Bahçeli'den silah bırakma görüntülerine dikkat çeken yorum: Dem heyeti fikrime çok şaşırdı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağırısıyla ekim ayında başlayan Terörsüz Türkiye süreci, PKK'nın silah bırakmasıyla başka bir boyuta taşınmıştı. TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu tarafında gerçekleştirilen birçok toplantıda bugüne kadar MİT Başkanı İbrahim Kalın, bakanlar, şehit ve gazi aileleri, eski TBMM başkanları dinlendi. Yaşanan gelişmeler dikkatle takip edilirken MHP lideri Bahçeli sürece dair önemli açıklamalarda bulundu.

'HİÇBİR PAZARLIK YAPILMADI'

Hürriyet'ten Nedim Şener’e konuşan Bahçeli, herkesin merak ettiği 'herhangi bir pazarlık yapıldı mı?' sorusunu kesin dille reddederek şunları söyledi:

• Hiç kimse ile bir pazarlık söz konusu değil. Öcalan ve DEM Partililere ne bir teklif yapıldı ne de onlar bir talepte bulundu. Hiçbir söz verilmedi.
• Komisyon teklifini de böyle yaptık. Kabul gördü ve bu anlayışla da görevini yapıyor.

"DEM HEYETİ GÖRÜŞÜMDEN ÇOK ETKİLENDİ"

11 Temmuz’da PKK’lıların silah yakmasını “silah gömmekten daha anlamlı” bulduğunu belirten Bahçeli, “Silah gömmek daha sonra çıkartılacağı anlamını taşır, ama silah yakmak artık geri dönüşü olmayan bir yoldur ve bu da çok anlamlıdır” dedi.

PKK’lıların silah yakmasını televizyondan izlediğini aktaran Bahçeli, dikkat çeken bir değerlendirme yaptı. Bahçeli, “Dağdan gelen 15’i erkek 15’i kadın teröristlerin silah yakmasını izlerken bir tek şeyin eksik olduğunu düşündüm. Silahları yakmak için kazana bırakan ve tekrar dağa dönen grup içindeki kadınları ayırmalı ve ailelerine kavuşturmalıydık. Çünkü eğer silah bırakacaklarsa, elbette hiçbir teröristin dağda yapacağı bir şey yoktur. Ama silah bıraktıktan sonra kadınlar dağda ne yapacak? Onların mutlaka ailelerine kavuşması lazım, bu konuya özel önem vermek gerekir. Ben bunu DEM heyetine de anlattım, çok şaşırdılar ve etkilendiler.” diye konuştu.

ÖCALAN’IN ÇAĞRISI YPG’Yİ DE KAPSIYOR

Pervin Buldan’ın “Rojava, Öcalan’ın kırmızı çizgisidir” sözünü hem de DEM Partililerin Türkiye’nin Suriye’deki PKK/PYD-SDG terör örgütünün işgal ettiği alanlara yönelik operasyon düşüncesine karşı çıktıklarını, hatta “Terörsüz Türkiye” çalışmalarını buna bağlamaya çalıştıklarını hatırlatılması üzerine Bahçeli, 2 Eylül'de yaptığı açıklamaya atıfta bulunarak şunları söyle:

“PKK’nın kongresini toplayarak fesih işlemini tamamlaması, bir grup PKK’lının da 11 Temmuz’da silahlarını yakması temkinli iyimserliğimizi güçlendirmiştir. Fakat o günden bugüne bir durgunluğun, bir ayak sürümenin, zamana karşı oynamanın, ısrarla top çevirmenin kimi hallerde telaşı kimi hallerde de kurnazlığı gözlerden kaçmamıştır. Lağvedilen PKK terör örgütüne mensup terörist unsurlarının kademe kademe SDG/YPG’ye katılıp katılmadığı henüz tam berraklaşmayan bir muamma olarak önümüzdedir. 27 Şubat 2025 tarihinde PKK’nın kurucu önderi tarafından yapılan “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı bölücü terör örgütünün bütün bileşenleri için bağlayıcı mahiyettedir. SDG/YPG bu çağrıdan muaf ve istisna değildir.

Bölücü terör örgütü türevlerinin bütünüyle önderleri nezdinde sadakat ve samimiyet testinden geçtiği, Siyonist alçaklığın mı yoksa İmralı’nın mı belirleyeceği olacağı yakında iyice anlaşılacaktır. Terör devleti İsrail, Suriye’nin bölünmesi ve parçalanması hususunda devamlı el yükseltmektedir. Görünen odur ki SDG/YPG İsrail’in yörüngesindedir. Soykırımcı İsrail örtülü operasyonlarla, silahlı ve zora dayalı şekilde Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğüne alenen kastetmektedir.

Bu durum sadece Suriye için değil Türkiye’yi de çok sıcak ve birebir ilgilendiren aşırı güvenlik tehdididir. Aynı zamanda ‘Terörsüz Türkiye, Terörsüz Bölge’ hedeflerini bozma ve bitirme gayesiyle ilişkili mütecaviz hamleler sert adımlardır. SDG/YPG’nin sürekli yeni dayatmalarla gündemi meşgul etmesi, özerklikten bağımsızlığa varıncaya kadar sıralı talep listelerini paylaşması, nitekim ABD-İsrail’in oyuncağına dönüşmesi vahim bir karmaşanın ön habercisidir. SDG/YPG’nin Suriye yönetimi ile 10 Mart 2025 tarihinde imzaladığı mutabakat zaptına riayet ve gereğini harfiyen yapması, aksi halde Ankara ile Şam’ın ortak iradesiyle askeri müdahalenin kaçınılmaz hale geleceği herkesçe bilinmelidir.”

OPERASYON KARARI CUMHURBAŞKANIMIZINDIR

Bahçeli, Suriye’deki terör unsurlarına operasyon mesajıyla ilgili olarak, son kararın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetine ait olduğunu söyledi. Öcalan’ın 27 Şubat çağrısının PKK’nın tüm unsurlarını kapsadığını ve bunun Suriye’deki kolunu da içerdiğini vurgulayan Bahçeli, “Buna rağmen çağrının YPG’yi kapsamadığı, hatta Türkiye’nin Suriye’deki yapılanmasına göz yumması beklenenler var. Bu mümkün değil” dedi.

Bahçeli, bu çağrının yerine getirilmemesi durumunda ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha önce Malazgirt, Çin ve Malatya’dan verdiği uyarı niteliğindeki mesajları hatırlatarak, Türkiye’nin her türlü senaryoya hazırlıklı olduğunu ifade etti.

İzmir'de polis merkezine saldırı! 2 polisimiz şehit!

İzmir'deki hain saldırıya peş peşe tepki!