamda pozitif bir kamusal algının oluşturulmasını beklemek maalesef pek mümkün olmamaktadır." diyen Ateşli, "Siyaset, medya, sosyal medya bağlamından birbirini etkileyen üç unsur üzerinden meseleyi irdeleyebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

"Yayın organlarımız da dahil, en yorumsuz yalın haberleri verirken bile, istemeden de olsa, göçmenlere yönelik olumsuz algıya sebep olabiliyoruz." diyen Ateşli, mültecilere yönelik medyada oluşturulan algıyı şu şekilde anlattı: 

"Bazı yayın organları göçmenlerin  Türkiye  için  birer  sorun  olduğu algısını bilinçli olarak sürekli işlemektedir. Verilen olumsuz  mesajlar,  önyargıya ve  etnik ayrımcılığa sebep olmaktadır. Medyanın, göçmenleri birer suç makinesi  ve  potansiyel  birer  suçlu  gibi  gösteren  nefret dili toplumun da fikren zehirlenmesine sebebiyet vermektedir.

Suriyeli göçmenlere yönelik faşizm boyutunda yayım yapan Sözcü Gazetesi.

GÖÇMENLİK DAMGASI VURMANIN SONUÇLARI

Göçmenlere yönelik medya üzerinden damgalamalar çok kötü sonuçlara sebebiyet verebiliyor. Kişilerin etnik kökenlerinin suçlayıcı ve hedef gösterici şekilde sürekli öne çıkarılması zamanla öfke birikmelerine ve toplumsal patlamalara sebebiyet verebiliyor. Diğer taraftan da mazlumlara karşı toplumda bir duygu körelmesine sebep oluyor."

Suriyeli sığınmacılar şimdi de güneş kremi istedi - 23 Ağustos 2012.

Osman Ateşli, "Haber başlığında Suriyeli sığınmacıların sürekli bir beklentisi olduğu algısı yaratılmış ve  artık  güneş kremi, güneş gözlüğü gibi  özel  ihtiyaçların  da  istekleri  dâhilinde  bulunduğu belirtilmiştir." diyerek, "Oysa ki çadır kentlerde yaşayan ve aralarında da çocukların bulunduğu varsayımından hareketle güneşten korunmamaları ciddi güneş yanıklarına ve önemli cilt ve göz hastalıklarına sebep olabilmektedir. " açıklamasında bulundu.

ÇALIŞTAYIN İKİNCİ OTURUMU

"Medyada Göçmenlerin Hedef Gösterilmesi" konusunun işlendiği ikinci oturumda ise 24 TV Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel, Tarihçi Yazar Murat Özer, Gazeteci Yazar Nil Gülsüm Gül Kurt, Erem Şentürk ve Suriyeli Aktivist Ahmet Hamou konuşmalarını gerçekleştirdi.

Göçmen Algısında Medyanın etkisinin masaya yatırıldığı üçüncü oturumda ise Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Özkır, RTÜK Başkan Yardımcısı İbrahim Uslu, Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Esra Oğuzhan Yeşilova, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Çağlar ve Filistinli Gazeteci Dr. Zaher Elbek açıklamalarda bulundu.

FAHRETTİN ALTUN ÜLKESİNE DÖNEN SURİYELİ SAYISINI AÇIKLADI

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Türkiye istikrarlaştırıcı bir güç olarak hem kendi güvenliği ve istikrarı, hem de bölge ülkelerinin güvenliği ve istikrarı için sahada ve masada mücadele verdi. Bu noktada Türkiye gerçekçi ve insani göçmen politikasıyla dünyaya örnek oldu." dedi.

Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının destekleriyle Uluslararası Medya Enformasyon Derneği tarafından düzenlenen Göçmenler ve Medya Çalıştayı'nın açılışında konuştu.

Son yüzyılın dünya açısından baş döndürücü olaylara sahne olduğuna, insanlığın bu dönemde tarihin hiçbir asrında görülmemiş dönüşümlere şahitlik ettiğine dikkati çeken Altun, savaşlarla, krizlerle uluslararası dengelerin değiştiği, belirsizliklerin ve insani dramların hakim olduğu bir dünya tablosuyla karşı karşıya kalındığını vurguladı.

Altun, bu tabloda uluslararası sisteme dair kabul edilen kuralların, normların ve davranış kalıplarının eş zamanlı olarak zayıfladığını gördüklerini belirterek, bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan birisinin de "göç ve mülteci" sorunu olduğunu ifade etti.

"KARAR ALICILAR GÖÇE SEBEP VEREBİLECEK TUTUMLARDAN SAKINMALI"

Göçmenliğin çoğu kez kişilerin ülkesini terk etmek zorunda kalmasıyla başlayan ve sonu belli olmayan dramatik bir süreç olduğuna işaret eden Altun, "Bu noktada en can alıcı husus, karar alıcıların göçe sebebiyet verebilecek tutum ve davranışlardan sakınmaları, aklıselim hareket etmeleri, milyonlarca insanın hayatını ve geleceğini riske atmamalarıdır." diye konuştu.

Altun, Göktürk devletinin ünlü devlet adamı Bilge Türk Tonyukuk'un, "Bir şey ince iken kolay delinir, kalın iken delinmesi zor ya da imkansızdır" sözünü anımsatarak, bu sözle bir sorunun başlangıcında, büyümeden çözülmesinin daha kolay olacağının kast edildiğini dile getirdi.

Bu konuda medya ve medya mensuplarına çok önemli görevler düştüğünü vurgulayan Altun, çalıştayda da medyanın göçmen sorununun çözümündeki rolü ve medyadaki göçmen temsillerinin nasıl daha doğru, objektif, adil, kişisel ve küresel ihtiras ve emellerden uzak bir şekilde üretilebileceğinin ele alınacağını anlattı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, küreselleşme söylemi ve liberalleşme eğilimlerinin zirve yaptığı bir dönem geride bırakılırken, Batı'nın bir yandan sosyal devlet krizine tanıklık ettiğini bir yandan da siyasal olarak çözülme eğilimi yaşadığını gözlemlediklerini söyledi.

Altun, "Geldiğimiz noktada, Batı dünyası ne yazık ki ırkçılığın derinleştiği, yabancı düşmanlığının yükseldiği, sosyal gettolaşmaların arttığı bir kültürel coğrafya olarak uluslararası alanda karşımıza çıkıyor." değerlendirmesinde bulundu.

"TÜRKİYE GERÇEKÇİ VE İNSANİ GÖÇMEN POLİTİKASIYLA DÜNYAYA ÖRNEK OLDU" 

Sorunların ulusal olmaktan çıkıp uluslararası nitelik kazandığı yeni bir dönemin tecrübe edildiğine işaret eden Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Böylesi bir ortamda biz, Türkiye olarak aynı zamanda ağır insani ve siyasi krizlere şahitlik eden, zorluklarla dolu bir coğrafyada var olma, büyüme, gelişme mücadelesi veriyoruz. Özellikle 2010 sonrasında bölgemizde yaşanan gelişmeler, bölünmüş devletlerin ortaya çıkmasına, terörizmin yaygınlaşmasına, küresel göçmen ve mülteci sorununun baş göstermesine neden oldu.

Bu dönemde Türkiye istikrarlaştırıcı bir güç olarak hem kendi güvenliği ve istikrarı hem de bölge ülkelerinin güvenliği ve istikrarı için sahada ve masada mücadele verdi. Son derece somut önemli kazanımlar elde etti. Bu noktada Türkiye gerçekçi ve insani göçmen politikasıyla dünyaya örnek oldu."

İletişim Başkanı Fahrettin Altun.

"GÖÇMEN SORUNUYLA EN CİDDİ ŞEKİLDE YÜZLEŞEN ÜLKE TÜRKİYE OLDU"

Bugün tüm dünyanın göçmen sorunuyla karşı karşıya olduğunu vurgulayan Altun, "Fakat, bu sorunla en ciddi şekilde yüzleşen ülke Türkiye'dir. Bunu biz tercih etmedik. Bölgemizde büyük bir yangın çıktı. Bu yangını biz çıkarmadık; aksine söndürmek için çok büyük gayret sarf ettik, etmeye de devam ediyoruz." diye konuştu.

Türkiye'nin bu yangının mağdurlarının yaralarını sarmaya çalıştığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın insanlığın vicdanı olarak yürüttüğü siyasetle, mağdurların ve mazlumların yanında yer aldığını, onların yaralarını sarma, onları iyileştirme gayretinde olduğunu vurgulayan Altun, şöyle devam etti:

"Bu yangın neden çıktı? Açık ve net ifade edelim; Batı merkezli yeni sömürgecilik siyaseti nedeniyle çıktı. Batıcı siyasetin bölgemizdeki işbirlikçilerinin tamahkar ve tahripkar uygulamaları nedeniyle çıktı. Dış güçlerin vesayetinde kendi toplumuna yabancılaşmış azınlık yönetimlerinin yanlışları nedeniyle çıktı ve bu yangın çok ağır maliyetler üretti. Bu maliyet, bizim de içinde bulunduğumuz coğrafyanın insanlarına, mazlum halklarına ödetilmek istendi.

Türkiye bu bağlamda en fazla maliyet üstlenen ülke oldu. Suriye kaynaklı terörizm ve göçmen sorunu ülkemize yöneldi. Batı dünyası, hem uzun dönemli sömürgeci Orta Doğu politikasıyla sorunun kaynağı oldu hem de son dönemde baş gösteren küresel terör ve göçmenlik sorunlarının çözümüne hiçbir surette katkı vermedi. Veriyor gibi yaptı ama gerçekte vermedi. Bu süreçte Türkiye, Cumhurbaşkanımızın liderliğiyle bu sorunlarla güçlü şekilde yüzleşti, onları kararlılıkla yönetti."

ULUSLARASI GÖÇMENLERİN SAYISI 2050'DE 405 MİLYONA ULAŞABİLİR 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, dünyada yaşanan siyasi ve askeri çatışmalar sebebiyle sığınmacıların yaşadığı trajediye işaret ederek, Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği verilerine göre, dünyadaki mülteci sayısı 1960'ta 2 milyonken, bugün bu rakamın 26 milyon seviyesine ulaştığına dikkati çekti.

Yerinden edilmiş insanlar ve iltica arayışında olanlarla birlikte rakamın 76 milyona ulaştığını belirten Altun, "Bu sayı, Birleşmiş Milletler verilerine göre son 20 yıldaki hızıyla artmaya devam ederse, dünyadaki uluslararası göçmenlerin sayısının 2050'de 405 milyona ulaşması öngörülüyor." şeklinde konuştu.

Altun, 21. yüzyılın bu acı gerçeğiyle çoktandır yüzleşen Türkiye'nin herkes için daha güvenli bir dünya adına sorumlu bir aktör olarak üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını vurguladı.

"500 BİNE YAKIN SURİYELİ KARDEŞİMİZ GERİ DÖNÜŞ YAPTI" 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, Türkiye'nin bir yandan savaştan, terörden, katliamlardan kaçanlara kol kanat gerdiğini bir yandan da yerlerinden, yurtlarından edilmiş insanlara onurlu, güvenli ve gönüllü geri dönüş imkanı yaratmak için var gücüyle çalıştığını, çalışmaya devam ettiğini aktardı.

Altun, şöyle devam etti:

"Türkiye istikrarlaştırıcı bir güç olarak, sınırlarının ötesinde sert güç unsurlarını devreye sokarak, terörden arındırılmış güvenli bölgeler inşa etmek uğruna, son derece başarılı girişimlerde bulunmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımız bu noktada başta Batı dünyasının engellemelerine rağmen son derece kararlı bir şekilde hareket etmiş, mülteci ve göç sorununun son dönemdeki en önemli kaynaklarından biri olan Suriye krizinin çözümünde çok net bir tavır ortaya koymuştur.

Bu çerçevede Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekatlarıyla bir yandan sınır güvenliğimiz sağlanmış, bir yandan ülkemize ve bölgemize yönelen terör tehditleri bertaraf edilmiş, terör örgütleri çok ciddi anlamda sınırlanmış öte yandan da Suriye sahasında geniş bir güvenli bölge inşa edilerek yerlerinden edilmiş insanlara geri dönüş imkanı sağlanmıştır. Nitekim bu çerçevede Suriye'nin kuzeyinde güvenli hale getirdiğimiz bölgelere bugüne dek 500 bine yakın Suriyeli kardeşimiz güvenli, gönüllü ve onurlu şekilde geri dönüş yapmıştır."

"ONURLU, GÜVENLİ VE GÖNÜLLÜ BİR ŞEKİLDE ÜLKELERİNE DÖNMELERİNİ TEMİN ETMEYİ ÇOK ÖNEMSİYORUZ" 

Altun, "Yerlerinden, yurtlarından edilmiş mazlum insanların onurlu, güvenli ve gönüllü bir şekilde ülkelerine dönmelerini temin etmeyi çok önemsiyoruz. Bu husus göçmen politikamızın merkezinde yer alan hayati unsurlardan biridir. Bu noktada biz sözde değil özde hareket ediyor, bölgede dönüştürücü bir aktör olarak bölgenin istikrarı ve barışına katkı sunacak adımlar atıyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2,5 yıl önce BM Genel Kurulu'nda 1 milyon Suriyeli göçmenin evlerine geri dönüşüne imkan sağlayacak "terörden arındırılmış güvenli bölge" teklifini en net ve somut şekilde ortaya koyduğunu anımsatan Altun, bu önerinin Batılı ülkelerde gerekli karşılığı bulamadığını belirtti.

"DEZENFORMASYON KAMPANYALARIYLA KARŞI KARŞYA KALIYORUZ"

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, bugün Almanya'nın 530 bin, İsveç'in ise 130 bin Suriyeli göçmene ev sahipliği yaptığına, bunun dışında da hiçbir Batı ülkesinde 50 binden fazla Suriyeli göçmenin bulunmadığına dikkati çekti.

Türkiye'nin Almanya'nın 8 katı göçmene ev sahipliği yaptığını aktaran Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Böyle bir büyük nüfusun geldiği ülke için sosyo-ekonomik etkilerinin olmaması düşünülemez. Bu noktada başta siyasetçilerin sığınmacılarla ilgili değerlendirmelerinde ve medyanın mültecilerle ilgili haberlerinde, insani ve mesleki değerler açısından hassasiyet göstermesi çok önemlidir. Objektiflikten uzak, popülist söylemlere dayalı yorum ve haberlerin derin toplumsal sorunlara zemin hazırlama potansiyeli bulunduğu aşikardır.

Bugün, ne yazık ki başta sosyal medya platformları olmak üzere tüm iletişim mecralarında, Türkiye'de yaşayan Suriyelilere yönelik toplumsal algıyı olumsuz yönde etkilemeye, şekillendirmeye dönük dezenformasyon kampanyaları ile karşı karşıya kalıyoruz."

EN FAZLA DEZENFORMASYONA MARUZ BIRAKLAN ALAN SIĞINMACILAR VE GÖÇMENLER" 

Altun, "sığınmacılar ve göçmenler" konusunun Türkiye'nin çabalarının en fazla görmezden gelindiği ve dezenformasyona maruz bırakıldığı alanlardan biri olarak öne çıktığını dile getirdi.

Yakın geçmişte "İngiltere'nin Türkiye'de Afganlılar için mülteci merkezleri kuracağı" iddiasının bile ortaya atıldığını, iddianın doğru olmadığına ilişkin yapılan girişimlerle bu yalan haberi yayan medya kurumunun özür dilediğini anımsatan Altun, toplumda göçmenlere yönelik olumsuz bir yaklaşımı hakim kılmayı amaçlayan dezenformasyon kampanyalarını algı çalışmalarını yakından takip ettiklerini vurguladı.

Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak Türk ve dünya kamuoyundaki Suriyeli sığınmacılara dair bilgi kirliliği ve dezenformasyonla da mücadele ettiklerine işaret etti.

Bu kapsamda Türkiye'nin düzensiz göçle mücadelesini uluslararası kamuoyuna en iyi şekilde anlatmak için uluslararası medya mensuplarının katılımıyla Suriye sınırı, Ege, Akdeniz ve Suriye'de terörden arındırılan bölgelere saha ziyaretleri düzenlediklerini anımsatan Altun, ABD'den Japonya'ya, İsveç'ten İtalya'ya kadar birçok ülkenin önde gelen medya kuruluşu temsilcilerinin yaşananları sahil güvenlik teknelerinden izlediğini anlattı.

Altun, bu medya çalışmalarıyla Türkiye'nin Suriye topraklarında kurulan güvenli bölgelerde yaptığı yatırımlar ve icra ettiği faaliyetlerin, Türkiye toprakları ve Avrupa'ya yönelik düzensiz göçün nasıl kontrol altına alındığı, Suriye'de rejim saldırıları ve PKK/YPG terör örgütünün tehditleri nedeniyle Avrupa'ya düzensiz göç baskısının nasıl arttığının gösterildiğini belirtti.

Ayrıca Ege Denizi'nde ve Meriç Nehri'nde mülteci botlarının nasıl batırıldığı, masum insanların nasıl ölüme terk edildiği ve hatta Avrupa Birliği'ne ayak basan ailelerin silahlı kişilerce nasıl botlara bindirilip Türkiye sularına atıldığı konusunda bilgi verildiğini dile getiren Altun, Türkiye'nin küresel kaos çağında nasıl istikrarlaştırıcı bir güç olduğunu gösterdiklerinin altını çizdi.

"SAHADA NE OLUYORSA ONU DÜNYAYA ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ" 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, bu tür çalışmaların hakikatle mücadelenin bir parçası olduğunu vurgulayarak, "Tüm inkar politikalarına ve dezenformasyon girişimlerine rağmen sahada ne oluyorsa onu dünyaya anlatmaya devam edeceğiz. Gerçekleştirdiğimiz tüm faaliyetler Türkiye'nin bu husustaki çabalarının uluslararası aktör ve ülkeler tarafından zaman zaman takdir görmesine vesile olmuştur." ifadesini kullandı.

"ÖNYARGILARI YENİDEN ÜRETMEK ZULMÜ KALICI HALE GETİRMEKTİR" 

Altun, göçmenler ve sığınmacıların sorunun kaynağı değil, sorunun mağdurları olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bugün medya ve siyaset dünyasındaki popülist eğilimler göçmenlere, sığınmacılara yönelik nefreti körüklemekte, ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının yükselmesine maalesef neden olmaktadır. Medyada ve siyaset dünyasında sığınmacılara ve göçmenlere yönelik önyargıları yeniden üretmek zulmü kalıcı hale getirmektir.

Medyada göçmenlerin temsili noktasında adil bir tutuma, veri temelli haberciliğe, gerçek insan hikayelerine ve birleştirici, bütünleştirici bir dile ihtiyacımız var. Bunu başarabiliriz ve bunu başarmalıyız. Tarihte örneğini çok defa gördüğümüz üzere, nefret söylemi, geriye sadece ve sadece utanç sayfaları bırakır. Korku iklimi oluşturma çabalarına hiçbir şekilde prim vermemeliyiz. Dileriz ve umut ederiz ki hiçbir millet, hiçbir toplum, doğup büyüdükleri topraklardan ayrılmak zorunda bırakılmasın; hiçbir insan barış ve huzurdan mahrum bırakılmasın. Yüzyıllardır bu tür sorunlara muhatap olan insanlık, bundan sonraki dönemler için hafızasını diri tutmalı, ayrıştırıcı ve ötekileştirici politikaları bir kenara bırakmalıdır."

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, Göçmenler ve Medya Çalıştayı'nda emeği geçen tüm akademisyenlere, gazetecilere, konuşmacılara teşekkürlerini ileterek, çalıştay sonunda ortaya konulacak sonuç bildirgesinin de son derece stratejik bir işlev üstleneceğine inandığını söyledi.

Altun'a konuşmasının ardından, Uluslararası Medya Enformasyon Derneği Başkanı Aslan Değirmenci, el dokumasıyla yapılan Ayasofya-i Kebir Camisi tablosunu hediye etti.

Altun'un konuşmalarının ardından çalıştay, Medyada Göçmen Haberleri ve Analizleri, Medyada Göçmenlerin Hedef Gösterilmesi ile Göçmen Algısında Medyanın Etkisi başlıklarının akademisyen ve gazetecilerce ele alındığı oturumla devam etti.

GÖÇMENLER VE MEDYA ÇALIŞTAYI

26 Ocak 2022 Çarşamba

Program Akışı

  • 12.00   Sunucunun Programı Takdimi
  • 12.05    İstiklal Marşı ve Saygı Duruşu
  • 12.10    İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun’un Açılış Konuşmaları
  • 12.30    Göçmenler ve Medya Çalıştayı Oturumu
  • 14.00    Plaket Takdimi

Çalıştay Konuşmacıları

Moderatör: Mehmet Nedim Aslan

  • Dr. Gökçe Ok (Göç İdaresi Başkanlığı, Uyum ve İletişim Genel Müdür V.)

(Medyada Göçmen Haberleri ve Analizleri)

  • Doç. Dr. Yusuf Özkır (Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi-İstanbul’dan Çevrimiçi Katılım)

(Göçmen Algısında Medyanın Etkisi)

  • İbrahim Uslu (RTÜK Başkan Yardımcısı)

(Göçmen Algısında Medyanın Etkisi)

  • Dr. Esra Oğuzhan Yeşilova (Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi-İstanbul’dan Çevrimiçi Katılım)

(Göçmen Algısında Medyanın Etkisi)

  • Melik Yiğitel (24 TV Ankara Temsilcisi)

(Medyada Göçmenlerin Hedef Gösterilmesi)

  • Doç. Dr. İsmail Çağlar (İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi-İstanbul’dan Çevrimiçi Katılım)

(Göçmen Algısında Medyanın Etkisi)

  • Nil Gülsüm Gül Kurt (Gazeteci-Yazar)

(Medyada Göçmenlerin Hedef Gösterilmesi)

  • Murat Özer (Tarihçi Yazar-İstanbul’dan Çevrimiçi Katılım)

(Medyada Göçmenlerin Hedef Gösterilmesi)

  • Osman Ateşli (Haber 7 Genel Yayın Yönetmeni-İstanbul’dan Çevrimiçi Katılım)

(Medyada Göçmen Haberleri ve Analizleri)

  • Erem Şentürk (Gazeteci-İstanbul’dan Çevrimiçi Katılım)

(Medyada Göçmenlerin Hedef Gösterilmesi)

  • İsraa Alsharif (Filistinli Gazeteci-Doktora Aday Öğrencisi)

(Medyada Göçmen Haberleri ve Analizleri)

  • Ahmet Hamou (Suriyeli Aktivist)

(Medyada Göçmenlerin Hedef Gösterilmesi)

  • Dr. Zaher Elbek (Filistinli Gazeteci)

(Göçmen Algısında Medyanın Etkisi)

  • Hasan Öymez (TRT Genel Müdür Yardımcısı)

(Medyada Göçmen Haberleri ve Analizleri)

KAYNAK: HABER7, İHA
YORUMLAR 36
  • Faruk 2 yıl önce Şikayet Et
    Ne anlatıyorsunuz kardeşim siz ? Esad, 25 Ocak 2022 tarihine kadar ülkeden kaçanlar dahil, tüm asker kaçakları için tam af ilan etti. Türkiye’de milyonlarcasını ilgilendiren bir konu bu. Niye gündeme gelmiyor ? Anlaşılan misafirlik için değil bizzat nüfusumuza geçirmek için sessiz kalıyorlar.
    Cevapla
  • ali 2 yıl önce Şikayet Et
    dunyanın aptalı biz degiliz hiçbir ülkede güvenligi tehlikeye sokacak kadar mülteci almaz bu pkk dan da tehlikeli bir durum..12 senede 1 milyon mülteci bebek dogdu bu bile tehlikedir bu ülkede kendi halkına bu kötülügü kimse yapamaz...
    Cevapla
  • A. Gönültaş 2 yıl önce Şikayet Et
    Dünyada 120 küsür İslam Ülkesi var neden Suriyeli mültecilerin % 80'i ni bizde ? Suriyeli mülteci sorunu birleşmiş Milletlerde ortak bir mutabak ile çözülmesi gerekirdi. 6 milyon değilde 600 bin olsa çok fazla etkilenmezdik ama 6 milyon kişi az değil yunanistan nüfusu 12 milyon.
    Cevapla
  • Hasanbb 2 yıl önce Şikayet Et
    500 bin gittide doğum oranlatı çok fazla birde onu düşşnün.artık gitsinler.sırf 2 konuyu takip ediyorum;mülteciler ve eyt! Bu 2 konuda aksiyon alınmazsa ben oyumu hükümete asla vermeyeceğim.bıktırdılar.gitsinler.NOT;Esed mültecilere genel af çıkarttı.bu fırsattır.postalayın gönderin.
    Cevapla
  • Doğrucu Davut 2 yıl önce Şikayet Et
    500 bin gitti 4 milyonu ülkemde. Misafirliğinde bir adabı olur değilmi? Adamlar bizde çok Türkiyeli oldular. Özellikle eğitim çok yara aldı bunların sayesinde. Bizim okulun nerdeyse 4/1 Suriyeli öğrenci. Ne laf anlarlar ne ders işletirler. Ellerinde bir telefon oynar dururlar. Bu arada dersten çıkıp başka öğrencilerin resmini çekip sosyal medyada paylaşmakla tehdit ettikleri de bakidir.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
26 imza birden, petrol Türkiye'ye akacak! PKK'ya kötü haber
23 Nisan kutlamasındaki Dilan Polat rezaletine soruşturma